Bilkent Üniversitesi İç Mimarlık Bölümü'nden mezun olduktan sonra Bienal'e katılan ve gideceği yönün sanat olduğuna karar veren Ecem Dilan Köse, dijital çalışmalarıyla uluslararası arenada adından söz ettiren sanatçılarımızdan biri. "Kendi zamanımın araçlarını kullanıyorum; dijital üretimlerimin en net açıklaması bu" diyen Köse ile dijital çalışmalarını konuştuk ve NFT dünyasının bilinmezlerini masaya yatırdık.
Bilkent Üniversitesi İç Mimarlık Bölümü mezunusun. Sanatla yolun nasıl kesişti?
Sanatla yolum kesiştiğinde, yönümün o olduğunun çok farkında değildim. Ailemin küçükken yaptıklarıma dair anlattığı hikayeleri dinledikçe fark ediyorum. Asıl olan, bir şeyler söyleme derdiymiş. Farklı yollarla iletişim kurma çabasıymış. Tabii üniversitede bu çabam biraz daha netleşmeye başladı. Mekanlarla iletişim kurarak, mekan üzerinden bir ifade geliştirebileceğimi fark etmiştim. İlk sorgularım hep mekan, ölçü birimleri üzerineydi. Bienal kapsamında katıldığım Tim Parson atölyesinde fark ettim aslında gideceğim yönü. Orada ne yaparsam yapayım bir tasarım objesi yapmam gerekirken, soru soran ve soruları işaret eden şeyler çıkarıyordum. Tim'in şunu söylediğini hatırlıyorum: "Sen şu anda bir enstalasyon ortaya koydun. Farkındasın değil mi?"
Dijital teknolojinin sanatına yansıması nasıl oldu? Bu süreçteki keşif yolculuğundan biraz bahsedebilir misin?
Süreç hep organik, birbirini takip ediyor. Müzisyenlere eşlik eden görseller yapıyordum, sahne tasarlıyordum, VJ'lik yapıyordum. Ürettiğim çoğu eser fizikseldi o zamanlar; bir anda bu görselleri kendi işlerimle birleştirmeliyim diye düşündüm. İşler o zamandan sonra birleşmeye ve dijitalleşmeye başladı. O zamandan sonra sahip olduğum bütün yetiler birbirini besledi. Her farklı alanda bildiğim şey, ilerledikçe üstüne eklendi. Kodlama yapmaktan tutun da ebru yapmaya, dans etmeye kadar hepsi şimdi bir bütün olarak akışta.
"Hollow"
Dijital sanat senin için nasıl bir ifade aracı? Eserlerinde özellikle odaklandığın kavramlar neler?
Sanatın dijitali olur mu, sanat sanattır. Biz şimdi üretim metoduyla yapılan işleri biraz tarif edelim diye öyle diyoruz. Ama ben her şeyin özünde sanatçıyım. Bunun üzerine bilgisayar kullandığım için dijital kelimesi ekleniyor. Bir derdim var, bir konu üzerinde konuşuyorum diye kavramsal ekleniyor. Ve bu sanatçının üzerinde durduğu bir konu var; dijital dünya ile organik dünya nasıl bir olur? Bunun birleşimi veya birbirinden öğrendiği şeyler yaşamı, toplumları ve bireyleri kendi özlerine dönmek ve daha iyiye götürmek konusunda nasıl değer katar? Doğanın kadim bilgeliği ile dijital dünya ile gelen yeni çağı, insanlığın tekamülünde nasıl aktif kullanabiliriz? Bu soruların hepsi yaşamın özü ile bağlantılı ve dijital yansımaları da sanat eseri olarak ortaya çıkıyor.
Mimarlık geçmişinin, bu disiplinin sanatına yansıması oldu mu?
