Lara MUTLU lara.mutlu@alem.com.tr / Portre fotoğraf Ertan DEMİRBİLEK
Tasarımlarında hikayeleri, kültürleri ve gelenekleri harmanlayarak günümüz sokak modasına yansıtan Les Benjamins, ilk ‘flagship’ mağazasını Nişantaşı’nda açtı. Markanın tasarımcısı Bünyamin Aydın’ı salt tişörtler yapmaya başladığı günden beri tanıyorum. Kendisinin sekiz yıl içinde bu denli büyümesi büyük bir başarı. Tüm bunlar nasıl gelişti, Aydın’dan dinledik.
Bu mağaza ile ilgili sizi en çok heyecanlandıran şey nedir?
Sokak kültürü, sokak giyimi, çağdaş sanat, sneaker kültürü ve moda sektörünü hepsini tek bir çatı altına toplayabilmek.
Burada ne gibi yenilikler var?
Les Benjamins sezon koleksiyonundan hiç görmediğiniz özel ürünler, Leica ve Bang & Olufsen gibi teknoloji markalarının en son çıkan modelleri, Nike, Adidas, Puma, Under Armour, Asics gibi markaların özel seri modelleri ve Türkiye’de henüz olmayan Pleasures, Chinatown Market, Carrots, MISBHV gibi markaların olduğu yenilikçi bir ‘flagship’ mağazası.
Les Benjamins koleksiyonundan sizin favori parçalarınız hangileri?
Benim favori ürünlerimden biri uzun kol tişörtler ve halı detaylı bomber ceketimiz. Bu tasarımları, sınırlı sayıda olmak üzere Nişantaşı Akkavak 16 numaradaki mağazamızda bulabilirsiniz.
Kreatif süreç sizden nasıl ilerliyor?
Benim için çok heyecanlı bir dönem. Sekiz yıldır tasarım ve koleksiyonlar hazırlıyordum ve artık bir ‘flagship’ mağaza konseptini hayata geçirerek ürünlerimizi bunun içinde görmek çok ilham verici. Aynı zamanda mağazamızda bizi besleyen bizim ‘community’ ile bir araya gelmek de güzel bir esin kaynağı. Kreatif döngünün içine yeni heyecanlar katmak ve risk almak çok hoşuma gidiyor.
Les Benjamins ile ilgili en büyük hayaliniz nedir?
Les Benjamins’i bir yaşam markası haline getirmek. Salt bir moda markasından çıkartıp tam anlamıyla deneyimle taçlanan konseptlerin doğduğu bir noktaya taşımak.
Markanızı nasıl tanımlıyorsunuz?
Keşif yolculuğu
İnanılmaz derecede büyüdünüz ve bir lifestyle marka haline geldiniz. Nasıl gelişti bu süreç?
Sekiz yıl boyunca gitmek istediğim noktadan hiç sapmadan sadece Les Benjamins’e odaklandım.