Rotamızı "üzerinde güneş batmayan imparatorluk" olarak bilinen Büyük Britanya Krallığı'nın başkenti Londra'ya çeviriyoruz! Londra'nın her ne kadar "devamlı hava yağmurlu" diye adı çıkmış olsa da Weather Guide'e göre Roma'dan bile daha az yağış aldığını biliyor musunuz? "Kasvetli gri havasıyla meşhur Londra, daha az yağmur mu alıyor, bu nasıl olabilir?" Bu soru hemen zihninizde canlandıysa ek bilgiye geçebiliriz.
Roma'nın bir yılda aldığı ortalama yağmur, Londra'dan daha fazla... Çünkü Londra'da yağışlar gün içinde daha az süreyle şehre düşüyor. Ama siz yine de yanınızdan şemsiyenizi eksik etmeyin. Dünya'nın her yerinden, farklı millet ve kültürlere ait insanlara kapılarını açan bu şehir; moda, gastronomi, sanat ve daha birçok başlığın merkezi halinde popülerliğini koruyor. Kozmopolit ruhunun Kraliyet gelenekleriyle buluştuğu ünlü parkları da Londra'nın popülerliğini sınırlar ötesine taşıyor. Bu güzel şehirde ister uzun, ister kısa süreliğine seyahatinizi planlayın, gezinizin dolu dolu geçeceğine emin olabilirsiniz. Hangi mevsimi tercih edecek olursanız olun, dört mevsim sizi farklı etkinlikler bekliyor! Kasım ayında Lord Mayor's Show, aralık ayında Noel ve yeni yıl süslemeleriyle sokakların bir karnaval görüntüsüne dönüşmesine şahit olabilirsiniz. Mayıs ayında ise dünyaca ünlü Chelsea Çiçek Fuarı sayesinde bahçe kültürünün son trendlerini takip edebilirsiniz. Haziran ayında Trooping the Colour ile 17'nci yüzyıldan beri Britanya piyadesinin bir geleneği haline gelmiş olan etkinliği izleyebilirsiniz. Temmuz ayında gerçekleşen Wimbledon Tenis Turnuvası ise tüm bakışları yine Londra'ya çevirmeyi başarıyor.
2022 yılında II. Elizabeth'in ölümünün ardından, III. Charles'ın tahta çıkmasıyla eski popüler Kraliyet dedikodularında her ne kadar azalma olsa da şehrin ikonik kırmızı iki katlı otobüsleri, dünya markalarının yer aldığı ünlü caddeleri, Thames nehri çevresinde yer alan tarihi binaları, dünyaca ünlü müzeleri, restoranları ve sanat galerileriyle dünyanın en ünlü şehirlerinden biri! Neredeyse dokuz milyon olan nüfusuyla da Avrupa'nın en kalabalık şehirleri arasında yer alıyor.
Şehri yürüyerek keşfetmek isterseniz, Bankside'da bu isteğinizi gerçekleştirebilirsiniz. Tower Bridge'ten London Eye'a kadar nehrin güneyinden yürüyebilirsiniz. Bu noktadan Tower Bridge, Shard, Borough Market, Shakspeare's Globe, Tate Modern Müze, Millennium Köprüsü, St. Paul Katedrali, London Eye, Big Ben, Westminster Sarayı gibi şehrin neredeyse birçok ikonik yapısını görmeniz mümkün. Şehrin metro hattı o kadar güzel ve kolay ki istediğiniz adrese rahatlıkla gidebilirsiniz. Taksi ya da Uber de diğer ulaşım seçenekleri arasında yer alıyor. Şehrin popüler lokasyonları arasında bulunan Oxford Caddesi, Regents Caddesi, Covent Garden, Leicester Meydanı, Piccadilly Circus gibi fotoğraf çekebileceğiniz noktalarda gezerken, yerel markaların yanında lüks markaların mağazalarını da görebilirsiniz. Her kalabalık şehirde başınıza gelebilecek telefon hırsızlarına, bu noktalarda da dikkat etmelisiniz. Şehrin merkezinde yer alan bir başka görmeniz gereken adres de Buckingham Sarayı! Kraliyet ailesinin resmi ikametgahı olan Buckingham Sarayı, aynı zamanda değişim töreniyle