Röportaj: Lara MUTLU
Fotoğraflar: Burak ERTAŞ
Stylıng: Ebru GÜLÇEK
Makyaj: Çiğdem YARTAŞI
Saç: Çetin ERGEN
“Şu an hayatımın en hızlı, en üretken ve kafamın en yoğun olduğu dönemdeyim” diyor Sertab Erener. Nasıl olmasın ki? Kendisi her şeyden önce bu yıl, 25. sanat yılını kutluyor! “Çocukluk hayalimi gerçekleştiriyorum” dediği müzikalini sahneliyor. Youtube kanalını yeniliyor. Ve 100 yaşına kadar yaşamayı hedefliyor. Çekim aralarında Sertab Erener ile bolca sohbet ettik ve hayatında neler olup bitiyor, öğrendik.
25. sanat yılınızı kutluyorsunuz! Nasıl bir kutlama bu?
Aslında bu yıl ürettiğim her şeyi, “Artık gelmişim 25. yılıma şunları yapalım” tadında yapıyorum. Bir tanesi canlı bir konserin hem CD’si, hem audio’su, hem videosu halinde bir şey üretmeye çalışmaktı; bu yılın sonunda gerçekleşecek. Müzikalim, tamamen 25. yıla ait bir şey. Onu da 90’lar ve 2000’ler diye ikiye böldüm; ürettiğim her hit şarkıyı müzikalin içine harmanladım. Mayısın başında çıkaracağım EP de 25.yıla ait yeni üreteceğim bir şey olacak.
25 yılda hafızanızdan silinmeyen ve dün gibi hatırladığınız bir anınız var mı?
Valla derinlere kazınan şey Eurovision. O geceki bütün heyecanımız, sahnedeki performansımız, kazandığımız anki duygularımız ve sevincimiz. Ben bunu bireysel olarak söylemiyorum tüm Türkiye adına söylüyorum. Orada yaşadığım şey ilk aklıma gelen anım. Bir başarı hikayesi.
Sertab’ın Müzikali ile ilgili sizi en çok heyecanlandıran şey nedir?
Çocukluğumdan beri hayalini kurduğum şeyi hayata geçirmek. Buralarda doğmasaydım da, New York’ta doğsaydım kesinlikle kariyerimi bir Broadway sanatçısı olarak gerçekleştirirdim. Bu hayali orada yapamadığım için çok istemiştim yapabilmek. Aslında şu an çocukluk hayalimi gerçekleştiriyorum. O yüzden benim için bu müzikal projesi çok önemli.
Daha önce 100 yaşına kadar yaşamak istediğinizi dile getirmişsiniz.
100 yaşına kadar nasıl bir hayat yaşamak istiyorsunuz? Kaliteli bir hayat yaşamanın sırrı sizce nedir?
Yaşlılık artık kaçınılmaz bir durum değil ve şu an bilim de aynı şeyi söylüyor. Bunun kanıtlarını da ispatlayan birçok çalışma var. Yaşlılık bir kader değil, öncelikle bunu çok iyi benimsemek lazım. Yaşlılığı durdurmaktan hatta yaşlanmayı tersine döndürmekten söz ediyor artık tıp. Anti-aging kavramı yerini yavaş yavaş ‘reverse aging’ kavramına bırakıyor. Artık yaşlanmayı önlemeyi değil tersine gençleşmeyi ve daha fonksiyonel olmayı konuşuyorlar biliminsanları. Birçok insan, hayatını bu çalışmalara göre organize ediyor. Çocukluğunda hastalık geçirmiş biri olarak bende bu konulara çok ilgiliyim. Yaşlanmamayı daha doğrusu hastalanmamayı; 80’lerinde de 40’ındaki kadar dinç ve enerjik kalabilmeyi başarmak adına kendime bir hayat prensibi edindim. O şekilde yaşıyorum.
Anti aging, sağlık, güzellik... Bu üç kavram sizinle birlikte anılır oldu. Merakınız nasıl başladı? Şu an neler yaptırıyorsunuz?
