ÖZGÜN TASARIM FELSEFESİNİ PROJELERİNE YANSITAN BİR İÇ MİMAR KERİM ÇARMIKLI| Alem Dergisi

Türk iç mimari ve mobilya tasarımının yeni kuşak temsilcilerinden olan Kerim Çarmıklı, tarzını iki kavram üzerinde somutlaştırıyor; yeni ve evrensel. Luxury modern tarzı, yenilikçi ve çağdaş vizyonu ile ön plana çıkan Çarmıklı, iç tasarımını üstlendiği Arnavutköy’deki evde sorularımızı yanıtladı.
İç mimarlık sizin için ne ifade ediyor?
İç mimarlığın benim için anlamı; bir mekana ruhunuzu, yaratıcılığınızı ve karakterinizi katmak, tüm bunları bir ressam gibi tuvale yansıtmak. İç mimarlık çocukluk hayalimdi diyebiliriz. Altı yaşlarındayken hep elimde bir kalemle dolaşır, sürekli bir şeyler çizerdim. Hoşuma giden her şeyi bir kağıda karalardım. Çocukluktaki bu merak ileriki yaşlarımda yerini perspektifle ilgili bilgi toplamaya, daha iyi nasıl çizebileceğimi araştırmaya bıraktı. Hatta öyle ki okulda dersleri dinlemeyip sürekli çizim yaptığımdan şikayetçi olan öğretmenlerim olmuştu. Bugün geriye dönüp bakınca görüyorum ki iç mimarlığa olan ilgim her ne kadar bilinçsizce olsa da daha o zamanlarda varmış. Eğitimimi de bu alanda alınca, sevdiğim işi yapma şansına erişmiş oldum.

Kerim Çarmıklı İç Mimarlık’ın kuruluş serüvenini bize anlatır mısınız?
Çocukluk hayalim olan iç mimarlık konusunda eğitim almak üzere 2004 yılında ABD’ye gittim. Boston’da bulunan Mount IDA College’dan mezun olduktan sonra Miami’ye taşındım ve burada bir mimari bir firmada çalışmaya başladım. Burası Amerika’nın ünlü mimari, iç mimari, dekorasyon ve şehir planlaması projelerini gerçekleştiren firmalardan birisiydi. Şirketin Banco de Credito’nun merkez ofis binası, Miami’deki American Airlines Lounge’ı, göz alıcı Atlantis kondominyumu gibi yapılarda imzası bulunuyordu. Onların yaptıkları binalarda lobi, bekleme odası, ofis alanları gibi iç mekanların düzenlenmesi için küçük bir iç mimari ekibi bulunuyordu, ben de bu ekipte görev aldım. İnşaattan başlayan projelerde yer alarak işi mutfağında öğrendiğimi söyleyebilirim. Türkiye’ye dönmeden iyi bir tecrübe oldu bu. İşler iyi giderken rüzgar tersine esip Amerika’da kriz patlayınca Türkiye’ye dönmeye karar verdim. İstanbul’a geldiğimde önce bu işin duayenlerinden önemli bir ismin yanında ardından da yenilikçi bir iç mimarlık ofisinde çalıştım. Alanımla ilgili önceliklerimi belirleyip kafamı netleştirdiğim zaman kendi ofisimi açmaya karar verdim ve 2012 yılında Kerim Çarmıklı İç Mimarlık’ı kurdum.

Başarınızın sırrını nelere bağlıyorsunuz?
Başarılı olmamı önem verdiğim değerler doğrultusunda yaşamama bağlıyorum. Başarının peşinden koşmaktansa, beraber çalıştığım insanların güvenlerini hak edecek adımlar atmaya, üstlendiğim her projenin her detayına bir başkasının kendi oturacağım yere göstermesini istediğim özeni göstermeye, bilgilerimi iç mimari alanında çıkan yenilikler konusunda güncel tutmaya, her daim araştırmaya ve daha fazla şey öğrenmeye gayret ediyorum. Tüm bunlar, işime olan tutkum ve disiplinimle birleşince ortaya çok güzel sonuçlar çıkıyor.

