Çalışmalarını Washington'da sürdüren Selin Balcı'nın çalışmalarını katıldığı Istanbul Artist Recidency'de izleme fırsatı buldum. Sanatçı, çalışmalarında yaşayan organizmaların birbirleri ile olan mücadelelerini ve çatışmalarını gözlemleyebildiği sentetik bir "Dünya" oluşturuyor. Suni olarak yaratılmış bu yüzey, mikroorganizmalar için sadece bir yaşam alanı değil, aynı zamanda görünmeyen yaşam formlarının ortaya çıktığı yaşayan bir stüdyo görevi de görüyor. Mikroorganizmalar resim yüzeyinde fiziksel figürler ve izlenilebilir etkileşimler yaratarak birbirinden farklı yaşam alanları oluşturuyorlar. Bu etkileşimler metaforik olarak insanların eylemlerine atıfta bulunurken bir yandan da insan davranış ve eylemlerinin ekosistemimize olan etkilerini temsil ediyorlar.
Dokuz Eylül Üniversitesi mezunu olan Funda Alkan da çalışmalarında, ideal beden ölçülerine sahip yapma/yapay kadın kalıplarının teşvik edildiği bir toplumda, beden algısı, medya ve kültür gibi imgeleri "parçalanmış beden" kavramı üzerinden sorunsallaştırmaya çalışıyor. Toplumsal baskıları ve güzellik kıskacına sıkışmış kadın bedeninin gönüllü veya gönülsüz biçimde maruz kaldığı şiddetin ruhsal, fiziksel değişimlerini, mükemmel görünmeye yönelik baskının çoğu kadını uygun bir beden arayışına sürüklediğini, kesme, yapıştırma ve dikme eylemleriyle çalışmalarına yansıtıyor.
Marmara Üniversitesi Resim Bölümü'nü bitirdikten sonra Venedik ve Roma'da eğitim programlarına katılan Özgür Saçan temel olarak beden-uzam, nesne-mekan ilişkileri üzerinde çalışıyor. Bu ilişkileri performatik bir süreç olarak inceleyerek; resim, fotoğraf ve video aracılığıyla belgeliyor.
Daire Sanat'taki kişisel sergisinden beri izlediğim ve bazı projelerde de işlerine yer verdiğim Gözde Baykara'nın resimlerinde "kadın" çok güçlü bir imge şeklinde her yerde ve her zaman karşımıza çıkıyor. Sanatçı, resimlerini yaparken cinsiyet aidiyetinden yola çıkıyor; her biri Havva'ya öykünen, Adem'siz saklı cennetlerinde büyük bir cesaret ve tutkuyla tek başına var olan modern Havva'lar resmediyor ve Havva'lar aracılığıyla toplumdaki kadın kimliğini sorunsallaştırıyor. Gözde, Dokuz Eylül Üniversitesi Resim Bölümü mezunu.
Marmara Üniversitesi Heykel Bölümü mezunu Koray Bıyıklı, "Dar Alanda Kısa Paslaşmalar" adını verdiği heykel serisinde, futbolun kurallarını belirleyen çizgileri gerçek anlamından kopararak izleyiciyi yeni bir oyun alanına dahil ediyor.
Hacettepe Üniversitesi Heykel Bölümü mezunu Özgür Ballı'nın eserlerini "Heykelde Yeni Keşifler" yarışmasında görme fırsatım oldu. Orada sergilenen "Grotesk Palyaço" heykeli ile günümüzde toplumsal düzeyde gittikçe groteskleşen bir sosyal kültürün varlığı üzerine özgün bir çıkarım yapılarak palyaço imgesi üzerinden bir çalışma sergilenmişti. Sanatçının çalışmalarında dünyayı yabancılaştıran ve onu eğlenceli, hayali bir alana götüren, içinde esrarengiz, tekin olmayan güçlerin egemenliğinin yansıdığı ilişkileri görebiliriz.
Resimsel anlatımlarda birçok iyi sanatçı çıkarmış Dokuz Eylül Üniversitesi mezunlarından olan Ayşegül Karakaş, resimlerinde doğa, figür ilişkileri bağlamında dışsal dünya gerçekliğine şüpheyle yaklaşıyor. "Düş ve fantezi gerçekliğe alternatif bir kapı açabilir mi? Fantezi nerede başlar ve gerçeklik nerede sona erer?" sorularından yola çıkarak işlerini üretiyor, bu sorulara yanıt bulmaya çalışıyor.
Aslışah Erdem ise heykellerinde yetişkin pabuçları, kırmızı ojeleriyle hayallerinin peşinden giden bir figürü canlandırıyor. Eseri üzerinden izleyiciyi, tavşanı takip etmeye çağırıyor. Aslında yetişkin kostümlerimizi askıya asıp çocukluğumuza giderek, hayallerimizi, umutlarımızı, cesaretimizi bulmaya davet ediyor heykelleriyle. Aslışah Erdem, Mimar Sinan Üniversitesi Heykel Bölümü mezunu.
Son olarak sizlere Ergin Varlıbaş'ın sanatsal çalışmalarından bahsetmek istiyorum. Uzun zamandır sessiz bir şekilde kendi içsel yolculuğunu sanatsal bir dille yansıtmaya çalışan genç iş adamı, zamanının bir kısmını "ready-made" enstalasyon ve neon çalışmalarına ayırmış. Dubai'de açacağı sergiye hazırlanan Varlıbaş, özellikle nazar boncuklarıyla sanatseverleri fethetmeye hazırlanıyor. "No Basic" adını verdiği sanatsal markasıyla çalışmalarında aşık, şakacı, renkli ve ruhani yapısını ortaya koyuyor. Aynı zamanda sanatının genelinde kavramsal, kendine referans veren neonları, enstalasyonları; işaretlerin, şekillerin ve dilin sanattaki rolünü araştırdığını söyleyebiliriz.