Özlem Süer, Türkiye’nin en başarılı tasarımcılarından biri. Çocukluk yıllarında kumaşların büyüsüne kapılan ve lise yıllarında modaya kalbini kaptıran Süer, heyecanını ilk günkü gibi koruyor. Hazır giyim, couture ve gelinlik koleksiyonlarıyla moda tutkunlarıyla buluşan Süer’in tasarımları Türkiye’nin yanı sıra yurtdışında 150 farklı noktada satılıyor. Tasarımcı kimliğinin yanı sıra akademisyen kimliğiyle de adından söz ettiren Özlem Süer, Mimar Sinan Üniversitesi’nde kendisi gibi modaya gönül vermiş gençleri eğitiyor. Neo-Codes adlı koleksiyonundan şık tasarımlarla bu hafta ALEM’in sayfalarına konuk olan Özlem Süer ile moda dünyasındaki yolculuğu üzerine keyifli bir söyleşi gerçekleştirdik.
Özlem Hanım, tasarımcı olma hayalleri kurmaya başladığınız ilk dönemi anlatabilir misiniz?
Aslında çocukluğumdan bu yana kumaşa ayrı bir ilgim vardı. 2-3 yaşlarındayken elime ipekli bir kumaş alır, ellerimde o kumaşla uykuya dalardım. Ama profesyonel olarak lise yıllarında başladı bu aşk.
Size ilham verenler, kariyerinizin şekillenmesine etki edenler oldu mu çevrenizde?
Ailem her zaman destekledi, o nedenle çok şanslıyım. Akademik yolculukta birlikte çalıştığım ve çok şeyler öğrendiğim hocalarım, tüm bu deneyimlerim ve bu mesleğe duyduğum aşk, beni bu yolculukta sürekli olarak beslediler.
Türkiye’nin en çok takdir edilen tasarımcılarından birisiniz. 25 yılı geride bırakan markanızın hikayesini sizden dinleyebilir miyiz?
Özlem Süer tasarımcı markası olarak, stratejik açıdan alışılmışın dışında bir hareket içinde olduk. İlk tanıtımlarım yurtdışında oldu, sonrasında yurtiçindeki pazara döndük. Şirket kurulumu 2004’e dayanıyor. Şu anda yurtdışında yaklaşık 150 noktada satışımız ve tanıtımımız gerçekleşiyor. Yurtiçinde de Suadiye ve Nişantaşı bayrak mağazamız var. Her gün uyandığımda büyük bir heyecanla ofise giderim; yapacaklarımız, aklımda olanlar, en son gelişmeler… Tüm bunlar beni çok motive ediyor. Tasarım dışında bu şirketin yönetilmesi de ayrı bir zaman gerektiriyor. Benim gibi bir insan bu marka da. Ve onun ihtiyaçları, yapmak istedikleri kendini belirliyor. Bir “love mark” bu marka, duygusal anlamda ilişki kuruyor.
Moda dünyasında rekabet hız kesmiyor. Köklü markalara her gün moda dünyasında yer edinmek için kıyasıya mücadele eden yeni tasarımcılar ekleniyor. Moda dünyasında istikrarı yakalamanın yolları neler sizce?
Çok hareketli bir sektör, bir lifestyle sunuyor, celebrityler’le anılıyor, popüler kültürün içinde, devinimin en yüksek safhasında. Heyecanı canlı tutmanın, yeniyi ve gelmekte olanı araştırmanın, yaptığını çok sevmenin en önemli noktalar olduğuna inanıyorum. Sürprizler yaratmak, şaşırtmak da ayrı bir taraf. Ama tüm bunlar estetik bir anlayışla, tüketme odaklı olmaktan uzak, hikayelerini belirleyerek, insanlarda bir duygu uyandırarak oluyor.
Tasarımlarınız avangart, romantik ve deneysel olarak tanımlanıyor. Tarzınız hakkında siz neler söylemek istersiniz?
Romantizm, Özlem Süer kadını için ön planda. Yaratıcı ve farklı olma duygusunu korumak, ama tüm bunları zahmetsizce (effortless) yapmak değer katıyor koleksiyonlara. İç sesine kulak veren, kadınsı detayları göz önünde tutan marka takipçileri var.
Her koleksiyon farklı bir yaratım sürecinin sonucunda ortaya çıkıyor. Neler ilham veriyor size?
Hayatın ta kendisi. Yeni bilgiler öğrenmeye ve farklı hikayeler duymaya bayılıyorum; bu yeni bir kafe olabilir, bazen bir kitap, kimi zaman bir resim, eskiden kalan bir kumaş parçası, bir müzik tınısı…
Koleksiyonlarınızı hazırlarken en çok keyif aldığınız süreç hangisi?
Tasarım aşaması Özlem Süer tasarımcı markasının kalbi. Koleksiyonun bir duyguyla başlayıp giderek büyümesi beni çok etkiliyor. Aradaki etkileşimler, ilişkiler, styling katma değeri, yaratılan koleksiyonun farklı zihinlerle etkileşimlerle daha farklı hikayeler yaratması. Ve tabii, koleksiyon askılara asılıp tercih eden kişilerin mutlulukları ve heyecanlarını görmek çok mutlu ediyor.
Hazır giyim, couture ve gelinlik koleksiyonlarınız arasındaki benzer ve farklı noktalar hangileri?
