İlişkiler, hayatımızın birçok sınavını verdiğimiz alanlar gibi... Sanki özene bezene kurgulanmış bir senaryonun başrolündeyiz. Tam durumu çözdük derken, "Bakalım bu sınavı da verebiliyor musun?" dedirten, şaka gibi yeni sahneler karşımıza çıkabiliyor. Kendi kendimize "Yok artık, daha neler göreceğim?" dediğimiz olmuştur, değil mi?
Tabii ki bu sınavları yalnız vermiyoruz. Hayatın senaryosuna türlü türlü kahramanlar dahil oluyor. Biz de onların hikayesinde yer alıyor, karşılıklı aynalar tutuyoruz. Onlar bize, biz de onlara... İlişkilerde dengeyi sağlamak ve ahenkli bir bağ kurmak, bugün en çok konuşulan konulardan biri.
Bazen bir durumun içindeyken, sadece kendi perspektifimizden bakarız. Olayları, duygularımızın merceğinden görmek doğaldır. Ama bir adım geri çekilip dışarıdan bakmayı öğrenmek hem kendimizle hem de karşımızdakiyle sağlıklı bir ilişki kurmamızı sağlar. Peki, bunu nasıl yapabiliriz?
Gözlerinizi kapatın ve şu an gündeminizi meşgul eden ilişkinizle ilgili durumu zihninizde canlandırın. Şimdi, derin bir nefes alın ve kendinizi bir ''Gözlemci'' konumuna alın. İki tarafı nötr bir yerden izliyorsunuz. Artık olayı izleyen, o ana tanıklık edensiniz.
Bedeninizi taramaya başlayın. Kendinize veya diğer kişiye ait taşıdığınız duygular var mı? Öfke, hayal kırıklığı, suçluluk... Bu duyguların ait oldukları yere geri dönmesine niyet edin.
Bu duyguların geri döndüğünü hissettikçe, bedeninizin temiz, nötr bir hisle dolmasına izin verin. Belki sadece bir "varoluş" hissi, belki tatlı bir merak duygusu...
Durumu izleyen bir dış göz olarak, sahnede olanları tarif edin. Kendinizi, diğer kişiyi veya kişileri "o" ya da isimleriyle tanımlayarak anlatın:
"X bunu söylüyor, Y şöyle davranıyor..."
Bu anlatımı mümkünse sesli yapın. Olayı tarafsız bir gözlemci gibi ifade etmek, duygusal yükünüzü hafifletir ve olaylara daha geniş bir açıdan bakmanızı sağlar.
Şimdi, bu tarafsız gözlemci yerinden sahneyi bir kez daha izleyin. Bu pozisyonda tamamen nötr, yargısız bir yerden bakarak kendinize şu soruyu sorun:
"Bu durumu dışarıdan izleyen biri olarak, kendime ne tavsiye verirdim?"
Cevabı zihninizde netleştirin ve dilerseniz bir kağıda yazın. Çoğu zaman bu tavsiye, zaten kalbinizin derinliklerinde bildiğiniz ama unuttuğunuz bir gerçeği fısıldar.
Şimdi, sahnenin yeniden size doğru döndüğünü ve kendinizi olayın içinde bulduğunuzu hayal edin. Az önce gözlemci olarak verdiğiniz tavsiyeyi hatırlayın:
"Bu tavsiyeyi kabul edebilir miyim?"
Bedeninizdeki, zihninizdeki ve kalbinizdeki değişimi fark edin. Belki bir hafifleme belki de bir aydınlanma... Olayın üzerindeki yükün nasıl azaldığını gözlemleyin.
Bu uygulamanın bir sonraki aşaması, karşınızdaki kişinin alanını deneyimlemek olabilir. Onun gözlerinden görüp, onun duyduklarını duyarak ve hissettiklerini hissederek bir bağlantı kurmak...
Ancak, sadece bu basit ama derin 5 adımlık pratiği uygulamak bile, kendinizi yeniden dengelemenin ve olayları daha net görmenin güçlü bir yolu olabilir.
Çünkü, en iyi tavsiyeyi genellikle kendi içinizdeki o sakin ve tarafsız gözlemci verir.
Fotoğraf: iStock