Seyircisini masallar ve mitler diyarına taşıyan, zamansız yapıtları ile Türk çağdaş sanatında iz bırakan Selma Gürbüz, 61 yıl gibi çok da uzun olmayan bir ömre çok fazla başarı sığdırmış bir sanatçı. 50'ye yakın sergiye imza atan, resimden heykele, dokumadan gravüre sanatın farklı disiplinlerinde çalışan Selma Gürbüz'ü yakından tanıyoruz.
İstanbul'da 1960 yılında dünyaya gelen Selma Gürbüz, uluslararası bir eğitimle kendini sanatın evrensel dilini öğrenmeye adadı. 1978'de İngiltere'deki Exeter College'da resim, fotoğraf ve tiyatro dallarında sanat öğrenimi aldı. 1980-1982 yılları arasında ise yine Exeter College of Art Design'da resim ve heykel öğrenimi gördü. İngiltere temelli bir sanat eğitimi alsa da Selma Gürbüz'ün eserlerinde doğup büyüdüğü topraklardan izler görebiliriz. 1980'lerde eğitimine Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Resim Bölümü'nde devam etti.
Daha yalnızca 26 yaşındayken 1986 yılında ilk kişisel sergisini Urart Sanat Galerisi'nde düzenleyen Selma Gürbüz'ün o dönemden itibaren inşa ettiği imge dünyasının merkezinde kadın, doğa ve canlılar yer alır.
Doğanın, hayvanların ve gizemli yaratıkların anlatıcısı diyebileceğimiz Selma Gürbüz, eserlerinde okuduğu mitlerin, masalların, hayal gücünün ve yaşadığı kişisel deneyimlerin etkilerini yansıttığını tekrar tekrar paylaşır. Eserlerine yansıyan bilinçaltı, adeta izleyici olarak bizlerin bilinçaltımıza akar ve karışır.
Selma Gürbüz'ün resimlerinde mağara resimlerini andıran imgeler görülebilir. Tükenmez bir merakla kültürel tarihin belleklerde yer edinmiş örneklerini inceler ve izleyicisinin bakar bakmaz yakınlık kurabileceği bir imge atlası oluşturur.
Selma Gürbüz, gereksiz öğeleri ve fazlalıkları ayıklayarak yalınlaştırdığı kendine özgü resim dilini, zaman içerisinde görsel sanatların farklı disiplinlerinde kullanarak geliştirdi ve çoğalttı. Anadolu hikayeleri, Doğu ve Batı mitolojileri, Osmanlı ve Türkiye sanatları, şamanizm anlatıları, İran minyatürleri, Japon tahta baskıları gibi pek çok kültürden ilham alan sanatçı, masalsı manzaralar, deniz yaratıkları, desenler ve ustaca işlenmiş, büyüleyici figürler ortaya çıkardı.
Selma Gürbüz, hiçbir zaman sanatın tek bir dalıyla yetinebilen bir sanatçı olmadı. Resimden heykele, dokumadan gravüre bambaşka disiplinlerde eserler üretti. Hatta 2004 yılında oynanan "Edebi Kahveler (Cafés Littéraires)" oyununun sahne tasarımını da üstlendi.
Selma Gürbüz, 2013 yılında Ferit Edgü imzalı "Selma Gürbüz İçin Üç Yazı" adlı kitaba da ilham oldu. Ferit Edgü kitabında, Gürbüz için "Çağdaşlarından kimseye benzemeyen sanatçı" tanımını yaparken, yapıtlarının benzerlerini "günümüzde değil, çok uzak geçmişlerde aramamız" gerektiğini söyler. Edgü ayrıca Gürbüz'ün sanatı ile ilgili düşüncelerini, "Selma kendine ait bir dünya yaratıyor veya daha doğrusu, kendi başına bir etnografi, mitoloji ve efsane demeli. Orta Çağ'ın karanlığından taşıdığı yaratıklar, şaman danslarını modernliğin kürkü üzerinde sergiliyorlar. Ve onlarınki o kadar şamanik bir kutlama ki kendimi yanıldığımı ve geçmişten çok gelecekten geldiklerini düşünerek buluyorum" cümleleriyle ifade eder.
Selma Gürbüz, Fransa temelli çevrimiçi sanat fiyatı veri tabanı platformu Artprice'a göre 2016 yılında dünyada çok satılan eserlere imza atan ilk 500 çağdaş sanatçı listesinde 425. sırada yer aldı. Artprice açıklamasına göre; "Sanatçının eserleri, çoğunlukla resim kategorisinde olmak üzere 179 kez açık artırmada satışa çıktı. Sitemizde kayıtlı en eski müzayede 1996 yılında Sotheby's'de satışa sunulan "Kedili Kadın" (Resim) eserine, en yenisi ise 2024 yılında satışa sunulan "Afrikalı Natürmort" (Desen-Sulu Boya) eserine ait. 2023 verilerine göre müzayedede en çok satan sanatçılar sıralamasında dünyada ilk 5000'de 2503. sırada yer alıyor. Sanatçının eserleri ağırlıklı olarak Türkiye'de satılmakta."
Selma Gürbüz, bir süredir kanser tedavisi gördüğü dönemde Covid'e de yakalanmasının ardından ne yazık ki 22 Nisan 2021'de 61 yaşındayken İstanbul'da hayatını kaybetti. Görece kısa bir ömür sürmüş olsa da Gürbüz'ün ardında bıraktığı büyük birikime bakarak, onun zengin hayal dünyasını ve imge çeşitliliğini görmek mümkün.
Türkiye'nin farklı şehirleri bir yana Paris'ten Prag'a, Houstan'dan Texas'a, Santa Fe'den Tokyo'ya, Pekin'den Londra'ya, Kore kenti Gwangju'dan Dubai'ye dek dünyanın dört bir yanında 50'ye yakın kişisel ve karma sergi gerçekleştirdi. Uluslararası sanat fuarlarına ve festivallere katıldı ve Türkiye çağdaş sanatının en büyük temsilcilerinden biri olarak sanat dünyasında kalıcı bir iz bıraktı.
Selma Gürbüz'ün vefatının üçüncü yılında sanatçının farklı dönem eserlerini bir araya getiren bir retrospektif, "Solo Botter: Selma Gürbüz" ismiyle sanatseverlerle buluştu. 14 Nisan 2024'e kadar Casa Botter'de devam eden serginin küratörlüğünü Levent Çalıkoğlu üstlenirken, İrem Büşra Coşkun da asistan küratörlüğünü gerçekleştirdi. İnsanlık tarihinin ortak kültürel belleğine yerleşmiş mitleri, masalları, görsel ve sözel ifadeleri çağdaş bir dille yorumlayan Selma Gürbüz, Doğu ve Batı sanatlarının yüzyıllardır geliştirdiği kadına, doğaya ve canlılara ait sembol, arketip ve anlamları bilinçaltının referansları ile yeni baştan tanımlar. "Solo Botter: Selma Gürbüz" sergisi ile de bu etkileyici sanatçının Türkiye sanatına bıraktığı etkiyi derinlemesine inceleme imkanı buluyoruz.