Mükemmeliyetçi yapısı, ekibiyle olan uyumu, işine duyduğu tutku ve en büyük şansım dediği eşi Evin Tümay'ın da desteğiyle Pernod Ricard'daki kariyerinin bu yıl 20. yılını kutlayan Selçuk Tümay ile Four Seasons Hotel Bosphorus'un keyifli ortamında buluştuk.
Pernod Ricard ile yollarınız nasıl kesişti?
Öncesinde finans sektöründeydim sonrasında tesadüfler sonucu Pernord Ricard için genel müdür araştırılırken eski çalıştığım şirketten bir arkadaşımla otel lobisinde karşılaştık. O vesileyle akıllarına ben gelmişim. Sonrasında bana ulaştılar. "Türkiye'de yeni bir şirket kuruyoruz bizimle olmak ister misiniz?" diye. Açıkçası bir süre düşündüm çünkü ilk etapta küçük bir şirketti ama risk almak istedim. İlk yıllarımız mücadele şeklinde geçti. Mücadele yıllarımız ilk 10 yılımızı aldı. Uzun bir süre regülasyonlarla mücadele ettik.
Bu sene şirket olarak 20. yılınızı kutluyorsunuz, ilk gününden bu yana burada olan biri olarak neler hissediyorsunuz?
Öncelikle çok heyecanlı ve gururluyum. Şirketin bir numaralı çalışanıyım adeta bebeğim gibi. İş ortaklarımız, distribütörlerimizle o kadar çok anımız var ki. Geri dönüp baktığımda 20 yıl kalacağım hiç aklımdan geçmezdi. Daha önceki işlerimde en fazla altı yıl çalışmıştım. Burada da bakalım nasıl geçecek diye düşünüp kapılıp 20 yılı doldurduk. Mücadelelerle geçen keyifli yıllardı.
Mücadeleyi seven bir yapınız var sanki?
Evet, sakin görünmekle beraber içimde fırtınalar kopuyor. İşle ilgili özellikle çok tutkuluyum. Çok tatminkar diyebileceğim bir 20 yıl geçirdik.
20. yıla özel bir gecenin organizasyon hazırlığındasınız. Davetlilerinizi o geceye dair neler bekliyor?
Bu 20 yılı özel bir geceyle taçlandırmak istedik. Çalışanlarımızı, iş ortaklarımızı, distrübütörlerimizi onurlandırmak istedik. Güzel bir tesadüf eseri üç ayda bir gerçekleşen Avrupa Genel Müdürler toplantısı İstanbul'da yapılacaktı biz de bu geceyi tam o tarihe denk getirdik; bu sayede Avrupa'nın tüm genel müdürleri ve Avrupa Başkanı burada olacak. CEO'muz Alex Ricard'ı davet ettik, kendisi de sağ olsun 12 saatliğine İstanbul'a gelip davetimize katılacak. Her detay için çok heyecanlıyız. Mükemmel olsun istiyoruz çünkü hep ileri giden bir şirketiz ve bunu da bize yakışan şekilde yapmak istiyoruz.
Mükemmellikten bahsetmişken başarınızın sırrını neye bağlıyorsunuz?
Tutku, standartları yukarıda tutmak ve mükemmeliyetçilik diyebilirim. Bir de sahada olmak benim için çok önemli. Onları dinlemek, dertlerine, sevinçlerine ortak olmak başarıda önemli bir yol oynuyor. Hiçbir zaman kapısı kapalı bir genel müdür olmadım, bu sayede çok dost edindim. Kurucumuz Paul Ricard'ın çok sevdiğim bir sözü var "Her gün yeni bir arkadaş edinin." Onun sözü sayesinde de çok güzel dostluklar edindim, bu işimizi de çok kolaylaştırdı. Yıllarca iş ortaklarıyla yol alınca her şey daha kolaylaşıyor. Hep ileriye gitme ve dünden daha iyi olma görüşüm var. Arkadaşlara da onu söylüyorum hep yeni bir şeyler öğrenelim ve bunları başkaları da öğrensin. Sahada olmanın bir diğer avantajı ise çok şey öğreniyor ve çok insanla tanışıyorsunuz. İş hayatı da eğlenceli bir hale geliyor. Bizim en büyük özelliğimiz eğlenceli bir şirket olmamız. Zaten yaptığımız iş de o şekilde. Sosyalliği de beraberinde getiriyor. Kendiniz eğlenmeyip başkalarını eğlendiremezsiniz. O yüzden biz bunu kalpten yaşıyoruz.