Tabii ki oldu, bilgisayar odaklı tasarım hakimiyeti kesinlikle bu disiplinin getirisi. Temel sanat eğitimini mimari disiplin üzerinden tamamlamış olmasaydım geleceğe bu kadar yakın duramayabilirdim. Teknolojiyi takip etme eğilimim, günümüz malzeme ve tasarım dillerini görme şeklim hep bu yıllarda kazanıldı. Birinci sınıftaydım; Fresco'nun "Venus Projesi"ni gördüğümde mimarlığın; ekonomi, eğitim, beslenme ve sosyal yaşam biçimlerine ne kadar etkisi olabileceğini anladım. Bir de teknolojinin alternatif senaryolar yaratabileceğini gördüm. O yaşta biri için inanılmaz bir uyanış.
"Uterus"
Kavramsal sanat alanında dijital üretimlerin oluyor. Sanatında seni kavramsal sanata yönelten faktörler nelerdi?
Kendi zamanımın araçlarını kullanıyorum; dijital üretimlerimin en net açıklaması budur. Kavramsal sanata yönelmek de içgüdüsel bir durum. Gördüğüm, derinleştiğim, anlamaya çalıştığım, soru sorduğum her kavramı işlemek istiyorum. Bu kavramlar hakkında konuşmak istiyorum. Farklı alanlardaki benzerlikleri yakalayıp başkalarına göstermek, aynı yerdeki farklılıkları işaret etmek istiyorum. Anlamadıklarımı sormak istiyorum. İletişim arıyorum. Sanat üzerinden iletişim kuruyorum. Benzer soruları olan insanlarla aynı veya farklı hisler paylaşıyoruz; bunu sanatla yapıyoruz.
Kavramsal açıdan, dijital eserlerindeki sanat ve estetik ilişkisini nasıl tanımlarsın?
Kimi zaman metot ile ilişkilendiriyorum. Kullandığım metodu yaptığım bir eserin merkezindeki kavramla birebir anlamlandırıyorum. "Hollow" isimli bir eserim var, benim için anlamı büyük. Kocaman bir ağaç kovuğunun içinden mavi partiküller dolaşıyor ve bu ağaç kovuğu ile partiküller birbirine dönüşüyor, birleşiyorlar, hücresel bir hal alıyorlar. Partiküllerin tamamı bilgisayar ortamında kodlarla üretilmiş görseller. Dijital dünya ve organik dünya arasında kurulan bu harmonik dönüşümün hikayesi için, tamamı kodla yazılmış bu mavi ışıltılar, kavrama direkt metot üzerinden bir şey söylüyor.
"Human", 2020
"Hearing", 2020
Üretiminde yaratım sürecinden biraz bahsedebilir misin? Çizgiler ve renkler senin dünyanda nasıl şekil alıyor?
Her seferinde yeniden başlıyor gibi oluyorum. Konfor alanında durmamak önemli bu yüzden. Teknik anlamda da bu alandan çıkmayı seviyorum. Yeni bir şey öğrenmek çok büyük bir ilham kaynağı. Ne zaman yeni bir hobi edinsem ardından yeni üretimler geliyor. Bilgisayar başında olduğum zaman, hemen hadi şunu bir deneyeyim diyorum. Ama her zaman bu süreç bilgisayar başında geçmiyor. Skeç defterlerim var, yazılar yazarım hepsi birbiri için var.
Sanatında sana ilham veren motivasyon kaynakların neler?
Beni doğa ve okumalar çok etkiliyor. Üretim alanından bağımsız olarak günlük hayatın içinde karşılaştıklarım oraya götürüyor. Doğada geçirdiğim zamanın büyük etkisi var. Işık ile su ilişkisi, özellikle bir dönem yaptığım tüm eserlerde görülüyordu. Işığın su üzerinde kırılmaları. Bunlar sonuçta yaşadığımız dünyanın fiziki şartları üzerine oluşuyor. Dijital araçlar da bunları simüle etmek, onunla oynamak, anlam arayışına çeşitlilik katmak için gerçekten zengin.
Çağdaş sanatın Rönesans'ı olarak adlandırılan NFT alanında eserlerin mevcut. NFT sanatını nasıl tanımlarsın? Gelecekte NFT, sanatın neresinde olacak ?
