İstanbul doğumlu sanatçılarımızdan olan Aret Gıcır, figüratif dışavurumcu soyut sanat çalışmalarıyla dikkat çekmektedir. 1978 yılında doğan Gıcır, Lusavoriçyan-Bezazyan İlkokulu, Getronagan Ortaokulu ve Işıl Lisesi’nde okumuştur. Resim, karikatür ve grafikle ilgilenen sanatçının yarattığı “Azınlıkyan” tiplemesi 1997-2000 yılları arasında haftalık Türkçe-Ermenice yayımlanan Agos Gazetesi’nde yer almış, 2001 yılında ise Aras Yayıncılık tarafından kitaplaştırılmıştır. 2000 yılında Fransa’nın Lyon kentindeki Ecole Emile Cohl’de resim, çizgi roman, illüstrasyon eğitimi alan sanatçı, 2002-2008 yılları arasında ise Ermenistan’ın Erivan kentindeki Devlet Güzel Sanatlar Akademisi’nde resim eğitimi almıştır. Sanatçı, ilk kişisel sergisini 2009 yılında “Yerevan” başlığıyla Tokatlıyan Han’da açmıştır. 2013 yılında “Patriğin Felaketi” isimli projesiyle, Moon and Stars Project – SVA’in New York sanatçı rezidansına katılan Gıcır, ikinci kişisel sergisini Öktem&Aykut iş birliği ile 2015 yılında gerçekleştirmiştir.
“Ateş ve Kılıç Arasında” başlıklı ikinci kişisel sergisinde sanatçı, 1915 Felaketi’nden yola çıkarak isimleri ve hikayeleri az bilinen Ermeni kadın direnişçilerin portrelerini soyut ağırlıklı kompozisyonlarla sanatseverlerle buluşturmuştur. Sanatçı 2016 yılında yine Öktem&Aykut iş birliği ile Galata Rum Okulu’nda, “Günden Güne” sergisini gerçekleştirmiştir. Sanatçı, bu sergisinde İstanbul Ermeni Patriği Mesrob Mutafyan’ın rahatsızlığından yola çıkarak hafızayı, tarihi, unutuşu ve yaşamla ölüm arasında kalmış zamanı eserlerinde ele almıştır. Gıcır, “Günden Güne” sergisinin ismini şair Garbis Cancikyan’ın 26 yıl süren ömründe yayımlanan ilk şiirinden esinlenerek oluşturmuştur. Aynı zamanda “Günden Güne” başlıklı sergisi kapsamında Türkçe, İngilizce ve Ermenice olarak hazırlanmış, Aras Yayıncılık’tan çıkan bir kitap da bulunmaktadır. Gıcır en son 2019 yılında Öktem Aykut’ta “Yaşamı Beklerken” sergisini izleyici ile buluşturmuştur.
Sanatçıyı derinden etkileyen ve Türkiye tarihinde büyük kırılma anlarından biri olan 19 Mart 2016 günü yaşanan terör saldırısını kendi tanıklığında toplumsal bağlamın üzerine kurarak resmeden sanatçı, bu eserleri bir sergiyle sanatseverlerle buluşturmuştur. Eserleri ile bireysel ve toplumsal hafıza kayıtlarını tutan Gıcır’ın, 2005 yılında çizgi öykü-karikatür türünde yayımlanan “Ben Topik Değilim! Yerevan Güncesi” ve 2008 yılında ise Hrant Dink anısına yazdığı “19 Ocak Öncesine Dönmek İstiyorum!” adlı kitapları da bulunmaktadır.
Aret Gıcır’ın sanat çalışmaları, figüratif dışavurumcu soyut eserlerden oluşmaktadır. Tarihten esinlenerek oluşturduğu resimlerinde gerçeklikten uzak soyut renkler kullanan sanatçının resimlerinden gündelik duygulanımlar da yer almaktadır. Gıcır resimlerindeki anlatılarını ve Ermeni kimliği ile öne çıkan ressamlığını şu cümleler ile ifade etmektedir: “Ben kendimi Ermeni sanatçı olarak adlandırmıyorum. Bu, bana karşı taraftan verilen bir isim. Benim resimlerimde anlattığım şeyler sadece Ermenilerin değil, hepimizin hikayesi”. Sanatçı, tuvallerinde öznelerin yüzlerini bulanıklaştırırken kimi zamanda örter. Gıcır resimlerinde özneye odaklansa da yeri geldiğinde onun bireyselliğini geri plana atarak, anlatmak istediklerini toplumsal boyutta ele alır.
Gıcır tuvallerinde öznenin arka planında figürlere ve mekan betimlemelerine de yer vermektedir. Sanatçı resimlerindeki üretim sürecini: “Her yaptığım resmi başından sonuna dek düşünüyorum, hepsini bir roman gibi planlıyorum. En başından sonuna dek ne yapacağımı biliyorum. Bazı şeyleri aktarırken değişse de, oturup bir roman gibi planlayıp, taslaklarını çizip, birkaç varyasyonunu yapıyorum, o resim hakkında notlar alıyorum, hikayesini kurup eleştirisini de yapıyorum ve sonunda da işin başına oturuyorum. Bir rahip sabrıyla çalışıyorum.” şeklinde ifade ediyor. Grünewald, Holbein Zurbaran, Shakespeare, Dostoyevski, Adorno, Van Gogh, Max Beckmann, Zaven Biberyan, Orhan Pamuk’tan beslenerek sanatının icra ettiğini belirten sanatçı, çalışmalarını İstanbul ve Boston’da sürdürmektedir.