Berin SOMAY – [email protected] / Fotoğraflar: Tamer YILMAZ
Taypa, Özlem Süer ve Dem Derneği’nin üçlü buluşmasından doğan ve işitme engellilerle sağır bireylerin yaşamına dokunan bir sosyal sorumluluk projesi ile baş başa bırakıyoruz sizi… Ortak paydada buluşan bu üçlünün nasıl bir araya geldiğini, güçlü iş birliklerinden ortaya çıkan sanatsal ‘denim’ koleksiyonunu, Dem Derneği’nin ‘demgoodcoffee’ adlı girişiminden doğan ‘Sesli Kahveler’ projesini ve çok daha fazlasını, Taypa Tekstil Genel Müdürü Burak Karaarslan, tasarımcı Özlem Süer ve Dem Derneği Kurucusu ve Başkanı Damla İşeri’den dinledik.
Burak Karaarslan
(Taypa Tekstil Genel Müdürü)
Özlem Süer, Taypa ve Dem Derneği nasıl bir araya geldi? Hikayeyi sizden dinleyebilir miyiz?
Dünyaca ünlü markalara üretim yapan bir şirket olarak, kendimizi sadece üretimle sınırlandırmıyor, özel tasarımlar ve koleksiyonlarla müşterilerimize hizmet veriyoruz. Bu kapsamda, bugüne kadar dünyaca ünlü tasarımcılarla farklı projelerde bir araya geldik, iş birlikleri yaptık. Özlem Süer’in tasarım dünyasına kattığı yenilikler sadece Türkiye’de değil, dünya çapında biliniyor. Moda performansları ile köklü marka duruşuna vurgu yaparak, tasarımlarındaki zamansızlık etkisi ile geçmiş ve geleceği, özüne sadık kalarak modern bir biçimde sentezlemesi Özlem Süer’in en belirgin özelliği... Süer’i ifade eden bu özellikler, üretim ve tasarımı aynı potada buluşturan şirketimizin de değerleri arasında yer alıyor. Taypa Tekstil olarak, ‘5F kavramı’ olarak özetlediğimiz ‘Focus, Fast, Flexible, Fashion, Friendly’ vizyonuyla geleceğe ilerliyoruz. Bu vizyonlar doğrultusunda, her biri birer ‘artwork’ diye adlandırabileceğimiz 30 parçalık kapsül denim koleksiyonun ortaya çıkışı, iki markanın bir araya gelmesi, sosyal sorumluluk adına sektörümüz açısından oldukça önemli bir adım. Özlem Süer X Taypa buluşmasının ana teması bir sosyal sorumluluk projesi. Bu noktada adını başarılı projeleriyle duyuran Dem Derneği ile yolumuz kesişti ve iş birliğimiz başladı. Çünkü artık tartışılmaz bir gerçek var ki, ülkelerin sosyal açıdan gelişmesine katkı sunmak, sadece devletlerin ve sivil toplum kuruluşlarının sorumluluğunda değil; şirketler, kurumlar ve bireyler de bu sürecin içinde aktif olarak yer almalı. Taypa Tekstil olarak sosyal sorumluluk adına çok çeşitli çalışmalar yürütüyoruz. Bunlardan birini de, Özlem Süer ve Dem Derneği gibi isimlerle yapmanın daha fazla insana dokunmamızı sağlayacağına inanıyoruz.
Çalışanlarınızı sosyal sorumluluk projelerine nasıl dahil ediyorsunuz?
Sosyal sorumluluk projelerinin başarılı olmasının ve hedefine ulaşmasının birçok kriteri var. Bunlardan biri de çalışanların da bu projeleri sahiplenmesi ve dediğiniz gibi projelere dahil olması. Eğer bir konuya dikkat çekmek, farkındalık yaratmak ve dönüşümü sağlamak istiyorsanız, bunun şirketinizin DNA’sını da etkilemesi gerekiyor. Bu da ancak tüm çalışanların katılımıyla mümkün olabilir. Biz, imza attığımız tüm sosyal sorumluluk çalışmalarında ilk iş olarak çalışanlarımıza seslendik. Onları da sürecin içine katıp, hem aktif olarak yer almalarını hem de fikirleriyle destek vermelerini sağlayacak ortam yarattık. Özlem Süer X Taypa kapsül denim koleksiyonunun temelinde de bir sosyal sorumluluk projesi var. Dem Derneği ile birlikte işitme engelli ve sağır bireylerin toplumsal hayata katılımını, istihdamını; işiten bireylerin ise farkındalığını artırmayı hedefliyoruz. Bu dönüşümü de önce şirket çalışanlarımızdan başlatmamız gerektiğinin bilinciyle, çalışanlarımızı ‘Sesli Kahveler’ projesiyle tanıştırmaya karar verdik.
