Pasif agresif kişilik bozukluğu kişinin kendisini ve aynı zamanda çevresini oldukça etkileyen psikolojik bir rahatsızlıktır. Bu kişilik bozukluğuna sahip kişiler toplumda yeterince öz güvenli bir şekilde kendilerini ifade edemezler. Hislerini, düşüncelerini, isteklerini ve hatta sorunlarını başkalarıyla rahatça paylaşamazlar. Bazen saklayamayacak duruma gelirler ancak o zaman bile açık bir şekilde ifade etmek yerine ima ederek göstermeye çalışırlar. Bu karakter bozukluğuna sahip bir birey istemediği halde hayır diyemediği için bir ortama girip orda sorun çıkararak ortamı sabote etmeye çalışabilir. Pasif agresif bireylerin hayır diyememe özelliği de onlar için oldukça sorun yaratan bir durumdur. İstemedikleri bir şeyi yapmak veya istemedikleri bir yere gitmek durumunda kalmaları agresyonu daha da arttırır. Ancak bu agresyon pasiftir. Kişi tarafından direkt olarak yansıtılmaz.
Pasif agresif bireyler, çoğu kişilik bozukluğuna sahip insanlar gibi bu rahatsızlıklarını kolayca kabullenemezler. Kendileri dışında çevrelerindeki herkesi suçlamayı tercih ederler. Bu yüzden de çevrelerindeki insanlar yeterince rahat ve huzurlu hissedemezler ve hep bir temkin içerisinde yaşama gereksinimi duyarlar. Pasif agresif kişinin her an sinirlenip olumsuz bir hale ve tutuma bürünebileceğini bilmek çevresini tedirgin eder. Bir noktadan sonra da pasif agresif kişinin çevresindeki insanlar azalır ve kişi yalnızlaşmaya başlar. Her ne kadar pişmanlık duysa da o sırada yaptığı hareketler, söylediği sözler karşı tarafı soğutabilir ve ondan uzaklaştırabilir. Bu yalnızlık kişiyi daha da üzer ve hayata karşı sinirlendirir.
Pasif agresif kişiler için bir büyük sorun ise belirsizliktir. Hayatlarında herhangi bir belirsizlik onları oldukça strese sokar ve kaygılandırır. Bu kaygı onları oldukça sinirlendirir ve çaresiz hissettirir. Kontrolü kaybettiklerinin düşünürler. Mesela pasif agresif kişi ilişkisinde çıkmaz bir noktadaysa ve ilişkinin devamlılığı belirsizliğe gidiyorsa kişi bu durumu netleştirmek için sonrasında pişman olacağı sözler söyler. İlişki yaşadığı insanı kırmak için filtresiz bir şekilde konuşur ancak sonrasında hep pişman olur. Bu durumun sebebi de durumların belirsizliğine dayanamıyor olmasıdır. O anda durumun netliğe kavuşması durumun iyiye gitmesinden çok daha önemlidir. Ancak sonrasında pişmanlık duyar ve karşı tarafa bu pişmanlığı belli eder ve ilişkiyi çıkmaza sokabilir. Birçok duyguyu bir arada ve saniyeler arasında yaşarken karşısındaki insanı korkutup uzaklaştırabilir. Bu durum da pasif agresif kişiyi yalnızlaştırmaya yeter. Bu kişilerin iletişimlerinin dolaylı yoldan, ima yoluyla olması bazıları tarafından samimiyetsiz bulunabilir. Bu durum da kişinin insan ilişkilerini oldukça etkilemektedir.
Akla birçok sebep gelebilir ancak kesin bir açıklaması yoktur. Yapılan çeşitli araştırmalar ve çalışmalar sonucunda bu bozukluğun çocukluktan gelebileceği düşünülmektedir. Aileleri tarafından ihmal edilmiş ve yine aileleri tarafından tutarsız davranışlara maruz kalmış çocukların büyüyünce pasif-agresif kişilik bozukluğu sorununa sahip olma ihtimalinin sağlıklı aile yapısında büyümüş çocuklara göre daha fazla olduğu görülmektedir. Bu kişiler zamanında kızgınlıklarını ifade edemeyip içlerinde yaşamak zorunda kaldıkları için bu kızgınlık zaman geçtikçe pasif-agresif davranışa dönüşebilir.
Pasif agresif kişiler sorunların kendilerinden kaynaklı olduğunu kabullenmezler ve suçu genellikle çevrelerinde ararlar. Pasif-agresif kişilik bozukluğu, kabullenilmesi zor olan bir rahatsızlık olmasından dolayı bu kişilerin tedavisi de oldukça zaman alabilen tedavilerdir. EMDR ve bilişsel davranışçı terapi gibi yöntemler uygulanır. Ancak her şeyden önce kişinin durumu kabullenip problemlerin kendisinden kaynaklandığını kabul etmesi gerekir. Bu sürecin en önemli kısmı kişinin kendi sorumluluğunu almasıdır. Kendi hatalarını fark ettiği noktadan sonra tedavi süreci oldukça olumlu ve hızlı seyreder.