PROF. DR. CEM FIÇICIOĞLU ANNE ADAYLARINI RAHATLATAN TÜP BEBEK UYGULAMASINI ANLATTI

Yeditepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Ana Bilim Dalı Başkanı ve Tüp Bebek Merkezi Direktörü Prof. Dr. Cem Fıçıoğlu ile; çocuk sahibi olma konusunda karamsarlığa düşen günümüz insanı için bulunmaz bir şans olan tüp bebek uygulamasını ve kadınların hamile kalma süreçlerini konuştuk.

18 Nisan 2015 Cumartesi 12:44 | Son Güncellenme:
19 dakika okunma süresi

35 yaşında doçent, 37’de klinik şefi 40’ta ise profesör olan Cem Fıçıcıoğlu, ilkokul sıralarından itibaren hep doktor olmayı düşlemiş ve Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’ne girdiği andan
itibaren yaşamının tümünü kadın hastalıkları ve kadın doğum üzerine kurgulamış. Tıp eğitimi sonrasında bitirdiği yüksek lisanslar ve yakın zamanda tamamladığı
MBA programlarıyla okumanın ve kendini geliştirmenin yaşı olmadığını kanıtlayan Cem Fıçıcıoğlu, mesleğinin son 10 yılını Yeditepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın
Hastalıkları ve Doğum Ana Bilim Dalı Başkanı ve Tüp Bebek Merkezi Direktörü olarak yürütüyor. Ve bir doktor olmaktan öte hayata yön verdiğini ve hayatı biçimlendirdiği düşündüğü yelken ve katamaranın yanı sıra tenis ve bisiklet gibi zihni ve bedeni dinlendiren sporlarla ilgileniyor.

Öncelikle kısaca sizi tanıyabilir miyiz?
Ben Cem Fıçıcıoğlu 31 yıllık hekimim. Mesleğimin son 10 yılını Yeditepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Ana Bilim Dalı Başkanı ve Tüp Bebek Merkezi Direktörü olarak yürütmekteyim. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nden sonra ihtisasımı Zeynep Kamil’de Kadın Hastalıkları ve Doğum bölümünde yaptım. Arkasından klinik çalışmalarım devam ederken, Marmara Üniversitesi’nde embriyoloji doktorası yaptım. 96 yılında doçent, 98 yılında klinik şefi oldum. Yaklaşık 5 yıl sonra da Yeditepe Üniversitesi’nde profesör oldum ve halen bu görevimi devam ettiriyorum. Son 5 yıl içerisinde de Bilgi Üniversitesi’nde Sağlık Kurumları İşletmeciliği okuyup Yeditepe Üniversitesi’nde de İşletme Yüksek Master’ı MBA yaptım. Böylece hem klinik hem de tüp bebekte aktif olarak çalışmaya devam ediyorum.

Neden ihtisas alanı olarak kendinize kadın doğumu seçtiniz?
Ben ilkokul çağlarından bu yana hep doktor olmak istedim. Doktor olarak da kadın doğum uzmanı olurum diye düşündüm ve bunda hiç tereddüt etmedim. Kadın doğumda beni cezbeden şey şu oldu: Baktığınız zaman tıp mesleği içerisinde hastalık dışı olayların yaşandığı tek branş kadın hastalıkları. Burada doğum gibi çok fevkalade
bir olayın yaşandığı bir süreç var. Bu alanı seçmemdeki temel düşüncem ikisini birleştiren bir branş olmasıydı. Eskiden tüp bebek denildiğinde çok farklı, sanki doğacak olan o bebek bizden biri değilmiş gibi bir algı oluşuyordu. Bu algı günümüzde oldukça değişti ve tüp bebek yöntemi ülkemizde giderek yaygınlaştı.