‘Sesli Kahveler’ projesi ile neler hedefliyorsunuz?
Sesli Kahveler projesi, gerçekleştirdiği etkili projeler ve iş birlikleriyle adını duyuran Dem Derneği ile koordineli ilerleyecek. Özlem Süer ve ekibimiz tarafından hazırlanan kapsül denim koleksiyon, 6 Şubat’ta gerçekleştirdiğimiz özel bir davette satışa çıkarıldı. Bu projeden elde edilen gelirle, işitme engelli kişilerin yaşam katma değerlerini ve istihdamını artıracak, işitenlerin de farkındalıklarını sağlayacak iki proje üretildi. Bu çalışmalardan ilki, 14 Şubat’ta Taypa Tekstil merkez binamızda gerçekleştirdiğimiz ‘Sesli Kahveler’ projemiz. Çok keyif alarak gerçekleştirdiğimiz etkinliğimiz kapsamında, Taypa Tekstil merkez binamızda bir kahve standı kurduk. Çalışanlarımız işitme engelli bireylerin mentorluğunda, Türk İşaret Dili’nde kahvelerini istemeyi ve “Seni seviyorum” demeyi öğrendiler. Ardından ikinci projemiz olan ‘Taypa Türk İşaret Dili Eğitimleri’ kapsamında, Türk İşaret Dili’ni öğrenmek isteyen üniversite öğrencileri, bu dili nerede kullanacaklarına dair proje fikirlerini Dem Derneği’nin portalına yazarak, Taypa Türk İşaret Dili Eğitimleri’ne katılma şansı elde edecekler. Dernek tarafından seçilecek olan öğrenciler Türk İşaret Dili’ni öğrenecekler.
Özlem Süer
(Tasarımcı)
Taypa’nın sizin mentorluğunuzda ürettiği 30 parçalık kapsül ‘denim’ koleksiyonundan bahseder misiniz?
Öncelikle bu yıl için en büyük hayallerimizden biriydi sosyal sorumluluk değeri yüksek bir proje yaratmak… Türkiye’nin önemli ihracat kollarından tekstil sektöründe getirdiği inovasyon ve yüksek başarılarıyla Taypa da uzun yıllardır dostumuzdu. Taypa’nın başarılı yöneticilerinden Burçin Özer’in harika koordinasyonu ile başlayan bu müthiş süreç, böylesine verimli, yaratıcı, tasarım alanında etkileyici bir proje ile somutlaştı. Sosyal sorumluluk bilincinin tasarım ile birleşip, iki yaratıcı markayı buluşturması, aynı zamanda önemli bir güdüyle ilerleyip başarılı Dem Derneği ile yollarımızın kesişmesi gerçekten etkili bir üçgen oluşturdu. Yüksek girişimci bilinciyle yönetilen Dem Derneği, bu proje ile işitme engelli ve sağır bireylerle, işiten bireylerin farkındalıklarını artıracak.
Koleksiyonu tasarlarken nelerden ilham aldınız?
Koleksiyonumuz ‘Denim’in diğer tekstil ürünlerinden farklı olan üretim serüvenine detaycı bir gönderme yapıyor. Üretimdeki tüm aşamaları, informatif bir bilinçle işledik. Yıkamalardan ağartmalara, form yapı bozumlarından dikişlerin çeşitliliğine her türlü farkı göreceğiz. Özlem Süer markasının uzun süredir Türkiye ve dünyada sahiplendiği ‘avant-garde’ ve ‘neo-romantik’ üslubu ise ceketlerde inovatif print’ler, inciler, naif protest zımbalar, dantel birleşimler ile göreceğiz. Markamızın 15 yıldan fazladır ürettiği ve ihraç ettiği Red-Carpet ve White koleksiyonlarıyla birleşen tasarımlarda, beyaz etkisini ince düşünülmüş bir romantiklikte, siyah ve ‘blue jean’ etkisini ise ‘experimental’ bir yaklaşımla izleyeceğiz.
Tasarımlarınızla bir sosyal sorumluluk projesine katkıda bulunmak size ne hissettiriyor?
