Lara MUTLU - lara.mutlu@alem.com.tr
Şansım’ın tasarımcılık kariyerinin temellerini aslında farkında olmadan anneannesi atmış. Adalı, “Anneannemin bende çok emeği ve etkisi var. Kendi kıyafetlerini tasarlar, aplikler yapar, yakalarına otrişler dikerdi. Singer marka antika bir dikiş makinası vardı. Bana da dikmeyi öğretmişti ki, sanırım yedi yaşındaydım” diyor ve ekliyor, “O zamanlar, yemek yapmak gibi çoğu kadının elinden gelen ve alışık olduğu bir faaliyet sanardım dikiş dikmeyi… Bir meslek olabileceğinin henüz farkında değildim.” Ama gel zaman, git zaman; Şansım “dikiş dikmenin” bir meslek olabileceğinin farkına varmış. Ve şimdi kendisi günümüzün en başarılı tasarımcılarından biri.
Bu yolda yürüyeceğinize nasıl karar verdiniz?
2004 yılında henüz Bilkent Üniversitesi’nde Mütercim Tercümanlık bölümünde okurken dönemin ITKIB başkanı, bir televizyon programına verdiği ropörtajında ülkemizde tekstil sektörünün özgün tasarımlara dolayısıyla genç moda tasarımcılarına olan ihtiyacından bahsediyordu. Üniversitelerde ilgili bölümlerin açıldığını müjdelerken ebeveynlerden bu yönde yeteneği olan çocuklarını cesaretlendirmelerini tembihliyordu. Ben de aslında tesadüf eseri rastladığım bu konuşmanın yüreklendirmesiyle üniversiteden mezun olur olmaz; Lasalle College Istanbul’da Moda Tasarımı bölümüne başladım.
Hazırladığınız ilk koleksiyonu hatırlıyor musunuz?
Hazırladığım ilk koleksiyon, 2010 Sonbahar- Kış koleksiyonuydu ve 15 parçadan oluşuyordu. Siyah, gri ve gül kurusu renklerin ağırlıkta olduğu bu seride; lazer kesim detaylar, pleksi aplikler, deri, kapitone, krep ve paraşüt kumaş kullanmıştım. Asi bir genç kızın hikayesini anlatan eğlenceli bir kapsül koleksiyondu.
Bugüne kadar toplam kaç koleksiyon hazırladınız?
Bugüne kadar sekiz kapsül, altı büyük olmak üzere toplam 14 koleksiyon yapmışım.
Tasarım motto’nuz nedir?
“Nasıl bulduysan daha güzel bırak.”
Tasarımcılık yolunda öğrendiğiniz en önemli şey ne oldu?
En güzel tasarımlar imkansız anlarda çıkar. Yine de B planın olsun.
Sanat ve modayı nasıl aynı potada eritiyorsunuz?
Sanat akımları modanın sonsuz beslendiği alan olmuştur. Moda ve sanat birbirinden bağımsız olmayan iki unsurdur. Valeri de Givry’nin belirttiği gibi moda ile sanatı birleştirmek hem artık herkesin bildiği bir gerçek, hem de tam anlamıyla güncel bir konu.
Sanatçı kimliğiniz mi, tasarımcı kimliğiniz mi ağır basıyor?
Sanat beni besliyor, tasarımcı kimliğim ağır basıyor. Bu arada dünyada örneklerini gördüğümüz sanatçı ve tasarımcı iş birlikleri çok hoşuma gidiyor. Nitekim ben de, derginizde haber olarak da yer verdiğiniz Yonca Karakaş X Sudi Etuz iş birliğine imza atmıştım.
Hayatta size en çok ne ilham verir?
Beş duyumla tecrübe ettiğim her şey, tanıklık ettiğim tarih dönemi, geçmiş ve geleceğe dair merakım, ruh halim ya da başkalarının ruh halleri, duygularım, başta aile üyelerim olmak üzere tanıdığım insanlar veya tanımak istediklerim…
Son koleksiyonunuz için nereden yola çıktınız?
