(17 Eylül-20 Kasım)
1987 yılından bu yana İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) tarafından düzenlenen İstanbul Bienali, 17. edisyonuyla bir kez daha İstanbul'u güncel sanatın buluşma noktası haline getirmeye hazırlanıyor. Ute Meta Bauer, Amar Kanwar ve David Teh küratörlüğünde gerçekleşen 2022 yılı İstanbul Bienali'nde sanatçı, düşünür, yazar, şair, araştırmacı, mimar, radyo programcısı, balıkçı, aktivist, stand-up komedyeni, şef, etnomüzikolog, ornitolog, deniz bilimci, kukla ustası, müzisyen ve daha pek çok başka alandan 500'ün üzerinde katılımcı, yerel topluluklarla bireysel veya kolektif çalışmalar yürüterek katkı sunacak. 50'nin üzerinde mekana yayılan bienal, Beyoğlu, Kadıköy, Fatih ve Zeytinburnu'nda yer alan 12 sergi mekanının yanı sıra, şehrin dört bir yanında sayıları 50'yi aşan kitapçı, sahaf, hastane, huzurevi, kafe, metro durakları ve bir radyo istasyonunda izleyiciyle buluşacak. Ana mekanlar arasında Pera Müzesi, Performistanbul Canlı Sanat Araştırma Alanı (PCSAA), Merkez Rum Kız Lisesi, SAHA Studio, Büyükdere 35, Yaklaşım Tüneli, Müze Gazhane, arthereistanbul, Barın Han, The Çinili Hamam, Küçük Mustafa Paşa Hamamı ve Zeytinburnu Tıbbi Bitkiler Bahçesi yer alıyor. 17. İstanbul Bienali 17 Eylül-20 Kasım günleri arasında ücretsiz olarak gezilebilir.
(Tersane İstanbul, 19-22 Eylül)
2022 yılında 17. edisyonu gerçekleşen uluslararası sanat fuarı Contemporary Istanbul, dünyanın dört bir yanından 65 çağdaş sanat galerisi ve inisiyatiflerin temsil ettiği sanatçıların eserlerini bir araya getiriyor. Fuar, 558 sanatçının 1.476 eserini izleyiciyle buluşturuyor. 22 farklı ülkeden galerilerin katıldığı Conteporary Istanbul'un 17. edisyonunda pek çok bölüm ve destekleyici sergi ile karşılaşacağız. Bunlar arasında ALEM Dergisi olarak 2018 yılında beri CI ile birlikte gerçekleştirdiğimiz "What Collectorrs Collect" sergisi, heykel ve enstalasyonlardan oluşan açık hava sergisi "The Yard", "Bugünün ve Yarının Kurumsal ve Ticari Sanat Alanları" konulu galeri ve müze yöneticileri ile gerçekleşecek konuşma programı CI Dialogues by CIF, ileri dönüşüm temasıyla Contemporary Istanbul Vakfı – Artist in Residence Programı ve Jeff Koons'un BMW iş birliğindeki araba tasarımı yer alıyor. 17. Contemporary Istanbul, 17-18 Eylül ön izleme ve 19-22 Eylül günlerinde genel ziyarete açık olarak Haliç'te yer alan Tersane İstanbul'un tarihi mimarisinde düzenleniyor.
Mesut Öztürk
(Öktem Aykut Galeri, Bodrum Bodrum Kıyı Evleri, 1 Ekim'e kadar)
Öktem Aykut Galeri, Bodrum Bodrum Kıyı Evleri'nde "Açık Labirent" sergisine imza atıyor. Sergide Eymen Aktel, Stijn Ank, Koray Ariş, Ceylan Dökmen, Yasemin Öncü, Mesut Öztürk ve Begüm Yamanlar'ın Bodrum Bodrum Kıyı Evleri'nin alanlarına özel ürettiği eserler yer alıyor. Ayrıca evlerin girişinde yer alan galeri alanı, Eymen Aktel ve Yasemin Öncü'nün, "Açık Labirent" için yeni ürettikleri eserlere ev sahipliği de yapacak. Sergi, 1 Ekim'e kadar görülebilir.
(Sakıp Sabancı Müzesi, 13 Eylül 2022 – 29 Ocak 2023)
New York'ta yaşayan Macar asıllı sanatçı Agnes Denes, sanat pratiğinde ilham vermek ve insanları eyleme teşvik etmenin yanı sıra düşünmeyi, toplumsal kaygılara dikkat çekme çağrısında bulunmayı, "yaşamın her kesiminden insanı" sanatına dahil etmeyi amaçlıyor. 1960'lardan itibaren ekolojik kaygıları odağına alarak kavramsal-çevresel sanat yapan Denes'in insanlığın en acil sorunlarıyla olan "iyi niyetli" ilişkisi ekolojiye olan bağlılığında örnekleniyor. Felsefi bir yaklaşımla hakikati göstermeye çalışan, öte yandan "erdem" ve "iyilik" kavramlarını topluma yaymaya çalışan Agnes Denes'in eserleri; MoMa, Metropolitan Sanat Müzesi, Whitney Amerikan Sanatı Müzesi, Chicago Sanat Enstitüsü, San Francisco Modern Sanat Müzesi, Paris Pompidou gibi dünya çapında birçok kurumun koleksiyonunda yer alıyor. Yaşayan en önemli ekofeminist sanatçılardan Agnes Denes'in mekana özgü eseri "Yaşayan Piramit", 13 Eylül 2022 – 29 Ocak 2023 tarihlerinde Sakıp Sabancı Müzesi'nde (SSM) görülebilir.