Bizler NFT'den önce de yaptığımız işi yapmaya devam ediyoruz; ben 10 sene önce de dijital sanat üretiyordum; şu anda da dijital sanat üretiyorum. NFT sadece bizim eserlerimizi blok zincir üzerine aktarmamızı ve satış yapmamızı sağlayan bir teknoloji. Bu yüzden NFT sanatı yerine, NFT olarak satılan sanat demeyi daha doğru buluyorum. NFT teknolojisini düşündüğümüzde, sanat bunun çok küçük bir alanını kapsıyor. Biz sanatçılar olarak şu an bu teknolojiyi sadece satış aracı olarak kullanıyoruz. Aynı şekilde market hacmini düşündüğümüzde de sanat bunun çok küçük bir kısmı. Bu yüzden ben blok zincir ve NFT teknolojisini de sanat üretimine dahil ederek, daha fazla insanı sanat tüketicisi haline getirmeyi hedefliyorum. Önümüzdeki haftalarda tamamen bu amaca yönelik "Uterus" isimli bir koleksiyon çıkaracağım. Günümüzün çoğunu ekranlara bakarak geçiriyoruz ve bu sürenin bir kısmında sanat eserleri görüyor olmak mental sağlığımız için de çok değerli. Teknoloji geliştikçe dijital sanatın da gittikçe ana akım olacağını düşünüyorum.
"Hollow"
"Uterus"
NFT'nin sanatına yansıması nasıl oldu?
Benim için pek bir şey değişmedi. Çünkü bu teknolojiyi temelde ben eserlerimi sertifikalamak amacıyla kullanıyorum. Çünkü aslında NFT'den önce dijital eserlerin edisyon sayıları ve sahipleri konusunda sözel bir güven üzerine kurulu bir protokol vardı. NFT ile beraber açık olarak bir eserin kimde olduğunu, sahibini, aldığı zamanı, kaç adet olduğunu çok açık bir şekilde görebiliyorsunuz.
Sanatseverlerin NFT eserlerine yaklaşımı nasıl?
Kimi tam anlamıyor. Kimi cüzdanında eser olması fikrinden gayet memnun. Hatta dünyayı dolaşan bir koleksiyonerim, 'fiziksel eser alırsam onu nasıl yanımda taşıyabilirim ki' diyor; çok haklı. NFT yeni bir şey diye ilgisini çeken var. Tam olarak anlayanlar, gerçekten sevdikleri eserleri alıp onları istedikleri yerde sergiliyor. NFT hallerini de cüzdanlarında taşıyorlar.
Bir mimar olarak sence NFT eserler yaşam alanlarında nasıl sergilenmeli?
Bu kişinin kendi yaşamını nasıl tasarladığı ile ilgili, telefonunuzda, saatinizde, evde boş duran televizyon ekranınızda da sergileyebilirsiniz veya o eser için bir yer ayırıp ekran içerisinde de sergileyebilirsiniz. Ben televizyon hiç izlemiyorum ve mod'uma göre içindeki eserleri değiştiriyorum. Çok keyifli. Evimdeki televizyon aslında istediğim zaman değiştirebileceğim bir tuval gibi.
Tabii özellikle evlerini yeni yaptıran veya dekore etmekten hoşlanan birçok koleksiyonerim var; onlarla bazen birlikte de çalışıyoruz, nasıl bir yer ayırmak istediğine dair, mimarlarla sıkça çalışıyorum. Sanat, duygularla direkt bağlantılı, yaşam alanları da öyle, her gün ne göreceğiniz sizi çok etkiler. Ama her şeyden öte bir esere sahip olmanın getirdiği his çok güzel. Beni hep çok mutlu eder.
Gelecek dönemde hangi projelerle karşımıza çıkacaksın? En yeni üretimlerinden bahsedebilir misin?
O kadar çok şey var ki hangisinden söz edeceğimi bilemedim ama şu an en yakın görünen; tamamlanmış, çıkmayı bekleyen "Uterus" (NFT) projem var. 1010 edisyonlu bir proje, blok zincir üzerinde üretilen görsellerden oluşuyor. Ve uzun zamandır çalıştığımız organik malzemelerle (mantarlarla), dijital yüzeylerin birlikte kullanıldığı kapsamlı bir projem var. Eylül ayı içerisinde göreceğiz.