MODA VAHASININ TEPESİNDE BİR KADIN SİMGE TELMAN GÜNGÖR

1893 yılından beri Paris’in kalbinde var olan, moda dünyasının kurumsallığını temsil eden  Galeries Lafayette mağazaları Türkiye’ye geliyor... Babasının görevi dolayısıyla ilkokulu Fransa’da bitirdiğini dolayısıyla çocukluğunda Galeries Lafayette’nin ailesi için çok önemli bir alışveriş durağı olduğunu söyleyen Harvey Nichols, Brandroom,  Galeries Lafayette Genel Müdürü Simge Telman Güngör, bugün markayı Türkiye’ye taşıyan ekibin başını çekmekten oldukça mutlu. Güngör aynı zamanda Tescilli Markalar Derneği Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı ve Michael Kors, Tom Ford, Lanvin ve Alexander McQueen gibi 300’ü aşkın dünya markasını Türkiye’deki moda severlerle buluşturan isim.  2016 Ekim ayında Emaar Türkiye’nin içinde açılacak Galeries Lafayette mağazasının detaylarını ve yaklaşık 300 markalık bir moda vahasının tepesinde bir kadın olmayı Simge Telman Güngör bizim için anlattı. 
Harvey Nichols, Michael Kors, Tom Ford, Lanvin, Alexander McQueen, Salvatore Feeragamo gibi pek çok lüks markanın temsilciliğini yapıyorsunuz. Bu kadar önemli imzayı bir arada sunmak nasıl bir deneyim?
İnanılmaz güzel bir deneyim. Ama gerçekte bu iceberg’in görünen tarafı. İşimizin ciddi bir kısmında operasyon, görüşmeler ve seyahatler silsilesi var. Oldukça meşakkatli bir süreç. Bir ürünün gelmesinden önce hangi marka olmasına karar vermek, pazarlıkları, satın alması ve ithalat süreci gibi adım adım takip edilmesi gereken bir organizasyon şeması var. Çok ciddi ve zor bir süreç ama bir o kadarda keyifli ve heyecan verici...
Harvey Nichols’ın yanı sıra Galeries Lafayette ve Brandroom’da görev alıyorsunuz. Bu markaların farlı farklı dinamikleri olmalı, bunlardan söz eder misiniz?
Biz grup olarak çok çeşitli kesimlere hitap ediyoruz. Grubumuz da kendi içinde bu kesimlere yönelik markaları ayırdı ve hepsine özel bir yönetim sistemi ile ilerliyoruz. Ben Demsa Group Luxury Multibrands Genel Müdürü görevini yürütüyorum ve bu kapsamda Harvey Nichols global ile çok dirsek dirseğe bir çalışma sistemimiz var. Bu çalışma sisteminin bize yönetimsel olarak çok önemli katkıları bulunuyor. Diğer yandan Brandroom mağazalarımızın yeri bizim için çok ayrı çünkü kendi yarattığımız mutlibrand bir mağazacılık konsepti. Bu oluşumlara ek olarak da yeni gelecek olan Galeries Lafayette var. Markanın DNA’sı yaratıcılık, dolayısyla bu işbirliğimizden de çok farklı dinamikler yaratacağımıza inanıyorum…
Galeries Lafayette markası adına ayrı bir heyecan içerisindesiniz. Ne tür hazırlıklar var?
Galeries Lafayette bizleri çok heyecanlandıran bir proje. Benim için ise yeri çok ayrı. Çocukluğumun dört senesini Paris’te geçirdim ve Galeries Lafayette çok önemli bir alışveriş durağıydı ailem için, çok değerli anılara sahibim bu konuda. Dolayısıyla markaya duyduğum heyecan aynı zamanda da manevi. 
Galeries Lafayette her zaman moda ve perakende dünyası için, çok katlı mağazacılığın en önemli referans noktası olmuştur, Haussmann mağazası ise çok güçlü bir lokasyon oluşturuyor. Gerek vitrin düzenlemeleri ve marka çeşitliliğiyle gerek bulunduğu konum itibariyle Haussmann mağazası özellikle turist ağırlama kapasitesiyle Galeries Lafayette’in şu an metrekarede en çok ciro yapan mağazası. 
