EL DEĞMEMİŞ DOĞANIN İÇİNDE HUZURLU BİR EV SAHİBİ DİLEK BİRGEN| Alem Dergisi

Dilek Birgen eşi Mehmet Birgen, 10 yaşındaki oğlu Alp ve 2,5 yaşındaki kızı Maya ile yazları Bodrum’da Yalıçiftlik’te doğanın içinde, sakin huzurlu bir evde yaz aylarını geçiriyorlar. 12 yıldır Bodrum’da Club Catamaran’ı işleten Dilek Hanım yoğun iş hayatından sonra sakin ve huzurlu bir evde olmanın iyi geldiğini söylüyor. Eve doğru yola çıktığımızda evin doğal bir alan içinde tek başına yer aldığını biliyorduk ama bu kadarını beklemiyorduk. Yamaçta bulunan ev tek başına yer alıyor, sağ tarafı deniz manzarası karşı tarafında ise orman manzarası var. İçine girdiğinizde teraslarında ve bahçesinde zamanı unutarak kendinizi doğanın kucağına bırakacağınız bu evde keyifli bir sohbet gerçekleştirdik. Dilek Birgen hem evini gezdirdi hem de evin hikayesini bizlerle paylaştı.
Evinizin çok özel bir hikayesi var şifalı bir taşın üzerinde yer alıyormuş bahseder misiniz?
Bizden önce Alman bir kadın burada 18 yıl taşlar ve su ile tedaviler uygulamış. Hastaları Almanya’dan geliyormuş. Eşime bu evin şifalı bir taş üzerinde olduğunu söylemiş. Buraya gelen egzama, sedef hastalığı olanlar, depresyonda olan hastalar 15 günlük bir tedavinin sonunda iyileşerek dönüyorlarmış. Ben de bunları duyduğum zaman eski Bodrumlulara, burayı bilen insanlara sordum, Bodrum’da böyle bir şifalı taş ve kaya var mı diye onlarda olduğunu söylediler. Bodrum zaten enteresan bir yer, geçmişinde pek çok uygarlık yatıyor. Sanayinin altının komple arena olduğunu söylüyorlar.

Buraya taşınma fikri nasıl gelişti?
Biz Bodrum’un içinde oturuyorduk Mehmet “İlginç bir yer gördüm denizi biraz yan cepheden görüyor ama beğeneceğini düşündüğüm değişik bir yer.” dedi. Beni buraya getirdi, ben de o anda nasıl kabul ettim bilmiyorum ama harika bir yer tamam dedim. O zaman görseniz şimdiki hali ile alakası yoktu. Sonradan anladık böyle bir yerde iş yaptırmak çok zor, iyi ki bizim Catamaran’dan dolayı kendi marangozumuz, elektrikçimiz var da işlerimizi yaptırabildik. Buradaki yolu da biz yaptırdık evin yolu yoktu. Siz geldiniz işte yolun nasıl olduğunu gördünüz. Bazen gelenlerin lastiği falan patlıyor biz de toparlıyoruz. Kamyonlar falan gelirken hep kaldılar yollarda. Şansımıza yakında bir lastikçimiz de var.

Sizden önce burada yol ve elektrik yokmuş değil mi?
Evet, yoktu. Yolu açtık, elektrik direklerini diktik, köyden elektrik getirdik. Şimdi jeneratörlerle takviye de yapıyoruz. Su arıtmamız var, 5 yıldızlı bir otelin arıtmasına yetecek bir arıtma çünkü burada tuzlu su çıkıyor onu arıtmamız gerekiyor.

Eviniz tamamen bir bakir bölgede geldiğimiz yol bile oldukça doğal nasıl gelip gidiyorsunuz?
Evet, her gelen aynı şeyi söylüyor. Ben hamileliğin boyunca 9 ay gelip gittim bu yolu. Hatta bu yüzden erken doğum yapacağımdan şüphelendim, doktorumu aradım sordum. Bebeğin aşağıya doğru indiğini hissettiğimi söyledim, doktorum da “Gel kontrol edelim.” dedi, o da bana hak verdi.

