Hüsna Hanım, oldukça farklı bir alanda eğitim aldıktan sonra tasarıma yöneldiniz? Tasarım dünyasındaki yolculuğunuz nasıl başladı?
Tasarım çocukluğumdan beri içimde vardı, ama ikinci plana atmıştım hep. İnşaat sektörü yorunca ve kendimi sorguladığım bir dönemde, geri planda tuttuğum bu yeteneğim ön plana çıktı ve hobim çok severek çalıştığım ve kendimi bulduğum işim oldu.
Bambaşka bir alanda eğitim alıp kariyer yaptıktan sonra hiç tereddüt yaşamadınız mı?
Bilkent Üniversitesi’nde Uluslararası İlişkiler okudum. Ardından Boğaziçi Üniversitesi ve ardından New York’ta Columbia Üniversitesi’nde İnşaat Yönetimi bölümünde yüksek lisans ve doktora yaptım. Böyle bir eğitim ve tecrübeden sonra sandalet tasarımı ve yapımı oldukça farklı ve zorlayıcı bir deneyim oldu. Sektöre çok yabancıydım. Marka nasıl yaratılır hiçbir bilgim yoktu, tasarım ve moda ile ilgili hiçbir kontağım bulunmuyordu. Ama bir defa adım attıktan sonra geri dönüp sorgulama gereği duymadım. Zoru başarmayı ve mücadeleyi seviyorum.
Sandaleti tercih etmenizin özel bir sebebi var mı?
Sandalet giymeyi rahatlığından dolayı çok seviyorum, tercih etme sebebim tamamen gözlemlerim ve kişisel tercihim. Ünik, şık, özenle hazırlanmış sanatla zanaatkarlığın harmanlandığı sandaletler yapma arzum.
Bodrum sandaleti deyince akla ilk gelen isim Ali Güven. Efsane usta ile yolunuz nasıl kesişti?
Rahmetli Ali Güven Usta ile 2005 yılında Bodrum’da atölyesine uğradığımda tanıştım. Sandaletin duayeni, çok büyük bir sanatçı olduğunu duymuştum zaten. Sandalet sanatının inceliklerini öğrendim, ama o dönem sadece hobi olarak ilgileniyordum.
Sandalet yapmanın inceliklerini Ali Güven’den öğrendiniz. Ondan aldığınız en önem dersler neler?
Sanatını büyük bir aşk ve özveri ile icra etmesi. Benim felsefem ise; ne yaparsan yap, en iyisini yap ve ruhunun güzelliğini işine yansıt. Bütün bunların sonucunda ortaya çıkardığınız ürün her zaman, hem size hem karşınızdakine mutluluk verici oluyor!
Ustanın sanatı sizinle birlikte devam ediyor. Bu, oldukça büyük bir sorumluluk değil mi?
Ali Güven Usta’nın sanatı benim yaşam felsefemde yeniden hayat buldu ve yepyeni bir yolculukta emin adımlarla ilerliyoruz. İnanıyorum ki ben ve ekibim bu bayrağı çok önemli yerlere taşıyacağız.
Sandaletlerinizin öne çıkan özelliklerinden bahsedebilir misiniz?
Sandaletlerim tamamen el işçiliğiyle yapılıyor. Sandaletin yapımından, üzerindeki mücevherinin örülmesi, sandalete nakış gibi işlenmesi gibi her detay elde yapılıyor. Biz el işçiliğine dayalı bir sanat icra ediyoruz. Üretimi uzun ve zorlu bir süreç. Her parça, özenle çalışan, alın terini işine katan ellerden çıkıyor. Derimiz, insan ve hayvan sağlığına zararlı madde içermeden tabaklanan doğal dana derisi. Hem Türkiye’den hem İtalya’dan çok özel tabakhaneler ile çalışıyoruz.
Tasarım yaparken nelerden ilham alıyorsunuz?
Yıllardır istisnasız her gece 2 gibi uyanırım. Böyle bir ritüelim var. Ve tüm tasarım detaylarım o anda geliyor aklıma. Sanıyorum anın sessizliği ve büyüsü etkiliyor.
Sandaletlerin her biri sanat eseri adeta. Yapım sürecinden bahsedebilir misiniz?