Bu yönteminin yaygınlaşmasını sağlayan faktörler neler oldu?
Ben yaklaşık olarak 91 yılından bu yana tüp bebek ile uğraşıyorum. Dolayısıyla ülkemizdeki tüp bebek gelişim sürecini de yakından takip etme şansına sahibim. Bu işe
Türkiye’de ilk başladığımız yıllarda gerçekten böyle bir algı vardı, halbuki bu yanlış bir algıydı. Gerek basının desteğiyle gerekse bu konuda görsel ve yazılı basında
çıkan haberlerle zaman içinde bu algının kırıldığını görüyoruz. Çocuk sahibi olmak isteyen çiftler artık kolaylıkla bize başvurup hızlıca sonuca gitmek istiyorlar. Tüp bebek yönteminde kullanılan yumurta ve sperm anne ve babadan aldığımız sperm ve yumurta örnekleri. Ve bunun doğal yoldan meydana gelen gebelikten
kesinlikle hiç bir farkı yok. Bu çocuklar uzun yıllar okul başarısı yönünden de incelendiğinde hiç bir farklılık görülmemiş. Biz burada sadece tüp bebek yönteminde aksayan bir yolu açmış ve çocuk sahibi olmak isteyen aileleri sonuca daha çabuk ulaştırmış oluyoruz. Bu yöntemin uygulanabilmesi için tek şart ülkemizdeki yönetmeliklere göre çiftlerin resmi olarak evli olma gerekliliği.

Dünyada ilk tüp bebek uygulaması ne zaman yapıldı ve ilk tüp bebek bugün kaç yaşında?
Dünyada ilk tüp bebek 78 yılında İngiltere’de dünyaya gelmişti. Kendisi şu an 37 yaşında, evlendiğini de gazetelerden takip ettik. Tüp bebek uygulaması Türkiye’de de uzun yıllardan bu yana yapılmakta, bizim Türkiye’deki tüp bebek merkezlerimiz de bugün dünyadaki tüp bebek merkezleriyle yarışabilir düzeyde.

Dünya genelinde durum nasıl?
Dünya genelinde çocuk sahibi olma konusundaki zorlukların son yıllarda artmış olduğunu görüyoruz. Çeşitli çevresel faktörler ve zararlı beslenme alışkanlıklarının bu artışa ne kadar katkısı olduğunu tartışabiliriz. Ancak bilinen bir gerçek var ki kadınlar artık daha geç yaşta evleniyorlar ya da evlenseler bile kariyer nedeniyle daha geç yaşta çocuk sahibi
oluyorlar. Bütün bunlar çocuk sahibi olmayı tehlikeye sokan durumlar. Çünkü kadının fizyolojik olarak bir menopoz gerçeği var. Kadındaki yumurta sayısı sonsuz
değil. Belli bir sayıda yumurta ile doğuyor ve bu belli sayıdaki yumurta da zaman içinde tükeniyor. Bu tükenme oranı kadından kadına değişiyor. Çevresel faktörler
veya görülen tedaviye göre değişiyor. Bütün bunların olumsuz faktörler olmadığını düşündüğümüzde dahi, en iyi şartlarda bile, 50 yaşında menopoza giren bir kadında on yıl önce yumurta rezervi azalmaya başlıyor -ki Türkiye’de menopoz yaşı 48.- Yumurtalık rezervinin bundan on yıl önce azalmaya başladığını düşündüğünüzde 37-38 yaşlarında yumurtalık rezervinin hızla tükenmeye başladığını söyleyebiliriz. Bu da çocuk sahibi olmada riskin giderek artması anlamına geliyor. Yani gebe kalmak zorlaşıyor ve düşük yapma ihtimali artıyor. Hal böyle olunca da tabii sınırlı zaman faktörü nedeniyle tüp bebeğe olan talep artıyor. Dolayısıyla kariyer yaparken çocuk sahibi olmayı geciktirelim düşüncesi bizim bugün itibariyle çok önermediğimiz, tasvip etmediğimiz bir konu. İkisini bir arada götürmek lazım. Veya bunu geciktiriyorsak da yumurtalık rezervimiz hakkında bir ön bilgiye sahip olmamız lazım ki bu geciktirme sonrasında gelinen noktada yumurtalık rezervimiz istenmeyen ölçüde azalmış olmasın.

Yumurtalık rezervi önceden öngörülebiliyor mu?
Yumurtalık rezervimiz hakkında bugün itibariyle genel bir bilgiye sahip olmamız gerekir ki, şu anda şansımız varken bunu değerlendirebilelim. Bilhassa kadınların annelerinin menopoz yaşına bakmaları lazım. Ailede erken menopoz hikayesi varsa, bir sonraki kuşakta daha erken menopoza girme hali giderek kısalarak devam edecektir. Dolayısıyla bu riski her zaman için dikkate almak gerekir. Yumurtalık rezervi tehdit altında olanlar, ailesinde erken menopoz hikayesi olanlar sağlık kurulu raporu ile bu durumları belirlendiği takdirde artık ülkemizde de yumurtalarını dondurma şansına sahipler. Daha önce sadece kanser tedavisi gibi yumurtalık rezervini tehdit altına sokan tedavilerde uygulanan bir yöntemdi ama bugün itibariyle rezerv konusunda riski olan herkesin yönelebileceği bir yöntem. Dolayısıyla böyle bir risk altında olanların
yumurtalarını dondurma yoluna gitmelerinde fayda var.