Evinizi nasıl döşediniz?
Daha önceki evimizde kullandığımız eşyalarımız da vardı. Eşim antikaya meraklı olduğu için evin döşenmesinde pek çok antika mobilya kullandık. Buranın bohem havasına uygun objeler ve aksesuarlar kullanmak istedik. Mutfağımızı açık mutfak olarak değerlendirmek istedik ve country tarzında döşedik. Salonumuzun yerleri mermer, zemine uygun deri koltuklarımızla bir bütünlük yarattık. Mermer zemin yatak odamız dahil evin pek çok yerinde tercih edildi. Antika mobilyalar ve doğal objeleri evin genelinde kullandık. Doğal görünümlü ahşap kirişler taş duvarlar ile bir bütünlük oluşturdu. Ahşap kullanımında da doğal görünümlü olmasını özellikle tercih ettik. Mehmet dekorasyonda malzemeyi değiştirmeden doğal hali ile kullanmayı tercih ediyor. Bir duvar eğri ise onu doğal halini koruyarak kullanmayı seviyor.

Bahçenizde bir taş fırın var neler pişiriyorsunuz?
Taş fırınımızda krom da kullandık ama bir yandan yine doğal malzeme ile birleştirdik. Eşim yemek yapmaya çok meraklı. Michael Burden diye ünlü bir aşçıdan 6 ay eğitim almış. Güzel bir hikayesi var, Mehmet ondan eğitim almak istediği zaman aşçı zor kabul etmiş. Mehmet’e “ Bana doğruyu söyle nerede restoran açacaksın?” diyormuş. Bir gün Mehmet onu almış evine getirmiş, orada ona çerkeztavuğu ve dolma yapmış o zaman aşçı onun ilgisini anlamış. Ona eğitim vermeyi kabul etmiş ama sabahın 6’sında gelerek hazırlık kısmına da yardım edeceksin demiş, Mehmet’te kabul etmiş. Bir gün sabah Ayşegül Nadir ile evleri yan yana olduğu için üzerinde aşçı kıyafetleri varken karşılaşmışlar. Ayşegül Nadir ona “Hangi maskeli balodan geliyorsun?” deyince Mehmet’te ünlü bir restoranda çalıştığını söyleyerek şakalaşmış.

Büyük bir bahçeniz var, bu güzel bahçenin peyzajı kime ait?
Kempinski, Maça Kızı gibi otellerinde peyzajını yapan Zeynep Hanım yaptı. Bahçemiz seneye daha da farklı olacak. Her sene biraz daha gelişiyor bahçemiz, bu güne kadar çok bitki ektik ama daha da ekeceğiz. Bahçıvanlarımız var, bahçe sürekli bakım istiyor. Arkada sebze bahçemiz var, istediğimiz ürünleri ekiyoruz. Yan bahçede keçilerimiz ve tavuklarımız var, 12 kedimiz var. Alp bu sene geldiği gün çilek ekti.

Salonunuzda bulunan bufalo başı nereden geldi?
Onu Mehmet istemişti, o zaman Los Angeles’daydık, o baş Dallas’tan paketlenerek geldi. Buraya getirmek oldukça zor oldu. Orada bulunan Caretta kabuğu da gerçek.
Eşinizin antika merakı sizde de var mı?
Ben antikayı eşyadan çok aksesuarlarda seviyorum, antika bir koltuk bana çok cazip gelmiyor, narin geliyor ama aksesuar olarak seviyorum.
Terasınızda bulunan masa nereden?
Afrika’dan getirttik, o çok özel bir masa tek parçadan oluşuyor, tek parça bulmak da oldukça zor.
Mehmet Bey’in çalışma odasının önünde bulunan taş da özel bir parçaya benziyor?
Evet, Mehmet malzemeleri doğal kullanmayı sever demiştim ya, o taş da özel olarak getirildi.

