Serda Büyükkoyuncu / İnstagram: @serdabuyukkoyuncu
Heredot ya da Kaptan-ı Derya Turgut Reis bilir miydi Halikarnassos veya Petrium olarak tanıdıkları bu küçük balıkçı ve süngerci kasabasının günün birinde bizim Bodrum olacağını?
Adını ünlü şaire vermiş, Halikarnas Balıkçısı yapıvermiş onu bir çırpıda. Şairin tutkusunun aynısı Neyzen Tevfik’e Zeki Müren’e yansımış. Halikarnas Balıkçısı’nı başka sanatçılar takip etmiş yıllar içinde. Sonra büyüsünü tüm dünya keşfetmiş, zamanla gelişerek zenginleşmiş. Bugün Türkiye’nin St. Tropez’si olarak kabul ediliyor Bodrum. Sanatçılara ilham veren dingin güzelliğinin yerini makyajlı ve bolca süslü bir güzellik aldı. Artık büyük şehirler gibi trafiği var. Ancak hâlâ çekim gücü çok yüksek! İşte sanatla yıkanmış bu topraklarda Türk çağdaş sanatının önde gelen sanatçıları ve koleksiyonerlerini bir araya getirdi bizimkiler. Art Weekend adlı bir etkinlik düzenlediler Bodrum’da. Adı pek havalı geldi bana. E evsahipliğini yapanlar da Astaş Holding ve Mandarin Oriental olunca havası ikiye katlanmış oldu.
Nereye baksan bir heykel, bir tablo, bir eser… Ki ne eserler… Geç karşısına, dal hülyalara, kal orada. Gece olsa fark etmezsin Bodrum güneşini kaçırdığını. Selam verdiğin herkes ya Ozan Oganer, Seçkin Pirim, Abdülkadir Öztürk, Arzu Akgün ve Osman Dinç gibi ünlü bir çağdaş sanatçı ya da cemiyet hayatından bir ünlü. Etkinliğin ikinci gününde Art Talk’ta Türkiye’nin önde gelen heykel sanatçılarından Osman Dinç ve Contemporary Istanbul Yönetim Kurulu Başkanı Ali Güreli, Sabiha Kurtulmuş moderatörlüğünde sanat konuşması gerçekleştirdiler. Bir solukta izledim baştan sona. Genç sanatçıların yaşadıkları zorluklara değindiler, Osman Dinç’in esprili anlatımıyla… Yetmemiş bizimkilere ki katılımcılara Ebru Döşekçi ve Seçkin Pirim bir workshop düzenledi, herkesi heykeltıraş yaptı. Sanırsınız hepimiz birer Michelangelo, yaptıklarımız da Vatikan’daki ‘Pieta’. Yok canım, şaka yaptım. Herkes kendi elinin heykelini yaptı. Ama havamıza bakarsanız öyle. O kadar yani. Bu havayla ‘Haydi biraz dolaşalım bizim Bodrum bakalım sizin bildiğiniz Bodrum mu karar verelim? Bu kadar heykeltıraşı bir arada görsün Bodrum halkı, selamlayıp imza verelim biraz.’ dedim, topladım milleti. ‘Gelin önce merkezine gidelim Bodrum’un, pazarını dolaşalım. Bir şey almanıza gerek yok, tablo misali görüntüler, yöreye özgü dokumalar ve bir büyük şehirli olarak alışık olmadığınız taze sebze-meyve kokuları yeniden hayata dönmenizi sağlayacak. Soluyun kendi şehirlerinize dönerken yolluk niyetine.’ demeye kalmadı pazarı talan etti bizimkiler. Onlara tavsiyelerimi size de anlatayım ister misiniz? Tamam o halde alın bir kalem elinize, çizin altını satırlarımın, Bodrum’a geldiğinizde değerlendirmek üzere.
‘Seni uzaktan sevmek, aşkların en güzeli’ diyorsanız, ‘kaleyi bir de manzara yapayım gönlüme, yudum yudum içeyim Bodrum’u kaleye karşı’ diyorsanız haydi beni takip edin. Cömertliğim üzerimde. Sizi harika bir yere götüreceğim. Ege’nin ortasındaki Marmara’ ya. The Marmara Hotel’ine (0252 999 10 10). Personeli bilmem ama otelin bizzat kendisi ‘yakınımdır’. Pek severiz birbirimizi. Adımı verin yeter. Ben manzaracıyım mı diyorsunuz? Tamam o zaman size de Soprano’s verelim. Hem şık, Marina Vista Hotel’in terasında olduğundan hem de harika manzaralı bir bar olduğundan. (0252 316 03 73)
Hem serinlemek hem de tatlı yemek için en iyi yerlerden biri Bitez Dondurmacısı. Bitez Sarnıç Beach Club (0252 343 14 33) denizi, kaliteli müziği, dünya mutfağı ve lezzetli kokteylleri ile sevdiğim yerlerden biri. Etli yaprak sarması yemeyi unutmayın. Ama benim gibi abartmayın. Durmasını bilin.
