Lezzetlerin, dokuların ve geleneklerin bir senfonisi olan İtalyan mutfağı, tartışmasız dünya çapında en ünlü gastronomi destinasyonlarından biri olarak anılıyor. İtalya'nın gastronomik çekiciliği ise yalnızca lezzetlerinde değil her yemeğin, bölgenin, ailelerin, festivallerin ve tarihin hikayelerini anlatabilme yeteneğinde yatıyor. Mutfak açısından ağır sıklette yarışan tarih hazinesi Roma mutfağı, kaliteli malzemelere ve asırlık tariflere dayanan sadeliğiyle karakterize edilirken makarnaya etli bir eşlik sunan ünlü Bolonez sosunun gururlu evi Bolonya mutfağı adeta bir keşif niteliği taşıyor. Roma'da Marco Martini ve Bolonya'da Emporio Armani Caffè e Ristorante'de bu tatları denemelisiniz. Dünya çapında pizzanın doğduğu yer olarak tanınan Napoli ise; Napoliten pizzası ile sadeliğin gücünü simgelerken, üzüm bağları bölgesi olan Toskana da taze ürünler, peynirler ve dünyaca ünlü şaraplarıyla doyurucu ve rustik bir mutfak sunuyor.
Canlı renkleri, ritmik müziği ve manzaraları kadar çeşitlilik gösteren mutfak yelpazesiyle İspanya, Avrupa'nın gastronomi merkezi olmayı gururla sürdürüyor. Katalonya'nın kalbi Barselona, sohbet teşvikçisi nefis küçük tabaklardan oluşan tapas'lardan patatas bravas'a hatta gambas al ajillo'ya kadar geniş bir seçki sunarken, Bask Bölgesi'ndeki pitoresk bir sahil kasabası olan San Sebastián ise Michelin yıldızlı restoranlarıyla bölgeyi yıldız bir konum haline getiriyor. Avrupa'nın En İyi Restoranı 2023 listesinde ikinci sırada yer alan Disfrutar restoran Barselona'da; listenin 31'inci sırasında yer alan Mugaritz, San Sebastian'da fırsat yaratıp yolunuzu düşürmeniz gereken restoranlardan. Görkemli Endülüs şehri Sevilla ise zeytinyağıyla zenginleştirilmiş soğuk domates çorbası Salmorejo ile İspanyol özünü temsil ederken, Paella'nın doğduğu yer unvanını taşıyan Valensiya safranlı pilav, sebzeler, et ve deniz ürünlerinden oluşan bu ikonik yemek ile şehrin canlı, aromatik ve geleneklerle dolu ruhunu yansıtıyor. Her bölgenin kendine özgü kimliği ise İspanyol mutfağının içerdiği karmaşık lezzet mozaiğine katkıda bulunuyor.
Yüzyıllar boyunca titizlikle yetiştirilen lezzetlerin, tekniklerin ve geleneklerin zengin bir tablosu olan Fransa, Avrupa'nın mutfak başkentlerinden biri olarak anılıyor. Küresel gastronomi topluluğu için standartları ve trendleri belirleyen ülkede tarih ve çağdaş lezzetlerle yankılanan yemekler sunmak için asırlık teknikleri yenilikçi dokunuşlarla birleştirerek, taze ve yerel malzemelere öncelik veriliyor. Üstün mutfağı zarafetle eş anlam taşıyan Paris'in restoranları sofistike teknikler ile en kaliteli malzemeleri sergilese de sokakları başka bir mutfak hikayesi anlatıyor. Paris'te bu enfes tatları Table by Bruno Verjus, Septime, Pénitude gibi restoranlarda tatmanızı öneririz. Yemek sunumları da şarapları kadar baş döndürücü olan Bordeaux'nun lezzetleri ise, bölgenin ürettiği şarapları tamamlayacak şekilde hazırlanırken, ülkenin mutfak dünyasında atan kalplerinden bir diğeri Lyon bouchon'ları ve geleneksel restoranları, bölgenin zengin tarımsal zenginliğini ve iyi yemek sevgisini yansıtan doyurucu, duygusal yemekler sunuyor.
İber Yarımadası'nın cevheri olarak adlandırılan Portekiz, denizcilik tarihi kadar derin bir de mutfak mirası sunuyor. Ülkenin mutfak çekiciliği, rustik ve orijinal olarak tanımlanan yemeğe, özgün yaklaşımında yatıyor. Bacalhau ya da morina balığı Portekiz mutfağının özünü zarif bir şekilde yansıtan Lizbon'un kalbinde özel bir yere sahipken, üzerine tarçın ve pudra şekeri serpiştirilen kremalı muhallebi tartı olan ünlü pastel de nata da, şehrin gastronomik kimliğiyle eş anlamlı hale gelmiş durumda. Belcanto restoran, yolunuzu çevirebileceğiniz en güzel noktalardan biri. Porto ise canlı kültürünü ve zengin geleneklerini yansıtan bir mutfak repertuvarı sunuyor. "Küçük Fransız" olarak tercüme edilen Francesinha sandviçi, eritilmiş peynirle kaplanmış ve baharatlı domates ve bira sosuyla ıslatılmış, kurutulmuş jambon, biftek ve sosisten oluşan leziz yaratımları Porto'nun ne kadar cesur bir tarza sahip olduğunu gözler önüne seriyor.