Kaç oda bulunuyor evinizde?
Yukarıda bizim odamız ve çocuklarımızın odaları, giyinme odamız var. Aşağıda çalışma odası, spor odası, çalışanlarımızın odası yer alıyor. Yukarıda arkada 2 tane ayrı misafirhanemiz var misafirlerimizi orada ağırlıyoruz. Orayı süit gibi yaptık, içinde banyosu, buzdolabı olan. Önlerinde teras yer alıyor.
Kışın buraya geliyor musunuz?
Geçen kış hiç gelemedim, bir yandan da röportajlar yapıyorum biliyorsunuz fırsat bulamadım.
Bu ev sizin için ne ifade ediyor?
İstanbul’da Bebek’te oturuyoruz oradan sonra burası tam tersi. İstanbul’daki gürültü, kargaşa ve trafikten sonra buranın sakinliği insanın hoşuna gidiyor. Buradaki hayatımın da bir kısmı Catamaran’da geçiyor oradaki hareketten sonra buranın sakinliği çok iyi geliyor.

Her gün Catamaran’da bulunuyorsunuz duyduğuma göre doğru mu?
Evet, işimiz çok canlı bir iş. Kriz yönetiminin olması gerekiyor. Her gece 1000’den fazla misafirimiz oluyor. 13 senedir ben işletiyorum.
Başladığınız günden bugüne kadar olan süreci değerlendirirseniz neler söylersiniz?
Zaman içinde çok değişiklikler oldu, şimdi her şey daha medeni. Avrupa’da çok tanınıyoruz, sayılı kulüpler arasındayız. En büyük avantajımız bizde çok büyük isimlerin çalıyor olması. Dünyanın en ünlü dj’yi Tiesto bile burada çaldı, kendi özel uçağı ile gelen bir dj. Bizi tanıyan kitle her geçen gün biraz daha büyüyor.
Yakın zamanda getirmeyi düşündüğünüz bir isim var mı?
David Vendetta ile bir partimiz olacak.
Nasıl seçiyorsunuz gelecek isimleri?
Biz de seçiyoruz bizi de buluyorlar. İstanbul’a gelen isimler için bize de teklif geliyor.
Maya ile Alp oyun oynuyorlar mı?
Evet, ama yaş farkları var anlaşamadıkları oluyor. Maya’nın çok güçlü bir sesi var, ağzını açtığı an çok güçlü bir ses çıkıyor. Mehmet “Kesin bu bir şey olacak.” diyor. Mehmet’in ailesinde müziğe yetenekli insanlar var, annesi, anneannesi piyano çalarmış, çok uzaklardan onu dinlemeye gelenler olurmuş.
Üçünüz birlikte neler yaparsınız?
Birlikte oyun oynarız, yakalamaç bile oynuyoruz, en çok bayıldıkları şey o. Geziyoruz birlikte, günümü mümkün olduğunca onlarla geçirmeye çalışıyorum. Burada birlikte denize giriyoruz. Genellikle yanımda olurlar, hep öyle büyüdüler, benim için hiçbir zaman ayak bağı olmadılar. Kışın da bir buçuk ay kayağa gittik, orada da hep bir aradaydık.
Amerikada’da uzun zaman vakit geçiriyorsunuz değil mi?
Evet, daha önceleri 3,4 ay kalıyorduk. Bu sene Los Angeles’ta bir hafta kaldık onun yerine Aspen’e kayağa gidiyoruz. Alp çok iyi kayıyor. Orada çocuklar arası yarışlarda 3 altın, iki gümüş madalya kazandı. Maya’yı da başlatacağız önümüzdeki sene.
Kendinizi yönetici olarak nasıl tanımlıyorsunuz?
Yöneticilik çok kapsamlı bir kavram. Hem otoriter olmalısın bir taraftan idareci olmalısın, çalışanlarının seninle rahat iletişim kuracağı biri olmalısın. İçinde çok fazla detay var, sana derdini anlatabilmeli ama seni gördüğünde saygı da duymalı. Bütün bunlar bir ayarla olabilir o ayarı kaçırdığın zaman olmuyor. Kendimi gösterdiğim zaman çalışanlarım benden güç alıyor. Ben çalışanlarımı rahatsız etmem onlar da benim ne istediğimi bilirler. Çalışanlarımın çoğu eski elemanlarım.
