İlk filmi 2021 yılında yayınlandığında beri heyecanla beklenen "Dune: Çöl Gezegeni Bölüm 2", ülkemizde vizyona girdi. Kimi eleştirmenlere göre son yılların en iyi filmi, kimilerine göre ise şimdiye kadarki en iyi bilim kurgu filmi olan "Dune: Çöl Gezegeni Bölüm 2"yi tüm detayları ile inceledik.
Frank Herbert'ın bilim kurgu roman serisinin ilk kitabından uyarlanan "Dune: Part One (Dune: Çöl Gezegeni Bölüm 1)" filmi, soylu bir aile olan Atreides'in, imparator tarafından galaksinin en önemli kaynağı 'baharatın' çıkarıldığı çöl gezegeni Arrakis'in koruyuculuğunu yapma amacıyla görevlendirilmesini ve bu değerli gezegen üzerindeki hak iddialarıyla büyüyen politik bir bilim kurgu hikayesini anlatıyor. İlk filmi, bu entrikalar arasında kalıp hem evinden hem de ailesinden olan Paul Atreides'in gözünden izliyoruz. İkinci film olan "Dune: Part Two (Dune: Çöl Gezegeni Bölüm 2)" ise hikayenin kaldığı yerden devam ediyor.
Ailesini yok eden komploculara karşı başlattığı intikam savaşında Chani ve Fremen'lerle birleşen Paul Atreides'in yolculuğunu anlatan ikinci film "Dune: Çöl Gezegeni Bölüm 2"de Paul, hayatının aşkıyla, bilinen evrenin kaderi arasında bir seçim yapma durumunda kalırken, yalnızca kendisinin öngörebileceği korkunç bir geleceği engellemeye çalışıyor.
Filmin yönetmeni Denis Villeneuve, ilk filmde ağırlıklı olarak evreni tanıttığı ve ön hazırlığını yaptığı, Paul Atreides'in seçilmiş kişiye dönüşme hikayesini tüm aksiyonuyla bu filmde anlatıyor. "Dune: Çöl Gezegeni Bölüm 1"de Paul'u, içine girdiği yeni dünyaya alışmaya çalışırken izlemiştik, filmin sonunda istemeden de olsa maceraya atılarak annesi ile birlikte yurtsuz kalmıştı.
"Star Wars", "Blade Runner", "Star Trek", "Mad Max", "The Matrix" gibi pek çok ikonik bilim kurgu hikayesine ilham olan "Dune", haliyle oldukça geniş bir külliyata sahip. Bu nedenle eski uyarlamalarında oldukça kaotik bir evren izliyoruz. Uzun yıllardır yeniden çekilmeye cesaret edilememesinin bir nedeni de bu.
Denis Villeneuve'ün yönetmenliğindeki 2021 yapımı "Dune" ve 2024 yapımı "Dune 2"de ise epik olsa da çok daha minimal bir stil görüyoruz. Monokromik renkler, oldukça detaylı ama abartısız görünen kostümler, görkemli ama karmaşa yaratarak gözü yormayan set tasarımı... Tüm bu seçimler, "Dune: Çöl Gezegeni Bölüm 2" filminin karmaşık dünyasını takip etmemizi kolaylaştıran ve yine de kendine hayran bırakmayı başaran tercihler.
Filmdeki görsel bütünlüğe dair bir örnek vermemiz gerekirse; imparatorluk askerleri ile Fremen'lerin birebir mücadeleye girdiği sondaki büyük savaş sahnesinde aslında hiçbir tarafın kıyafetinin (üniforması da diyebiliriz) bir diğerinden çok net bir şekilde ayrılmadığını görüyoruz. Tabii ki iki tarafın da kostümleri bambaşka ama insanlar uzaktan görünüyor, güneş ışığı tersten vuruyor, renkler de benzer, tek ve nötr tonlarda olunca kimin kim olduğunu anlamak mümkün olmayabilirdi. Ancak Fremen'lerin o kadar kendine has bir dövüş stili ve kıvraklıkları var ki savaş halindeki yüzlerce insandan kimin kim olduğunu, çok uzaktan bile hemen anlayabiliyoruz. Filmde figürasyon kullanımı ve koreografilerin, kendini mükemmel bir şekilde gösterdiği bu gibi pek çok harika sahne örneği görebiliyoruz.
Greig Fraser'ın başarılı görüntü yönetmenliği, ilk filmin ardından ikinci filmde de performansını kaybetmeden hatta daha da artırarak karşımıza çıkıyor. Hemen hiçbir kadrajda öncelik, kolay bir çekim elde etmek değil; amaç, hikayeye hizmet etmek. Film boyunca bunun bir başyapıt olduğunu hissettiren pek çok harika kare görüyoruz. Bunun bir örneğine yazının sonunda yer verdim ancak spoiler uyarısı yapmak isterim.
