Röportaj: Gözde YÖRÜKOĞLU ERSU
Fotoğraf: Serkan ŞEDELE
Styling: Mahizer AYTAŞ
Saç: Serkan AKTÜRK
Makyaj: Ece BİRSEN
Fotoğraf asistanı: Soner ATAŞ
Post-prodüksiyon: Berat ÇAPIN
Video: Onur ATICI
Koleksiyon: Tuvanam Couture 2020 Özel kapsül koleksiyon
Mücevherler: CHOPARD
Monte-Carlo SBM’e ve Hülya Biren’e teşekkür ederiz.
Bir hayalle yola çıktık… Ve şu anda hayalimizi sizlere ulaştırabiliyor olmanın keyfini yaşıyoruz. Tuvana Büyükçınar Demir’in yaratıcılığından yola çıktık aslında. Monako’nun eşsiz bir film setini andıran ambiyansını hayal ettik, styling için hemen Mahizer Aytaş ile fikirler üzerinde çalışmaya başladık. Bir film çekecektik sanki. ALEM kapağı için, hayal ettiğimiz bu filmin başrol oyuncusu da güzelliği ve asalatine bayıldığımız Alara Koçibey olacaktı. Aylar süren çalışmalar sonunda, bu özel çekim için Tuvanam ekibinin gece gündüz çalışarak ürettiği kapsül koleksiyon ortaya çıktı ve çıktık yola. Monako’da adeta bir film seti kurduk, bu hayalimize ortak olan SBM Premium Müşteri İlişkileri Direktörü Hülya Biren’e teşekkürlerimizi sunuyoruz. Mahizer’in kelimeleriyle anlatacak olursak: “Old Hollywood konseptiden yola çıktık, çünkü o Alara’yı gördüğümüz haldi. Üzerine bir de Monako’ya gidince, her şey tam oldu.’’ Serkan Şedele fotoğrafları çekerken biz bir yandan bu hayalin gerçekleştiğine inanamıyorduk. Tuvanam Couture 2020 koleksiyonu öncesi, sadece ALEM okuyucuları için hazırlanan bu kapsül koleksiyon, Alara Koçibey ile hayat buldu. Her karenin ayrı bir hikayesi olan bu özel çekime davetlimizsiniz.
Sizin Monte-Carlo’nuzu bize anlatır mısınız?
Babam yedi yaşında Monte-Carlo’da yapılan bir yarışta, onun tribünlerine çarpan ve bacağını kıran yarış kazası sonrasında karar veriyor otomobil sporuna girmeye. Ben de çocuklarımı küçüklüklerinden beri oraya götürüyorum. Bu tradisyon bizim ailede jenerasyonlardır devam ediyor. Hatta büyük büyük babaannem Balkıs Hanım zamanında, Nice şehrinin en büyük arazi sahiplerinden, bir nevi hanım ağası gibiymiş oraların. O kadar da sevilirmiş ki Nice’liler tarafından, bir sürü apartmanda ismi var. Hayatının sonunda da Nice’de yaptırdığı aile mezarlığına defnedilmiş, akabinde oğlu da. Bizler de çocukken heyecanla yazın bitmesini ve babaannemlerin Cannes’dan Türkiye’ye dönmelerini beklerdik. Akşamları masal kitapları yerine onların frak ve tuvaletlerle katıldıkları ‘soirée’ resimlerine bakarak ve hikayelerini dinleyerek uyurduk. Küçük bir kız olarak hayal dünyamda yaptığı etkiler bugünkü hayatımı şekillendirdi.
‘Old Hollywood’ konseptinden yola çıktık ve sanki sizin içinizden de öylesine bir aktris ortaya çıkıverdi…
Çok köklü ve eski bir ailem var. Kanuni Sultan Süleyman’ın kız kardeşi Şahsultan’dan itibaren başlıyor aile ağacımız. Sonrasında 17. yüzyılda Koçibey kardeşler, biri 4. Murat döneminde Osmalı’nın en büyük devlet adamı diğeri de Rusya’da Koçibey prensliğini kuruyor. Ne kadar zaman geçse de, çağ ne kadar değişse de genlerinizde olan özelliklerin gücü kalmaya devam ediyor. Bazen kontrol edemediğim, kendini o anda oraya ait hisseden başka biri oluyorum. Ve bu sadece bende değil bütün aile fertlerinde var. Buckingham Palace’da Prens Charles 130 kişilik yemek davetinde, niye 27 yaşında bir genç Türk kızıyla saatlerce konuştu diye haftalarca İngiliz basınında yer aldı. Rusya’ya gittiğimizde otelde Prenses Koçibey diye karşılıyorlar. Tarihin içine girdiğimde özellikle monark olan yerlerde başka bir aitlik duygusu hissediyorum. Siz de onunla tanıştınız.
Tuvanam sizin için 2020 Couture koleksiyonunda özel tasarımlar hazırladı. Bu kadar özel hazırlanmış bir çekimin yıldızı olmak nasıldı?
Tuvana benim canım. Yine de uluslararası çapta bu kadar başarılı bir moda tasarımcısının “2020 Couture koleksiyonu içinde sana kapsül bir line yapmak istiyorum” demesiyle başka türlü bir etkileniyorsunuz. Gerçekten çok özel bir duygu, sizi düşünerek, sizi ‘ilham’ olarak hayal ederek bir koleksiyon tasarlanması çok onur verici ve şımartıcı bir his. Tuvana’nın hazırladığı bu koleksiyon nasıl anlatılır bilemiyorum. Kostümlerin design’ı ve strüktürü olağanüstüydü; defilesini yaptığında dediğimi daha iyi anlayabileceksiniz. Kıyafetleri beni zaman tünelinde ileri geri gezdiriyordu; onların içine girince, “Sabah sarayımda yürüyüş yapıyorum” gibi hissetmeye programlanıyorsunuz zaten. Bu yetenek işte sanatçı olmak. Gerçekten bu kadar değişken olup, hem Türkiye’de hem de uluslararası platformda uzun senelerdir o başarıda kalabilmek… Bir daha, bir daha gurur duyuyorum Tuvana ile.
RÖPORTAJIN DEVAMI ALEM'DE!