İlhan EROĞLU
Amerika Birleşik Devletleri’nin kuzeydeki ormanların büyük bir çoğunluğuna ev sahipliği yapan Oregon’da sislerin arasından yükselen sıra sıra yeşil tepelerin mistik görüntüsü sizi karşılıyor… Yavaş yavaş kaybolan sis çekildikçe adeta büyülü bir diyar sessiz sessiz sahneleniyor. Kuzeyde Washington, güneyde Kaliforniya ve Nevada, doğuda Idaho ile komşu olan eyaletin en büyük kenti Portland olarak anılıyor. Her yerin yeşillikle dolu olduğu şehir, barındırdığı doğal harikaları bir yana bırakacak olursak aynı zamanda bir alışveriş başkenti. Çünkü eyalette yiyecek içecek ve giyim dahil hiçbir üründen vergi alınmıyor. Plajlar, bisikletler, parklar, pazarlar, mimari, sanat, gastronomi, kahve ve bitmeyen bir eğlencenin dingin halini konuklarına sunan Oregon, insanın ruhunu dinlendiren, benliğini, ruhunu yeniden bir araya getiren özellikleriyle deneyimlemeye değer. Oregon Eyaleti’nde her şey doğa üzerine kurulu dersek yanlış söylemiş olmayız. Her bir yasa doğayı korumak üzerine! Caddeleri tertemiz, hız sınırını olabilecek en düşük seviyede tutan böylece egzoz dumanını en minimum seviye çekmek isteyen Oregon halkı, huzur ve barış içinde yaşıyor. Suç oranı en düşük eyaletlerden biri olan Oregon’un nüfusu yüz ölçümüne göre çok düşük ancak hızla göç alıyor. Bu nedenle yerli halk arasında “Stop telling people about Portland” (Portland hakkında konuşmayı bırak) diye bir espri var. Zira halk heybetli dağlara, şelalelere, kanyonlara, yağmur ormanlarına, ekolojik parklara, yani olağanüstü doğal güzelliklere ev sahipliği yapan Oregon’un saklı bir cennet olarak kalmasını istiyorlar. Türkiye’de İstanbul’da yaşayan insanların bir gün Ege’ye yerleşme hayalleriyle Amerika’da New York ve Los Angeles gibi kalabalık şehirlerde yaşayan insanların hayalleri bir nevi Oregon için aynı...
Heybetli dağlar, çağıldayan şelaleler
Yeşile boyanmış heybetli dağların, çağıldayan şelalelerin keyifli bir dünya yarattığı Oregon’da insanlar kamp yapmayı çok seviyor. Bölgede 2 binin üzerinde kamp noktası bulunuyor. Diğer yandan çadır kamp malzemelerini aldığınız mağazaya geri götürdüğünüzde paranızı size iade ediyorlar. Çünkü malzemenin dönüşümlü kullanılması ve tasarruf buradaki insanların önceliği... Elbette Oregon’un güzelliklerini görebilmeniz için kamp yapma mecburiyetiniz yok, dağ eteklerinde, göl kenarlarında çok özel ve uyumlu ahşap oteller bulunuyor. Bunlar arasında en keyifli adreslerden biri Crater Lake. Masmavi, berrak bir suya sahip, güneşin inanılmaz güzel doğup battığı bu volkanik gölün falezinde bulunan Crater Lake Lodge manzarasıyla zamanın durduğu bir nokta. Benim favorilerimden Sparks Gölü çevresinde ise kesinlikle kamp yapmayı tavsiye ediyorum. Hava şartları yılın bu vakitleri uygun oluyor. Kamp için ne çok sıcak ne soğuk. Sparks Gölü çevresinde çok yakında zaten herhangi bir otel bulunmuyor. Kamp keyfi bambaşka... Düşünün ki bir göl kenarında uyanıyorsunuz, gün henüz doğmak üzere, gölün yüzeyinde incecik bir sis tabakası ve göle yansıyan dağ manzaraları... Çevrenizde geyikler dolaşıyor ve renkli renkli kuşlar etrafta uçuşuyor...Evet tam tamına bir masalda uyanmak gibi.
Manzara bu zorlu efora değecek!
Crater Gölü ve Sparks Gölü dışında Oregon’un ziyaret edilecek gölleri arasında Trillium ve Lost Gölü oldukça popüler. Şelaleler bölgede karşınıza çıkan diğer önemli ikonlar. En ünlülerinden bahsedelim; Wahclella Şelalesi Oregon’un en yüksek şelalesi. Bu ünlü şelalenin tam ortasında bir seyir köprüsü bulunuyor. Buraya ulaşım da oldukça kolay. Hafta sonu burada turist yoğunluğu çok yüksek. Proxy Waterfall da yapısı ile çok güzel ve fotojenik. Sular taşların üzerinden tül gibi süzülerek iniyor. Elowah Falls da 30 dakika yürüyüş yaparak ulaşabileceğiniz fotojenik ve güzel bir şelale. Öte yandan bu 30 dakikalık yolculuk süresince ormanın içerisinde bir parkurda etrafı izleyerek yol alıyorsunuz. Kendinizi Amerika kıtasının derinliklerinde ilginç bir keşif mecrası içinde buluyorsunuz. En son Oneonta Şelalesi’nin sunduğu eşsiz manzara görülmeye değer. Buraya ulaşmanız için su dolu bir yarıktan geçmeniz gerekiyor. Kışın ve baharda çok zorlu bir yürüyüş parkuruyla karşı karşıya kalıyorsunuz bu şelaleye ulaşmak için. Su seviyesi 3-4 metreye çıkıyor, yazın ise şelalenin en derin noktası 1.80 metre civarlarında. Zorluk seviyesi biraz yüksek ama kesinlikle bu zorlu yolu bitirdiğinizde manzara bu efora değecek güzellikte.
Sadece su kenarlarında bir gün geçirmek bile Oregon’un ruhunu algılamak için yeterli; ancak görkemli dağları da anmadan geçmeyelim. Mounth Hood, Mt. St. Helen, Broken Top ve Mounth Jefferson Oregon’un en ihtişamlıları. Bu dağların en güzel yanı çevresinde bir göl bulup gün doğumu ve batımında şanslıysanız onların yansımalarını fotoğraflamak.