Cemal Tollu, "Keçili Kompozisyon"
Refik Epikman, "Yaban Ördekleri"
Zuhal Üreten - İş Sanat Genel Müdürü
İş Bankası Resim Heykel Müzesi'nin ilk adımları bence 1940 yılında eser alımına başlanmasıyla atılmış. Yıllar içerisinde bir taraftan koleksiyon büyüyüp gelişirken bir taraftan galericilik ve sergi çalışmaları sürdürülmüş. O yıllardan bugünlere pek çok insanın emeği bizi bugün müzeye taşıdı. Tescilli bir bina olması nedeniyle restorasyon projelerinin hazırlanması, onaylanması ve inşaatın tamamlanması, düşünülenden çok daha uzun yıllara yayılmış olsa da bugün Cumhuriyet'in 100'üncü yılına bir armağan olarak açılmasına giden bu sürecin de bir anlamı olduğunu düşünmeden edemiyorum. Bir taraftan binanın hazırlıkları devam ederken diğer taraftan koleksiyonla ilgili kapsamlı çalışmalar hayata geçirildi. Sanat eserlerinin restorasyon ve konservasyonu konusundaki akademik araştırmaları desteklemek ve nitelikli iş gücü yetiştirilmesine katkı sağlamak maksadıyla, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi iş birliğinde 2012 yılında kurulan "Sanat Eserleri Konservasyonu ve Restorasyonu Laboratuvarı"nda İş Bankası Sanat Eserleri Koleksiyonu'nun da bakım ve onarım çalışmaları yapılıyor. Ayrıca üniversite bünyesinde 2013-2014 eğitim döneminde kurulan Sanat Eserleri Konservasyonu ve Restorasyonu lisans programında eğitimler devam ediyor.
Binanın İstiklal Caddesi'ne bakan ön cephesinin yanı sıra solda Deva, sağda ise Perukar olarak adlandırılan iki çıkmaz sokağa bakan cepheleri aslına sadık kalınarak restore edildi. Keza geçmişte apartman sakinlerine hizmet etmek amacı ile yapılan tarihi asansör ile asansörü çevreleyen tarihi merdiven kovası da korunan kısımlardan... Bu restorasyon projesini benzersiz yapan özelliklerden birisi, işte bu merdiven kovası. İlk yıllarında giriş katı mağaza olan apartmanda asansör, apartman sakinlerine hizmet etmek için eklenmiş; bu yüzden de giriş kattan değil, birinci kattan itibaren hizmet veriyor. Restorasyon projesine dahil edilen asansör ve merdiven kovasını havada asılı tutup etrafına yeni bina inşa etmek ise gelişmiş mimari ve mühendislik tekniklerinin yanı sıra güçlü bir koruma iddiasına da işaret ediyor. Restorasyon inşaatı büyük emeklerle tamamlanan müzemiz; Kurucu Küratörü Prof. Dr. Gül İrepoğlu tarafından hazırlanarak sergilemesi kronolojik, tematik ve kavramsal olarak düzenlenmiş ve Türkiye İş Bankası Sanat Eserleri Koleksiyonu ışığında Türk resim sanatının gelişimi izlenmeye çalışılmıştır. Sergi düzeni, beşinci kattan başlayarak alt katlarda devam ediyor. Sergi düzeninde beşinci ve dördüncü katta kalıcı koleksiyon sergisi, üçüncü ve ikinci katlarda ise "İstanbul'un Resmi" başlıklı süreli sergi yer alıyor.
Müzemizin ilk kalıcı ve süreli sergilerinde 600 dolayında eser yer alıyor. Koleksiyonumuz ilk defa bu boyutta gezilip görülebilir olacak. Zaman içinde dönüşümlü olarak farklı eserler sergilenmeye başlanacak. Olabildiğince çok kişi gelsin, müzemizin kapısından girsin, resimleri incelesin; böylece Türk resmine ve sanatına ilişkin ilgi ve farkındalığı artırmaya bir katkımız olsun. Bu, en büyük dileğimiz. Canlı bir sanat ortamını oluşturmak için, müzemizi hem lokasyonu hem mimari özellikleriyle bunu sağlayacak bir yerde kurmak, çağdaş Türkiye'nin resim tarihini ortaya koyacak koleksiyonu, o ruhu taşıyacak bir binada sergilemek istedik. Beyoğlu şubemizin tarihi binası, tipik bir Beyoğlu apartmanının sıcaklığıyla elimizdeki güçlü koleksiyonu çok doğru bir şekilde tamamladı. Korunması gerekli kültür varlığı tescili bulunan binamız hem konumu hem de mimari özellikleriyle İstiklal Caddesi'nin 20'nci yüzyıldan kalan binaları arasındaki zarif örneklerden biri. Restorasyon çalışmalarıyla, 1907 yılında yapılan binada cephe hattının hemen gerisindeki oda silsilesini, yapının ana merdivenini ve tarihi asansörü, tüm süsleme, bezeme ve malzemesiyle yerinde koruduk. Böylece İstiklal Caddesi'nin tarihi anlarına şahitlik eden bu güzel yapı, önünden geçip giden, belki de kimisini ağırladığı sanatçıların eserlerine bundan sonra korunaklı, güçlü ama geçmişi hatırlatan bir yuva olacak.
