Soğuk algınlığı burun akıntısı, ses kısıklığı, boğaz ağrısı ve öksürük şikayetlerine sebep olmaktadır. Çoğu insan bu semptomları hafifletmek için genellikle eczaneden ilaç alır. Soğuk algınlığında egzersiz özellikle de temiz havada yürüyüş yapmak faydalı olabilir. Soğuk algınlığına en iyi gelen ise istirahat etmektir.
Bedenin kendi bağışıklık sistemini desteklemesi; özelleşmiş hücreler, haberci maddeler ve proteinlerden oluşan karmaşık bir süreçtir. Bağışıklık sistemimizin sağlıklı ve düzgün çalışması için organizmaya yeterli miktarda hayati besin maddelerinin de verilmesi gereklidir.
Soğuk algınlığınız varsa yeterince vitamin, mineral ve eser element aldığınızdan emin olmalısınız. Bu besin ögelerini bol miktarda mevsiminde sebze, meyve ve tam tahıllı ürünler tüketerek karşılayabilirsiniz.
C vitamini önemli radikal temizleyici ve güçlü bir antioksidandır. C vitamininin etkileri hakkında çok şey bilinmektedir. Bedenimiz maalesef C vitaminini kendisi üretemez, bu yüzden yiyeceklerle birlikte alınması gerekir. C vitamini serbest radikalleri engelleyen ve zararsız hale getiren önemli bir antioksidan maddedir. Soğuk algınlığı sırasında serbest radikallerin arttığı biliniyor. Bu nedenle yeterince C vitamini alınmalıdır.
İnsanın sinir sistemi ateşli hastalıklarda, soğuk algınlıklarında temel olarak iştahın azalması ve susuzluğun artması ile tepki gösterir. Bu algısal strateji çok mantıklıdır. Çünkü vücut bütün gücünü virüsler veya bakterilerle savaşmak için kullanmalıdır. Burada ağır yemeklerin sindirilmesi yalnızca önemli gücün büyük kısmının harcanmasına neden olacaktır.
Hipokrat bile bağırsak kurdu hastalığında balkabağının iyileştirici etkisine işaret etmiştir. Günümüzde soğuk algınlığında ilk tercihtir. 2 miligram ile ortalamanın üstünde, mukozaların vitamini olan A vitamininin öncüsü karotinoidleri içerir. C vitamini içeriği ile folik asit, piridoksin, E vitamini, magnezyum ve çinko (özellikle çekirdeklerde bulunur) içeriği de etkileyici miktarlardadır. Büyük bir top şeklindeki bu meyvenin bir diğer avantajı de lezzetli olmasıdır; iştahı azalmış hasta çocuklar bile zevkle yerler. Balkabağının yağ ve protein içeriği olağandışı düşük olduğundan hastaların sindirim sistemini zorlamaz; buna karşılık % 91.3 oranında sudan oluşur ki, bu da yine hastanın artmış su gereksinimini karşılar.
Bağışıklık sisteminin güçlendirilmesi için çok sayıda vitamin içerir. İçerdiği Allizin mikrop öldürücüdür. Bunun haricinde bu etken madde solunumla atıldığından bronşlarda belirgin bir kramp azalması olur. Kokusuz sarımsak tabletlerinin etkisi, tam da allizin'in solukla verilmesinin tedavi edici etkileri hedeflendiğinden tartışmalıdır. Her gün en az bir diş, soğuk algınlığında iki- üç diş yiyenler kendini garantiye alırlar. Tipik koku kaçınılmazdır, ancak düzenli tüketimle zamanla bir miktar azalır.
Bahçe ve manastır teresi büyük miktarlarda antibiyotik etkili benzil-izotiyosiyanat, ayrıca çok bol C vitamini, karotinoidler, potasyum ve magnezyum içerir. A vitamini, burun, gırtlak ve bronş bölgesindeki mukozaların direnç gücünü artırır. İdeal A vitamini kaynakları karotinoid içeren balkabağı, mango, tere ve havuçlardır. Magnezyum antikorları geliştiren hücrelerin oluşumunu destekler. Bol su ve çiğ yiyeceklerle magnezyum alımı garantilenir. Çinko antikorların üretimine katılır, daha da ötesi bağışıklık sistemi için çok önemli olan T-lenfositlerini sağlam tutar. Bu mineral öncelikle badem, yerfıstığı, balkabağı çekirdeği ve yeşil yapraklı sebzelerde bulunur.
Zencefil çayının içindeki virüs öldürücü maddeler enfeksiyonu önler, ağrıyı ve ateşi düşürür, öksürüğü bastırır. Hafif sakinleştirici özelliğiyle dinlenmenizi sağlar. Zencefil çayı yapmak için, 2.5 cm uzunluğundaki taze zencefil kökünü dilimleyin. Alüminyum olmayan bir kaba koyup iki bardak su ekleyin. Kabın ağzını sıkıca kapatıp 20 dakika kaynatın. İçine yarım limon suyu sıkıp, balla tatlandırın.
Şekeri tükürükle birleştiğinde antibiyotik maddeler üretir. Ayrıca bol enerji içerir ( her 100 gramda yaklaşık 300 kcal) ve bunun açığa çıkması için sindirim sisteminin zorlanması gerekmez. Bu da balı tam da iştahın azaldığı soğuk algınlığı döneminde ideal bir besin yapar.
En eski budistler bile balın mikrop öldürücü özelliklerinin değerini biliyorlardı. Onu tüm hastalıklarda, ağır kanamalarda ve yaralanmalarda yara pansumanı olarak kullanılıyordu.
Bu maddeler polifenoller'dendirler. Kahve ve havucun ferula asidi de bunlardandır. Polifeno'ller yalnızca antibiyotik etki etmekle kalmazlar, kansere karşı da iyileştirici etkileri vardır, antikanserojen'dirler.
Zencefil, antimikrobiyal etkiye sahiptir ve mukoza zarlarında kan dolaşımını uyarır. Bu sebeple tıkalı burunu temizler. Aynı zamanda kan dolaşımını olumlu yönde etkiler. Ayrıca balık ve kolza tohumu yağında bulunan omega-3 yağ asitlerinin anti-enflamatuar etkisi olduğunu biliyoruz. Sonuç olarak, bağışıklık sistemini güçlü tutmak hastalıklara yakalanma riskinizi azaltır. Bunun için bedensel aktivite başta olmak üzere, mevsimsel gıda tüketime dikkat edip, hayvansal besin tüketimini azalmak, sigara ve alkol tüketimin bırakmak veya minimalize etmek, dönüşümlü sıcak soğuk banyolar yaparak, bedenin mevsimsel geçişlerde tolerans sınırını artırmak, sauna veya hamamda terleyerek toksinler bedenden uzaklaştırılmasını sağlamak, kaliteli uykuya dikkat etmek, sağlıklı bir bağırsak florasının olmasına özen göstermek, ağız ve boğaz bölgesinde ağrı ve yanma durumunda himalaya tuzu veya kaya tuzu ile yapılan gargaralardan faydalanmak gerekir. Dönem dönem probiyotik destek alıp flora oluşumuna katkı sunarak, virüslere karşı bedeninizin daha dayanıklı olması mümkündür.
Bağışıklık sistemini güçlendirmek için yapılabilecekler konusunda daha geniş bilgiye buradan ulaşabilirsiniz.