Kendi adınızı taşıyan bir markanız olsa da bugüne dek siz hep geri plandaydınız. Bu yıl neler değişti?
Bu kendi seçtiğim bir stratejiydi. Öncelikle bir marka olarak Nur Karaata tasarımlarının kalitesi konuşulsun istemiştim. Kararımın ne kadar doğru olduğunu görmek benim için mutluluk verici. Şu an, yıllarca verilen büyük çabaların sonunda marka, kendi kendine konuşuyor, konuşuluyor ve en önemlisi sevilerek kullanılıyor. Bu durumda artık benim de sahneye çıkmamın bir sakıncası yok. Çünkü yaptığım işten eminim. Sanatın bütün dallarında olması gereken budur diye düşünüyorum. Önce eser konuşur. İnsanlar eseri beğendiğinde, onun arkasındaki fikrin nereden geldiğini de mutlaka merak edecek ve araştıracaklardır. Estetiğin en görkemli sanatlarından biri olan moda da sanatın bu evrensel niteliğinden bu şekilde beslenir.
Markanızın gelecek planları arasında neler var bizimle paylaşır mısınız?
Moda dünyasında her gün bir şeyler değişiyor. Bu hızı yakalamak neredeyse imkansız. Her yıl bir önceki yılın üzerine yeni şeyler ekleyerek ilerlemek beni yeterince tatmin ediyor. Biz, marka stratejimizi online satış üzerine odakladık. Çünkü internet ve bilhassa sosyal medya, beğenilerimizi ve alışveriş alışkanlıklarımızı kökten değiştirdi. Mağazacılığa olan inancımı çok uzun zamandır kaybettim ve her geçen gün kaybetmeye devam ediyorum. Alışveriş merkezlerinde turladığımda ürünlerin barkod linklerini okutup online satın alır oldum. Kasaya gidip, işlem yapıp poşet taşımak artık bir külfet haline geldi; denemekten bahsetmiyorum bile. Fakat tatil beldelerinde durum biraz daha farklı. İnsanlar gittikleri yerde mutlaka dolaşıp yeni bir şeyler almak istiyor. Bu açıdan değerlendirdiğimde, eğer dijitalleşme çağı moda sektörünü daha da içine çekip yutmaz ise Capri, St Tropez ve Mykonos gibi lokasyonlara mağaza açmak isterim. İş hayatındaki tüm hamlelerimde önce kendimi sonra dışarıyı çok iyi gözlemlerim. İzlenimlerime güvenir ve sonraki adımımı buna göre atmaya özen gösteririm. Bu sebeple de Nur Karaata, online bir marka olarak büyümeye devam ediyor.
Koleksiyonlarınızda çarpıcı desenler ve feminen detaylar ön planda. Koleksiyondan favori parçalarınız hangileri öğrenebilir miyiz?
En çok kullandığım parça mini üçgen pareomuz. Hemen hemen her bikini ile uyum sağlayabiliyor. Kullanmaktan çok keyif aldığım bir diğer favori parça ise tek kol fırfır detaylı mayo.
Markanız sizin kişisel stilinizi ne kadar yansıtıyor? Tasarım sürecinde, "Bunu ben giyer miyim?" diye düşünür müsünüz?
Bir şey tasarlarken ilk düşündüğüm şey kesinlikle tam da bu. Kendim giymeyeceğim şeyi asla koleksiyonun içine koymuyorum. Olmayacak parçalar üzerinde fazla düşünmüyorum ve eliyorum. İnsan her yaratım sürecinde kendini biraz daha tanır ve kendinden daha çok yansıma sunar. Şu günlerde biraz daha fazla Nur Karaata olarak ön plana çıkabiliyorsam bunun sebebi stilimin kendine ait bir tanınırlığa ulaşması. Sektörün içinde olanlar sahilde birinin üzerinde benim tasarladığım mayoyu gördüklerinde, "Bakın, şurada bir Nur Karaata modeli var." diyebiliyor. Elbette farklı arayışlarım devam ediyor. Yenilikçi ve özgün tasarımların bir sınırı yok. Hayal gücümü de bu anlamda sürekli diri tutmaya, her an araştırmaya, okumaya ve gözlemlemeye devam ediyorum.
Yılda kaç koleksiyon hazırlıyorsunuz? Swimwear ve ski koleksiyonlarınız var. Özellikle resort seçme nedeniniz nedir anlatır mısınız?
