Röportaj: Gözde YÖRÜKOĞLU ERSU
Fotoğraflar: Zeynel Abidin AĞGÜL
Bu hafta sizlere Venedik'ten sesleniyoruz. Sanatla dolu bu şehirde, Zeynel Abidin'in objektifinden karelerle sizlerleyiz. Permak Şirketler Grubu’nun ikinci kuşak temsilcisi Emir Uyar, hem iş yaşamındaki başarısı hem de sosyal yaşamındaki çevresiyle ilgi uyandırıyor. Uyar ile, Venedik Bienali’nin açılışında Venedik’te sahibi oldukları San Clemente Palace Kempinski’de bir araya geldik, merak ettiklerimizi sorduk.
Sizin hikayenizi dinleyerek başlayalım söyleşimize, nerede okudunuz, bugüne kadar kariyerinizde neler yaptınız?
Eğitim evde başlar diyelim. Sonrasında Alman Lisesi ve University of Southern California’da işletme ve ekonomi eğitimi ile devam ettim. Üniversite sonrası Türkiye’ye geri döndüm ve tabiri caizse mutfağa girdim. Şirketlerimizin farklı departmanlarında değişik görevlerde yer aldım. Bu oryantasyon dönemi ülkenin iş dinamiklerini ve potansiyelini anlamamda yardımcı oldu. Makine Sanayii, tekstil, enerji ve gayrimenkul yatırım alanlarında tecrübe edindim.
Venedik’te turizm yatırımı fikri nasıl doğdu?
Açıkçası Venedik’te bir yatırım fikri yoktu. Tamamen tesadüf diyebilirim. Türkiye’deki gayrimenkul portföyümüzü yurt dışında genişletmek amacıyla yola çıktık. Paris, Londra, Roma ve New York gibi şehirlere bakarken çok da iyi tanımadığım Venedik fırsatı çıktı karşıma.İlk etapta karamsar olmama rağmen, görmeye gittiğimde çok etkilendim. Sonrasında yapılan araştırmalar, oradaki turizm potansiyeli yatırım için ikna edici oldu.
San Clemente Adası'nı aldıktan sonra sizi nasıl bir süreç bekledi?
Zor ve komplike bir satın alma süreci oldu. Sonrasında bir o kadar zahmetli renovasyon, markalandırma ve açılış süreci. İtalya’da, özellikle Venedik’te iş yapmak kolay değil. Farklı dinamikleri ve bürokrasileri var. Ancak netice memnuniyet verici. Zorlu süreç sonrasında San Clemente Palace dünyanın sayılı otelleri arasına girdi. Açıldığından beri birçok ödül aldı.Tarihi Kilise, bahçeler, havuz, yüksek tavanlar, büyük odalar, geniş koridorlar Venedik’te başka hiçbir otelde bulamayacağınız bir etki ve deneyim yaşatıyor. Festival zamanlarında önemli davetlerin önde gelen adresi oldu. Her yıl ünlüleri, sanatçıları, iş adamlarını ve politikacıları ağırlıyoruz.
Kempinski ile nasıl anlaştınız?
Markalandırma sürecinde o dönemde uygun işletmeci olarak seçildi.
İş yaşamınızdan dolayı sürekli seyahat halindesiniz, iş dengenizi nasıl kurguluyorsunuz?
İşim gereği sürekli seyahat halindeyim. Şu anda enerjim yetiyor, ileriki yıllarda ne olur bilemem. (gülüyor) Sosyal hayatı, seyahat ettiğim yerlerde sürdürerek dengelemeye çalışıyorum. Alınan olumlu neticeler motive ediyor ve yorgunlukların, zorlukların üstesinden geliyorum.
Zamanınızın büyük kısmı Venedik’te mi geçiyor?
Zamanımın büyük kısmı Türkiye’de geçiyor. Venedik’te daha fazla zaman geçirmek isterdim. Konumuyla, tarihiyle, sanatıyla çok önemli bir yer. Her gittiğimde beni etkileyen yüzen bir şehir, açık hava müzesi adeta. Etraftaki Osmanlı etkilerini görmek bana ayrıca keyif veriyor.
RÖPORTAJIN TAMAMI ALEM'DE!