Son yılların küresel sorunu iklim değişikliği ve artan enerji ihtiyacı, ülkeleri temiz enerji kaynaklarını kullanmaya itmektedir. Bu nedenle pek çok ülke yenilenebilir enerji kaynaklarına yatırım yapmaktadır. Ancak yapılan araştırmalar göstermiştir ki fosil ve yenilenebilir enerji kaynakları da enerji ihtiyacını karşılayamamaktadır.
Son çare olarak görülen nükleer enerji santralleri ise taşıdığı riskler nedeniyle (radyoaktif atık) kamuoyunun tepkisine yol açmaktadır. Bu noktada özellikle Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Konferansı (COP26) sonrası sıfır emisyon sözü veren ülkeler, ihtiyaçları olan enerjiyi yeşil hidrojen üretimi yaparak sağlamayı hedeflemektedir. Peki bu nasıl mümkün olacaktır?
Rengi, tadı, kokusu olmayan hidrojen, 1766 yılında Henry Cavendish tarafından keşfedilir. Yunanca 'su oluşturucu' anlamına gelen hidrojen, bilinen en hafif ve bol elementtir. Ancak doğada serbest halde bulunmamaktadır. Bileşikler halindedir ve en bilinen bileşiği ise sudur. Sudan ayrıştırılan hidrojen ise doğalgaz ve petrolden elde edilen enerjinin kat be kat daha fazlasını üretmektedir.
Hidrojen gazı nasıl elde edilir? Günümüzde termokimyasal, suyun elektrolizi, güneş termoliz ve fotoelektrokimyasal yöntemlerle elde edilmektedir. Söz konusu yöntemler için birincil bir enerji kaynağına ihtiyaç vardır ki bu da hidrojenin rengini belli etmektedir. Nedir bu renkler ve ne anlama gelmektedir kısaca göz atalım;
Siyah/kahverengi hidrojen kömür kullanılarak elde edilmektedir. Yani yeşil hidrojen üretiminin aksine karbondioksit salınımı yüksektir.
Gri hidrojen, fosil yakıt ve Buhar Metan Reformu yöntemi ile üretilir. İşlem sırasında CO2 açığa çıkmaktadır.
Sarı hidrojen, yenilenebilir enerji kaynaklarının farklı kombinasyonlarından elektroliz yoluyla elde edilmektedir.
Pembe hidrojen, nükleer santrali güç kaynağı olarak kullanır ve elektroliz yoluyla üretilir.
Mavi hidrojen üretiminde fosil yakıtlar kullanılmaktadır. Bunun için Buhar Metan Reformu ve Otomatik Termal Reform yöntemleri kullanılır. Burada işlem sırasında açığa çıkan CO2 atmosfere salınmadan depolanır. Bu sayede sera gazı oluşumunun önüne geçilir.
Yeşil hidrojen, suyun elektrolizi yöntemi ile elde edilmektedir. Yani suya verilen belirli orandaki elektrik, reaksiyona neden olmaktadır. Bu reaksiyon sonucunda açığa çıkan hidrojen gazı ve su ayrıştırılmaktadır. Bu sayede hidrojen elde edilmektedir. Ayrıca yeşil hidrojen üretimi esnasında CO2 emisyonu salınımı söz konusu değildir.
Suyun elektrolizi yöntemi ile hidrojen enerjisi üretimi
Rezerv ömürleri sınırlı olan fosil yakıtlar ve güvenirliliği tartışılan nükleer santraller yerine hidrojen enerjisi ülkeleri cezbetmektedir. Bu nokta da pek çok ülke hidrojen enerjisine yatırım yapmaktadır. Peki bu yatırımlar sonucunda yeşil hidrojen nerede kullanılır olacaktır merak edilmektedir. Hali hazırda özellikle karayolları taşıtlarında kullanım alanı bulan hidrojen enerjisi, gelecek yıllarda hava, kara ve deniz ulaşım araçlarında olduğu kadar konut ve endüstriyel sahalarda da yaygınlaşması öngörülmektedir.
Geleceğin enerji kaynağının yeşil hidrojen olması pek çok ülkeyi ulusal hidrojen stratejileri belirlemeye zorlamaktadır. Bununla birlikte ülkeler arası dayanışmalara, stratejik politikalara ve alt yapı çalışmalarına da ağırlık verilmesine neden olmaktadır. Özellikle Paris İklim Anlaşması taraflarının 2030 ve 2050 yılına kadar sıfır emisyon sözlerini yerine getirmeleri için büyük bir fırsat sunmaktadır.
Yeşil hidrojen enerjisi projesi öncülerinden 16 ülke hedeflerini belirleyerek stratejik raporlarını yayımlamaktadır. Bu ülkeler arasında özellikle Çin ve Almanya dikkat çekmektedir. Örnek vermek gerekirse, Çin 20 yıldır karayolu ulaşım araçlarında hidrojen enerjisi kullanmaktadır. Diğer yandan 3 bin kilometrelik hidrojen boru hattı inşa projesi bulunmaktadır.
Bir diğer öncü ülke olan Almanya ise iklim değişikliğine karşı yeşil hidrojen enerjisini sihirli bir çözüme benzetmektedir. Almanya'da 2018 yılından beri hidrojen enerjisi ile çalışan iki tren hizmet vermektedir. 2030 yılına kadar da yılda 10 milyon ton hidrojen üretmeyi hedeflemektedir. Peki yeşil hidrojen Türkiye için ne ifade etmektedir?
"Türkiye'nin Yeşil Hidrojen Üretim ve İhracat Potansiyelinin Teknik ve Ekonomik Açıdan Değerlendirilmesi" başlıklı rapor, yeşil hidrojen enerjisi ve Türkiye'nin potansiyeli hakkında bilgi vermektedir. Rapora göre, Türkiye 2050 yılında 3.4 milyon ton hidrojen üretimi yapabilecek kapasiteye sahiptir. Ayrıca söz konusu rakamın 1.9 milyon tonunun ihraç potansiyeli taşıdığı da belirtilmektedir.
Ancak Türkiye'nin bu hedeflerine ulaşabilmesi için 45.4 milyar dolarlık bir yatırıma ihtiyacı bulunmaktadır. Bu noktada ise pek çok yatırımcı devletin bir yol haritası belirlemesini beklemektedir. Peki sizce de karbonsuz bir gelecek yeşil hidrojen ile mümkün mü?