Bangkok’un beş yıllık yeşil planlaması diğer ülkelere örnek olacak cinsten. Bangkok’ta vatandaşların tükettiği yemek yağı geri dönüştürülerek, bio-dizel elde ediliyor. Karbon salınımını engellemek için ise ciddi adımlar atılıyor. Bangkok Belediyesi hava kirliliğinin önüne geçmek adına bilim adamları ile çalışıyor, verimli projeler hayata geçiriyor. Şehrin nüfusu son derece yoğun olsa da Bangkok’un sürdürülebilirlik adına hayata geçirdikleri, size de iyimser bir geleceğin hayalini kurdurmuyor mu?
San Francisco’nun yüzde 17’si parklara ve bahçelere ayrılmış. San Franciscolular toplu taşıma kullanmayı tercih ediyor, şehrin yokuşlu yollarında bisiklet sürmekten gocunmuyorlar. U.S. Green Building Council’s LEED Sertifikasyon sistemine kayıtlı 70’ten fazla projesi ile şehir aynı zamanda dünyanın en önemli yeşil şehirlerinin başında geliyor. Güneş panelleri, rüzgar gülü ve enerji tasarrufu gibi kamu hizmetleri ile sürdürülebilirliği ilke edinen San Francisco çevre dostu gezginlerin favori rotalarından olmaya aday.
Gaudi’nin imzasını attığı, estetiğin başkenti Barcelona yalnızca sanatı şehir hayatının ayrılmaz parçası kılması ile değil çevre dostu belediyesi ve sürdürülebilir uygulamaları ile de biliniyor. Barcelona adeta yaya dostu. Güneş enerjisi kullanımı teşvik ediliyor, caddelerde ve sokaklarda inovatif bir park sistemi hayata geçiriliyor. Çevre kirliliği ile savaşırken fakirliği es geçmeyen belediye, özellikle bu zamana kadar göz ardı edilmiş bölgelere dikkatini çevirmiş durumda.
Asya’nın en güzel manzaralarına ev sahipliği yapan Singapur, modern şehir yaşamının doğa ile uyumlu bir şekilde buluştuğu nadir örneklerden. Şehirde yedi milyonun üzerinde ağaç var, bunların üç milyonu cadde kenarlarında. Yılda 50 binin üzerinde ağaç diken belediye, Singapurluların fizyolojik ve psikolojik gelişimlerinin önündeki en büyük engellerden birinin çevre kirliliği olduğu görüşünde. Yere sakız atmanın veya tükürmenin yasak olduğu Singapur, sizce de mutlu şehir yaşamının peşinde olanlar için ideal değil mi?
Listemize Afrika’dan dahil olan tek şehir Uganda’nın başkenti Kampala. Fakirlik ve çevre kirliliği ile uzun yıllardır mücadele eden Kampala, şehir tarımı sistemini hayata geçirerek yerel gıda üretimini adeta baştan yapılandırdı. Uganda Hükümeti’ne örnek olan bu sistem, Kampala’nın dünya çapında konuşulmasının önünü açtı. Caddelerindeki ticari taksileri minimuma indirmek için çalışmalar yapan şehir trafik cezası ile trafik sıkışıklığının önüne geçmeyi, otobüs sistemi ile toplu taşımayı teşvik etmeyi hedefliyor.
Kuzey şehirleri denince akla zaten doğanın yemyeşil çocukları geliyor ancak Kopenhag sürdürülebilirlik konusunda attığı adımlarla da sık sık adından söz ettiriyor. Kıyıdan açıkta yer alan devasa rüzgar santrali ile turistlerin ilgisini çeken şehir, 2000 yılında açılışını yaptığı metro sistemi ile toplu taşıma kullanımını teşvik ediyor. Kamuya açık su alanlarının temizliği ve çevre planlaması ile “The European Environmental Management” Ödülü’ne layık görülen Kopenhag’ı ziyaret ederseniz Tivoli Bahçeleri’nde keyifli bir gün geçirmeyi unutmayın.
Brezilya’nın Curitiba şehri, düzenli toplu taşıma sistemi ile öne çıkıyor. Brezilya’nın bu altıncı büyük şehrinin nüfusunun yaklaşık dörtte üçü toplu taşıma tercih ediyor. Karbon salınımını minimuma indirmek için çalışmalar yapan belediye, şehrin dört bir tarafında kamusal parklar hayata geçirmeye devam ediyor. Curitiba’da kişi başına 580 metrekare yeşil alan düşüyor ve yapılan araştırmalara göre şehir sakinlerinin yüzde 99’u Curitiba’dan memnunlar.