Eğlenceden söz açılmışken marka olarak "keyifli anların yaratıcıları" mottosuyla öne çıkıyorsunuz. Bununla ilgili neler söylemek istersiniz?
Bizim şirketimizin globaldeki vizyonu zaten bu sosyalleşmenin kapısını açmak ve sosyal ortamlara keyif ve eğlenceyi götürmek. Önce eğlenen sonra eğlendiren bir şirketiz. Ofisimizden kahkahalar eksik olmaz.
Birçok yeniliği de beraberinizde getiriyorsunuz. Mesela "Acayip" isimli kısa film projeniz çok ses getirdi.
Aslında bu biraz da sahada iş ortaklarımızla, müşterilerimizle olmanın getirdiği bir şey. Onlarla zaten çok yakınız ama bunu ileriki safhaya nasıl getiririz diye düşündük. Dünyada örneği olmasın istedik ve bu sayede ekip arkadaşlarımızın aklına iş ortaklarımızla filmde bir araya gelme fikri doğdu. Gece hayatından önemli isimler gönüllü olarak projeye dahil oldular. Tolga Karaçelik gibi değerli bir yönetmen de heyecanımıza ortak oldu. Tamamen eğlenceli bir süreç oldu. Tolga Karaçelik çok disiplinliydi. Sabahın ilk ışıklarına kadar devam eden keyifli bir çekimdi. Bu fikri globale de taşıdık onlar da çok sevdi. Sonra sosyal sorumluluk projesiyle de birleştirmek istedik. BluTv ile anlaştık orada da yayınlanıyor, oradan elde edilen geliri bir hayır kurumuna bağışladık. Film galası da çok keyifliydi ve o geceden elde edilen geliri de aynı şekilde hayır kurumuna bağışladık.
Hazır sosyal sorumluluk projelerinden bahsetmişken sizin ana sponsorluğunuzda ve Idema iş birliğinde kurgulanan Hayata Karışan Kadınlar Platformu'ndan da bahsedebilir misiniz?
Amaç pazarlaması kapsamına giren en detaylı projemiz. Burada 600 kadının iş hayatına daha etkin katılabilmesi için online ve offline eğitime tabi oldukları, benim de dahil olduğum mentörlerle çalışacakları yaklaşık altı ay süren bir proje. Önümüzdeki hafta yaklaşık 150 kadınla kampta bir araya geleceğiz, onlardan proje hazırlamalarını isteyeceğiz ve sonrasında o projeyi fonlamaya çalışacağız. Bunun yanı sıra her sene bütün dünyada yaptığımız "Responsible All" dediğimiz sosyal sorumluluk günümüz var. Bütün çalışanların sahada olduğu, doğaya katkı sağladığımız bir aktivitemiz var.
Contemporary Istanbul kapsamında gerçekleştirdiğiniz Art Talks çok ses getirdi. Sanatın içinde olmak nasıl hissettiriyor?
Evet, biz de çok keyif aldık. Sanat bize kurucumuz Paul Ricard'dan miras. Kendisi resim yapan, sanatı çok destekleyen birisi. Onun sayesinde sanat DNA'mıza işledi.
Sizin sanatla aranız nasıl?