Uzun süren ve çok ciddi bir rahatsızlık geçirince ta ki 30’larıma kadar, sonra hayat benim için yeniden başladı. Artık hastalanmak istemiyordum ve “Sağlıklı bir yaşam sürmek istiyorum” dedim. Bedenimin benim için en değerli ve sahip olduğum tek şey olduğunu fark ettim. “Ona iyi bakmalıyım. Bu konuda ne yapmam lazım?” diye öğrenmeye başladım. Hem içsel, hem dışsal olarak. İçsel derken meditasyon yapma, stresten uzak durma; dışsal derken beslenmeden söz ediyorum. Bunlara kafayı kırdım. Çok okudum, inceledim ve kendi bedenimde denedim. Benim bedenim diğer insanlardan farklı olduğu için kendime ait bir yaşam tarzı belirledim ve yıllardır uyguluyorum. Elimden geldiğince sağlam kurallarım var, onları uygulamaya çalışıyorum. Telomer tedavisi yeni bir teknoloji. Tesadüfen öğrendim, daha doğrusu çok önceden bir makalede okumuştum bir dergide. Ve hayatta önüme çıktı ve bana dediler ki “Denemek ister misin, bunun pozitif etkileri olacak hayatında.” Ben de bu Telomer’leri uzatan besin desteğini kullanmaya başladım. Bir yıl oldu; hayatımda çok büyük pozitif etkisini görüyorum.
Telomer konusu çok konuşuldu, gerçekten neler fark etti hayatınızda?
Telomer ile ilgili bu desteği almaya başladığım günden beri bir kere enerjim çok arttı. Yaşımın artmasına rağmen kolay yorulmuyorum, sahne performansımda belirgin gelişme hissediyorum. Uykularım çok düzenli hale geldi. Daha birinci ayımda gözlerimde enteresan bir iyileşme oldu ve daha az yakın gözlük kullanır oldum. İnsanların enerjisi yüksek olunca daha pozitif olduklarına inanıyorum. Hayata da pozitif yaklaşıyorsun, bunlar çok değerli. Saç ve cilt kalitem daha da arttı. Hatta hapları kullanmaya başladıktan üç ay sonra kuaförüm fark etti bunu. Sen yine bir şeyler yapıyorsun demişti. Henüz o zaman çok yeniydi ve bundan haberi yoktu.
Telomerlerinizi ölçtürmüştünüz. Onları uzun tutmak için bir besin desteği kullanıyordunuz. Onun dışında neler yapıyorsunuz?
Kromozomların ucundaki bu telomerleri uzatan desteğin dışında az önce de sözünü ettiğim gibi spor yapıyorum, hayatta her türlü sporu denedim kung fu’sundan, dansa, tai chi’den bisiklete ve yüzmeye kadar. Chi-gong yaptım, meditasyon yapıyorum hala, spor tarafı böyle. Sağlıklı besleniyorum. Yıllarca hiçbir şey yiyemediğim bir hastalıktan sonra bedenime yararlı olacak besinleri almaya özen gösteriyorum. Bedenim buna karşı bir farkındalık yarattı o yüzden hem beslenme, hem spor hem de strese karşı farkındalığım var. Kendim için bu yaptığım tüm iyi şeylerin Telomer üzerinde ayrıca olumlu etkisi olduğunu da biliyorum. Yani sadece bir Telomer hapı ile olmuyor bu işler. Bunları birlikte yaptığınızda Telomer hapının ve yaptıklarınızın toplam etkisi çok daha büyük hale geliyor.
Peki, ya aşka gelirsek? Aşk şu dönemde sizin için ne ifade ediyor?
Dönemi yok aşkın. Aşkın olmadığı yerde enerji yok, hayat yok. Burda kişiye olan aşktan söz etmiyorum. Yaptığın işe olan aşk var. Ailene olan aşk var, arkadaşlarına olan aşk var. Yani hayatın içinde aşk var. Aşkın olmadığı yerde hayatın olmadığını söyleyebilirim.
Kendinizi nasıl ödüllendiriyorsunuz?
Kendimi sinema ile ödüllendiriyorum. O bana iki saat dünyadan kopma şansı veriyor. Beni dinlendiren bir şey. Çok sevdiğim insanlarla hayat hakkında konuşmak da kendimi ödüllendirdiğim bir zaman dilimi. Aşık olduğum biriyle geçireceğim zaman da müthiş bir şey. Dünyayı gezmek ve tatil de kendimi ödüllendirdiğim bir şey.