Bir kadın için yumurtaların dondurulması ne zaman gündeme gelmeli?
Bu konu bugüne kadar çok fazla işlenmedi çünkü yakın zamana kadar Türkiye’de yumurta dondurulamıyordu. Ama şu aşamada madem ki böyle bir şans var bunun değerlendirilmesi gerektiğini düşünüyorum. Bunda da çok fazla geç kalınmaması gerekiyor çünkü geç kalındığı zaman daha geç toplanan yumurtalardan sonrasında
verim almak daha zorlaşıyor. Daha ileriki yaşlarda çocuk sahibi olmayı isteyen bir kadının 38 yaş altında yumurtaların dondurulması yöntemine gitmesinde fayda var.

Tüp bebek yöntemi kimler tarafından tercih edilmeli?
35 yaşın üzerinde olanlar veya hangi yaşta olursa olsun yumurtalık rezervi azalmış olanlar, erkek eşte spermin 5 milyonun altına düşmüş olması, tüpleri tıkalı olanlar veya herhangi bir neden tespit edilmeyen, açıklanamayan infertilite (kısırlık) dediğimiz bir tanı konmuş ve üzerinden üç yıl geçip halen sonuç alınamamış olanların tüp bebek
yönteminin kendilerine uygun olup olmadığını öğrenmek için mutlaka bir danışmanlık almaları gerekir. Burada süre önemli biz öncelikle bize başvuran hastanın kaç senedir çocuk sahibi olmak istediğine ve yaşına bakarız. Hastanın yaşı 35’in üzerindeyse ve çocuk istek süresi 3-4 yılı aştıysa bu hastalara ciddi yaklaşmak gerekir. Daha fazla beklemenin bir anlamı yoktur, bir an evvel yumurtalık rezervini tespit edip aktif tedaviye başlamak gerekir. Bu hastalar için tüp bebek yöntemi birinci seçenek olarak dikkate alınabilir.

Bir yıl süreyle çocuk olunmaması tüp bebeğe başvurmak için yeterli bir süre mi? Bu süreç kadının doğurganlık yaşıyla ilintili mi?
Kadın yaşı 30 yaşın altındaysa bir yıl beklemelerini öneriyoruz. 30-32 yaşın üzerindeyse bu süreyi 6 ayla sınırlıyoruz. Kadın yaşı 35’in üzerindeyse ve çocuk sahibi olmak istiyorsa, zaman kaybetmeden bir hekime başvurmalarını ve danışmanlık almalarını öneriyoruz. 1 yıl içerisinde gebe kalabilme şansı %80’lere varıyor. Eğer bu bir yıl içerisinde düzenli ilişkiye girilmesine ve bilinen bir rahatsızlık olmamasına rağmen gebelik oluşmadıysa o taktirde mutlaka bir hekime başvurulması gerekiyor. Bazı kısırlık nedenleri var ki bu nedenler çok basit bir tedaviyle çözülebiliyor ama bazı nedenler varki biraz beklemek ya da tedavi etmek gerekiyor. Bütün bunlara rağmen sonuç alınamadıysa geç kalmadan
tüp bebek yöntemine başvurmak akılcı bir seçenek olarak karşımıza çıkıyor. Tabii burda erkek eşi de ihmal etmemek lazım. Erkekleri değerlendirmek çok kolay, basit bir sperm testi ile erkekte bir problem olup olmadığının tanısını koymak kolay. Öncelikle sperm testi yapılarak bu veri bir kenara konulduktan sonra kadın eşi incelemek üzere sürec başlatmak gerekiyor. Bu aşamada yumurtalık rezervi, düzenli adet gören kadında yumurtalamanın varlığını ve tüplerin açık olup olmadığını
tespit etmekten geçiyor. 

