Endülüs Gezi Rehberi. Zil, şal ve gül. Bu bahçede raksın bütün hızı... Şevk akşamında Endülüs üç defa kırmızı...” Usta şair Yahya Kemal Beyatlı’nın “Endülüs’te Raks” şiirinin ilk dizeleri, İspanya’nın güneyindeki bu özerk bölgenin, tutkunun anavatanı olduğunu anlamamıza yetiyor. Toplamda sadece sekiz şehirden oluşan Endülüs’te Sevilla, Granada ve Cordoba bölgenin en önemli şehirleri.
İspanya’nın ruhunu en iyi yansıtan şehirdir Sevilla. Öyle ki ülkeyle özdeşleşen flamenkonun burada doğduğu bile söylenir. Alcázar Sarayı, Torre del Oro, Santa Maria Katedrali ve Giralda Kulesi şehirde görülmesi gereken muhteşem yapılardan. Ayrıca Guadalquivir Nehri kıyısında yer alan şehrin en büyük yeşil alanına sahip Maria Luisa Parkı’nı mutlaka ziyaret edin. Park adını, kralın güzel kızı Maria Luisa’dan alır.
Sevilla’da birçok gece kulübünde flamenko gösterileri yapılıyor. Ancak Endülüs Sarayı’nda flamenko geceleri şehrin en iyisi diyebilirim. Bu dansa ait bir müzesi de olan saraya, muhteşem dans gösterilerini izlemek için rezervasyon yaptırmanızı öneriyorum çünkü yoğunluk olabiliyor.
İspanya siestaları ve çok geç vakitlerde yenen akşam yemekleriyle ünlü. Sevilla’daysa İspanya’daki uzun ve geç yenen akşam yemeklerinin başlangıç saatleri tüm İspanya’nın genelinden daha uzun. Ülkenin en turistik yerlerinin başında gelen Sevilla’da akşam yemekleri genelde 22.00’de başlıyor! Ayrıca Sevilla’da siesta saat aralıkları da epey uzun. Bu çok hareketli, her zaman ışıl ışıl şehirde gündüzleri 3 saati bulan siesta tatili yapan mağaza ve dükkanlar bulunuyor. Bu özel kente, şehrin içinden geçen Guadalquivir Nehri’nin etkisi çok hakim. Nehir kıyısındaki restoranlarıyla şehir, gündüz başka gece başka güzel!
Su ve yeşilin muhteşem uyumu! Yapımına 1232 yılında başlanan Granada’da yer alan El Hamra Sarayı’nı en iyi bu cümle özetliyor. Birbiriyle bağlantılı birçok oda, avlu, havuz, çeşme ve muhteşem peyzaja sahip bahçesiyle El Hamra, sizi masalsı bir dünyaya davet ediyor. Sarayın içinde gezinirken oyma ve nakış sanatının muhteşem yansımalarını gördüğünüzde, mütevazılığın görkemle nasıl kusursuzca birleştiğini fark edeceksiniz. El Hamra’nın yapılışı sırasında hiçbir şeyin rastlantısal olmadığını, aksine her yapının, en ince ayrıntısına kadar düşünüldüğünü kapısından içeri girer girmez anlayabiliyorsunuz.
Çok kültürlü Endülüs’ün mimarisini en iyi yansıtan yapıt diyebiliriz Kurtuba Camii için. 1236 yılında katedrale çevrilen cami, dünyadaki en fazla sütuna sahip. Kurtuba’ya ilk girdiğinizde dışının epey hasar aldığını göreceksiniz. Neyse ki iç kısımlarındaki muhteşem süslemeler korunmuş. İki katlı, kırmızı ve beyaz çizgili muhteşem kemerleriyle, Kurtuba Camii’nin avlusunda, Akdeniz’e ve özellikle Endülüs’e özgü turunç ağaçlarıyla tarihte görkemli bir yolculuğa çıkacaksınız.
Granada'da Ne Yenir? - İspanya Mutfağı