Güneşin en tepeden vurup kavurucu sıcaklarla yakmadığı, deniz melteminin efil efil estiği, sonbaharın yavaş yavaş yüzünü gösterdiği eylül ayında tatil yapmaya ne dersiniz? New York'tan, Lizbon ve Barselona'ya dek eylül ayında tatil listenize eklemeniz gereken, dünyadan rotaları derledik.
Mevsimin son demlerinde yaz sıcağını biraz daha hissetmek istiyorsanız, Marakeş sizler için doğru adres. Atlas Dağları'nın dibinde yer alan, 'kırmızı şehir' olarak da bilinen Marakeş'te sıcaklık eylül ayında en yüksek 33, en düşük 19 derece aralığında oluyor. Deniz kabukları ve bitki özlerinden elde edilen bin yıllık karışımların ürünü renklerden kırmızının, Fas coğrafyasında kötülüklerden koruduğuna inanılıyor.
Yves Saint Laurent, Talitha Getty, Bill Willis gibi isimlerle birlikte 1960'lı yılların bohem kalabalığının hikayelerine ev sahipliği yapan şehir, -Arapçada bahçe anlamına gelen- Riad'larından; baharat, tekstil ve el sanatları gibi ürünlerin satıldığı geleneksel pazarları ve sakinleştirici atmosferiyle Saadian lahitlerine dek duyularınıza hitap eden bir deneyim vadediyor. 19. yüzyıldan kalma tipik Fas mimarisine sahip olan Marakeş Müzesi'nden, Medine'nin eteklerindeki bit pazarlarına dek Marakeş şehri, yüzyıllık tarihiyle gelen misafirlerine uçsuz bucaksız bir keşif alanı sunuyor. Tabii bir de dillere destan, nane çayını...
İspanya'nın nüfus bakımından ikinci en büyük kenti Barselona'da, sıcaklık gündüzleri ortalama 25, geceleri ise 19 derece civarında. Barselona yerlileri tatilden dönse de şehrin kapıları turistlere her daim açık. Yazdan kalma eylül ayını iyi değerlendirmek isteyen yerliler ve turistler hala sahillere gidiyor, yemeklerini dışarda yiyor ve partilere devam ediyor.
Üstelik Barselona'yı eylül ayında tercih edenleri, sürpriz bekliyor. Katalonya'nın ulusal bayramı sayılan, şehrin geçit törenlerinden, konserlere dek çeşitli kutlamalarla kapatıldığı sokakları yılın en görkemli zamanına ev sahipliği yapıyor. Eylül ayında Antonio Gaudi'nin şehrini biraz Paella ya da Tapas yiyip biraz da La Rambla Caddesi'nde turlayarak keşfetmek hiç fena olmaz, öyle değil mi? Eylül ayının üçüncü haftasında düzenlenen La Merce Festivali'de cabası.
Sonbahara adım attığımız eylül ayında, hala sayfiye bir hayat yaşamak istiyorsanız Lizbon şahane bir seçenek. Pastel renklere boyanmış evleri ve kırmızı çatılarının şiirsel manzarasıyla Lizbon'un, son yıllarda bu kadar popülerleşmesine şaşmamalı. Üstelik okyanustan gelen taze deniz ürünleriyle de sadece turistik değil gurme odaklı yolculuklar yapmanızı da mümkün kılıyor. Yerlisi işe ve okula dönerken, Lizbon meydanları ve hala devam eden partileri de haliyle turistlere kalıyor.
Masallardan fırlamış Pena Sarayı'nı gezerek zaman tünelinde bir yolculuğa çıkabilir, Rua Augusta caddesinde alışverişin keyfine varabilir, şehrin yokuşlarını sarı renkli tramvaylarla alt edebilirsiniz. Tüm bunları yaparken enerji depolamak da mühim, tabii. Portekizli, kremalı tart olarak da bilinen Pasteis de Nata'ya ne dersiniz? Ortalama 26 derecede seyreden sıcaklıklarla, yaz güneşinin tadını hala çıkartabilirsiniz.
İtalya'nın yazı kadar sonbahar esintilerinin de meşhur olduğunu biliyor muydunuz? Bizzat keşfetmek isterseniz, rüyaların bölgesi Toskana sizleri ağırlamaya hazır. Gündüzleri 27, akşamları 17 derece sularında gezinen sıcaklıklar hala havuz kenarında uzanmak ve tarihi villaların bahçesinde açık havada yemek yemek için ideal bir ortam sunuyor.
Toskana'nın romantik manzaralarla çevrelenmiş yerel bağlarını deneyimlemeye biraz mola vermek isterseniz, başkent Floransa'ya doğru minik bir yolculuğa da çıkabilirsiniz. Medici mirasından San Gimignano'nun masalsı sahnelerine dek Leonardo Da Vinci ve Michelangelo'nun şehrinde tarih ve sanat kokan bir deneyim yaşayın. Belki Toskana'da içinizdeki gizli gurmeyi, Floransa'da ise gizli sanatçıyı keşfedersiniz, belli mi olur?
