Dünyanın en prestijli tasarım etkinliği olarak anılan Salone del Mobile, 8-13 Nisan 2025 tarihleri arasında Milano'da, Rho Fiera'nın geniş koridorlarında yeniden hayat buluyor. Milano Tasarım Haftası'nda 63. edisyonuyla karşımıza çıkan bu dev organizasyon, her yıl olduğu gibi yalnızca mobilya ve iç mekân tasarımını değil, aynı zamanda çağdaş kültürü, sanatla iç içe geçmiş anlatıları ve insan odaklı düşünme biçimlerini de masaya yatırıyor.
Bu yıl mobilya fuarı, aynı zamanda sınırlarını sürekli genişleten bir düşünce platformu. Zira 2025 edisyonu, hem fiziksel hem de zihinsel olarak temas etmeye davet eden, duyulara hitap eden bir serüven olarak kurgulanmış. Bu serüvenin merkezindeyse insan var. Tasarımın köklerine, insan anatomisine, ışığın varoluşsal katmanlarına ve mekânla kurduğumuz duygusal bağlara kadar inen çok katmanlı bir anlatı bizi bekliyor.
Bu yılın iletişim kampanyası, ismini bir manifestoya dönüştürecek kadar güçlü bir ifade taşıyor: "İnsanlar İçin Düşünce". New Yorklu sanatçı ve fotoğrafçı Bill Durgin, bu konseptin yaratıcı zekâsı olarak karşımıza çıkıyor. Durgin'in işleri, insan bedenini soyutlamasıyla bilinir; ama bu kez, bedenin ve malzemenin kaynaşmasını anlatan, neredeyse meditatif bir görsel dil yaratıyor. Ahşap, metal, biyoplastik ve kumaş gibi maddelerle kurduğu ilişkide, insan vücudu bir ölçü birimiyken, bir varoluş biçimi olarak yeniden tanımlanıyor.
"Her şey birileri tarafından, birileri için tasarlanır," diyor Durgin. Bu cümle, Salone'un bu yılki ruhunu kusursuz biçimde özetliyor aslında. Estetik kaygıların ötesinde, tasarım yaşamın içsel döngüsüne temas ediyor. Sabah kahvaltısı hazırlarken elimizin uzandığı tabak, gün sonunda sırtımızı yasladığımız sandalye... Hepsi düşünülmüş, çalışılmış, şekillenmiş. Ve şimdi Salone del Mobile 2025 sayesinde, bu 'gündelik' olanın ne kadar incelikli olabileceğini bir kez daha keşfediyoruz.
Salone'un en etkileyici anlarından biri, kuşkusuz dünyaca ünlü sanatçı Robert Wilson'ın Castello Sforzesco'da hayat bulan "Mother" adlı enstalasyonu olacak. Wilson, ışıkla kurduğu şiirsel ilişkiyle tanınan, tiyatro, heykel, müzik ve dansı disiplinler arası bir bütünlükte harmanlayan bir yaratıcı dâhi.
Bu yıl Milano'da sergileyeceği proje, Michelangelo'nun neredeyse 90 yaşındayken üzerinde çalıştığı Pietà Rondanini'den ilham alıyor. Bitmemişlik haliyle öne çıkan bu heykel, Meryem Ana'nın oğlunun cansız bedenine duyduğu tarifsiz acıyı yansıtırken; Wilson'ın "Mother"ı, bu acının içinde parlayan ışığı, hareketi ve müziği bedenleştiriyor. Arvo Pärt'in etkileyici bestesi "Stabat Mater"in canlı performansıyla birleşen bu dramatik anlatı, sadece gözle değil, tüm bedenle hissedilecek bir deneyime dönüşüyor.
Salone'un dikkat çeken diğer platformları ise, kendi başına birer tasarım evreni kuran Euroluce 2025 ve SaloneSatellite. Işığın bilimle, mimariyle ve duygularla nasıl kesiştiğini irdeleyen Euroluce, bu yıl 10-11 Nisan tarihlerinde çok sesli bir buluşmaya ev sahipliği yapıyor. Konferanslar, atölyeler ve yuvarlak masa sohbetleriyle dolu bu iki gün, ışığı yalnızca bir aydınlatma aracıyken, anlatının ve atmosferin kurucusu olarak ele alıyor.
Robert Wilson dışında; sürdürülebilir güneş enerjili tasarımlarıyla tanınan Marjan van Aubel, Tokyo merkezli aydınlatma vizyoneri Kaoru Mende, multidisipliner kolektif DRIFT ve performatif enstalasyonların mimarı AJ Weissbard gibi önemli isimler, ışığın geleceğine dair fikirlerini paylaşacak.
Öte yandan SaloneSatellite bu yıl 25. yılını kutluyor. Genç tasarımcıları görünür kılmayı amaçlayan bu platform, bir fuar değil; bir keşif alanı. Corraini tarafından yayımlanan, Beppe Finessi küratörlüğünde hazırlanan "Universo Satellite" adlı kitap da bu kutlamanın bir parçası. Kitap, 1998'den günümüze uzanan bir yaratıcılık atlası gibi... Tasarımın sektör olmasıyla beraber bir dil, bir yolculuk ve bir aidiyet biçimi olduğunu vurguluyor.
Her yıl Nisan ayında Milano Tasarım Haftası'nda şehre yayılan bu kolektif enerji, kentin hem mimarisinde hem de ruhunda yankı buluyor. Şehirde yer alan onlarca galeri, butik otel, kafe ve kamusal alan, Salone süresince birer deneyim sahasına dönüşüyor.
Salone del Mobile 2025, bir fuar mobilyası olmasıyla beraber çağdaş yaşamla tasarım arasında kurulan yeni bir diyalog. Estetikle etik, teknolojiyle duygu, mekânla beden arasındaki sınırları bulanıklaştıran bir tasarım kutlaması. Ve bu kutlama, belki de her zamankinden daha fazla "insan için düşünmenin" ne demek olduğunu sorgulamamızı sağlıyor. Salone del Mobile 2025, hayatın içinde her gün fark etmeden dokunduğumuz tasarımların, nasıl birer kültürel ve duygusal anlatıya dönüştüğünü görmek için mükemmel bir fırsat.
Fotoğraflar: Salone del Mobile Milano