Ben sanatı çok seviyorum. Şu ana kadar koleksiyon yaratma şansım olmadı ama eşimle birlikte sergi ve müzeleri gezmeyi çok seviyorum. Sanat dünyasından da yıllar içinde birçok dost edindik. Şirket içinde de sanata yer vermeye özen gösteriyoruz.
Hepimizi çok gururlandıran bir konudan da bahsetmek istiyorum. Hem Fransız Tarım Şövalye Liyakat Nişanı hem de Keeper of the Quaich Master unvanlarına sahipsiniz. Bununla ilgili neler söylemek istersiniz?
Çok teşekkür ederim, ben de hem kendim hem de ülkem adına çok gurur duyuyorum. Bu ödülleri, nişanları şirketim ve ekibim adına aldım. Keepers of The Quaich her yıl yaklaşık 90 tane üye kabul ediyor. 180 ülkeden toplamda 3000 tane üyesi var. Türkiye'den de 15 tane Keepers var. Bunların içinden Türkiye'den master olan ilk kişiyim. İskoçya'da Türkiye olarak kredimiz çok fazla. Bugüne kadar aday gösterdiğimiz herkesi kabul ettiler. Nisan ayında özel bir tören oldu, çok etkileyiciydi.
Yoğun tempoya sahip biri olarak boş zamanlarınızda neler yapıyorsunuz?
Spor yapmayı çok seviyorum. Özellikle pandemi boyunca bol bol yürüyüş yaptım. Yaklaşık yedi sekiz yıldır pilates yapıyorum. Onun dışında öğrenmeyi çok sevdiğim için okumaya çok zaman ayırıyorum. Bunların dışında aileme zaman ayırıyorum. Üç çocuğum var.
Çocuklarınızla aranız nasıl, birlikte neler yapmaktan keyif alıyorsunuz?
32, 18 ve 7 yaşında üç çocuğum var. Her yaşın ayrı güzelliği var. Biri nişanlanma aşamasında, biri üniversiteye gidecek, diğeri ise ilkokula başlayacak. Birbirleriyle çok iyi anlaşıyorlar. Beraber spor yapmayı çok seviyoruz. Sinemaya gidiyoruz. Hafta sonumu onlara ayırmaya çalışıyorum, hafta içi yoğun bir tempoya sahibim.
İşi eve taşıdığınız oluyor mu?
Taşıyorum ama neyse ki çok anlayışlı bir eşim var. Onunla geçirdiğim ortak zamanları bölmemeye gayret ediyorum. İşim aslında hayatımın bir parçası oldu. Çok şanslıyım eşim birçok aktiviteye katılıyor benimle.
Dışarıdan da bakıldığında eşinizle çok mutlu bir evliliğiniz var. Nedir sizce bunun sırrı?
Anlayışlı olmak sanırım. Neticede evlilik karşındakinin de alanına saygı duymayı ve fedakarlığı gerektiriyor. Bir de sevgi dolu ailelerde büyüyen bireylerin evliliklerinin de mutlu olduğunu düşünüyorum. İkimizin de aileleri birbirine çok düşkün ve sevgi dolular. Ortak değerlere sahip ailelerden geldik.
Sürdürülebilirlik tüm dünyada çok önemli malum. Siz bu konuya dair neler yapıyorsunuz?
Globalin çok fazla projesi var. Biz de üretim de olduğundan karbon ayak izinin azaltılması hatta sıfırlandırılması, plastik pipetlerin hayatımızdan çıkarılması, doğanın koruması gibi birçok proje aynı anda devam ediyor.
Röportaj: Ceylan YENİACUN
Fotoğraflar: Zeynel Abidin AĞGÜL
Styling: Ece ŞİŞİK SAYDAM
Saç: Mustafa IŞIK
Fotoğraf asistanı: Hüseyin Rahmi AĞGÜL
Styling asistanı: Zozan ÇİRİK
Mekan için Four Seasons Hotel Bosphorus'a teşekkür ederiz.