35 yaştan itibaren kadınlar için tehlike çanları çalmaya başlıyor. Peki 40 yaşından sonra durum nasıl seyrediyor?
Kadının yaşı ilerledikçe yumurtalık rezervi ve doğurganlık azalıyor. 37 yaşından sonra beklemenin bir faydası olup olmadığını iyi irdelemek ve çok hızlı hareket etmek lazım. Yumurtalık yaşına kesinlikle daha önce bakarak hareket etmek gerek. 37 yaş üzerinde çok fazla vakit kaybettirici tedaviler hoşumuza gitmiyor. Kadınları 40
yaşından önce çocuk sahibi olunması konusunda teşvik etmek lazım. Çünkü 40 yaşından sonra çocuk sahibi olma şansı düşüyor, 43 yaşından sonra bu düşüşün çok
daha dramatik olduğunu söyleyebiliriz. Ancak 43 yaşın üzerinde de çocuk sahibi olmayı isteyen hastalarımız oluyor.

Avantajları ve dezavantajları neler? Fiziksel ve psikolojik olarak risk faktörleri var mı?
Çocuk sahibi olmak isteyenler için önemli olan hedefe ulaşmak. Bu hedefe ulaşacak yol onlar için hangi yolsa bu yolun bir an önce seçilmiş olması ön koşul. Çocuk
sahibi olmak ancak tüp bebek yöntemi ile mümkün olacaksa tüp bebek yöntemini seçmekte tereddüt etmesinler. Tüp bebek süreci adetin ikinci günü başlandığında 15
gün içinde neticelenen bir tedavi süreci. Tüp bebek yumurta çıktığı ve bu yumurta kaliteli olup şansı devam ettirebildiği ve bilinen başka bir tedaviyi durdurma nedeni olmadığı sürece denenebilir. Tutmaması durumunda iki üç ay ara vererek yeniden denenebilir. Ben 9. denemede gebe kalan bir hastamı biliyorum. İleri yaşta olup motivasyonunu bozmayan çok hasta var, bunun yanında 30 yaşında olup morali bozulan, psikolojik olarak etkilenen hastalar da var.

Son yıllarda ikiz bebeklerde gözle görülür ölçüde bir artış var ülkemizde. Bu bebeklerin hepsi tüp bebek mi?
Şöyle ki tüp bebek uygulamalarında transfer ettiğiniz embriyo sayısı yönetmelik gereği sınırlandı. Bir veya iki olabiliyor. Dolayısıyla tüp bebekte en fazla ikiz gebelik görülebilir. Çoğul gebelikler daha çok aşılama veya yumurtlama tedavilerinde görülebiliyor. Bu son yönetmelik gereği embriyo transferi sınırlandığı için ikiden fazla gebelik görmüyoruz diyebiliriz.

Bebeklerde cinsiyet ayrımı yapılabiliyor mu peki?
Hayır, yönetmelik gereği ülkemizde böyle bir cinsiyet seçimi yasak.

Sizce ideal doğum yaşı nedir?
28 ile 35 yaş arası diyebiliriz. Ancak günümüzde 30 yaşın üzerinde doğum yaptırdığımız hasta sayısı genç annelere göre daha fazla. Son
dönemde 32 ila 36 yaş arası yoğunluk kazanıyor. Bir kuşak var ki son 20 yılda gerek evlilik yaşını gerekse çocuk sahibi olma yaşını çok geciktirdi.

Doğum yapmak isteyen ileri yaşta anne adaylarına önerileriniz neler?
Öncelikle ileri yaşa kadar beklememeyi öneriyoruz. İleri yaşa kadar çeşitli nedenlerden dolayı beklemek zorunda olanların mutlaka yumartalık rezervini kontrol ettirip hızlı bir tedavi talep etmelerinde fayda var. Gebe kaldıktan sonra ileri yaşın getirdiği bazı riskler zaten gebelik takibi sırasında bugünkü yöntemlerle kontrol edilip tespit edilebiliyor. Bu nedenle gebe kaldıktan sonra korkmasınlar mühim olan gebe kalmak. Hekimlik özellikle kadın doğum çok özveri gerektiren bir meslek... Hekimlik gerçekten özveri gerektiren bir meslek. Ve bunun maddi karşılığı aslında yok. Manevi karşılığı çok daha fazla. Kadın doğumculukta hastaya çok bağımlısınız, dolayısıyla kendinize ayırdığınız özel zamanınız çok kısıtlı. Hastaların takvimine göre davranmanız gerekiyor. Onun getirdiği zorluklar var tabii. Gecesi gündüzü olmayan bir branş. Dolayısıyla hekimliğin başka branşlarıyla kıyas edildiği zaman özverinin çok daha fazla olduğu bir alan. Ama bana göre de başka bir hazzı var. Her güçlüğün getirdiği haz ona göre farklı oluyor. Bunu severek yaparsanız tabii bu böyle. Sevmeden yapılacak bir iş değil kesinlikle. 