Her proje ile bizzat kendim ilgileniyorum. Bir mimarlık ofisi belki kurumsallaşabilir ama bir iç mimarlık ofisinin fazla kurumsallaşması pek de iyi bir şey değil. Kendinizden bir şeyler katamayacağınız kadar çok proje aldığınız zaman, sizden ziyade ekibiniz işin çoğu kısmını yüklenmiş oluyor. İnsanlar sizin fikriniz, sizin tarzınız için size geliyor. Bu nedenle size para ödüyorlar. Çalıştığım her projede, tasarımdan uygulamaya dek tüm estetik sorumluluğu ben üstleniyorum. Üzerinde çalıştığım mekanın, zamanında ve beklenen kalitede teslim edilebilmesi için ekibi bizzat yönlendiriyorum ve tüm süreçleri yönetiyorum.
İçime sinene kadar, tekrar tekrar yoğurmayı seviyorum. Acele etmeyi sevmiyorum, çok daha iyi bir iş ortaya çıkabilecekken dar bir vakit içinde çalışmayı tercih etmiyorum, elbette istediğimiz süreler makul süreler. Özetlemek gerekirse; hayatımızı önem verdiğimiz değerlerle uyum içinde yaşadığımız müddetçe başarının kaçınılmaz olduğuna inanıyorum. Benim için başarının anlamı hedef odaklı olmaktan ziyade, anlam odaklı olmak. Elbette kendime koyduğum hedeflerim var. Fakat bu hedefleri başarılı olmak adına değil, işimi tutkuyla yapmak, hayatımı daha anlamlı ve zengin kılmak adına gerçekleştirmek istiyorum.

Geçmişten bu güne mimari yaklaşımınızda, görüşlerinizde sizi bile şaşırtan değişimler oldu mu?
İç mimarlığın temelinde tasarım ve yeniden yaratım süreci var. Bu süreç, içinde bulunulan zamanın trendlerinden çabuk etkileniyor. Dolayısıyla mimari yaklaşımlar da sürekli bir devinim içinde değişikliğe uğruyor. Örneğin, ev dekorasyonunda çalıştığım genç çiftlerde, kadınlar kadar erkeklerin de işin içine girmeye başladığını gördüm. Ev dekorasyonu her ne kadar kadının kontrolünde algılansa da erkekler de eşit derecede fikirlerini söylemek ve olayın içine girmek istiyor artık. Nasıl ki moda dünyasında erkekler egemenlik bayrağını açtı, dekorasyonda da benzer bir eğilim olduğunu söyleyebilirim. İkinci olarak, evini çok fazla doldurmak istemiyor kimse. Ne kadar ferah ve sade, o kadar iyi. Yatağın karşısında ayna olmasın diye isteklerini sıralamaya başlayan, Feng Shui felsefesini benimsemiş geniş bir kitle var. Kullandığımız malzemelerle ilgili olarak da sürekli yeni tercihler geliyor. Örneğin bir dönem mermer konusunda ciddi bir talep vardı. Yine bir başka değişim renklerde söz konusu. Öyle sanıyorum ki özellikle büyükşehirlerin trafik çilesi, insanları evlerinde pastel ve canlı renklere yöneltiyor. İnsanlar, eve geldiklerinde iç açıcı renklerle karşılanmak istiyor.

Projelerinizi şekillendirirken her zaman öncelikli olan unsurlar hangileri?
Projeyi şekillendirirken müşterilerim ile aramızda bir bağ ve empati oluşuyor. Onların yaşam tarzlarını bilmem, onları anlamam, beğenilerini özümsemem ve ne istediklerini tam olarak kavramam, o projenin doğru şekillenmesini sağlıyor.
Projelere yaklaşımınız, tasarım felsefeniz ve sürecinizden bahseder misiniz?
Kerim Çarmıklı olarak benim adımla, markamla artık bütünleşmiş bir çizgim ve tarzım var. Çalışmalarımda klasik tarzın vazgeçilmez öğelerini, modern ve teknik stillerle sentezliyorum. Müşterilerim, eğer benim bu tarzımı ve çizgimi beğenerek bana gelmişse, o projeye çok daha çabuk adapte olabiliyorum. Çünkü biliyorum ki, ortaya iki tarafın da içine sinen güzel bir sonuç çıkacak. İşimde, hem kendi tarzıma sadık kalabilmeyi, hem de müşterimin kişilik özelliklerine uygun unsurları ortaya çıkarabilmeyi hedefliyorum.