Biz grup olarak her zaman uluslararası genleri taşıyan bir firma olduk. Dolayısıyla Harvey Nichols’ın yanına bir de Galeries Lafayette’i eklemek istedik. Galeries Lafayette de uzun zamandır Türkiye’ye gelmek istiyordu. Çok uzun süreçlerden geçildi ve sonuç itibariyle güzel bir ortaklık olduğunu düşünüyoruz. Eylül 2016’da  Galeries Lafayette Türkiye mağazasını açıyoruz. Büyük bir mağaza olacak. Anadolu yakasında Emaar’ın yeni projesinde yer alacak mağazamız. 

Galeries Lafayette’de mağazası nasıl bir atmosfere sahip olacak?
Sadece alışveriş için ziyaret edilen değil, müşterilerimizin keyifli vakit geçireceği moda dünyasının en son gelişmelerini yeni markalarını takip edeceği, uluslarası dinamizmi İstanbul’a taşıyacak, aynı zamanda kültürümüzden de dokunuşların yer alacağı çok yönlü bir mağaza üzerine çalışıyoruz.
Peki, Galeries Lafayette’de mağazası kapsamında ne tür markalar bizimle buluşacak?
Dünya markalarına yer vereceğimiz Galeries Lafayette’te ülkemizde şu anda bulunan markalar da olacak, yepyeni gelecek dünya markaları da! Amacımız doğru marka miksini müşterilerimize en keyifli ortamda sunmak. Şunu da eklemek isterim,  Galeries Lafayette sadece üst segmente hitap eden bir marka değil, dolayısyla marka miksimizde hepimizin yurt dışı seyahatlerimizde deneyimlediğimiz ve mutlaka alışveriş yaptığımız daha ulaşılabilir markalara da yer vereceğiz. Amacımız ziyaretçilerimizin mağazamızda kendi zevk ve bütçelerine uygun ürünler ile buluşması. 
Hedef kitleniz seçici, seçici olduğu kadar titiz. Müşteri memnuniyeti noktasında prensipleriniz neler? 
Burada kritik nokta aslında hizmet kalitesi, müşterinin tüm bu markalara erişimi zaten var. Önemli olan; verdiğiniz hizmetin müşteriyi memnun etmesi, bizim için samimiyet çok önemli. Siz müşterinizle ne kadar samimi olursanız, müşteriniz mağazanıza gelirken o kadar rahat eder. Amacımız müşterilerimizin mağazamıza mutlu olarak gelmesi ve mutlu olarak ayrılması. Diğer yandan bizim en büyük özelliğimiz müşterilerimize ürünlerin yanında bir stil önerisinde de bulunmamız. Müşterilerimizin mağazamızı “kendi gardıropları” gibi hissetmelerini istiyoruz. Bu rahatlık içinde buraya geldiği ve “Bugün ne giysem?” diye düşünürken bizim sorularına yanıt verdiğimiz bir paylaşım platformu yaratıyoruz. 
Özellikle Brandroom ve Harvey Nichols markalarının önemli gayelerinden biri Türk tasarımcıları yurtdışına taşımak. Bu konu için neler yapılıyor?
Biz Demsa Group olarak her zaman Türk tasarımcılara destek vermeye çalışıyoruz. Ülkemizde son derece değerli tasarımcılar bulunuyor, kaliteli ürünler üretiliyor ve bildiğiniz gibi pek çok dünya devi ülkemizde üretim yapıyor. Bu çok gurur verici. Artık kreatif tarafımızla anılmak ve dünyaya tasarımcı da gönderiyor olabilmemiz gerekiyor. Dolayısıyla Demsa olarak da biraz böyle bir misyonumuz olsun istedik ve bunu Brandroom ile gerçekleştirmeye karar verdik. Şu an Nişantaşı Brandroom mağazamızda Türk tasarımcılar yer alıyor. Bu hem turistler için çok güzel bir fırsat, hem de Türk tasarımcılar için… Galeries Lafayette’de bu projeyle çok ilgileniyor. Açılış için inşallah bazı sürprizler düşünüyoruz. Paris’te Galeries Lafayette’in içinde Türk tasarımcılarla birlikte bir şeyler yapmak istiyoruz. 
