Eray ERKOCA – eray.erkoca@alem.com.tr / Fotoğraflar: Ertan DEMİRBİLEK
Nişantaşı’nda bir hukuk bürosundayız. İçeri adımımızı atar atmaz bizi Mithat Şen’in “İstif Serisi”nden bir eser karşılıyor. Şen’in boşluk – doluluk ve parça – bütün ilişkisinden hareket ederek düzenlediği “İstif”i Yıldız, koleksiyonuna en son kattığı eser olarak tanıtıyor. Eseri solumuzda bırakıp antreyi geçtikten sonra, sağımızda Mehmet Güleryüz’ün “Mostar” isimli resmi boy gösteriyor. Karşısında ise Yıldız’ın “Mutlaka takip edilmeli” dediği genç sanatçı Buğra Erol’un “Feel” isimli çalışması. “Olgun çağdaş ressamların işleri, eser alımımdaki önceliğim” diye açıklıyor Yıldız koleksiyonunun çizgisini, “Ancak bir eser karşısında çok etkilenip koleksiyon çizgimin dışına rahatlıkla çıktığım zamanlar da oluyor.” “Feel” böyle bir etkilenmenin sonucunda koleksiyona katılmış. Genç sanatçının bu çalışması, günümüzde Paris – İstanbul arasında yaşamını devam ettiren Güleryüz’ün tablosunu selamlıyor. Yıldız’ın koleksiyonunun hatlarını biraz daha belirginleştirecek olursak, başı çeken isimler Nejad Melih Devrim, Hale Asaf, Erol Akyavaş, Neş’e Erdok, Mehmet Güleryüz ve Komet. Olgun çağdaş ressamların eserlerine sahip olan Yıldız’ın koleksiyonunda yer alan Neş’e Erdok imzalı “Zaman Kuşu”, sanatçının hayatından bir kesit sunarken, dar mekan kompozisyonu ile dikkat çekiyor. Erdok resimde, kaybettiği abisi ile kendisini trenle yolculuk ederken betimlemiş. Bir başka kadın, Türkiye’nin ilk kadın ressamlarından biri olan Hale Asaf’ın “Atölyede Kadın” tablosu ise koleksiyonerin, içinde sanatçıdan bahsedildiğini duyduğu “Asmalı Mescit 74” kitabını sahaf sahaf aramasına neden olmuş. Kısacası, Yıldız’ın koleksiyonu anı ve hikayelerle dolu. Sanata tutku ile bağlı olan KYB Avukatlık Ortaklığı Kurucu Ortağı Burcu Acartürk Yıldız'ın hikayesini ondan dinledik.
Koleksiyon yapmaya nasıl başladınız? İlk satın aldığınız eser nedir?
Lise yıllarımda arkadaşlarımla birlikte bir ay boyunca Çin’i dolaşmıştık. Sokak aralarında gezerken Çinli bir ressama ait çok güzel bir resim görmüş ve sonrasını hiç düşünmeden resmi satın almıştım. Bahsettiğim yıllar 1990’ların başı ve Çin henüz serbest piyasa ekonomisine geçmemiş kapalı bir dünya. O resmi deniz yoluyla Türkiye’ye gönderebilmek tahminimden de zor olmuştu. Resim yaklaşık bir yıl sonra, tam Türkiye’deki adresime ulaştı. Koleksiyonerlik maceram işte böyle başladı.
Merak ettiğiniz sanatçılar ve eserleri hakkında araştırmalar yapıyor musunuz acaba?
Bu konuda gerçekten meraklıyım diyebilirim. Sanatçıların hayat hikayelerini, o resmi yaptığı dönemki yaşam koşullarını, etkilendiği diğer sanatçıları araştırır ve okurum. Benimki bir nevi ressamı, o resmi yaparken anlayabilme çabası. Mesela koleksiyonumda Türkiye’nin ilk kadın ressamlarından olan Hale Asaf’a ait çok kıymet verdiğim bir resim var. Resmi aldıktan sonra Fikret Adil’in 1930’larda yazdığı dönemin bohem hayatını anlatan “Asmalı Mescit 74” isimli kitabında, Hale Asaf’dan da bahsedildiği bilgisine ulaştım. Sahaflar dahil her yerde bu kitabın bir kopyasını aradım ama ulaşmam mümkün olmadı. En sonunda kitabı basan yayınevini aradım ve bu kitabı yeniden basmaları konusunda onlarla uzun bir konuşma yaptım. Kitap basıldıktan sonra keyifle okuyup tüm arkadaşlarıma da birer tane hediye ettim.
RÖPORTAJIN TAMAMI BU HAFTA ALEM'DE.