Türkiye İş Bankası Resim Heykel Müzesi, Eminönü'ndeki Türkiye İş Bankası Müzesi ve Ankara'da Ulus'taki İktisadi Bağımsızlık Müzesi'nin ardından, bünyemizdeki üçüncü müze olarak kapılarını açıyor. Önceki müzelerimizin sağladığı güçlü deneyimle yeni müzemizin programını oluşturuyoruz. Bankamız, Cumhuriyetimizin 100'üncü yılını kutlamak üzere konferanslardan sergilere, konserlerden sportif faaliyetlere pek çok çalışma hayata geçirdi; İş Sanat olarak bu vesileyle katkı sunmaktan, bu anlamlı çalışmaların bir parçası olmaktan mutluluk ve onur duyuyoruz. Diğer faaliyetlere haksızlık yapmak istemem ama Türkiye İş Bankası Resim Heykel Müzesi, 100'üncü yıl kutlamalarının arasında en kalıcısı olacak. Ne mutlu ki, Cumhuriyetimizle aynı doğum gününü paylaşacak ve sergileri, atölyeleri, etkinlikleri ile kültür-sanat dünyamıza yıllar boyu önemli hizmetler sunacak.
ODTÜ'de uluslararası ilişkiler okudum; Ankara'da gazetecilik deneyimim oldu; gazeteciliği çok sevdim. Ancak gazeteci olmak 1990'larda da kolay değildi, çalıştığım gazete ekonomik olarak zora girdi ve bir tercih yapmam gerekti. İş Bankası'nın uzmanlık sınavlarını geçip Halkla İlişkiler Müdürlüğü'nde uzman yardımcısı olarak çalışmaya başladım. Bankadaki ilk haftamda Ankara Resim Heykel Müzesi'nde İş Bankası Koleksiyonu'ndan büyük bir sergi açılışı yapılıyordu; "Sen de gel" dediler, koleksiyonu gördüğümdeki hayranlığımı anlatamam. Bugün koleksiyonumuzu kalıcı bir yuvaya kavuşturmanın kelimelerle ifade edilemez mutluluğunu yaşıyorum.
Prof. Dr. Gül İrepoğlu - Resim Heykel Müzesi Kurucu Küratörü
2021 yılının mart ayında, İş Sanat Genel Müdürü Zuhal Üreten tarafından bana Türkiye İş Bankası Resim Heykel Müzesi'nin kurucu küratörlüğü görevi önerildiğinde, gerek akademik kariyerimin gerekse yazma kariyerimin birikimlerinin içine tüm heyecanımı katarak kullanacağım bu görevi severek kabul ettim. O günden bugüne çok uyumlu bir iş birliği süreci yaşadık; yorgunluklardan şikayet etmeden, en özverili biçimde işlere yoğunlaşan, yüksek kapasiteli, harika bir ekiple çalışmış olmak, sonucu böylesine verimli kıldı. Müzeyi hazırlarken bir yandan da "Türkiye İş Bankası Sanat Eserleri Koleksiyonu'nun Işığında Türk Resmini İzlemek" isminde bir kitap yazdığımı, ayrıca ikinci cildinde tüm koleksiyon eserlerinin künyeleriyle yer aldığını da belirteyim. Kitapta 19'uncu yüzyıldan bu yana Çağdaş Türk Resim Sanatı'nın evrelerini, tarihsel gelişimini, dönüm noktalarını zengin görseller ve ayrıntılar eşliğinde işledim. Bugünlerde bu kitabın heyecanını da yaşamaktayız.
Müzemizin binası 20'nci yüzyıl başında inşa edilmiş olan ve 63 yıl boyunca Türkiye İş Bankası'nın Beyoğlu Şubesi olarak hizmet vermiş, korunması gerekli kültür varlığı tescilli tarihi bir bina. Böyle bir yapının kent belleğinin korunmasında ve geleceğe aktarılmasındaki önemin bilincinden hareketle, içindeki eski merdiven, eski asansör ve kimi duvar sıvaları gibi tarihi önem taşıyan unsurlar muhafaza edilerek titizlikle restore edildi ve yeni işlevine kavuştu. Bu görkemli Beyoğlu apartmanının iç mekanlarını doğru ve yeterli kullandığımız kanısındayım. Sonuçta bina müzeye, müze de binaya çok yakıştı diyebilirim.