Londra denince akla uçsuz bucaksız yeşilliği ile Hyde Park gelmiyor mu? Sis yeşile çökünce Londra çok daha güzel olmuyor mu? Yeşili korumayı bilen Londra, İklim Değişikliği Planı ile çevre dostu bir politika sürdürüyor. Londra enerji tüketiminin yüzde 25’ini yenilenebilir kaynaklardan sağlamak için adım atarken, önümüzdeki 20 yıl içerisinde karbon salınımını yüzde 60 oranında azaltmayı hedefliyor. Elektrikli araçlar ile sürdürülebilir bir politika izleyen Londra, ayrıca toplu taşımayı da desteklemeye devam ediyor.
Kanada yıllardır doğaseverlere yeşil ve mavinin en güzel manzaralarını sunmak ile övünüyor zaten. Dağlar ve denizler arasında bir cennet olan Vancouver, Kanada’nın en çevre dostu şehirlerinden bir tanesi. Hidroelektrik, güneş, rüzgar ve dalga gibi enerji kaynaklarını üst düzey kullanan, fosil yakıtların tüketiminin önüne geçmek adına önemli çalışmaları yapan şehir, enerjisinin yüzde 90’ını sürdürülebilir kaynaklardan sağlıyor. Yüz yıllık bir sürdürülebilirlik planlaması yapan belediyenin şehre en büyük hediyesi ise 200’ün üzerinde park ve bahçeleri.
Danimarka’dan yalnızca bir köprü ile İsveç’e geçebildiğinizi biliyor muydunuz? Malmö, İsveç’in en çevre dostu şehirlerinden bir tanesi. Parkları ve yeşil alanlarının bolluğu ile adından söz ettiren şehir, sürdürülebilir bir şehir yaşamı için dünyaya örnek olabilecek seviyede. Malmö’ye yolunuz düşerse İsveç’in meşhur köftelerini tatmayı sakın unutmayın.
Kolombiya’nın başkenti Bogotá suç oranının yüksek olması ile biliniyor olsa da son zamanlarda dikkatini çevre sorunlarına çevirmiş durumda. 1998’ten 2001’e kadar şehrin belediye başkanlığını sürdüren Enrique Peñalosa özel araçlara savaş açarken, yaya geçitlerini yeniledi ve toplu taşımayı teşvik etmek adına kapsamlı bir planlama yaptı. 180 mil uzunluğunda bisiklet yolu, 1200 metrekare yeşil alanı hayata geçiren Peñalosa, özel araçların kısıtlanması yoluyla şehrin trafiğini yüzde 40 azalttı. 2015’ten beri şehirde “car-free” günü var. Bir gün boyunca özel araçların trafiğe çıkışının yasak olduğu günde karbon salınımı minimuma inse gerek.
Belki Paris “Işıklar Şehri” olarak adlandırıldı yıllarca ama Sydney’in köprülerinin, yollarının ve binalarının ışıklar saçan durumu düşünüldüğünde şehrin Paris’ten aşağı kalır yanı olmadığını fark edersiniz. Neyse ki belediye son yıllarda enerji israfının önüne geçmek için çalışmalar yapıyor. İklim değişikliğine farkındalık yaratmak için şehri bir saat karanlıkta bırakan belediye, aynı zamanda yoğun olarak ağaç dikim çalışmaları yapıyor. Karbon salınımı ve yemek israfını engellemek için özel programlar ortaya koyan şehirde huzur içinde bir tatil yapacağınıza eminiz.
Amerikan filmlerinden aşinayız, Teksas sıcak, çok sıcak bir eyalet. Güneş tepede gün boyu dünyayı seyrederken, çevre bilinci olan bir belediyenin güneş enerjisinden yararlanmaması hayal edilemez. Austin, enerjisinin yüzde 20’sini yenilenebilir kaynaklardan elde ediyor. Austin Belediyesi şehrin yüzde 20’sini parklara ve kamu alanlarına ayırıyor. 32 millik bisiklet yolunda seyahat etmekten keyif alacağınıza, parklarda ve bahçelerde oksijene doyacağınıza eminiz.
Çevre Dostu Oteller - Gezi Rehberi