Çalışanlarınızdan beklentileriniz neler?
Herkes bilir, kimse müşteri ile ters düşemez, onları hoş tutmaları için ne yapmaları gerektiğini bilirler. Güvenliğimiz kimseyle tartışmaz, herkese karşı saygılı davranırlar. Yabancı müşterilerimize hiç bir zaman gelip geçici gözüyle bakarak özensiz davranamazlar. Bu özelliklerimiz oturduğu için iyi bir mekanız. Bodrum zor bir yer, yerleşim yerleri birbirinden uzak. Yalıkavak’tan, Türkbükü’nden insanlar merkeze geliyorlar bu zor bir şey ama artık dünyanın bir ucundan kalkıp da bize gelen insanlar var.
Başarınızı neye bağlıyorsunuz?
İyi bir sistem kurduk. İyi bir yönetici iyi bir sistemide kuracak kapasitede olmalı. Sistem başkası kurarsa da olmaz. Her sezon her departmana bütün detaylar baştan aktarılıyor. Bu sezon telefonla İstanbul’dan kulübü açtım artık o kadar her şey oturdu.
Disiplinlisiniz diyebilir miyiz?
Evet, çok disiplinliyim ama insanları bunaltmadan da o disiplini sağlamak önemli. Biraz gerektiğinde alttan almak gerekir.
İşletmecilikle ilgili başka bir hayaliniz var mı?
Ne düşünsem 12 ay çalışmam gerekli, öyle bir iş istemiyorum ama işletmelere danışmanlık verebilirim. Mekanlara sistem kurabilirim. Ben İstanbul’da gittiğim mekanlarda eksiklikleri hemen tespit edebiliyorum, sistem yok.
Cemiyet hayatının önemli isimleri ve dünyadan önemli isimler ile röportajlar yapıyorsunuz onlar nasıl gidiyor?
İyi gidiyor. Rahmi Koç röportajım çok ses getirdi. Hülya Gedik ile yaptığım röportaj beni etkiledi, engelliler için 20 tane okul yapmış, kendi holdinginde oradan yetişen insanlara iş veriyor. Bu ne kadar güzel bir şey. Okulları da devlete hibe etmiş ama hala her türlü ihtiyaçları ile ilgileniyor. Dünyadaki en önemli performans sanatçılarından Marina Abramović ile röportaj yaptım, New York’ta gerçekleştirdiği etkinlikte 800.000 kişi izlemeye gelmiş. Şu an ajandası 2018’e kadar dolu, çok ilginç bir sanatçı. Röportaj teklifimi kabul ettiğinde çok şaşırdım. Dünyaca ünlü mimar Zaha Hadid ile yaptım, yanında 200 mimar çalışıyor. Çok önemli ve başarılı isimlerle röportajlarım gerçekleşti.
Nasıl seçiyorsunuz röportaj yapacağınız kişileri?
Sürekli araştırıyorum.
Devam edecek misiniz?
Bazen bırakıyım artık diyorum sonra araştırdığımda karşıma çıkan isimler karşısında bu kişi ile de yapayım ziyan olmasın diyorum, böyle devam ediyor.
Tarzınızı nasıl tanımlıyorsunuz?
Sade ve şık olanı seviyorum. Aksesuar kullanacaksam bir tane takmak isterim. Bodrum’da özellikle çalışırken giyimime çok dikkat ederim. Yönetici olarak otoritemi sağlamak için özen gösteriyorum.
Spor yapıyor musunuz?
Her gün düzenli spor yapıyorum, burada da bir spor odam var, hiçbir şey yapamazsam bahçedeki merdivenleri inip çıkıyorum.