Özlem Süer dokunuşu her tasarımda benzer ruhla yürüyor. Romantizm, yalınlık, ten tonları, kumaşta ayrıcalıklı seçimler ve drapaj ortak nokta. Son dönem maxi-minimal bir evrede hazır giyim SUE ve PAC (PRET-A-COUTURE) de yüksek yalınlık fark yaratan dokunuşlar oldu, dünya moda sokaklarındaki yolculuğumuzda.
Markanıza yeni koleksiyonlar eklemeyi ve yaratıcılığınızı farklı alanlarda kullanmayı planlıyor musunuz?
Tasarım bütüncül bir yaklaşım açısı, ben kendimi tasarımcı olarak adlandırıyorum; malzeme değişebilir, yumuşak bir malzeme olan kumaş da olabilir, tahta da olabilir. Ama tasarım tektir. Özellikle ev giysileri, çanta, ayakkabı, parfüm, aksesuar, bir lifestyle sunan tasarımcı markası için güzel detaylar yakalanacak alanlar.
Tasarımlarınız yurtdışında da moda tutkunlarıyla buluşuyor. Farklı ülkelerde butik açmayı planlıyor musunuz?
Özlem Süer markası olarak dünyada 150’ye yakın satış noktasında yer alıyoruz. Bunlar department store ya da çoklu tasarımcı markalarını bir çatı altında toplayan multibrand mağazalar. Monobrand bir mağaza için yurtdışından gelen teklifler var, değerlendiriyoruz. Stratejimiz franchise olarak ilerlemek.
Moda haftalarında sergilenen koleksiyonların yanı sıra ara koleksiyonların sayısı da bir hayli fazla günümüzde. Modanın çabuk tüketildiğini düşünüyor musunuz?
Tüketimin hızı çok arttı; bu sadece moda değil, hayatımızın her alanında kullandığımız her objeye, teknolojiye, aldığımız servise kadar uzanıyor. Erişilebilirlik arttı, artık bir sınır yok. Dolayısıyla da talep hep daha hızlı, daha farklı, daha yaratıcı olandan yana. Ürünle ya da servisle kurulan ilişkiye, ürünün hangi okazyon için alındığına, ürünün tasarımına bağlı olarak kullanım süresi değişiyor. Bir street fashion ürünü kullanım alanı olarak o hızda bir döngüde hareket ediyor ama bir gece kostümü ya da özel bir tasarımcı parçası daha yavaş bir döngüde olabiliyor. Ama değişim ve periyod sıklığı günümüzde kaçınılmaz.
Şimdilerde giyim tarzı beğenilen herkes koleksiyon hazırlıyor. Bu konuda neler söylemek istersiniz?
Evet mesleğimizin yaygınlaşması ve popülaritesinin artması ne güzel, fakat suistimal edilmemeli. Disiplinlerarası enerjisi olan akademik bir konudur tasarım eğitimi ve sonraki mesleki serüveni. Hafife alınması ve kolaylıkla edinilir bir meslek olarak görünmesi bir eğitimci olarak üzüyor. Meslek örgütlerinin, derneklerin konuyu sahiplenmesi ve tasarım kavramını tüketicinin gözünde doğru tariflemesi ve yükseltmesi önemli.
Moda markanızı başarıyla yönetiyorsunuz ve aynı zamanda akademik kariyerinize de devam ediyorsunuz. Öğrencilerinizle nasıl bir ilişkiniz var?
Öğrencilerim benim için çok değerli; yeni jenerasyonlarla çalışmak, onların dünyalarına dahil olmak, birlikte sevinmek beni çok mutlu ediyor. Varlığımı huzurlu ve iyi hissettiğim bir yer sınıf. Tüm öğrencilerimi meslektaşım olarak görüyorum, onlarla uzun bir süreyi bir arada geçiriyoruz; özel hayatları, yapmak istedikleri, tutkuları, heyecanları, benim oluyor. Türkiye’de moda kronolojisi içinde daha önce gelen bir jenerasyona dahil olduğumdan ötürü, her zaman sonradan gelenler-gelecekler için yol açmak, başarılı örnekler oluşturmak bizim jenerasyonumuzun amacı oldu.
Moda alanında kariyer yapmak isteyenlere neler önerirsiniz?
Mimar Sinan Üniversitesi’nde görev yapan bir akademisyen olarak estetik bakış açısının, yaratıcılığın, bazı insanlarda doğal olarak bir hediye olduğunu ya da çalışmayla, eğitimle giderek gelişen kişilerin de varlığını görüyorum. Her koşulda, deneyim, bir temel, her zaman önemlidir diye düşünüyorum. Eğitim tartışmasız iyiye doğru hareketi hızlandıran, farklı vizyon sağlayan bir yöntem. Her işte olduğu gibi burada da inanmak, harekete geçmek ve sevmek de bu işin vazgeçilmezleri.
ALEM dergisinin bu haftaki özel moda çekiminde sizin tasarımlarınız var. Sonbahar-Kış Koleksiyonu’nuz hakkında neler söylemek istersiniz?
Neo-Codes yeni koleksiyonumuzun adı, dünyada dil de gelişim içinde; yeni kelimeler, yeni deneyimleri isimlendirmek için kullanılıyor. Bu koleksiyon da yeni kodlardan bahsediyor, minimal, kumaş, renk, doku özellikleriyle fark yaratan feminen bir koleksiyon. Tek parça elbiselerin yanı sıra bluzlar, gömlekler, şık üstler, farklı stylinglerin önünü açıyor ve yaratım süreci kullanıcıya yayılıyor.