Yaz, hemen hemen herkesin favori mevsimi ve en çok farklı tasarımların tercih edildiği sezon. Resort seçmemin sebebi ilk başlarda kendi gardırobuma da katkı sağlamaktı sonrasında ise tutkuyla yapılan büyük bir işe dönüştü. "It's always summer in somewhere" sözü çok hoşuma gider. Bu aslında Nur Karaata Resortwear'in sezonsuz olduğunun göstergesi. Çünkü dünyanın herhangi bir yerinde her zaman yaz ayı yaşanıyor. Resort koleksiyonlarına bazı yıllarda "Limited edition" kapsül bir koleksiyon hazırlıyoruz. Bu yıl da öyle bir sürprizimiz olacak. Nur Karaata après ski, resortwear ve notte olmak üzere bu üç gruba, yılda üç farklı koleksiyon oluşturuluyor. Ama en iddialı olduğumuz kategori elbette resortwear.
Resort'22 koleksiyonunuz olan Leomaximalism için çıkış noktanız ne oldu?
Bu koleksiyon, feminen detayları ile adından da anlaşıldığı gibi fazlasıyla maximalist parçalardan oluşuyor. Bu akımı uygulamak oldukça cesaret ister. Yanlış kullanıldığında bir felakete dönüşebilir. Bu konuda cesur davrandık ve ilk kez bu yıl desen seçimi yaparken zorlandığımızı hissettik. Ancak sonuç bizim için mutluluk verici oldu. Leomaximalism, 56 parçadan oluşan büyük bir koleksiyon.
Tasarımcı şapkanızın dışında neler yapıyorsunuz? Nasıl bir hayatınız var sizden dinleyebilir miyiz?
2019 yılında evlendiğimden beri hayatımda gerçekten köklü diyebileceğim değişiklikler oldu. Yaşadığım şehri değiştirdim. Pandemi sürecinde hamileydim ve devamında anneliğe alışma süreci, sokağa çıkmanın bile yasak olduğu dönemde pek kolay geçmedi. Yeni hayatımda çoklu bir evrende yaşıyor gibi hissediyorum. Kendi yaşamım, bebeğim, eşim ve işim... Ben de herkes gibi, tüm bunları bir düzenin içerisinde tutmaya gayret ediyorum. Eskiden zaman algım çok daha basitti. Şimdiyse daha karmaşık. Eşimin zamanı, bebeğimin zamanı, kişisel zamanım ve işimin zamanı bir bütün olarak planlanmak zorunda. Bu sebeple zamanlama benim hayatımdaki en önemli şey.
Peki şu an hayatınızın nasıl bir dönemindesiniz?
Tamamen üretken ve kafamda durmaksızın yeni fikirlerin canlandığı bir dönemdeyim. Tüm bu karmaşıklık ve yoğunluk içerisinde biraz da içsel huzurun verdiği bir yavaşlık arıyorum. Şu an, hamilelik ve bebeğimin büyüme sürecinde ertelemek zorunda kaldığım bazı projeleri hızlı bir şekilde hayata geçirmek için sabırsızlanıyorum. Hatta yerimde duramıyorum desem yeridir.
Hayatta en çok önem verdiğiniz değerler nelerdir?
Benim için gerek özel hayatımda gerekse iş hayatımda değer verdiğim birinci kural dürüstlüktür. Çünkü samimiyetin olmadığı yerde hiçbir iş yürümez. Aile, hoşgörü ve ahlak kavramlarına fazlasıyla önem veririm. Bu değerleri diri tutmak, benim için son derece önemli. Beni yaşama bağlayan, bu hayatın gerçekten de bir anlamının olduğunu hissettiğim bir şey daha var ki o da paylaşmak. En büyük hayallerimden biri de gelecekte bir vakıf kurarak, paylaştıkça hissettiğim o duygu zenginliğini insandan insana yaymak.
Nelerden ilham alıyorsunuz?
Bana en çok ilham veren şey seyahat etmek. Seyahatin başlangıcından sonuna kadar, dokunduğum, gördüğüm, kokladığım her şey ilhamım oluyor. Genellikle geri dönüş yolunda yeni bir koleksiyonu kafamda bitirmiş veya beni çok heyecanlandıran yeni bir proje ile eve dönmüş oluyorum.