Berin SOMAY – [email protected] / Fotoğraf: Murat ŞAKA
Pazarlama ve markalar dünyasına olan merakı sayesinde ortağıyla birlikte Münhasır Fikirler adlı hizmet ajansını kuran ve süreç içerisinde markalardan birinin talebi üzerine ilk çocuk etkinliğini geçen sene düzenlediklerini belirten Tomru Dereköylü, “Çok güzel dönüşler aldık. Hem ilk etkinliğin başarısı hem de çocuk ve sanat alanında gördüğümüz boşluklar bizleri bu alanda yeni fikirler üretmeye yöneltti” diyor. Festival direktörü olarak 31 Ocak-3 Şubat tarihleri arasında Zorlu PSM’de Türkiye’nin ilk ‘Çocuk Sanat Festivali’ni gerçekleştirmeye hazırlanan Dereköylü’yle bir araya gelerek katılımcıları neler beklediğini ve hedeflerini konuştuk.
Türkiye’nin ilk ‘Çocuk Sanat Festivali’ni düzenliyorsunuz. Çocuklara özel bir festival düzenleme fikri nasıl ortaya çıktı?
Her şey bir hayalle başlıyor aslında. Hayal etmenin ne kadar değerli olduğundan yola çıktık biz de. Çocuk, kendini bildiği an itibariyle hayalleri sınır tanımıyor. Maalesef başta aile, ardından okul ve gündelik yaşam derken hayaller köreliyor. Sanatın ilk adımıdır aslında, hayal ettiğini aktarmak. Özgür bireylerin oluşmasıdır da aslında. Onlara yeterince özgür alan ve materyal verirseniz, yaptıkları heykellerin ve resimlerin gücü karşısında şaşırabilirsiniz. Biz anne baba olarak kendi çocuklarımızın sevdiği ya da belki onlarda minicik bir kıvılcım yakacak bir değeri bulmak için uğraşıyoruz. Dedik ki, öyle bir şey yapalım ki çocuklar sanat dallarının hepsini bir arada bulsun, deneyimlesin, paylaşsın. Derken, kocaman bir festival çıktı ortaya.
Çocukları sanatın farklı dallarıyla buluşturacaksınız. Bunun önemini dinleyebilir miyiz sizden?
Evet, çocuklar burada sanatın her dalı ile karşılaşacaklar. Düşündüğünüz zaman biz ebeveynler çocuklarımızı o dersten bu derse taşıyoruz. Çoğu zaman çocuklarımız o konuya ilgisiz kaldıkları için vazgeçmek durumunda kalıyoruz. Halbuki tüm dalların bir arada olduğu bir etkinlikte o ilk kıvılcım çakacak mı çakmayacak mı deneyimlemek çok mümkün. Günün sonunda çocuklar sanatın hangi dalından daha keyif aldıklarını görebilecek, uzman eğitmenlerimizle bir değerlendirme ya da yönlendirme yapmak da biz ebeveynler için mümkün olabilecek.
Festival direktörü olarak nasıl bir motivasyonla hazırlandınız? Neler hedefliyorsunuz?
Tek motivasyonumuz var aslında: Minik ziyaretçilerimizde o kıvılcımı ateşlemek, belki de içlerine minicik bir sevda düşürebilmek. Bu anlamda çok değerli hocalarımız, fikir önderlerimiz ve mesleği eğitimci olan yol arkadaşlarımız bize tüm kapılarını sonuna kadar açtılar. Uzaktan eserlerini gören ve seven çocuklarımız, Devrim Erbil hocamız ve Yiğit Yazıcı ile birebir ders yapabilecekler, Tan Sağtürk ile dansın büyülü dünyasına girecekler, Ragıp Savaş ile oyunculuğu deneyimleyebilecekler.
Festivalin içeriğinden de bahseder misiniz? Katılımcıları neler bekliyor?
Sanatın tüm dalları bir biçimde festivalde temsil ediliyor olacak. Diğer yandan bizim için doğa ve hayvan sevgisi çok kıymetli. Çocuklarımıza eğlenceli ve keyifli bir deneyim yaşatırken tüm bu noktalara da dokunacağız. Ziyaretçilerimiz, mutfağın bile sanatsal bir mekana dönüştüğü atölyelerde makarna ya da pizza yaparken, kendi tasarladıkları saksılara tohum ekip evlerine götürebilecekler. Bir yanda dans ederken, diğer yanda kodlama atölyesinde zaman geçirebilecekler. Milli Eğitim Bakanlığı ve Kültür ve Turizm Bakanlığı kendi alanlarında çocuklarla tahta oyuncaktan bez bebeğe, arkeolojik kazıdan sikke basımına kadar pek çok atölye faaliyeti yapacak. Çocuklar kendi tasarladıkları t-shirt’leri boyayıp, bir yandan da pek çok müzik aleti ile buluşabilecekler. Tabii tüm bunlar olurken ebeveynleri de unutmuyoruz. Söyleşi sahnemizde pek çok fikir önderi çocuk gelişimine dair sohbetler düzenleyecek. Diğer yandan ‘Arka Bahçe’ kendileri için ayrılan özel bölümde çocuklarımızla iletişim ve aile yaşamı üzerine pek çok seminer düzenleyecek.