Kişisel stilinizi nasıl tanımlarsınız? Ağırlıklı olarak ne tür parçaları, kesimleri tercih ediyorsunuz?
Modanın içinde bir iş yaşantım var ve işim hayatımın önemli bir kısmını kaplıyor. 300’ü aşkın dünya markası ile çalışıyoruz, bu markaların 300’ünü de görüyorum, biliyorum… Her markadan mutlaka bir şeyler beğeniyorsunuz, günlük stilim konusunda da gördüklerimin etkisi olduğunu düşünüyorum.
Günlük stilimi spor-şık olarak tanımlayabilirim. Aslında her sabah başka bir kadın ruhuyla güne başlıyorum ama stilimde her zaman feminen bir dokunuş vardır. Bu kendini bazen renklerle bazen ise aksesuarla belli eder. Renk benim için önemlidir. Canlı renk tercihlerimi genellikle ayakkabı ve çanta gibi aksesuarlarda kullanıyorum. Davetlerde ve gece hayatında ise feminen ve şık olan bir tarz sergilemeye özen gösteririm. 
Simge Telman Güngör’ü etkileyen modacılar, tasarımcılar kimler?
Tabii çok fazla tasarımcı ve marka var. Benim için Alaia bir olmazsa olmaz, her kadının gardırobunda bir Alaia elbise olmalı, benim için zamansız bir klasik. Salvatore Ferragamo ayakkabılar vazgeçilmezlerimden… Hem çok rahatlar, hem de çok şık, günün her saatinde hafta sonu bile rahatlıkla kullanabilirsiniz. Lanvin’in şıklığını tartışmaya gerek yok. Tabii bir de bu markalara Tom Ford’u eklemeden geçemem. Helmut Lang ve Elie Tahari’yi çok beğenirim ve günlük hayatımda hayat kurtaran markalar arasında yer alıyorlar. Ayakkabıda ise Manolo Blahnik, her zaman çok doğru bir seçim! 
Bu sezon neler ön plana çıkıyor? Hangi renkler…
Bu sezon dantel dokular çok ön planda. Ama bu dokular fosforlu tonlarla kullanılıyor. Sarı, yeşil, turuncu… Bunun yanı sıra bu sezon aksesuarlarda çok renk var. Ayakkabılar rengarenk. 2015, çiçek açmış bir yaz. Tabii biz yaz sezonunu bir nevi geride bıraktık ve sonbahar-kış koleksiyonların hazırlanıyoruz. 
Sonbahar-kış koleksiyonlarında bizi neler bekliyor?
Sonbaharda neo-victorian denilen dönemin izlerini görüyoruz. Yine dantel ve fırfırlar ön planda olacak. Kadife koleksiyonlarda başrol oyuncusu… Tabi tüm koleksiyonlar içinde modern ve yalın tasarımları barındırıyor. Sonbaharın gözde rengi lacivert olacak. Zaten lacivert uzun zamandır yeni siyah! Ama bordolar da hakimiyetini sürdürüyor. 
Modanın dışında Simge Hanım ne yapar, günlük rutini nasıldır?
Eğer haftasonu modayla ilgili bir şey yoksa, çünkü mutlaka hayatın içinde modayla ilgili bir şeylere denk geliyorsunuz, önceliğim oğlumla vakit geçirmek. Boş zamanlarımın hepsini oğlumla, eşimle ailemle geçirmeye özen gösteriyorum. Bunun yanısıra arkadaşlarımla buluşmak ve onları evimde ağırlamaktan çok hoşlanırım. 
Yemenize-içmenize dikkat eder misiniz? Fit gözükmek için neler yapıyorsunuz?
Yoğun iş tempomda spor yapmak için çok vaktim kalmıyor ayrıca hiçbir zaman spor düşkünü bir kadın olmadım. Ama mutlaka yapılması gerektiğine inanıyorum. Haftada bir gün pilatese gidiyorum. Akşamları bana kalan bir iki saati oğlumla geçirmek benim için çok değerli. Bu bir tercih meselesi. Şu an benim önceliğim ailem.

Röportaj: Beyza ÖZEL
Fotoğraflar: Ferhat Kaan ŞAHİN