Çok teşekkür ederim. Her detay elde yapıldığı için oldukça uzun ve zorlu bir yapım sürecimiz var. İşin sırrı, çok özveri ile çalışmamızda. Sadece ben değil, ekibim de benimle birlikte özveri ile çalışıyor. Hepsinin alın teri var bu sanatın her detayında. Ama biz zoru seviyoruz, sonuç da mükemmel olunca motivasyonumuz da o derece artıyor.
Sandaletlerde gümüşün yanı sıra boncukları ve incileri de yoğun olarak kullanıyorsunuz sanırım…
12 yılım yurtdışında geçti, ama ülkesinin kültür ve sanat zenginliğine aşık biri olarak yaşadığım toprakların kültürünü, sanatını yaşatmak benim görevim. Bu bilinçle doğduğum şehre özgü, kökleri Lidyalılar dönemine dayanan, 1000 ayar saf gümüşün elle örülerek yapıldığı Kazaziye sanatını sandaletlerimde yorumladım. Geleneksel el sanatında harcanan emeğin hak ettiği değeri görmesi ve uluslararası arenada el sanatlarımızın tanınması ve takdirle karşılanması, zorlukların karşısında dimdik duran bu sanatın emekçilerine bir hediye olacaktır bence.
Bodrum sandaletleri bugüne kadar birçok ünlü tarafından tercih edildi. Ünlü müşterileriniz var mı?
Her müşterim benim için özel ve önemli. O yüzden biraz da çekinerek söylüyorum, Dubai Şeyh Ailesi mensupları ilk müşterilerimdendi. Ancak özellikle tarzını çok beğendiğim ve yılın stilisti seçilen Ann Caruso, US Weekly editörü Amanda Ross ve Monaco jet set’inden Safia El Rashid gibi isimler sandaletlerimin sıkı takipçileri ve bu da beni çok mutlu ediyor.
Şu anda HUSNA markasının tasarımları hangi noktalarda satılıyor?
Önceliğim, hem yurt içi hem yurt dışı müşterilerim için kendi web sitemiz üzerinden müşterilerimize ulaşabilmek; çünkü müşterilerimle birebir iletişimde olmak, istedikleri anda bana sorularını ve önerilerini iletebilmelerini istiyorum. Dünyanın her noktasına gönderim yapıyoruz, bu da onlar için kolaylık sağlıyor. Yurt içinde mağazalarda satış yapmıyorum. Yurt dışında ise Dubai’de The Cartel Showroom’da ve Amerika Birleşik Devletleri’nde Hamptons, New York dahil pek çok noktada satılıyor. 2016 yılında da Avrupa’da olmak için çalışmalar yapıyorum.
Yurtdışında da moda tutkunlarının yakın takibindesiniz. Bu başarı size neler hissettiriyor?
Başarı benim için, sağlıklı ve huzur içinde üretebilmem. Bunun dışında tabii ki sandaletlerimin beğenilmesi ve yakından takip edilmek motive edici ve mutluluk verici bir etken. Hiçbir başarı kolay kazanılmıyor. Çok çalışmak zorundasınız. Ben de ilk günden beri bu bilinçle çalışıyorum.
Geleceğe dair neler planlıyorsunuz?
Sağlıklı, sevgi ve huzur içinde üreten, sevdiklerimle beraber, tüm negatifliklerden arınmış bir yaşam istiyor ve bunun planlarını yapıyorum. Sandaletlerim zaten markam tanındıkça hak ettiği noktaya çıkacaktır. Ben sadece çalışıyorum.
Bu geleneği gelecek kuşaklara taşımak için siz de işin inceliklerini paylaşmayı düşünüyor musunuz?
Kadınların hayatlarındaki erkekten bağımsız, kendi ekonomik özgürlüklerini kazanmaları için, önceliğim onlara çalışıp üretme imkanı sağlamak ki şu an ekibimde beş kadın bulunuyor. Ustalığın ve zanaatkarlığın, yeni teknolojilere karşı yenilmemesi ve nesilden nesile aktarılabilmesi için, gençleri bu sanatı öğrenme ve yaşatma konusunda teşvik etmek istiyorum.
Röportaj: Ayça BARUT TANMAN