Kariyerime, tasarıma olan tutkumla ve özgün hikâyeler anlatan koleksiyonlar oluşturma hayalimle başladım. 2003 yılında Türkiye deri tasarım yarışmasında aldığım birincilik ödülü ile deri tasarımcısı olarak kariyerim başladı. Bu süre içerisinde birçok ulusal ve uluslararası platformda defileler ve projeler gerçekleştirdim. Dört sene önce kurduğum Perveran markası ile de Anadolu'nun zanaat mirasını modern tasarımla birleştirme fikri, benim kariyerimde ayrı bir misyon oldu. En büyük motivasyonum, el emeğini ve geleneksel işçiliği yaşatmak, korumak ve bu değerleri uluslararası platformlara taşımak oldu. Bu amaçla da geçtiğimiz senede "Ege'den Miras Sofralar" adında Ege lezzetlerini ve kültürünü anlatan bir yemek kitabı çıkardım. Bu süreçte kariyer dışında en önemli oluşumum, bir koruyucu anne olarak Kırmızı Çocuklar Derneği'ni kurarak koruma altındaki çocuk ve gençler için yaptığımız projeler oldu.
Bu noktaya gelene kadar sizi en çok zorlayan şey ne oldu ve nasıl aştınız?
En büyük zorluklardan biri, el işçiliğiyle üretilen ürünlerin değerini anlatabilmek oldu. Seri üretim ve hızlı moda sektöründe, emek ve kalite ön planda tutularak bir marka yaratmak oldukça sabır isteyen bir süreçti. Bu süreci, doğru iş birlikleri kurarak, tasarımlarımı birer sanat eseri gibi konumlandırarak ve müşterilerime her parçanın hikâyesini anlatarak aştım.
Sektörünüzde bir kadın olarak yer edinmek sizce nasıl bir mücadele gerektiriyor?
Moda sektörü rekabetin yoğun olduğu bir alan. Kadın olarak bu alanda yer edinmek, özellikle güçlü bir vizyon ve kararlılık gerektiriyor. Ancak kadınların estetik anlayışı, detaylara olan duyarlılığı ve empati yeteneği büyük bir avantaj sağlıyor. Kadın emeğini destekleyen bir marka yaratmak benim için en önemli adımlardan biri oldu.
Kariyerinizde kırılma noktası diyebileceğiniz bir an var mı?
Tüm kariyerimde birçok kırılma noktası yaşadım. Neler yapmak ve neler yapmamak istediğimi fark ettiğim çok öğreti biriktirdim. En başta sadece moda tasarımcısı olmak istemediğimi, bir hayat tarzı tasarlamak istediğimi anladım. Sofra tasarlamak, yemek tasarlamak, mekan tasarlamak, dekor tasarlamak... Tüm bunların beni heyecanlandırdığını anladığım için Perveran markasını kurdum. Anadolu'nun geleneksel sanatlarını ve el işçiliğini modern tasarımla birleştirmek, beni farklı bir noktaya taşıdı.
Kariyerinizde ya da özel hayatınızda size ilham veren bir kadın figürü var mı?
Benim hayatımı en etkileyen kadınlarından biri annem. Onun geleneksel el işçiliğine olan sevgisi ve emeğe verdiği değer, çocuklar için yaptıkları, dernek çalışmaları, moda tasarımcısı olma aşkı benim hayat anlayışımı büyük ölçüde şekillendirdi. Ayrıca, tasarım dünyasında iz bırakan güçlü kadınlardan ilham alıyorum. Bu yüzden her koleksiyonum bir kadın hikayesi anlatıyor. Kimi zaman bir Cumhuriyet kadını kimi zaman bir tanrıça... Kadınların sanatta, modada ve iş dünyasında yarattıkları etki benim için her zaman ilham kaynağı oldu.
Genç kadınlara, özellikle sizin alanınıza ilgi duyanlara ne gibi tavsiyelerde bulunmak istersiniz?
Özgün olun, pes etmeyin ve her zaman kendinizi geliştirin. Moda sadece kıyafetlerden ibaret değil; kültür, sanat ve hikâyelerle iç içe bir dünya. Bu yüzden geniş bir perspektife sahip olmak ve farklı alanlardan beslenmek çok önemli. Kendi tarzınızı oluştururken, geçmişten ilham alıp geleceğe yön vermekten çekinmeyin. Ve en önemlisi, sabırlı olun ve sürece inanın.
Kariyerinizde en çok gurur duyduğunuz an?
Ben tasarım hayatımda birçok değerli işe imza attım. Türkiye'nin en önemli sanatçıları ile çalıştım, defileler yaptım ama benim kariyerimin en gurur verici noktası Kırmızı Çocuklar Derneği'dir. Bu dernek sayesinde çocukların hayatına dokunduğum her an benim için ayrı bir gurur. Her zaman tüm yorgunluğa rağmen "iyi ki" dediğim en önemli kıymetlim.
Kadın olmanın size kattığı en büyük güç nedir?
Kadınların estetik algısı, detaylara verdiği önem ve duygusal zekâsı iş hayatında büyük bir avantaj sağlıyor. Empati kurabilmek, sanat ve tasarımın duygusal yönünü daha derinden hissedebilmek, benim en büyük güçlerimden biri oldu. Ayrıca, kadın dayanışmasını güçlendirmek, el emeğini desteklemek ve bu mirası geleceğe taşımak benim için en büyük motivasyon kaynağı. Tüm değerlerimizi, toprağımızı, çocuklarımızı, mirasımızı koruyabildiğimiz sürece daha güçlü olacağımıza inanıyorum.
Röportaj: Ceylan Yeniacun
Fotoğraf: Ertan Demirbilek