PR kariyeriniz nasıl başladı? Sizden dinleyebilir miyiz?
İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi mezunuyum. Mezun olduktan hemen sonra reklam ve iletişim işlerinin içinde olmaya başladım. Her zaman yaratıcı, kendimi özgürce ifade edebileceğim işleri tercih ettim. Derin PR'ı ise 2012 yılında kurdum. 10 yıldan fazladır devam eden bu süreçte kendime has bir yol çizmek istedim. Hep özgürlükten ve özgünlükten yana oldum. Tabi kendimi kozasından sıyrılmaya çalışan kelebek gibi hissettiğim çok oldu, bütün bunlar hem bireysel hem de kurumsal dayanıklılığımı artırdı. Özellikle butik kalmak istedim. Butik olunduğu zaman işler çok daha organik bir yapıda yürüyor. Müşteriyi çok daha iyi anlıyorsunuz ve iletişim çok daha verimli oluyor. Elbette her zaman büyük ajansların iş yapış biçimi ve kalitesiyle de yarış halinde oldum.
Ekip arkadaşlarınızla farklı bir çalışma tarzı benimsediğinizi biliyorum. Hem bunu hem de iş felsefenizi sizden dinlemek isterim.
Ekip kurmanın önemine her zaman inandım. Ekip her zaman kurucunun ruhunu taşır, benim kadar ekip arkadaşlarım da işlerinde özgür ve özgündür. Aynı zamanda bu ekibin serbest zamanlı çalışmasına da özen gösterdim. Sabah 08.00 akşam 18.00 çalışma sistemi yerine, iş yapış tarzı açısından bireysel olarak özgürlükten yana oldum. Çalıştığım kişilere gerekli bilgilendirmeleri yaptım, ekip arkadaşlarımın çalışma saatlerine karışmadım. Bu şekilde birçok insanın da aslında şirket kurmasına ve girişimci olmasına vesile oldum. Çalıştığım kişiler kalan vaktinde de kendini geliştirdi. Bir nevi girişimciliği de desteklediğime inanıyorum. Organik ve iyi ilişkiler kurarak müşteriyi de büyüterek büyümeyi tercih ettim. Birlikte çalıştığım kişilerle birlikte kalkınalım istiyorum.
İstanbul Film Akademi ile yollarınız nasıl kesişti?
İnsanın tamamen kendine odaklanıp akıl sınırlarını aşmak için kendini zorlamasını gerektiğini düşünüyorum. Bir gün dedim ki "Yeni bir yol neden olmasın?". Türkiye, dizi üretimi ve ihracatında dünyada sıralamalara giriyor. Bu anlamda parlayan bir yıldız. Burada ben de yer almak istedim. O yüzden de işe İstanbul Film Akademi'den oyunculuk dersleri alarak başladım. Oyuncu koçum Umut Kırcalı. Şimdi bir senaryo grubu oluşturuyorum. İstanbul Film Akademi'nin proje gruplarındayım. Orada işler şöyle ilerliyor; yönetmen olmak isteyen öğrenciler tarafından filmler çekiliyor. Diğer öğrenciler de oyunculuk yapıyor. Yönetmen olmak isteyen kişi de portföy oluşturmaya çalışıyor. Senarist olmak isteyen senaryo yazıyor. Sonrasında da beğenilenler televizyona geçebiliyor.
Sizin bu alandaki hedefiniz nedir?
Dijital sanatlara ve sinemaya her zaman ilgim vardı. Sinemada ise gelenekselden daha çok dijital taraftayım. Tür olarak da bilim kurgu filmleri yapmak istiyorum. Bununla ilgili bir fikrim de var. Bilimkurgu türü, son yıllarda gördüğüm üzere insanların geleceği çok merak etmeleri nedeniyle öne çıkıyor. O yüzden de geleceğe projeksiyon tutan bir senaryo yazılacak. Aklımda daha çok beş ya da 10 bölümlük bir dizi var. Potansiyel olarak insanların merak ettiği soruları cevaplayacak bir dizi olacak bence. Depremler, nükleer savaş olacak mı, olmayacak mı? Benim senaryomda rüyalar, astral seyahat, ölüm sonrası deneyimler de olacak. Manevi yanı yüksek olacak. Dizide bazı cevaplar bulunacak bence. Mesela bilimkurgu filmlerinde görüyoruz ki; şu an yaşadığımız günler 10 yıl önceden gösterilmiş.
Diziyi nasıl hayata geçireceksiniz?
Senaryo bittikten sonra işimiz bitmiyor elbette. Sponsorlarla görüşmeye başlayacağız. Şayet olursa kendi senaryom dizi olduğunda oyunculuk da yapacağım. Oyuncu koçum Umut Kırcalı, role göre beni çalıştıracak aynı zamanda. Yine kendisi beni yapımcılığa da yönlendirdi. Yapımcılık benim aklımda da vardı. Birinden bu konuda başarılı olabileceğimi duymak da bana çok iyi geldi. Dünya dijitale, ekonomi dijital paraya evriliyor. Bu iş de dijital olacağı için işin içine özellikle dijital sanat gireceği için sponsorluk açısından dijital ile, dijital para ile bağlantılı olarak Paribu, Polyverse.life, BtcTurk gibi şirketlerle görüşülebilir.
Sizi sevkeden isimler oldu mu?
Netflixte yayınlanan OA dizisi beni çok etkiledi. Sanki biri zihnimi okumuş gibiydi. Benim gibi düşünen, hisseden ve tüm bunları hayata geçiren insanlar da var dedim. Bu harekete geçmemi tetikleyen büyük bir unsur oldu. Brit Marling'i hem çok beğeniyorum hem de çok kendime benzetiyorum. Şuan çalışmalarıma Türkiye'de devam ediyorum, Mayıs sonu itibariyle ise Los Angeles'ta eğitim almayı planlıyorum. Eğitimler ve projeler birlikte ilerlesin istiyorum, bu işin doğası da aslında böyle. Ben gerçekten yaşadığımı hissediyorum ve kendimi hayatımda ilk kez bu kadar iyi ifade edebiliyorum.
Hem İstanbul'da devam eden işleriniz var hem de Los Angeles'da yeni proje planlarınız, nasıl koordine edeceksiniz?
Daha önce tatil için ailecek Amerika'ya gitmiştik, bir road trip yapıp bir sürü şehir gezmiştik. Benim aklımda LosAngeles kaldı, evet burası bulunmak istediğim diğer şehir dedim. Sıkça seyahatlerin olduğu bir hayat planlıyorum. Sanırım İstanbul LosAngeles uçuşlarını en çok kullanan yolcu olacağım. Tabi İstanbul benim en sevdiğim şehir. Çocukluğumdan beri hayran olduğum ve beni içine çeken, yaşamaktan hoşnut olduğum ve asla vazgeçmeyeceğim şehir.