Türkiye İş Bankası Sanat Eserleri Koleksiyonu yaklaşık iki bin 700 eser içermekte; bunlardan yaklaşık 600 adedi müzemizdeki Türk resminin gelişimini ileten kalıcı sergimizde ve "İstanbul'un Resmi" adlı geçici sergimizde yer almakta. Koleksiyon müzede ilk kez bir arada tüm bir seçki halinde, farklı konseptler çerçevesinde sergilenecek. Müzenin bu iki sergisinde yer alacak eserlerin seçimi, geniş kapsamlı koleksiyonun belirlenen sunum tasarımına göre yapıldı; ilk sergilemede yerleştirilmeyen bazı eserler daha sonraki sergilemelere ayrıldı. Koleksiyonun zenginliğinin yanı sıra dikkat çekici çeşitliliği, birbirinden farklı başlıklar içeren sergilemelere olanak tanıdı.
Sergilerdeki seçkilerin Türk resminin gelişimi konusunda ziyaretçiler için öğretici bir deneyim sunmasının ve kolay anlaşılır olmasının esas hedefimiz olduğunu söylemeliyim. Müzenin beşinci ve dördüncü katlarında yer alan kalıcı sergi olan "Türk Resmini İzlemek"te Osman Hamdi Bey'in döneminden başlayarak çağdaş sanata uzanan kronolojik bir seçki yaptım; bu akış içine de yer yer sürprizler oluşturan ve sergilemeyi canlandıran odalar yerleştirdim. Örneğin "Deniz Coşkusu"; "Yaşantının Getirdikleri"; "Eski Bahçelerde"; "Anadolu Esinlenmeleri"; "Kadın Portreleri" gibi özel konseptteki bu odalar ziyaretçinin farklı sanatsal boyutları görmesini sağlayacak. Üçüncü ve ikinci katlarda müzenin süreli sergisi olarak tasarladığım "İstanbul'un Resmi" sergisinde ise hareketli bir konsept tercih ettim: Koleksiyonda mevcut çok sayıdaki İstanbul peyzajları ile Tarihi Yarımada'dan başlayıp Galata Köprüsü'nden geçerek, Haliç'e, Kasımpaşa'ya baktıktan sonra limana dönüp Dolmabahçe'ye ve Beşiktaş'a ilerleyerek tüm Boğaz kıyısından en kuzeye uzanan, sonra Boğaz'ın Anadolu Yakası'na geçerek bu kez aşağı doğru yol alıp tüm kıyı semtlerine uğrayarak Çengelköy'den, Üsküdar'dan, Salacak'tan sonra Haydarpaşa'yı, Moda ve Fenerbahçe'yi, Erenköy'ü, Bostancı'yı, Pendik ve Şile'yi ziyaret ettikten sonra Adalar'a yönelen pek özel bir sanat gezisi bu.
Türkiye İş Bankası Resim Heykel Müzesi farklı yaklaşımlara sahip zengin içerikli sergilemeleriyle gerek yer aldığı Beyoğlu'na gerekse İstanbulumuza değer katacak kuşkusuz. Kanımca ziyaretçiler buraya tekrar tekrar gelmeyi arzu edecek; incelenecek pek çok ayrıntıya eğilmek, sunulan konseptlerde hayallere dalmak üzere... Müzemizin Beyoğlu İstiklal Caddesi üzerindeki merkezi konumu da ziyaretçiye rahat ulaşılabilirlik sağlamakta. Giriş katındaki dükkanı ile yine giriş katındaki kafe farklı nefesler sunmakta, yakın zamanda terasındaki lokanta da hizmete girecek; yani bir tüm günü sanatla ve ara ara dinlenerek, keyifle geçirmek ve çıkarken beraberinde etkileyici izlenimler götürmek mümkün. Müzemizin yalnızca yurt içinde etkin olmakla yetinmeyip, sergileriyle yurt dışına açılma olasılığı da kültür-sanat sahnesine yeni bir renk verecek.
Müzenin sergileme konseptleri hem kolay anlaşılır hem de eğitici olmak üzerine tasarlandığından sanatseverleri geniş kapsamlı bir sanat deneyimi sunan, güler yüzlü bir atmosfer karşılayacak. Zaman içinde de eğitime yönelik çocuk atölyeleri, yurt içinden ve yurt dışından uzmanların vereceği konferans dizileri ilk etapta planlanan etkinliklerden diyebilirim. Bundan sonraki sergiler hakkında elbette birçok tasarımız var, ancak onların şimdilik sürpriz olarak kalması daha güzel. Zaten müzemizin açılışında yer alan kalıcı sergi ile geçici serginin sevincini, heyecanını yaşamaktayız şimdi ve bu duyguları paylaşmak üzere ziyaretçilerimizi bekliyoruz.