Paris, Avrupa'nın belki de en çok turist çeken ve popüler olan şehirleri arasında ilk sıralarda yer alıyor olabilir. Ne de olsa her yıl yaklaşık 20 milyon turist tarafından ziyaret edilen bir Paris'ten bahsediyoruz. Bu şehri turist gibi değil de tam bir "Parisien" gibi yaşamalısınız. Romantik sokaklarında dolaşırken bir kafede kahvenizi yudumlayabilir, dünyanın en ünlü eserlerinin yer aldığı müzeleri gezebilir, modanın merkezine yakışır bir şekilde giyinebilir, antika pazarlarında "uniq" bir parça arayabilir ve elbette güzel bir yemeğin tadını çıkarabilirsiniz. Tüm bu anlatımlardan sonra gözünüzde ünlü "Emily in Paris" dizisi canlanmış olabilir. Siz onun kadar renkli giyinmek istemiyor olabilirsiniz ama bu şehir her renge kucak açıyor, unutmayın.
Şehre gelmeden önce birçok öneriye sahip blog sitesi, sosyal medya takipçisinin yorumu, YouTube videoları izleyebilirsiniz. Bunların içinde size en yakın olanları belirleyin ve listenizi ona göre hazırlayın. İşe ilk olarak nerede kalacağınıza karar vermekle başlayabilirsiniz. Otelde mi, evde mi kalmak istiyorsunuz? Terası olan, şehir manzaralı bir ev de hiç fena değil! Ardından kalacağınız yerin bölgesine karar verin. Kısa süreli bir tatilse şehir merkezine daha yakın bir adres seçmek daha avantajlı olabilir. Seine Nehri'nin iki yakasına kurulan şehir, 20 bölgeye ayrılmış. Her bölgede tarihi bir yapı ve güzel yemek yiyebileceğiniz adresler de bulabilirsiniz. Merkezi bir konum tercih ediyorsanız, St. Germain, Montmarte, Champs-Élysées, Louvre, Opera veya Bastille bölgeleri ideal. Le Marais bölgesi ise son yıllarda popülerliğini koruyan noktalardan biri, burasını da listenize ekleyebilirsiniz. Bu şehirde nerede kalırsanız kalın, tıpkı sokakları gibi birbirine bağlanan harika bir metro ağına sahip. Metro tercih etmeyenler için de yine Uber görev başında!
Yılın hangi mevsimi gidecek olursanız olun ona göre bir program yapabilirsiniz. Mevsim olarak ılıman bir iklime sahip. Kış döneminde sıcaklık ortalama sekiz derece olurken yaz döneminde bu 25-30 derecelere kadar çıkıyor. Elbette küresel iklim değişikliğinden dolayı yaz döneminde aşırı sıcaklarla da karşılaşabilirsiniz. Sonbahar ise Paris sokaklarını keşfetmek için ideal bir dönem. Popüler bir şehir olduğu için farklı sektörlerden fuarları da sıkça görebilirsiniz. Paris Moda Haftası, Maison Objet Dekorasyon Fuarı, Paris Maratonu gibi popüler etkinliklerle de şehirde karşılaşmanız muhtemel. Bu tarihlere önceden dikkat etmelisiniz. Şehirde ekstra bir yoğunluk oluyor.
Her gezginin hayali Eyfel Kulesi önünde fotoğraf çektirmek olabilir mi? O zaman oradan başlayabilirsiniz. Şehri kuşbakışı görebileceğiniz, Paris planlamasının nasıl çizildiğini keşfedeceğiniz bu ziyaret sonrasında kentin sokaklarına kendinizi bırakabilirsiniz. Louvre Müzesi, Opera Binası, Sacre Coeur Katedrali, Notre Dame Katedrali gibi şehrin diğer simgelerini de yine aynı gün keşfedebilirsiniz. Seine Nehri'nde bir gezintiye çıkıp, Champs- Élysées de boydan boya yürüdükten sonra şehrin parklarında soluklanabilirsiniz. Ama acele etmeye gerek yok, sindire sindire bu şehri gezmelisiniz. Her köşe başında sanat eseri görünümünde olan binaları keşfederken hikayelerine de göz atmayı unutmayın.
