Son yıllarda dümeni, ünlü sanatçıların otobiyografik hikayelerine kıran sinema dünyası; bu konuda görsel şölen yaratıyor. 2023 yılının otobiyografik hikayelerinden biri olan Sofia Coppola imzalı "Priscilla" filmi de bu yapımlardan biri. Film, Priscilla Beaulieu ile rock'n'roll dünyasının dev yıldızı Elvis Presley'nin hikayesine projeksiyonu tutuyor. Priscilla Beaulieu'nun 1985 tarihli "Elvis ve Ben" kitabından esinlenerek beyaz perdeye aktarılan film, hikayesiyle olduğu kadar kostümleriyle de dikkatleri üzerine topluyor. Birçok filmde Stacey Battat ile yan yana gelen Coppola, bu filmde de kostümleri Battat'a emanet ediyor. Zoom'da bir araya geldiğimiz Battat ile "Priscilla" filminin evrenine konuk olduk. 1 Mart'ta MUBI'de gösterime girecek filmin büyüleyici kostümlerini Battat'tan dinliyoruz.
Pandemiden sonra Sofia Coppola'nın yapmayı planladığı bir proje vardı. Ama o proje bazı durumlardan dolayı ertelenmek zorunda kaldı. O projeden sonra Coppola odak noktasını Priscilla Presley'nin 1985 tarihli "Elvis ve Ben" kitabından esinlenerek oluşturacağı filme kaydırmak istediğini söyledi. Sofia, Priscilla hakkında bir film yapmak istediğini söylediğinde aşırı heyecanlandım. Senaryoyu gönderdi ve metin üzerinde düşünmeye başladık. Her şey araştırmayla başladı. Filmimiz onların özel hayatlarını konu aldığı için Elvis ve Priscilla'nın tarihsel araştırmasını yaptık. 60 ve 70'li yıllarda geçen film için kostüm araştırması yaparken, dönemin kumaşlarını da inceledik.
Elvis ve Priscilla'nın hayatını yansıtan bu evrende, kostümlerin o dönemi yansıtması çok önemliydi. Bu konuda o dönemin fotoğrafları bize çok yardımcı oldu. Hayatlarındaki olayları yansıtan tarihi kostümleri yeniden tasarladık. Çoğunlukla hikaye özel bir yerde, kapalı kapıların ardında geçiyordu. Elvis ve Priscilla'nın özel ilişkisini kostümlerle yansıtmak bu anlamda büyük bir zorluktu. Onları bizim nasıl gördüğümüz kadar, onların birbirlerini nasıl gördükleri de çok önemliydi. Elvis'i bir rock yıldızı olarak değil de daha çok sizinle aynı evde yaşayan, tanımadığımız biri olarak görmek güzeldi. Evet, o bir rock yıldızıydı ama her gün kameranın karşısına çıkmak için giyinmiyordu. Bu samimi bir görünümdü. Bence seyircinin Elvis'i her zaman Priscilla'nın gördüğü gibi görmesi çok önemli. Yani halkın gözü önünde olmadığı zamanlarda yaptığı şey buydu; onların yakınlığını göstermek gerçekten önemliydi. Priscilla'yı ise Elvis ile 14 yaşından 27 yaşına kadar götürmek büyük bir zorluktu. Priscilla'nın 50'lerin ikonik büyük eteklerle başlayan serüveni, sonraki yıllarda farklılaştı ve silüet daha çocuksu olmaktan çıktı. Filmin sonlarına doğru ise Priscilla pantolon giymeye başladı. Kostümlerle bir evren yaratırken karakterlerin yıllara yayılan büyümesine tanık olduk.
Başlangıçta Priscilla ve Elvis'in gördüğüm fotoğraflarına dayanan bir renk paletiyle başladım, ardından o dönemdeki dergilere ve diğer tarihi referanslara bakarak üç renk paleti oluşturdum. Her ne kadar 60'ların başında kırmızı giymiş olsa da Elvis asla kırmızı giymeyecekti. Onu arka plana atmak istedim. Çünkü Sofia, Priscilla'nın gözünden onun hikayesini paylaşmak istiyordu. Elvis'in paleti genellikle arka plandaki insanlar için kullanacağınız gri, siyah, bej gibi renklerdi. Priscilla'nın renk paleti ise daha parlaktı. Sophia'nın vermiş olduğu not şuydu: "Almanya'da hüzün duyulmasını ve Memphis'te güneş doğmuş gibi hissedilmesini istiyorum." Biriyle bu kadar çok çalışmış olmak ve onunla aynı dili konuşmak harika bir şey. Bu cümle ile hikayenin renk paletini oluşturdum.
