Netflix'in büyük prodüksiyonlarından biri olan "Atlas" filmi, 2024 yılının iddialı bilim kurgularından. Jennifer Lopez'in başrolünde yer alarak, insanlardan hazzetmeyen ve yapay zekaya hiç güvenmeyen Veri Analisti Atlas Shepherd'ı canlandırdığı film, yapay zeka ve robot teknolojisinin oldukça geliştiği bir gelecekte geçiyor. Atlas, Sterling K. Brown'un hayat verdiği Albay Elias Banks ile birlikte, Simu Liu tarafından canlandırılan firari yapay zeka Harlan'ı yakalama görevine dahil oluyor. Ancak planları ters gidince insanlığın geleceğini kurtarmak için, tehdidin ta kendisi olarak gördüğü yapay zekaya güvenmekten başka çaresi kalmıyor. Yönetmenliğini Brad Peyton'ın üstlendiği ve 24 Mayıs 2024'te Netflix'te izleyiciyle buluşan "Atlas" filmi hakkında sohbet etmek için Jennifer Lopez, Simu Liu ve Sterling K. Brown ile Zoom'da bir araya geldik.
Sterling K. Brown, Simu Liu, Jennifer Lopez, Brad PeytonJennifer Lopez, yalnızca başrolü değil, yapımcısı olarak da yer aldığı "Atlas" filmi için heyecanını şu sözlerle paylaşıyor: "Senaryoyu ilk okuduğum andan itibaren sevdim. Yapay zekayla ilgili olması çok hoşuma gitti. Bu, büyük bir bilim kurgu ve aksiyon gerilimi. Ama özünde, çevresinden çok kopuk bir kadın hakkında çok insani bir hikaye. Ve bence bizi birbirine bağlayacak teknolojiyle ilgili olan fikir, teknolojinin aynı zamanda gerçekten bağlantımızı koparıyor olması. Yani pek çok açıdan çok modern bir hikaye. Atlas çok gençken başına gelenlerden sonra hiç güvenmediği bu yapay zeka ile aynı duruma düşüyor. Aslında günün sonunda bu, onun birine tekrar güvenmeyi öğrenmesi ve birinin, aklına ve kalbine tekrar girmesine izin vermesiyle ilgili. Ve bunu yavaş yavaş yapıyor ki bence bu çok güzel. Senaryoyu ilk okuduğumda gerçekten ağladığımı hatırlıyorum. Bence birçok insan, başkalarına güvenmenin ne kadar zor olduğu fikriyle ilişki kurabilir. Sizi nasıl hayal kırıklığına uğrattıklarını, bunun hayatta nasıl olabileceğini ve bir kişinin ya da bir yapay zekanın gelip size gösterdiği sevgi ve tutarlılıkla bunu nasıl ortadan kaldırabileceğini..."
Filme ismini veren Atlas, kadın karakterlerin ağırlıklı olarak kolayca sevilebilir, tatlı ve cana yakın bir şekilde portrelendiği sinema tarihinde sevimsiz olmaktan korkmayan bir kadın figürü çiziyor. Jennifer Lopez, bu konuda bazı tartışmalar yaşandığından bahsediyor. Projenin ilk zamanlarında "Atlas'ı sevecekler mi?" diye endişelenildiğinde, seyirciye güvenmeleri ve Atlas'ın, hikaye ilerledikçe izleyicinin sempatisini kazanacağını söylediğini anlatıyor.
Yunan mitolojisinde Atlas isimli titan, Olimposlular ile titanlar arasındaki iktidar savaşının sonunda Olimposluların kazanması sonucu, Zeus tarafından omuzlarında gök kubbeyi taşımakla cezalandırılmış. Bu kadar spesifik bir isim tercih edilince ve ortada benzer şekilde bir yapay zeka-insanlık savaşı varken, ister istemez karakter benzerliği de arıyoruz. Titan Atlas ile kendi canlandırdığı Atlas karakteri arasında benzerlikler olup olmadığını sorduğumuzda Jennifer Lopez şunları söylüyor: "Bence var çünkü Atlas karakteri de dünyayı sırtında taşıyor. Tüm bu olanların kendi hatası olduğunu düşünüyor ve bu yükü omuzlarında taşıyor." Bu açıdan kendisi için en büyük sahnenin, "Artık bunu unutmanın zamanı geldi" diyebildiği an olduğunu anlatıyor. "Bu, daha çok çocukluğumuzdan beri taşıdığımız ve bizi rahatsız eden şeylerden kurtulmak gibi bir şeydi ve evet, bu yüzden onun için bir metafor ve uygun bir isim olduğunu düşünmek hoşuma gidiyor."
"Atlas" filminin kötüsü Harlan isimli yapay zeka robota hayat veren Simu Liu ile aslında hiç de tek boyutlu olmayan bu karakter hakkında konuştuk. Muhakkak ki Harlan'ı insan olmaya yaklaştıran ve insan olmaktan uzaklaştıran karakter özellikleri var. Simu Liu'ya Harlan'ın en çok ve en az insani özelliklerini sorduğumuzda, anlatmaya en az insani yanlarından bahsederek başlıyor: "Cani ve kitlesel bir katil olan robotik yapay zeka karakterini inşa ederken belki de en kolay kavranabilecek şey, en az insani özellikleri. Bence Harlan empatiden yoksun."
Konuyu daha da derinleştiren Simu Liu, yapay zeka ile sanat bağlantısına da değiniyor: "Yapay zeka hakkında belki de daha kapsamlı bir açıklama yapmak gerekirse, bence bir bilgisayara ya da robota öğretilmesi en zor şey, insan duygularının bütünlüğü. Özellikle de sanat hakkında çok düşünüyorum. Sanatın ne olduğunu bir yapay zekaya nasıl ifade edersiniz? Çünkü yapay zeka tarafından üretilen sanatı gördüğümüzde ki bu, özellikle yaratıcı topluluklar arasında büyük bir tartışma konusu; insanların halihazırda ürettiği binlerce görüntüden referans alan yapay zeka, aslında tırnak içinde bir sanat üretimi yapıyor. Ama arkasında bir ruh yoksa, bir anlam yoksa bu, doğası gereği yaratıcı bir eylem midir? Yapay zeka, bu fotoğrafları ya da renkleri bir araya getirirken ne yaptığını bilmiyor. Gördüğümüz mücadelenin arkasında bir hikaye, altında yatan bir mesaj yokmuş gibi. Sonuç olarak bunun sanat olduğunu bile düşünemezsiniz. Yani sanatın insani olması gerekir. Ruhu olması gerekir."
Harlan'ın en insani yanına geldiğimizde ise bunun, muhtemelen başlangıçta, yozlaşmadan önce neredeyse çocuksu bir karaktere sahip olması olduğunu söylüyor Liu: "Dünyaya yeni geldiğinde bir bakıma çok naif. Bu nedenle hareket etme biçiminde bile çevresinden almaya çalıştığı çok şey olduğu anlaşılıyor, onda bir merak var. Ama ne yazık ki insanlığı yok etme kararını verdiğinde bunun söndüğünü düşünüyorum."
Jennifer Lopez ve Sterling K. Brown da bu konuda Simu Liu'ya katılarak, insanların çözmesi gereken çok şey olduğundan ama filmdeki Harlan karakterinin, insanlığa tanıdığı şanstan daha fazlasını hak ettiğimizden ekliyor.