Alicia Keys'in de şarkısında dediği gibi "New Yorkluyum, yapamayacağım şey yok." New York, bildiğiniz gibi New York. Sayısız dizi ve filmlerin çekildiği, ödül törenlerine başkentlik yapan, dünyanın farklı coğrafyalarındaki lezzetlerin sunulduğu yıldızlı restoranlara sahip olan, alışveriş konusunda bambaşka bir dünya sunan, uğruna şarkılar ve romanlar yazılan, dünya yıldızlarının yaşadığı, sayısız sıfata sahip modanın, gurmenin, sanatın ve Hollywood'un şehri.
Kimileri için bir klasik kimileri için de her daim keşfe açık sonsuz bir derya. Long Island'da yaşanan bunaltıcı ağustos sıcaklarından sonra vites değiştiren New York, sonbaharla birlikte yeni başlangıçlara kapı aralıyor. Central Park, Empire State Building, Rockefeller Center, Harlem Bölgesi, Metropolitan ve Solomon Guggenheim Müzeleri, Soho, Times Meydanı ve Beşinci Cadde... Liste uzar da uzar. Üstelik en yüksek derece sıcaklığın 25 olduğu New York şehrini, eylül ayında yürüyüş rotaları oluşturarak da keşfedebilirsiniz. Bildiğiniz üzere şehirde hayat 24 saat devam ediyor. Alicia Keys'in de şarkısında dediği gibi "New York'tasın, bu caddeler seni yepyeni hissettirecek."
Kalimera! Eylül, adalıların en sevdiği ay. Kavurucu yaz sıcakları geride kalırken, inişli çıkışlı yamaçlara ev sahipliği yapan kasabalarda akşamlar daha da serin. Mevsimin Santorini'ye eylülde torpil geçtiğini düşünenler haklı. Gün boyu maviliğini koruyan gökyüzü, gün batımıyla altın rengine boyanırken; deniz her zamankinden daha sıcak.
Yaz rüyası Santorini, eylül ayında da uykusundan uyanmaya niyetli değil. Taze deniz mahsullerini Kaldera manzaraları eşliğinde yiyebilir, Oia köyünde turistik bir deneyim yaşayabilir, volkanik plajlarda Ege mavisinin keyfine varabilirsiniz. Yerlisinden bir farkınız olmasın istiyorsanız adadan veda ederken Adío, demeyi unutmayın.
2 buçuk hafta süren olimpiyatlara ev sahipliği yapan Paris, turistlerini yollarken, yerlileriyle birlikte yeni sezonu karşılamaya hazır ve nazır. Üstelik şehir olimpiyatlardan sonra başka bir büyük etkinliğe daha ev sahipliği yapıyor. Eylülün sonunda moda haftasının gerçekleşeceği Paris, öncesinde birkaç hafta da olsa sakinlik vadediyor.
Eyfel Kulesi'nden Versay Sarayı'na, Orsay Müzesi'nden Lüksemburg Bahçesi'ne dek şehrin klasiklerini tam bir turist edasıyla keşfedebilir, enerji toplamak için ödüllü Fransız şeflerin imza tabaklarını deneyimleyebilir, moda haftası öncesinde şehrin vintage kıyafetlerle dolu ikinci el pazarlarını ziyaret edebilirsiniz. Havalar ise yazı aratmayacak kadar sıcak. Tatil valizinizi pek de değiştirmenize gerek yok sanki, bizden söylemesi.Müzik listenize Ed Sheeran'dan Galway Girl şarkısını ekleyerek yeni rota oluştur, diyebilirsiniz. İrlanda'nın batı kıyılarında yer alan, adını Gaillimh Irmağı'ndan alan namıdiğer Kabileler Şehri, sisli gökyüzü, yağmurlu havası ve sarılı turunculu yapraklarıyla sonbahar mevsimini hakkıyla yaşayacağınız bir lokasyon. Eyre Meydanı'nda içinizdeki şehirliyi kucaklayabilir; Cliffs Of Moher'da aksiyon sever bir turiste dönüşebilirsiniz. Athenry Kalesi ise zamanda yolculuk deneyimi için birebir.
Galway'in güneyindeki The Claddagh ise meşhur sevgi ve sadakatin temsili sayılan yüzüğün ev sahibi sayılan önemli bir balıkçı köyü. Yaz mevsimine kesin bir veda yapıp, sonbahara doğrudan giriş yapmak istiyorsanız Galway sizi bekliyor. Eylül ayında gerçekleşecek Uluslararası İstiridye Festivali'nde sizi bekleyen lezzetli deniz ürünlerinin yanında şehri saran, sürdürülebilirlik konusunda yıldızlı restoranları deneyimlemeden önce valizine birkaç tane kışlık parça koyduğunuzdan emin olun. Zira hava sıcaklıkları gündüz 17, geceleri ise 10 derece.