Aslı TANDOĞAN - [email protected]
Ege’nin öteki kıyısındaki Atina’ya doğru yola çıkıyoruz. Bir saat sonra Yunan medeniyetinin başkenti komşu Atina’da olacağız. Kuş uçuşu bir saat mesafedeki Atina, THY’nin günde 5-6 kez düzenlediği karşılıklı seferlerle Bodrum’a ya da Antalya’ya gitmek kadar yakın aslında. THY konforuyla 1 saat 20 dakika süren uçak yolculuğunun ardından Atina International Elefterios Venizelos Havalimanındasınız. Atina ve Attika bölgesine hizmet vermekte olan havalimanı kente 20 kilometre, yaklaşık yarım saatlik mesafede. Havaalanına varışınızdan itibaren toplamda iki saat süren bu yolculuğun ardından son derece tanıdık bir kültürün içinde buluyorsunuz kendinizi. Konuşulan dil, yazılar ve tabelalar ilk başta epeyce bir yabancı gelse de, öyle bir kültürel bir çekim var ki aramızda, bize bu yabancılığı anında unutturan ve yaşamadan asla anlaşılmayan… Bu kadar kültürel benzerlik, bu kadar iç içe yaşamışlıkla iki toplum, iki kültür birbirinden ne kadar farklı olabilirdi ki zaten, olamazdı elbette… Yunanistan’ın başkenti Atina, bunun canlı örneğini bizzat yaşattı bize bu gidişimizde… Birçoğu adalar olmak kaydıyla son on yıl içinde Yunanistan’a birçok kez ayak bastım ama yanlış hatırlamıyorsam 2002 yılı idi en son Atina ziyaretim. Ve bu kadar güzel, bu kadar bize benzer bir şehir olarak kalmamıştı hiç aklımda. Belki turist gibi belli başlı noktaları gezmek yerine, sanki kırk yıllık dostlarla buluşmuşçasına şehri köşe bucak gezmekti bana bunu hissettiren ve bize bu keyfi getiren… Yurdumuzu aratmayan sıcak bir karşılama, dostane tavırlar ve benzer ezgiler arasında yaşattı bu duyguları bize Atina.
Antik Yunan’dan bu yana Atina
Antik çağlardan bu yana önemli bir ticaret ve kültür merkezi olan Atina, kozmopolit ve modern bir şehir. İsmi koruyucusu olduğu Savaş Tanrıçası Athena’dan gelen Atina, 4 milyonluk nüfusuyla Yunanistan’ın hem başkenti hem de en büyük kenti. Son nüfus sayımında 11 milyon olan Yunanistan nüfusunun 3’te birine ev sahipliği yapan Atina, hareketli sokakları, kafeleri, restoranları ve sıcakkanlı insanları ile kendinizi hem Avrupa’da hem de kendi ülkenizdeymiş gibi hissedeceğiniz yegane başkent. Atina’daki ilk durağınız hemen yanı başınızda keşfedilmeyi bekleyen Akropolis olmalı tabii ki. ‘Yukarıda bulunan şehir’ anlamına gelen ve eski Yunan kentlerinin yanı başındaki yüksekliklere verilen bu isim ile bütünleşen Atina Akropolü, kentin tam ortasında, kente hakim bir kayalık üzerindeki heybetli konumu, etkileyici mimarisi ile içinde Parthenon gibi milattan öncesinden kalma birçok eski yapıyı barındıran önemli bir tarihi eser. En temel amacı, tanrıların oturacağı yüksek yerler inşa etmek olan Antik Yunan akropollerinin en çok bilineni, kentin koruyucu tanrısı Athena için inşa edilen Atina Akropolü elbette. Akropolün kente hakim bir tepe üzerinde kurulu olması hem dini hem de askeri açıdan önemli bir kriter. Athena Nike Tapınağı, Parthenon, Erekhtheion ve Propylaia dahil olmak üzere bu görkemli yapılar bütününde yer alan tüm antik yapılar, Pentelikon Dağı’ndan çıkarılan özel bir mermerle, inşa edilmiş. M.Ö. 5 ve 6. yüzyıllardan kalma tapınakları ile UNESCO Dünya Mirasları Listesi’nde yer alan Akropolis gezinizin başına ya da sonuna mutlaka Akropolis müzesini de eklemeyi unutmayın! Açık hava müzesine giriş ücreti büyükler için 12 Euro, küçükler içinse yarı yarıya… Şehrin tam ortasında heybetli bir şekilde yükselen Akropolis’e yürüyerek ya da metro dahil pek çok şekilde ulaşabilirsiniz. Kentten 90 metre, deniz seviyesinden ise 150 metre yükseklikteki Akropolis’e giderken, bir hayli tırmanacağınızı hesaba katarak ayağınızda spor, düz ve rahat bir ayakkabı olmasına dikkat edin! Antik Yunan mimarisinin en eski ve en tipik örneklerinden biri olan ve kentin tam ortasında 90 metre yükseklikteki bir kayalık üzerinde heybetli bir biçimde konumlanan, geceleri muhteşem bir şekilde ışıklandırılan Akropolis’i kentin her yer yerinden rahatlıkla görebilirsiniz. Atina’da tarihin izlerinden ve antik kalıntılardan kaçmanıza imkan yok! Antik Yunan’dan kalma kalıntılar neredeyse her yerde karşınıza çıkıyor, metro istasyonunda bile!
Takı ve mücevher cenneti
Plaka’nın içinden geçerek ulaşacağınız seçkin ve elit insanların mekanı olarak bilinen Kolonaki için ise Atina’nın Nişantaşı’sı diyebiliriz. Sanat galerileri, butik otelleri, stil sahibi kafeleri, keyifli restoran ve barları, tasarımcı butikleri, lüks markaları ile son derece elit bir atmosfer sunan Kolonaki’de Atina’nın en kalburüstü insanlarının yaşamına tanık olabilir, onlarla aynı mekanlarda vakit geçirebilirsiniz. Burada gezerken alışveriş yapabileceğiniz harika mücevherler ve farklı tasarımlar yapan takı butikleri bulabilirsiniz. Mücevher ve takı demişken Atina’da görmeniz gereken yerlerden biri takı ve dekoratif sanatlar açısından benzersiz bir örnek sunan İllas Lalaounis Mücevher Müzesi. 1993 yılında kar amacı gütmeksizin İllas Lalaounis tarafından kurulan ve günümüzde kızları tarafından işletilen müze, 1940 ile 2000 yılları arasında kültürel tarihle harmanlanarak tasarlanan ödüllü pek çok takı koleksiyonuna ev sahipliği yapıyor. İllas Lalaounis Mücevher Müzesi’nin her biri farklı bir dönemi yansıtan bu şaheser takı koleksiyonlarını görmeden dönmeyin!