İnsanları sanırım en korkutan şey belirsizlik. Ne zaman biteceği hatta bitip bitmeyeceği meçhul bu durum belki de yeni normalimiz olacak. Çok sıkıldık, bunaldık, yorulduk. Bu fikirle yüzleşmeli ve her ne yapmak istiyorsak bekletmeden yapmalıyız diyorum. Şartlar elverdiğince sevmediğimiz, istemediğimiz işte, aşkta, ilişkide, şehirde durmayalım. Mesela hani hep, “Bu hayat bana göre değil; ben tam bir doğa insanıyım” derdiniz ya işte vakit o vakittir belki de. Biliyorum, söylemesi kolay diyorsunuz ama yapmaya başlamak da o kadar zor değil. Bu darlanma, bizi değişime zorluyor. Direnmeden gelen dalgayla hareket etmeliyiz. Bu zamanı ölü taklidi yaparak geçiremeyiz çünkü oldukça uzun sürüyor. Günlük bir rutin oluşturun, inancınız varsa ibadet edin veya düzenli meditasyon yapın, bu sizi biraz olsun gevşetecektir.
Hayatımızın ve seçimlerimizin kıymetini bilip sahipleneceğiz diye düşünüyorum. Bir de içimize iyice bir bakıp, “Ben sahiden ne istiyorum, bunları neden erteliyorumun cevaplarını da bulabiliriz. En zor şey olan, kendinle yüzleşmeyi dış uyaran azlığı sebebiyle daha kolay becerebiliriz gibime geliyor. Gezme tozma, sosyalleşme, davetler, seyahatler oradan oraya koşmalar çok azaldı. Dış uyaran azlığıyla bunu kast ediyorum. Kim bilir sağlıklı olup, bu süreçten olgunlaşıp, tekamül ederek bile çıkabiliriz belki de.
Kitapta üç ana grupta 11 farklı kişilik yapısı anlattım. Kişilik tonlarına bağlı olarak genelde A grubu kişilikleri yani paranoyak, şizoid, şizotipal yapılar, zaten kendi içlerine dönük yaşayıp az insan kontağı tercih ettiklerinden bu süreçten çok derin etkilenmezler diye düşünüyorum. Koyu renk paranoyaklar ise binlerce komplo teorileri üretip iyice mağaralarına çekilebilirler. B grubu kişilik yapıları yani ‘borderline’, narsist, antisosyal ve histrionikler çok öfkelenip hırslarını en yakındakilerden çıkarabilir ya da bana bir şey olmaz ben çok özelim deyip hiçbir kurala uymayabilirler. C grubu kişilik yapıları, bağımlılar, obsesifler, pasif agresifler ve kaçınanlar (Avoidant) sızlanmalara söylenmelere tedbir ve önlem almalara doyamazlar. Özellikle obsesif yapı bu önlem alma işini abartabilir. Kafamıza göre kişilik yapımızı değiştiremeyiz ama o yapı içinde mümkün olduğu kadar esneyip olaylardan ders almaya çalışarak olgunlaşabiriz. Tüm bunlar tabii ki kesin kurallar değil sadece olasılıklar.
Kendini tanımak büyük bir özgürlük aynı zamanda da yapılması en zor analiz bence. Anlamak ve anlaşılmak bizim en büyük zorluğumuzdur. İlişkilerdeki bir sürü gerginlik, kopukluk da buradan çıkar. Kitapta da kişilik yapılarını detaylı olarak anlattım. Kendinize en yakın gelen size anlatır.