İkinci sezonu 17 Aralık'ta Netflix'te yayınlanan "The Witcher", dizisinden önce kitapları ve bilgisayar oyunlarıyla zaten büyük bir hayran kitlesine sahipti. Diziyle birlikte takipçilerinin sayısını daha da artıran dizi ilk sezonuyla oldukça beğenilmişti. İkinci sezonuyla olumlu görüşlerin daha çok arttığını görebiliyoruz. "The Witcher"ın ikinci sezonunda Geralt'ın mitolojik canavarlarla maceralarını izlemeye devam ederken karakterler arasında oluşan daha kişisel bağları izliyoruz. Geralt, Ciri ve Yennefer arasında bir tür ailevi iletişim kurulmaya başlarken, krallıklar arasındaki savaşlar ve gizli kapılar arkasında kurulan konseylerle dünyanın kaderi belirleniyor. Bütün bu açılarla "The Witcher"ın, "Game of Thrones"un bıraktığı açığı kapatmaya en yakın dizilerden biri olduğunu söyleyebiliriz.
İlk bölümü 19 Kasım'da Amazon Prime'da izleyiciyle buluşan "The Wheel of Time"un birinci sezonunun son bölümü 24 Aralık'ta yayınlanıyor. Yine bir kitap serisi uyarlaması olan "The Wheel of Time", büyünün hakim olduğu fantastik bir dünyada geçiyor. Geçmişteki karanlık tarih nedeniyle sadece kadınların büyü yapmasına izin verilen bu dünyada Moraine adında bir büyücü, yeniden güçlenmekte olan karanlık tarafı durdurmak için bir grup genç arasından seçilmiş kişiyi arıyor. "The Wheel of Time" kanlı tarihi ve politik kavgalarıyla ilerleyen sezonlarında "Game of Thrones"un başarısına ulaşmaya aday bir fantastik yapım.
Karakter isimlerinden, dekor ve sanat tasarımına Rus esintileriyle bezenmiş tarihi bir fantastik dizi olan "Shadow and Bone", sıradan bir haritacıyken kendisi ve arkadaşlarının hayatını kurtarmak için bir anda olağanüstü bir güç yayan Alina Starkov'un güç oyunları içinde yolunu bulmaya çalışırken kendisini ve yeteneklerini keşfetme hikayesini izliyoruz. "Shadow and Bone"un dünyasına dahil olarak diziyi izleyen herkesin kendine yakın görebileceği, kendi çıkarları için savaşırken iyi ve kötü yanlarını ortaya çıkaran birçok karakterle büyük bir kadro görüyoruz, bu açıdan "Game of Thrones"la büyük benzerlik taşıyor.
Perilerin insanların arasında yaşadığı ama insanlarla aynı değeri görmeyerek sömürüldüğü Victorian dönem fantastik bir dizi olan "Carnival Row", başrollerindeki Cara Delevingne ve Orlando Bloom ile yayınlanmaya başlamadan dikkatleri üstüne çekmiş olsa da izleyiciyle buluştuktan sonra beklenen ilgiyi göremedi. Yine de ikinci sezonun yolda olduğunu biliyoruz. Belki "Carnival Row", "Game of Thrones" gibi birkaç sezon sonra ses getirmeye başlayabilir.
"The Mandalorian", bilim kurgu türüne girmekle birlikte bu listede yer alması gereken fantastik dizi kategorisine de dahil edebileceğimiz dizilerden biri. Yalnız bir kelle avcısının galaksi boyunca yolculuğunu ve New Republic'in otoritesi altındaki gezegen ve halkları izlediğimiz "The Mandalorian", seyirciden büyük ilgi görüyor. "Star Wars" serisinin son yıllarda çıkan filmlerinin aldığı negatif eleştirilerin aksine, "Star Wars"un orijin hikayesinin öncesini anlatan "The Mandalorian" geniş bir hayran kitlesine ulaştı. Diziden alıntılanan sözler ve sahnelerle interneti uzun bir süre ele geçirdi ve gelecek sezonlarıyla da bu başarısını devam ettirmeye devam edecek gibi görünüyor.
Marvel, 2021 yılında birçok bilim kurgu ve fantastik dizisi yayınlamış olsa da bürokrasinin gizli kapıları arkasında oluşan hiyerarşik yapılanmalara ve politik çatışmalara açtığı anlatım alanı açısından "Loki", bu listeye dahil etmemiz gereken bir dizi oldu. İlk olarak "Thor" filmlerinin kötüsü olarak karşımıza çıkan Loki karakteri zamanla kendisini etik sorgulamalarla iyi tarafta bulurken seyircinin gönlünü de her filmde biraz daha kazanmayı başardı. "Loki" dizisiyle sevdiğimiz bu karakterin farklı evrenler arasındaki solo maceralarını izliyoruz.
"Game of Thrones"un uzayda geçen versiyonu olarak anılan "Foundation" farklı gezegenlere dağılan insanların galaksiyi kontrolü altına almış Galaktik İmparatorluk çatısı altında yaşamlarını sürdürmeye çalışmasını anlatıyor. İmparatorluğun yüzlerce yıl sürecek bir savaşa yaklaşmakta olduğunu fark eden bir psiko-tarih bilimci olan Hari Seldon'ın etrafında gelişen olayları izliyoruz. Ünlü yazar Isaac Asimov'un kitap serisinden uyarlanan "The Foundation" dizisinin geleceği oldukça parlak görünüyor.
Post apokaliptik bir dünyada geçen "Sweet Tooth", dışlanmış ve hor görülmüşlerin kendi güçlerini keşfederek hayatta kalmasını ve yaşadıkları dünyanın merkezine gelmelerini anlatması açısından "Game of Thrones" ile oldukça benzer temaları işliyor. Yarı insan-yarı geyik küçük bir çocuğun, ona zarar vermeye çalışan insanlardan kaçarak kendisi gibi melez çocukları bulmaya çalıştığı bir yolculuk hikayesi izlediğimiz "Sweet Tooth", Netflix'te yayınlanmaya başladığı anda çok beğenildi.
Belki de "Game of Thrones"un tahtına oturabilecek dizi, yine kendisine ait bir yapımdır. 2022 yılında yayınlanmaya başlayan "House of the Dragon", Targaryen Ailesi'nin "Game of Thrones"ta izlediğimiz olaylar yaşanmadan 200 yıl önceki dönemine odaklanıyor. "House of the Dragon", atası olan dizinin son sezonlarında düşen beğenilme oranını istikrarlı bir şekilde korumayı başarırken, özlediğimiz politik oyunları, güç savaşlarını, etik tartışmaları ve kendi hayran kitlelerini oluşturacak kadar sevilen karakterleri yeniden yaratıyor. O fantastik dünyanın içinde kaybolma hissini izleyiciye aktarabilme konusunda "Game of Thrones"un tahtına kolaylıkla oturabilir.