Röportaj: Lara MUTLU
Fotoğraflar: Lara SAYILGAN
Styling: Hakan ÖZTÜRK
Saç: İbrahim Zengİn / NO21
Makyaj: Ufuk CELEP / NARS ürünleriyle
Alara Koçibey, çok güzel bir kadın. Evet, kusursuz bir cilde ve düzgün bir fiziğe sahip ama onu asıl güzel kılan hiç kuşkusuz aura’sı ve vizyonu. Çocukları ve iki köpeği ile birlikte yaşayan Koçibey’in evinden içeri adım attığınız anda, onun vizyonunu evin her köşesine başarılı bir şekilde yansıttığına şahit olabilirsiniz. Koçibey, şu sıralar çok çalıştığı ama bir o kadar da hafif ve mutlu olduğu bir dönemden geçiyor. Onunla hayatının bu yeni döneminde, işi, stili, tecrübeleri ve çok daha fazlası üzerine samimi bir sohbet gerçekleştirdik.
-Rutin bir gününüz nasıl geçiyor?
Sabahları 07.30’da uyanıp müzik açıyorum. Ispanak, avokado gibi yeşilliklerden oluşan juice’umu alıp ormana ya da yürüyüşe gidiyorum. Doğanın içinde olmak en sevdiğim şeylerden biri. Ardından ofise geçiyorum. Projeler, toplantılar, şantiye ve atölye kontrolleri derken gün bitiyor. Akşam çocuklarla yemek yiyip, Play Station oynuyoruz. Onlar yattıktan sonra ertesi günün hazırlığı için tekrar çalışmaya oturuyorum. Bu saatteki çalışmam, bana terapi gibi geliyor.
-Şu an hayatınızın nasıl bir döneminizdesiniz?
Aktif ve iş hayatına odaklı bir dönem. Ortaklarım Emine Kütük ve Tuvana Büyükçınar Demir ile bebek ve çocuk odaları markamız 3 MOMS’la büyük bir başarı elde ettik. Gerçekten A’dan Z’ye böyle bir tasarım, kalite ve ürün gamı olan başka bir marka yok. Teslim ettiğimiz projelerde, evin en güzel odası olarak adlandırıldığımız için sadece salonlar, yatak odaları gibi evdeki spesifik alanların tasarımları için de büyük bir talep geldi. Bu beklenti bizi 3 HOMES’u kurmaya itti. Böylece geçen ay, Alara Koçibey Interiors’ın yanında dekorasyon alanında hizmet veren 3 HOMES için de çalışmaya başladım.
-Mimarlığa olan ilginiz ne zaman, nasıl başladı?
Dedem Y.M. Kadri Erdoğan sayesinde başladı. Döneminin en iyi mimarlarından, İstanbul’un en güzel yapılarını yapmış bir mimarın torunu olarak onun ofisinde gönyelerle büyüdüm. Her Pazar aile yemeğimizden sonra sırayla şantiyeleri gezmeye giderdik. Bugün hala işimin en sevdiğim kısmı, şantiye gezmek.
-Kendi evinizin stili nasıl?
Evim kolonyal ve eklektik. Tasarım yaparken birçok döneme kayıyorum ama yaşadığım alanda, kendi hikayesi ve karakteri olan bir yer olmasını istedim.
-Evinizin vazgeçilmezleri neler?
Seyahatlerimden topladığım parçalar.
-En sevdiğiniz seyahat rotaları nereler?
Bilmediğim yeni kültürleri keşfetmeyi ve kısa bir süre için bile olsa o hayatın içine girmeyi seviyorum. En son Cote D’Azur’u arabayla gezdik. Defalarca gittiğim bir yer bile olsa her seferinde farklı şekilde gezmeyi tercih ediyorum. Yakında San Francisco seyahatim var.
-Verebileceğiniz en iyi stil tavsiyesi ne olurdu?
En iyi stil tavsiyesi, “Şöyle giyersem, biraz daha zayıflarsam” diye düşünüp alışveriş yapmamak olur herhalde. Gerçekten size çok yakışmadıysa bir şeyi satın almayın. Neyse o parça, içinde çok iyi durun.
Röportajın tamamı bu hafta ALEM'de...