AKM'nin yenilenen keyifli opera binasına doğru ilerliyoruz. Harika bir prodüksiyonun provalarına adım adım yaklaşırken önce Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürü Tan Sağtürk'ün yanında alıyoruz soluğu. Bize hızlıca "Carmina Burana" oyununu anlatıyor. Çok heyecanlı; haklı da. Ne de olsa sahnedeki yenilikler, ikonik bir eser eşliğinde, teknik imkanlarla çok özel bir şova dönüşmeye hazır.
Hemen söze başlıyor: "Koreografik sahne kantatı, yaklaşık iki rejisörümüzün ve beş koreografımızın görevi üstlendiği yapımda teknik ekibimizle birlikte 150 kişi sahne üzerinde olacak. Teknik mekanik tarafı çok ön plana geçireceğimiz bir çalışma modeli oluşturmaya çalıştık. Yani dekorumuz aslında sahnenin bizzat kendisi. Biliyorsunuz olağanüstü bir sistem kuruldu ve bu sistem çeşitli eserlerimizde denendi. Don Giovanni'de denemiştik, Fındıkkıran'da kullandık, ancak tüm yapıyı daha iyi tahlil edebilmek için eserle çalışarak bunu yapmak durumundaydık. Önce sahnemiz bize bir şov yaptı. Şovun üzerine hesaplamalar gerçekleşti. Saniyelik hesaplamalarla hareket edildi. Ve tüm koreografik düzen bunun üzerine kurulmaya çalışıldı."
Aynı zamanda bu temsilin, opera ekibi için farklı bir anlama geldiğini de söylüyor mutlulukla Tan Sağtürk: "Tabii bu bize şöyle bir avantaj da sağladı diyebilirim. Devlet Opera ve Balesi'nin tüm kadrosu, bu büyük binada her gün performanslarını çalışıyorlar ve temsillerimizi veriyoruz. Ama ilk kez operanın tüm kadrosunun bir arada olması, güçlü bir aile duygusu oluşturuyor. Bu sebeple de hepimiz çok heyecanlıyız. Birbirini az tanıyanlar bile artık daha çok tanır hale geldi. Bu çalışmanın motivasyonu daha da artıracağını düşünüyorum ama en önemlisi elbette seyirciyle buluştuğumuz günlerde her şeyin asayiş berkemal olması ve seyircimizin mutlu olması."
İstanbul Devlet Opera ve Balesi tarafından sahnelenen "Carmina Burana", Atatürk Kültür Merkezi (AKM) Türk Telekom Opera Salonu sahnesinin tüm teknik imkanları ile 27 Nisan Cumartesi akşamı prömiyerini gerçekleştirdi. Solistleri, orkestrası, korosu, bale sanatçıları, çocuk korosu ve balesi, Modern Dans İstanbul sanatçıları ve özel tasarım ekiplerinin oluşturduğu yaklaşık 250 kişilik kadrosu ile "koreografik sahne kantatı" olarak sanatseverlerle buluşan eser çarpıcı bir şov sundu. Bu gösteriyi ekstra özel kılan detaylar ise Tan Sağtürk'ün değindiği gibi AKM Türk Telekom Opera Salonu'nun sahne matematiğinin gözler önüne serilerek sahnenin tüm teknik imkanlarının kullanılmasıydı.
Oyun boyunca döner sahne, sağ ve sol ön ve arka vagonların geçişleri, sofita borularının her birine bir zaman kodu verilerek adeta hepsinin birden dans ettiğine şahit olmak, farklı bir deneyimin kapılarını aralıyor adeta. "Carmina Burana" yeni koreografisi ve rejisi ile sahnenin en üst seviyede kullanıldığı görsel bir şova dönüşürken, ışık konsepti de bu görsel şovun önemli bir unsuru olarak dikkat çekiyor.
Bu çarpıcı yorumun rejisini Devlet Opera ve Balesi Genel Müdür Yardımcısı Volkan Ersoy ve İstanbul Devlet Opera ve Balesi Bale Başkoreografı Ayşem Sunal Savaşkurt üstlenirken Carmina Burana'da yer alan 24 parça, Volkan Ersoy'un yanı sıra Deniz Özaydın, Berk Sarıbay, Özgür Adam İnanç, Alper Marangoz ve Ferhat Güneş koreografileri ile hareket buluyor. Eseri İstanbul Devlet Opera ve Balesi korosu ve solist sanatçıları, soprano Nazlı Deniz Süren, tenor Ufuk Toker ile bariton Kevork Tavityan seslendiriyor.
Pek çok yerde fon müziği olarak duyduğumuz en sevilen eserlerden biri oldu hep "Carmina Burana". Zaman zaman reklamlarda zaman zaman farklı gösteriler ile ritim duygumuza boyut atlatmayı başardı. Bilmeyenler için eserin oluşum aşamalarına da değinelim... Beuern Şarkıları olarak da bilinen "Carmina Burana", Münih'teki Bayern Kütüphanesi'nde bulunan, 11, 12 ve 13'üncü yüzyıldan kalan 254 şiir ve dramatik metinden oluşuyor. Müzisyen kökenli bir aileden gelen Alman Carl Orff tarafından bu metinlerden seçilmiş şiirler üzerine sahne kantatı olarak 1936 yılında bestelenmiş ve ilk kez 8 Haziran 1937'de Frankfurt Operası'nda sahnelenmiş. Carmina Burana, Carl Orff'un Tironfi (Zaferler) üçlemesinin ilk eseri. Doğayı ve aşkı dile getiren metinlere dayanan eserin çoğu bölümleri Orta Çağ Latincesi ve bazı bölümleri Orta Çağ Almancası kullanılarak yazılmış. Eser ritmik ve metrik yapıya sahip olan şarkılardan oluşuyor. Türkiye'de de en çok bilinen korolu eserlerden biri. Frankfurt'taki ilk seslendirilişinde halkın gösterdiği ilgiye karşı ciddi bir yapıt olmadığını ileri sürenler olsa da Orff'un bu eseri için yayıncısına "Daha önce yazdığım bütün eserlerimi yırt. Carmina Burana benim seçkin eserlerimin bir başlangıcıdır" dediği söyleniyor. Bu efsane eserin hikayesi de işte bu noktada başlıyor olmalı.
Fotoğraflar: Mustafa Solak