Mesleğinizde sizi motive eden faktörler neler oluyor?
İmza attığım projeler içime sinince ve onların kusursuzca hayata geçmiş olduğunu görünce motivasyonum artıyor. Müşterilerimle kurduğum pozitif ilişki ve genel tarzda anlaşabiliyor olmamız, uyum sorunu yaşamamamız da beni o projeye motive etmede oldukça fayda sağlıyor.
Peki, neler size ilham veriyor?
Spesifik olarak net bir sıralama yapmak çok zor. Günlük hayatta her şeyden ilham alabiliyorum. Bunun dışında Belçikalı mimar Jean Michel Gathy’nin işlerini takip ediyorum. Yine 1800’lü yılların ünlü mimarı Frank Lloyd Wright’ın kitapları bana her daim ilham verir. 1900’lere geldiğimizde mimar ve tasarımcı Frank Owen Gehry’nin işlerini de oldukça etkileyici buluyorum.

Tarzınızı nasıl tanımlarsınız?
Benim tarzımı “luxury modern” olarak tanımlayabiliriz. Yaşamdaki her hazza ve her tarza hitap eden bir yaklaşıma sahibim. Simetriyi çok seviyorum. Tasarımlarımda simetrik ve keskin hatlı geometrik formların ağırlıklı olduğunu söyleyebilirim. Ayrıca yaptığım işin bir derinliği olması benim için belki de en önemli şey. Yalınlık benim için ön planda. Renk olarak pastel tonları, venge ve kum rengini kullanmak iştahımı artırıyor.
İç mimar olarak tasarımını yaptığınız evlerden birinde hiç yaşasam dediğiniz oldu mu?
Bunu düşündüğüm çok oluyor. Yaptığım her projeye çok emek verip bağlanıyorum. Ancak sonra başka bir projeye başlıyorum ve bu sefer tarzımı o projeye yansıtıyorum. Bu kez de tarzımı orda daha da olgunlaştırıp güzelleştirdiğimi düşünüyorum ve yaşamak istiyorum. Yani iç mimarlık benim için zamanla olgunlaşan ve güzelleşen bir meslek.
Türkiye’deki iç mimarlık anlayışını yurt dışıyla karşılaştırdığınıza neler söylemek istersini?
Yurt dışı ile Türkiye arasındaki en büyük fark, burada yaygın davranış biçimi iç mimarı bir araç olarak görmek. Türkiye’de her şeye karışılıyor ya da iş tamamen size bırakılıyor. Yurtdışında sizi bir sanatkar olarak görüyorlar. İşinize dahil olup size yardımcı olmaya çalışıyorlar. Müşteri iç mimara kendisinden, yaşam tarzından ve hoşlandığı şeylerden bahsediyor. Ev içine yerleştirdiğiniz parçaları sizinle beraber seçiyor ve birlikte karar veriyor. Yaptığınız işe saygı duyuyorlar. En önemlisi de siz işi yapıp bitirdiğinizde o eve yaşanmışlık hissiyatını katıyorlar. Yaşanmışlık hissinin olgunlaşması iç mekan tasarımı açısından çok önemli.
İlerleyen süreçte sizi hangi projelere imza atarken göreceğiz?
Residential projelerde çalışmaktan büyük zevk alıyorum. Bununla birlikte artık biraz daha fazla, büyük çaplı kurumsal projelere yoğunlaşmak istiyorum. Örneğin lüks siteler veya oteller gibi. Kerim Çarmıklı İç Mimarlık olarak, önümüzdeki dönemde gerçekleştirmeyi planladığımız farklı bir projemiz var. Şu anda hazırlık aşamasında. Bu zamana kadar yaptığımız projelerin de içinde olduğu ve her yeni tasarımla sürekli büyüyecek olan bir mobilya koleksiyonu oluşturup, ilk etapta bu ürünleri internet sitemiz üzerinden müşterilerimize sunacağız. Dileyenler, bu özel koleksiyondaki ürünlerden sipariş vererek, özel üretim yaptırabilecekler.