ünlü. Kraliyet hayatına yakından bakmak isteyenler için listede mutlaka yer almalı! South Kensington'da bulunan Victoria & Albert Müzesi'nin öne çıkan heykel ve fotoğraf koleksiyonunun yanı sıra havuzlu bahçesi ve restoranı da keyifli vakit geçirmek için güzel bir seçenek. Dünyanın en büyük ve en kapsamlı müzelerinden biri olan British Museum ise, Rosetta Taşı ve Mısır mumyaları gibi paha biçilemez eserlere ev sahipliği yapıyor. Çocuklu bir gezi planladıysanız, Doğa Tarihi Müzesi'ne mutlaka uğramalısınız. Dev dinozor iskeletleri ve dünyanın çeşitli hayvanlarını görebileceğiniz ilginç bir müze! Bu şehre gelmişken, bir gecenizi de mutlaka bir müzikale ayırmalısınız. Önceden planlama yapabilir, online biletlerinizi alabilir ya da TodayTix'ten ucuza son dakika bilet bulabilirsiniz. Lion King, Harry Potter, Moulin Rouge, Tina, Mama Mia, The Phantom of the Opera, Back to the Future gibi müzikaller şehrin en popülerleri arasında yer alıyor. Bu şehirde çok sayıda müze bulunuyor. Özel ilgi alanınıza göre farklı müzeleri gezmek için aralarından seçim yapabilirsiniz.
Şehrin merkezinde yer alan Notting Hill, mutlaka görmeniz gereken adresler arasında! Julia Roberts ve Hugh Grant'ın ünlü filminin geçtiği sokaklarda yürümek, filme konu olan kitapçıyı yine aynı yerinde görmek ayrıca keyifli... Renkli, alçak katlı evlerin küçük bahçeleri de oldukça dekoratif bir görüntüye sahip. Cumartesi günleri kurulan pazar, bu bölgeyi aşırı kalabalık yapıyor. Bu sebepten dolayı hafta içi gitmeyi tercih edebilirsiniz. Antikacılar, kitap dükkanları ve restoranlar dikkat çekiyor. Dünyaca ünlü İngiliz Bahçeleri'nin anavatanına gelmişken parkları da gezmemek olmaz! Hyde Park, Kew Botanik bahçesi, St James's, Regent's Park, Kensington Park ilk sıralarda yer alabilir. Tahmin edebileceğiniz gibi küçük-büyük birçok park yan yana bulunuyor ve sizi yeşil bir dünyaya davet ediyor. Piknik tadında bir gün için yemeklerinizi yanınıza alıp parkta vakit geçirmek keyifli olabilir. Regent's Park'a gitmişken hemen yakınında yer alan 221B numaralı Baker Street'te Sherlock Holmes Müzesi'ne uğramayı da unutmayın. Az ilerisinde ise Madame Tussauds Müzesi'nde Atatürk'ün balmumundan olan heykelini görebilirsiniz. Marylebone ve Soho'daki lüks alışveriş noktalarına uğrayabilir, şık restoranlara önceden rezervasyon yaptırabilirsiniz. Mercato'da yer alan gastronomi duraklarını, pub'ları da deneyebilirsiniz. Şehrin bir başka noktası olan Borough Market, yemek meraklıları için bir cennet! Farklı mutfaklardan sayısız seçenek bulacaksınız. Taze sebzelerden egzotik tatlara kadar her şey var. Burada bulunan Fortnum & Mason mağazasına da uğramadan geçmeyin. Metal dekoratif kutuları, kurabiyeleri, çay çeşitleriyle ünlü! Müzik tutkunları için ise elbette Camden'a gitmelisiniz. Amy Winehouse, Clash, Sex Pistols gibi gruplar hep buradan çıkmış. Yine müzikseverler için Shorditch'teki Blues Kitchen listede yer alabilir. Her akşam canlı müzik var. Şehir merkezinden biraz uzaklaşmak isteyenler için ise Richmond, merkeze 40 dakika uzaklıkta; nehir kenarında romantik bir yürüyüş yapabilirsiniz. İşin özü; İngiltere, seyahat için her zaman iyi bir seçenek!
Fotoğraflar: Getty Images Türkiye, Istock