Sanat ve tasarımı bir arada tutma ilkesini böylesine kıymetli bir projeyle hayata geçirmiş olmak gerçekten büyük bir gurur, sonsuz bir mutluluk. Üretilen tasarımların, düşünülen yüzlerce fikrin, çok hassas yapılan iletişim çalışmalarının belli bir sosyal sorumluluk konusuyla olan konsantrasyonu, hele de bizler gibi akademik markalar için çok yüksek bir nokta. Moda her zaman göz önünde bir konu. Özellikle her şeyin görsel bütünlüğünün çok önemli olduğu günümüzde… Modanın da bir kitlede farkındalık yaratacak şekilde katalizör olması çok önemli.
Damla İşeri
(Dem Derneği Kurucusu ve Başkanı)
Birkaç yıl önce hayata geçirdiğiniz ‘demgoodcoffee’ adlı sosyal girişimden, ‘Sesli Kahveler’ projesi nasıl doğdu?
‘demgoodcoffee’ sosyal girişimi için 2018 yılı değişim yılı oldu. Sabit bir noktada yer almaktansa gezici olmayı ve daha çok kişide bu dilin farkındalığını yaratabilmeyi hedefledik. Ayrıca, kahvelerimiz ile hangi projeye destek olabileceğinizi artık kendiniz seçebiliyorsunuz. Üç farklı proje, bardaklarımızın üzerinde yer alıyor ve misafirimiz istediği bardak ile seçtiği projenin fonuna katkı sağlıyor. Yeni iş modelinde demgoodcoffee POP-UP olarak adlandırdığımız standımızı farklı kurum ve kuruluşların iş birliğinde açmayı hedeflerken Özlem Süer, Taypa ve Dem Derneği’nin üçlü buluşması gerçekleşti. Güzel bir zamanlama oldu. demgoodcoffee’nin sesinin bu iş birliği ile daha güçlü çıkacağına ve de diğer kurum ve kuruluşlar için örnek teşkil edeceğine inanıyoruz.
Taypa ve Özlem Süer ile yaptığınız iş birlikteliğinin sosyal fayda alanları nedir?
Türk İşaret Dili farkındalığı kazandırmak sosyal fayda alanlarımızın ilki. Özlem Süer ve Taypa iş birlikteliği ile 300 kişide birebir Türk İşaret Dili ve ‘sağır’ kelimesine yönelik farkındalık yaratmayı amaçlıyoruz. Farkındalık yaratırken önceliğimiz acıma duygusundan uzak bir iletişim alanı yakalamak, ki bu nedenle kahveyi keyifli bir araç olarak kullanıyoruz. Ayrıca işitme engelli ve sağır bireyler ile deneyim sürecinde bu farkındalığı kazandırmak da aynı şekilde çok önemli. Böylelikle, çalışmalarımızda aktif işitme engelli ve sağır istihdamını destekliyor ve iş birliğimizin sosyal fayda alanını da genişletmiş oluyoruz. Bir de bu iş birlikteliği sayesinde ücretsiz olarak 24 genç üniversite öğrencisi Türk İşaret Dili’ni öğrenecek. Bu öğrenciler işitme engelli ve sağırlara yönelik geliştirmek istedikleri fikirlerinin değerlendirilmesi sonucunda eğitim almaya hak kazanacak; eğitim süreci sonunda ise fikirlerini geliştirmek için mentorluk desteği alacaklar. Bu eğitim sürecinde de sosyal fayda alanımız, hem aktif sağır ve işitme engelli istihdamı sağlamak hem de üniversiteli gençlerin işitme engellilik ve sağırlık alanındaki fikirlerine destek olmak. Bu gençlerin sivil toplum çalışmalarına katkı sağlayacak aktif bireyler olmalarını istiyoruz.
Peki, ‘Türk İşaret Dili’ni öğrenmek isteyenler neler yapabilir?
Türk İşaret Dili’ni öğrenmek isteyenler belediyeler aracılığı ile açılan 120 ve 200 saatlik Milli Eğitim Bakanlığı sertifikalı kurslara katılabilirler. Bunlar en yaygın ve ulaşılabilir olan kurslar olmasına karşın niteliği tartışmalıdır; sağırlar ve işitme engelliler tarafından sorgulanmaktadır. Bu nedenle öğrenmek isteyenlere, Türkiye’de alanda çalışmakta olan farklı sivil toplum kuruluşları tarafından verilen, sağır ve işitme engellilerin dahil edildiği eğitim süreçlerinde Türk İşaret Dili öğrenilmesini daha çok tavsiye ediyoruz. Türk İşaret Dili öğrenirken ve dil yeteneğimizi geliştirirken en önemli şey, ana dili Türk İşaret Dili olan toplum ile yakından ilişki içerisinde olabilmek.