İlk filmdeki yıldız oyuncu kadrosunun bir kısmı, -Oscar Isaac'in canlandırdığı (Paul'un babası) Duke Leto Atreides'in de başına geldiği gibi- karakterlerin ölmesi nedeniyle ikinci filmde yer almıyor. Ancak "Dune: Çöl Gezegeni Bölüm 2"nin oyuncu kadrosu, çok daha fazla sayıda ünlü isimle daha da büyüyor.
Timothée Chalamet, Paul Atreides rolü ile yine oldukça başarılı bir performans sergiliyor. Chalamet, ilk yapımdan beri ilerleyen hikaye süresince Paul'un karakter gelişimini oldukça başarılı yansıtıyor. Bu karakter gelişimi aslında organik olarak ilerlese de birkaç ay gibi kısa bir sürede; genç ve kendini beğenmiş bir soyludan, kocaman bir travma ile hayata sıfırdan başlamak zorunda kalan bir gence ve oradan da tüm evrenin kaderini belirleyecek bir mesihe dönüşüyor. Haliyle bu dev değişimler, karakter gelişiminin biraz fazla agresif bir ivmeyle gerçekleştiğini hissettiriyor. Bu hikayesel acelecilik, biraz ortalama bir oyunculukla çok kolay bir şekilde sallantıya düşebilirdi. Ancak Timothée Chalamet, güçlü bir performans ile hikayeyi taşımayı başarıyor.
Paul Atreides'in Fremenli büyük aşkı Chani rolünde bir kez daha Zendaya'yı izliyoruz. Üstelik ilk filmde çok az gördüğümüz Zendaya'nın, bu filmde oyunculuğunu göstermek için bolca fırsatı olmuş ve fırsatları çok yerinde değerlendirdiğini söyleyebiliriz. Öfkeyi de kini de endişeyi de ihanete uğramışlığı da tüm duyguları, Zendaya'nın yalnızca mimiklerinden alabiliyoruz. Birkaç sahnede bu mimiklerin biraz fazla çocuksulaştığını düşünsem de aslında hem Paul hem de Chani, yaşadıkları ortamın şartlarıyla fazla erken olgunlaşmak zorunda kalsalar da oldukça gençler. Bu nedenle Zendaya'yı da takdir etmeden geçemedim.
Zendaya gibi ilk filmde az sahnesi olup, "Dune: Çöl Gezegeni Bölüm 2"de filmi taşıyan isimlerden bir diğeri de Stilgar rolündeki Javier Bardem. Stilgar rolünü o kadar kendini adayarak yorumluyor ki hiç gülmemiz gerekmeyen bir filmde, hem senaryo hem de görevi layıkıyla yerine getiren Javier Bardem sayesinde birkaç sahnede gülebiliyoruz. Filmin ağırlığını biraz olsun hafifleterek bize nefes aldırdığı için Bardem'in kalbimizi kazandığını kesinlikle söyleyebiliriz.
Paul Atreides'in annesi Lady Jessica Atreides rolü için geri dönen Rebecca Ferguson, Meryem Ana ile mitik bir cadı figürü arasında karmaşık bir karakteri canlandırıyor. Üstelik batılı değil de oldukça doğulu cadı motifleri barındıran bir karakter. Jessica'nın motivasyonu, bu motivasyonlarını takip etme biçimi, kararlılığı ve ürkütücülüğü çok net ve tüm bunlar, Rebecca Ferguson'ın karizmatik oyunculuğu ile birleşince Lady Jessica Atreides'e hayran kalmamak ve içten içe ondan korkmamak mümkün değil.
Genel olarak yıldız oyuncu kadrosundaki herkes, rolünün hakkını veriyor. Prenses Irulan Corrino rolündeki Florence Pugh, Feyd-Rautha Harkonnen rolündeki Austin Butler, Glossu Rabban Harkonnen rolündeki Dave Bautista, Gurney Halleck rolündeki Josh Brolin, Anne Mohiam rolündeki Charlotte Rampling, Baron Vladimir Harkonnen rolündeki Stellan Skarsgard, imparator rolündeki Christopher Walken ve Lady Margot Fenring rolündeki Léa Seydoux'nun her biri, kimseden rol çalmadan ama kesinlikle iz bırakan performanslar sergilemeyi başarıyor.
"Dune: Çöl Gezegeni Bölüm 2" filminde oyunculuklar ve sinematografi, birçok anlam ve detayı sözlere gerek duymadan aktarmayı başarıyor. Örneğin; Paul'un hikayesi ve mesihe dönüşüm yolculuğu boyunca filmde sık sık karşımıza çıkan geçmiş-şimdi-gelecek üçgeni, filmin sonunda tam anlamıyla bir üçgen olarak karşımıza çıkıyor. Geçmişte yaşadığı trajediye sıkışmamaya ve geçmişten gelen efsanelerin esiri olmamaya çalışan, ayrıca geçmişin köklü imparatorluğuna savaş açan Paul; şimdiki zamanda yolunu bulmaya, intikamını almaya, seçilmiş kişi olmayı reddetmeye çalışırken; gelecek ile ilgili söylenceleri ve gördüğü imgeleri anlamlandırmaya ve yeri geldiğinde de kabul edip, geleceği ile barışmaya çalışıyor.