Gerçek Priscilla'nın giydiği hiçbir kıyafeti kullanmadık, ancak kostümleri hazırlarken gördüğümüz bazı fotoğraflardan referanslar aldık. Mesela, düğün elbisesi bir referans fotoğrafına dayanıyor. Ve bebeğini doğurduğu anki elbisesi de bir referansa dayalı. Bu hikayede, Priscilla'nın 1963'ten 1967'ye, yani evlenmeden önce Graceland'de yaşadığı döneme ait pek fazla fotoğrafımız yoktu. Bu yüzden o dönemin kadınlarına ait var olan görselleri referans olarak kullandım. Boşlukları o zamanın dergileri, fotoğrafları ve renkleri gibi diğer tarihi belgelere dayanarak doldurdum. Karakterlerin kim olduğu ve neler yaşadıkları, nasıl olmak istedikleri, onları izleyiciye nasıl göstermek istediğimiz hakkında biraz hayal gücümü kullandım. Bazı kıyafetleri özel olarak tasarladık. İkilinin fotoğraflarındaki kıyafetler için özel olarak çalıştık. Gelinliği Chanel'e yaptırma fikri vardı. Sofia, Chanel ile çalışıyor; bu yüzden onlara bunu yapıp yapmayacaklarını sordu ve onlar da bunu yapmayı kabul ettiler, bu harika bir şeydi. Bu gelinlik tasarımı için Chanel'in kreatif direktörü Virginia Viard ve asistanıyla çalıştım. Onun eski koleksiyonlarından bazılarına ve Priscilla'nın gelinlikli gerçek fotoğrafına baktık. Chanel'in dantel yapımı teknikleri gibi alanlarda, gerçek zanaatkarları kullanma konusunda mükemmel bir çizgisi var. Bu gelinlikte eski bir koleksiyondan bazı danteller kullandık. Silüeti çerçevesine uyacak şekilde gelinliği baştan uyarladık.
Film, Almanya'da başladı. Sofia, Memphis'e vardığımızda sanki güneş doğuyormuş gibi bir his vermek istediğini söylemişti. Almanya'nın tozlu, uçuk pembeli, grimsi mavili olduğundan bahsettik. Memphis'e geldiğimizde renkler giydikleri renklere ve dergilerde gördüğüm renklere göre şekilleniyor. Memphis'in renk paletini oradan oluşturduk. Hikayenin ilerleyen kısımlarında, 1970'ler biraz daha ön plana çıkıyor. Bu dönemde de 1972-73'te öne çıkan renklere sahip kıyafetler kullandık.
Priscilla'nın o kadar çok beğendiğim görünümü var ki! Mesela hamileyken giydiği yeşil elbiseyi beğeniyorum. Hamileyken giydiği tüm kıyafetleri başka şekilde de giyiyor Priscilla. Çünkü kilo almaktan korkuyor. Hamileyken vücudunu korumak istiyordu. Ben bu hikayeyi de sessizce anlatmak istedim. Yine Priscilla'nın Elvis'e "elveda" derken giydiği mavi elbise, favorilerim arasında yer alıyor. Priscilla'nın kıyafetlerinin birçoğunu seviyorum; bu soru, bana en sevdiğim çocuğumun hangisi olduğunu sormak gibi bir şey aslında.
Biyografi üzerinde çalışıyorduk ve gerçek bir kişiden ilham alan bir karakteri giydiriyorduk. Benim için büyük bir meydan okumaydı. İnsanların Elvis'in kim olduğu ve neye benzediği hakkında bir fikri var. Bunu tersine çevirip özel hayatında Elvis'in görünümünü yansıtmak oldukça güçtü. Aynı şey Priscilla için de geçerli. Halkın gözünde Priscilla Elvis'ten daha az tanınıyordu. Bu haliyle bile Priscilla ikonik bir görünümdü. Onu Almanya'da hayal edemiyorsun. Bu yüzden onların oldukları görünüme sadık olarak farklı bir bakış açısı sunmak çok önemli.
Özellikle o dönemde burayı terk edecek güce sahip olmasından çok etkilendim. Onun nesli ve onların beklentileri için bu davranış gerçekten önemli bir kırılma noktası.
Film ekibimizle çok gurur duydum. Filme baktığımda Sofia gibi birinin bu gemiyi yönlendirdiğini ve hepimizin onun altında görsel bir şemsiye yarattığını gördüm. Saç ve makyaj ekibi Cliona Fury ve Jo-Ann MacNeil ile çalışmak, yapım tasarımcısı Tamara Deverell ve sanat yönetmeni Danny Haeberlin ile sette yan yana gelmek ve onlarla iş birliği yapabilmek büyük bir gurur. Tüm bu yaratıcı ekiple ve harika oyuncularımızla, bu işin üstesinden geldiğimiz için kendimizle gurur duyuyorum.
Sofia Coppola birlikte çalışmak için harika bir isim. Onunla çalışmanın harika taraflarından biri de film için her zaman çok farklı bir üsluba sahip olması. Ama bu üslup asla kuralcı değil. O size "tam olarak aradığım şey bu" diyen biri değil. İnsanların yaratıcı fikirlerini yorumlamasına izin veriyor. Herkesi aynı şemsiye altında bir araya getirme konusunda gerçekten harika bir karakter. Ben sık sık prodüksiyon tasarımı, saç ve makyaj ekipleri, görüntü yönetmenleriyle çalışıyorum. Bu şekilde tutarlı bir hikaye yaratıyoruz. Sofia ile çalışmayı ve üretmeyi çok seviyorum. Birlikte pek çok proje yaptık, bu yüzden birbirimizi çok iyi anlayabiliyoruz.
Priscilla ve Elvis'e daha önce gördüklerinden biraz farklı bir bakış açısıyla bakacaklar. Elvis bir canavar yerine insan gibi görünecek. Kusurlu olmasına rağmen bence Elvis çocuksu ve sevgi doluydu. Seyirci de bu harika aşk hikayesine ortak olacak.