Röportaj: Lara MUTLU
Fotoğraflar: Fethi Karaduman
Styling: Ebru Gülçek
Styling Asistanı: Ece ŞİŞİK, Yaren KARABULUT
Makyaj: Alp KAVASOĞLU /Maybelline NY ürünleriyle
Saç: Mustafa ERKANLI
Suyun altında köpekbalıklarıyla korkusuzca yüzdüğünüzü hayal edebiliyor musunuz? Ayşegül Dinçkök ve Şahika Ercümen, bunu başarmış iki isim. Onlar sadece yüzmekle kalmadılar, bu anları ölümsüzleştirdiler de... Derin Tutku Misunderstood/Yanılgı sergisinde, Ayşegül Dinçkök ve Şahika Ercümen, Miami sahilinden 120 km uzaklıkta okyanusun dibine dalarak köpek balıkları ile buluşuyor ve bu eşsiz dünyada sadece işaret diliyle anlaşarak insanın tabiatla ne kadar uyumlu olduğunu ve tek gerekli şeyin anlayış olduğunun altını çiziyor. 17 Mayıs’a kadar İstanbul Deniz Müzesi’nde yer alacak sergi, aynı zamanda kadınların dayanışma ile güçlerini birleştirdiklerinde aşamayacakları engelleri olmadığını ortaya koyuyor. ALEM olarak üç değerli isimle bir araya gelerek serginin perde arkasını ve çok daha fazlasını konuştuk.
AYŞEGÜL DİNÇKÖK
Şahika Ercümen ile yollarınız nasıl kesişti?
Şahika ile yollarımız Van’da birleşti. Ben birinci Derin Tutku sergimi Van’a götürmüştüm. Zamanın valisi Şahika’yı da davet etmiş birlikte geldiler, tanıştık, meğer aynı otelde kalıyormuşuz. Şahika da Van Gölü’nde rekor denemesi yapmak için büyük bir grupla kamptaymış. İkimizin de ortak noktası deniz, derinler ve sualtı canlıları olduğu için anında dost olduk. Ben onu Van Gölü’nde rekorunu kırarken izleyemedim ama ondan sonraki her rekor denemesinde yanında ve/veya suyun altında onunla beraber oldum.
Daha sonra Şahika ve Zafer Kızılkaya ile birlikte Sarıgerme’de bir kamp kurduk; mağara çekimleri yaptık... Ardından Kaş’ta İZ TV için belgeselimizi çektiler ki, bu belgesel üç yıldır hala izlenip merak uyandırıyor. Şahika ile kimyamız, harcımız tuttu diyeyim. Sualtı çekimlerini, serbest dalışçıyla yapmak kolay değildir. O nefes almak için yukarı çıktığında ben kamerayla aşağıda beklerim; sessiz bir anlaşma olur aramızda. Sonra tam benim istediğim noktaya iner ve pozunu verir.
Bu sergiyle ilgili sizi en çok heyecanlandıran şey nedir?
Derin Tutku Misunderstood, diğer iki sergimde denemediklerimi deneyimlediğim bir sergi. Derin Tutku Air sergimden sonra o sergimin küratörü Mehmet Turgut’la konuşurken kendisi bana bundan sonraki projemin sualtında bir film olmasını tavsiye etmişti. Bu serginin çekimlerini üç ayrı kamerayla yaptım; sualtında iki kamera, su üstü çekimleri içinse bir üçüncü kamera kullandım. Sergiye gelenler fotoğraflarımdan başka bir kısa film, bir video art görecekler. Dalış kampımız bir haftaydı ve her dalışımızı planlayarak suya daldık. Bir konumuz, bir hikayemiz vardı bu kez; onu gerçekleştirmeye çalıştık. Kurguyu daha sonra İklim Tamkan’nın müziği ile destekledik. Gelenler bizim büyülü dünyamıza girecekler; sürprizli bir sergi Misunderstood.
ŞAHİKA ERCÜMEN
Derin Tutku Misunderstood, kadınların gücüne vurgu yapıyor. Bu konu hakkında ne söylemek istersiniz?
Kadınlar aslında çok güçlü. İsteyip inandıktan sonra başaramayacakları hiçbir şey yok. Ve bu dünya için çok önemliler. Köpekbalıkları da aynı öyle. Ancak maalesef ikisi de tüm dünyada şiddete maruz kalıyorlar. Her yıl, yüzlerce kadın ve köpekbalığı yaşamlarını yitiriyor. İnsanlar yüzünden birçok köpekbalığının nesli tehlike altında. Biz köpekbalıklarıyla çektiğimiz karelerle, kadınların da maruz kaldığı şiddete dikkat çekiyoruz. Ama aslında uyum içinde yaşandığında doğanın düzeninin ne kadar güzel işlediğini de göstermek istedik.
Sizi suyun altına çeken en önemli şey nedir?
Her şeyden önce, suyun altı bana yaşamımı geri verdi o nedenle çok seviyorum. Suyun altında başka bir boyuta geçiyorsunuz. Orada yer çekimi yok. Ses neredeyse yok... Tamamen boşlukta gibisiniz. Adeta derin bir meditasyon içindesiniz. Ve suyun altı çok büyülü çünkü maviliklerin içinde bir sürü rengarenk su canlısı var. Bu büyülü dünyaya tanık olabilmek beni her seferinde daha büyük bir tutkuyla kendine çekiyor.
İKLİM TAMKAN
Serginin hangi aşamasında yer aldınız?
Öncelikle belirtmeliyim ki, herkes bu projenin her aşamasında yer aldı. Misunderstood, gerçek bir ekip çalışmasıdır. Ben bu olağanüstü ailenin müzisyeniyim. Kısa filmimizin müziği bana ait.
Bu sergi için nasıl bir beste yaptınız?
Açıkçası videoyu izlediğimde, “Şimdi bu görüntülere uygun bir müzik yapmalıyım” demedim. Görüntüleri izledikten sonra hissettiklerimi çaldım. Orada dinlediğiniz gerçek bir duygu durumudur. Böyle bir projenin dokusuna başka türlü bir süreç de yakışmazdı diye düşünüyorum.
RÖPORTAJIN TAMAMI ALEM'İN BU HAFTAKİ SAYISINDA...