Tüm bu yoğun tempo içinde kendinize nasıl zaman ayırıyorsunuz? Sporla arasınız nasıl?

Aktif spor yapıyorum: Bisiklet, yelken ve tenis... Zihinsel ve fiziksel dinlenmeyi de aslında bu yolla sağlıyorum. Yelken ve katamaran yapıyorum. Katamaran da netice itibariyle yelkenin bir türevi. Her ikisi de müthiş bir dinlenme sağlıyor. Yelkencilik aslında size hayatla mücadeleyi de öğretiyor. Rüzgara göre stratejinizi belirleyip hedefe gitmenizi sağlıyor. Rüzgardan faydalanmayı size öğretiyor. Bu bilgileri belki hayata adapte ettiğiniz zaman gelecek fırsatları değerlendirerek daha ileriye gitme şansını yakalayabiliyorsunuz. Bu sizin
için bir yaşam felsefesi olabiliyor.
Röportaj: Aslı TANDOĞAN
Fotoğraflar: Ertan DEMİRBİLEK

EN ÇOK OKUNANLAR

Moda Dünyasında Oyuncu Değişiklikleri

Moda Dünyasında Oyuncu Değişiklikleri

6 dakika okunma süresi
Monan Mücevher'den 10. Yılına Özel Sergi

Monan Mücevher'den 10. Yılına Özel Sergi

1 dakika okunma süresi
Sonbaharın Yeni Trendi: Yeşil

Sonbaharın Yeni Trendi: Yeşil

1 dakika okunma süresi
Doğu Ekspresi ile Yeni Keşifler

Doğu Ekspresi ile Yeni Keşifler

4 dakika okunma süresi
Yeni Yıla Tiflis'te Girmeye Ne Dersiniz?

Yeni Yıla Tiflis'te Girmeye Ne Dersiniz?

7 dakika okunma süresi

DAHA FAZLASI

FİKRET ORMAN KIZLARI ONUNLA GURUR DUYUYOR

FİKRET ORMAN KIZLARI ONUNLA GURUR DUYUYOR

İDİL FIRAT ALEM ÖZEL RÖPORTAJI

İDİL FIRAT ALEM ÖZEL RÖPORTAJI

EN ROMANTİK GÜNÜN MİMARI VİOLA CHAN

EN ROMANTİK GÜNÜN MİMARI VİOLA CHAN

GÜL AĞIŞIN LUG VON SIGA HİKAYESİ

GÜL AĞIŞIN LUG VON SIGA HİKAYESİ

BU YAZ KİM, NE OKUYOR?

BU YAZ KİM, NE OKUYOR?

ŞAMPİYON BABALAR

ŞAMPİYON BABALAR

SERRA KASLOWSKİ "TUTKU DOLU BİR HAYAT"

SERRA KASLOWSKİ "TUTKU DOLU BİR HAYAT"

MÜCEVHERİN DAHİ İSMİ SEVAN BIÇAKÇI

MÜCEVHERİN DAHİ İSMİ SEVAN BIÇAKÇI

GALERİ SELVİN 30 YILI GERİDE BIRAKIYOR

GALERİ SELVİN 30 YILI GERİDE BIRAKIYOR

YONCA EBUZZİYA İLE KAPALIÇARŞI'DA BİR GÜN

YONCA EBUZZİYA İLE KAPALIÇARŞI'DA BİR GÜN

GELİNLİK TASARIMCISI GALIA LAHAV: “SOPHIA LOREN’İ GİYDİRMEK İSTERDİM”

GELİNLİK TASARIMCISI GALIA LAHAV: “SOPHIA LOREN’İ GİYDİRMEK İSTERDİM”

EMMA SHAPPLIN İLE KAPADOKYADA

EMMA SHAPPLIN İLE KAPADOKYADA