Son zamanlarda kadınlar ve kız çocuklarıyla alakalı tatsız haberler yaygınlaştı. İki kız annesi olarak bu acı hikayeler beni de derinden etkiledi ve bende daha asi, daha güçlü kadın siluetleri yaratma isteği uyandırdı. Kendi ayakları üzerinde durabilen, özgür ve güçlü, tarihte tüm zorluklara rağmen ilkleri başarmış, ilkeleri yıkmış başarılı kadın hikayeleri bana ilham oldu. Hatta kızlarıma yatmadan önce okuduğum “Asi Kızlara Uykudan Önce Hikayeler” kitabı, çok yakın arkadaşımın o dönem hazırlamakta olduğu “Hafif Adımlar” adlı kitap tarihte iz bırakan kadınların öykülerinden bahseder. Bu anlattıklarımla başlayan hikaye çemberinin koleksiyonda bana özel kısmını yansıtan parçalar ise Mor ve Ötesi grubuna ait “Dünya Yalan Söylüyor” albüm kapağı fotoğraf baskılarından oluşan tişört ve sweatshirtler. 2004 yılında değişim öğrencisi olarak Brüksel’e okumaya gitmiştim. Yanıma aldığım ve sürekli dinlediğim albüm buydu. Tek başıma, hiç bilmediğim bir ülkede edindiğim tecrübe ve eğitimle güçlendiğimi hiddediyordum. Eğitim özgürleştirir, özgürlük güçlendirir.
Hangi kumaşları ve renkleri tercih ettiniz?
Kış sezonu olduğu için kumaş yelpazesi geniş bir koleksiyon oldu. Kadife, tül, deri, gabardin, paraşüt kumaş ve yün başlıca malzemelerim oldu. Koleksiyonun hakim renkleri ise bej, lacivert, fuşya.
Bu koleksiyonla ilgili size en çok heyecanlandıran şey nedir?
Sudi Etuz markasından genelde abartılı, değişik kol detay uygulamaları beklenir. Tülle güçlendirdiğim kolları bu sefer gren dediğimiz malzemeyle büyütüp uçlarına işlemeler geçtim. Bu uygulama beni heyecanlandırdı. Bir de tabiki Mor ve Ötesi baskıları…
Sizce baştan aşağıya mükemmel görünmenin sırrı nedir?
Fiziksel ve ruhsal olarak kendini iyi ve dinlenmiş hissetmek.
Bir tasarımcı olarak sizin nasıl bir stiliniz var?
Ruh halime göre değişen bir stilim var. Yakınlarım ‘Bu tam senlik’ diyip kolay karar verebildiklerine göre kendime has bir stilim var diye düşünüyorum.
Her kadının gardırobunda olması gerektiğine inandığınız parçalar var mı?
Tabii ki tül gömlek!
Yıllar içinde moda tasarımılığında en çok neler değişti?
Sosyal medyanın yaygınlaşması ve tüketicinin bir an evvel sahiplenme isteği moda dünyasındaki tüm dengeleri değiştirdi. Moda tasarımcılarından daha hızlı üretmesi bekleniyor.
Instagram’ın, dijitalleşen dünyanın tasarımlar üzerindeki etkileri neler sizce?
Son yıllarda sokak modası etkin bir biçimde dünyaca ünlü markaları veya tasarımcıları etkiliyor. Sektörün dışından insanların gerçek ve etkileyici yaşam stillerini, giyim stillerini Instagram’dan takip ediyoruz. Dolayısıyla tasarımlara da buradan gelen ilham etki ediyor.
Sizce bir look’taki en önemli aksesuar hangisidir?
Bence look’taki en önemli tamamlayıcı aksesuar içten, güzel kocaman bir gülücük! Sonra da ayakkabı.