Ara sokaklarda karşınıza çıkan küçük kafelerde soluklanmayı, öğün atlamadan Fransız mutfağından lezzetler tatmayı unutmayın. Görmeniz gereken yerleri programlarken günlere ayırmalısınız. Elbette hepsini bir anda görebilirsiniz fakat içinize sindirerek gezmek gibisi yok! Mesela Louvre Müzesi için önceden bilet alabilirsiniz. Yılda neredeyse sekiz milyon ziyaretçinin geldiği bu müzede her eserin önünde bir dakika geçirseniz, müzenin tamamını gezmeniz yaklaşık 64 gün sürüyormuş. O yüzden önceden planlamanızı yapmalı ve en çok hangi eserleri görmek istediğinize karar vermelisiniz. "Mona Lisa" ve "Venus de Milo" gibi başyapıtları görebileceğinizi unutmayın. Buraya kadar gelmişken hemen yakınında Rue de Rivoli'de yer alan Angelina'da sıcak çikolata içip enfes tatlılarından yiyebilirsiniz. Yine bu noktada yer alan Paris'in ünlü Jardin des Tuileries'de soluklanabilirsiniz. Palais Royal Bahçeleri yine hemen yakınında yer alıyor. Opera bölgesine yine buradan geçebilirsiniz.
Şehri ikiye ayıran nehir hattında tur yapabilirsiniz. Rehber eşliğinde gerçekleşen turlarda şehir tarihi hakkında bilgiler de alabilirsiniz. Şehrin bir başka ikonik adresi olan Notre Dame Katedrali, 2019 yılında büyük bir yangın geçirmişti fakat beş yıllık bir restorasyonun ardından Notre Dame Katedrali kapılarını yeniden açtı. Burası gotik mimarinin şaheserlerinden biri olabilir. Şehrin kalbi olan bu katedralin detaylı vitrayları ve heykelleri büyüleyici. Le Marais bölgesine yakınlığınızdan dolayı sokaklarını, sanat galerilerini ve alışveriş noktalarını gezebilirsiniz. Yürüyerek Seine Nehri'ne paralel ilerlerken St. Germain'de Cafe de Flore'de mola verebilirsiniz. Şehrin ikonik adreslerinden biri olan bu noktada günün her saati bir şeyler yiyebilirsiniz. Ama mutlaka dondurmalı profiterol yemeyi atlamayın. Bu bölgede de yine sokak aralarında kaybolabilir, farklı markaları keşfedebilirsiniz.
Champs Élysées, yine şehrin en popüler adresleri arasında yer alıyor. Geniş caddesi, kaldırımları, lüks markaları, ünlü alışveriş noktaları, kafeleri ve restoranlarla dolu olan caddesinde gündüz gezmek kadar, akşamı da keyifli ve renkli oluyor. Şehrin genelinde gece görüntüsü ışıl ışıl! Hatta Eyfel Kulesi de akşam saatlerinde belli zaman aralığında ekstra ışık gösterilerine sahne oluyor. Moulin Rouge, Lido gibi ünlü gösterilere ve müzikallere de gidebilirsiniz. Elbette önceden biletlerinizi almalısınız. Görkemli dekorları, büyüleyici sahne şovları ve kostümleriyle unutulmaz bir deneyim yaşayacağınıza emin olabilirsiniz. La Voix d'Or, Aslan Kral, Ulysses, l'Odyssée Musicale ve La Haine müzikalini, 2025 sezonunda da izlemeniz mümkün.
Montmartre için, Paris'in en bohem semti diyebiliriz. Şehrin tepe noktasında yer alan Sacré-Cœur Katedreli'nden şehri kuş bakışı izleyebilir, dar sokaklarında gezebilirsiniz. Burası için aynı zamanda "ressamlar tepesi" de deniyor. Kendi resminizi çizdirebilir, küçük dükkanlardan hediyelikler alabilirsiniz. Buraya kadar gelmişken bir soğan çorbası içmeyi ihmal etmeyin. Meydanda yer alan restoranlardan birini deneyebilirsiniz. Ekmek içinde gelen çorba gerçekten de lezzetli.
Ünlü Versay Sarayı, Paris'in batısında bulunuyor. Güzel bir havada burayı da gezebilirsiniz. Bahar dönemi olursa bahçeleriyle ünlü olan sarayda, yeşil alanlarını en canlı haliyle görebilirsiniz. Paris'in merkezinden saray yaklaşık 24 kilometre uzaklıkta. Kraliyetin ihtişamının ve bazılarına göre çöküşün simgesi olan Versay, genellikle akıllara Fransa Kralı XIV. Louis'yi getiriyor. Ama elbette tarihine baktığımız zaman Versay'ın en ikonik karakteri olan Marie Antoinette'i unutmamak gerek. Tarihten biraz uzaklaşıp şehirde eğlence turu yapmak istiyorsanız, o zaman rotanızı Disneyland Paris'e çevirebilirsiniz.
Sanatı, tarihi ve romantik atmosferiyle dünya çapında ünlü olan şehirde zaman geçirdikçe, daha çok kalmak isteyeceksiniz. Kültürel keşif yolculuğunda size eşlik eden tüm detaylar zamanı ölümsüz kılacak. Hem gastronomisini hem de şehrin güzelliklerini keşfetmek size emin olun unutulmaz anılar bırakacak.
Fotoğraflar: Getty Images Türkiye, iStock, Shutterstock