D-Marin Turgutreis’te bu yaz iki özel etkinlik maratonu tatilcilerin uğrak yeri olacak. Biri Ağustos günlerinde ‘D-Marin Turgutreis Uluslararası Klasik Müzik Festivali’ (dmarinfestival.com ) diğeri Eylül ayında ‘D-Marin Deniz Filmleri Festivali’. (denizfilmlerifestivali.com). Bu iki festivalin yanı sıra artık bir klasik haline gelen D-Marin Turgutreis Perşembe Konserleri de hız kesmeden devam edecek.
En favorilerimden biri The Luxury Collection Türkiye’de ilk sahil oteli Caresse. Karaada’nın tam karşısında 84 tane odası var. 1600 metrekarelik Spa Caresse özel ve yerel terapileriyle çok ciddi bir müdavim grubuna sahip. Burada akşam yemeklerini sevmeme sebep main deck üstünde masmavi bir lagünün içinde muhteşem bir manzara ve müzik olması sanırım. Sevgili Volkan Büyükhanlı bir bebek gibi ihtimam gösterilmesini sağlıyor konuklarına.
Teldolap’a (0252 394 37 29) keyifli bir köy kahvaltısına gidin. Gün batımı içkisi için Limon Cafe’ye (0252 394 40 44) uğrayabilirsiniz. Günü uğurlarken kadehinizi sadece gökyüzünün muhteşem renklerine değil, manzarayı tamamlayan deniz manzarasına da kaldırın.
Vee No:81 Hotel… Sahipleri Şeyda ve İstemi Karakaya gibi zarif, naif ve incelik dolu bir yer. (0252 377 61 05) Otelin 950 metrekare olan iskelesinde Daze Restaurant ve Plaj hizmet veriyor. Akşam yemeği sonrası gece kulübüne dönen Daze’in başında ünlü şef Arif Solukanoğlu bulunuyor. George Rae tarafından yapılan heykeller otelin modern dekorasyonuna sanatı da katıyor. Her odanın içinde bulunan Merve İşeri’nin tablolarında 81 rakamı ise gizli olarak görselleştirilmiş.
Karakaya çifti bir de Değirmen isimli muhteşem bir çiftlik yaratmışlar kır düğünleri için. Yine aynı asalet ve zarafetle. Sonsuz gibi üzüm bağları, meyve bahçeleri, muhteşem bir değirmen otel, yiyeceğin içeceğin en tazesi ile kendinizi Toscana’da hissedeceğinizi garanti etmişler. Gözlerden ırak bir tatilin altın adresini Türklerden önce keşfeden Adriana Lima olmuş.
Zuma, yaz aylarında Palmarina, hafta sonları konuk DJ’lerin performansları ile öğleden sonra güneş batana kadar sürecek heyecanlı partilere ev sahipliği yapıyor. İçindeki infinity pool (sonsuzluk havuzu) da mutlaka serinlemeyi ihmal etmeyin. (0252 385 47 06)
Yarımadanın gece hayatına hareket katan bir başka mekan da Fenix. Botanik bahçesi gibi bir atmosferde, Roma sütunlarının arasında barı, lounge ve yemek alanları var. Tasarım, Zeynep Fadıllıoğlu’nun elinden çıkmış. (0252 385 38 70)
5000 metrekare alan üzerine kurulu 19 odalı Bella Sombra Hotel Bodrum’un havuzunu Provence tarzının sade ve samimi havasını yansıtan bahçe mobilyaları süslüyor. Otel dışı misafirlere de açık olan 80 kişilik restoranın menüsü, otelin sahibi Şebnem Ercantürk’ün Le Cordon Bleu deneyimini yansıtan Akdeniz ağırlıklı dünya mutfağından oluşuyor.
Bodrum’da en sevdiğim otellerden biri olan Casa dell’Arte’de, Casa Frida Beach Club ve Türk mutfağından seçkin örnekler sunan Ninu Restaurant, gitmeye değer iki adres.
Aldınız mı notlarınızı, gidecek ne çok yer var Bodrum’da değil mi? Kalanını yanınızda ben de gelirsem anlatırım. Söz…