(Arter, 29 Ocak 2023'e kadar)
İsmini, Edip Cansever'in "Tragedyalar III"[1964]şiirinin bir dizesinden ödünç alan "Başımızda Siyahtan Bir Hale", Ahmet Doğu İpek'in 2020–2022 yılları arasında farklı mecraları kullanarak bu sergi bağlamında ürettiği eserleri bir araya getiriyor. Kum fırtınası, yanardağ patlaması, heyelan ve güneş tutulması gibi doğa olaylarından yola çıkan resimler, çizimler, yerleştirmeler ve video eserler, insan ölçeğini aşan görkemli varoluşlarıyla hem büyüleyici hem de ürkütücü bir nitelik üstlenen bu fenomenleri soyut bir dille yorumluyor. Sergi, merkezine aldığı fenomenlerin dehşet verici görkemi karşısında yapılacak tek şeyin görünenin seyrine dalmak olduğuna işaret ediyor. Zaman, boşluk, entropi, yaşam, hareket, döngüsellik, ölüm ve çözülme gibi kavramları çağrıştıran bu sahnelerin bir araya getirdiği unsurların hafifliğine ve uçuculuğuna rağmen ortaya çıkan ağırlık ve kaçınılmazlık hissi, yaşadığımız dönemin makro ve mikro olgularının yarattığı iklimi soyutlayarak sergi mekanına taşıyor.
(Akaretler Sıraevler No:19, 15 Eylül – 3 Ekim)
Son yıllarda çarpıcı derecede büyük ebatlı tuvaller ve ekspresif bir renklendirme biçimi oluşturan Ahmet Oran, resimlerinde mekansal bir hacim duygusu yaratıyor. Kalın bir dokuyla tabakalaşan boyayı spatula dokunuşu ile yırtarak, gridsel, geometrik ya da lirik çizgilerle eylem alanını görünür kılıyor. Uzun yıllardır fırça yerine farklı boyutlarda spatula veya ahşap parçaları kullanan sanatçı, ortaya çıkan çok katmanlı eserlerinde İstanbul'un tarihi katmanları, hareketli geçmişi, heyecan verici çağdaş yaşamı ve durmayan enerjisini renkli boya paletiyle izleyiciye aktarıyor. Sevil Dolmacı Art Gallery'nin temsil ettiği Ahmet Oran'ın bir süredir devam ettirdiği serisine anlamlı bir son niteliği taşıyan "Tepetaklak (Upside-Down)" sergisi, 17. İstanbul Bienali'ne paralel etkinlik olarak 15 Eylül – 3 Ekim arasında Akaretler Sıraevler No:19'da görülebilir.
(PİLOT Galeri, 10 Eylül – 22 Ekim)
Kontrol teorisinde sıklıkla kullanılan "serbestlik dereceleri" terimi, bir sistemin parçalarının hareket çeşitliliğini ifade eder. Daniel Dennett, organizmaları ve çevrelerini de sistemler olarak ele alır ve terimi insan özgürlüğü bağlamında inceler; insanın fiziksel ve düşünsel özgürlük seviyesi ile verebileceği kararların sınırlılığı arasında bir karşılaştırma yapar. Bir noktada, kişinin fiziksel hareket alanı kısıtlı olduğu halde düşünsel potansiyelinin ne kadar geniş olduğunu vurgular. Ali Miharbi'nin "Serbestlik Dereceleri", tam olarak bu iki paralel çizgi arasındaki alanın sergisidir. Ali Miharbi'nin galerideki üçüncü solo sergisi "Serbestlik Dereceleri", 10 Eylül-22 Ekim günlerinde PİLOT Galeri'nin Sıraselviler'deki mekanında görülebilir.
(x-ist, 9 Eylül – 8 Ekim)
Ansen'in 11. kişisel sergisi olan ve adını Yunan filozof Platon'un "Devlet" adlı eserinin yedinci kitabında Sokrates'in ağzından ortaya atılan en önemli alegorilerinden birine öykünmeyle alan "Allegory of The Cave", sanatçının bu öykünmesini kendi sanatsal pratiği ile yorumladığı eserlerden oluşuyor. Ansen bu sergide,alegoride kendi algı mağaralarında yaşayan insanlar için kullanılan "mağara duvarına yansıyan imajlar" betimlemesi ile sanatçının "galeri duvarında sergilediği yapıtlar" arasındaki metaforik benzeşmeye dikkat çekmek istiyor. Hikayelerin ardında yatan ana hikayenin keşfinde izleyici rolünü önemsemesini serginin yaklaşımı olarak belirleyen Ansen'in "Allegory of the Cave" sergisi, 9 Eylül-8 Ekim günleri arasında x-ist'te yer alıyor.
Ardan Özmenoğlu, "Dolunay Alfabesi", 2022
(Anna Laudel Bodrum, 23 Eylül'e kadar)
Ardan Özmenoğlu, "Bodrumania" adlı kişisel sergisi ile Anna Laudel Bodrum'da sanatseverlerle buluşuyor. Bodrum'un mavisinden, beyaz evlerinden ve begonvillerinden ilham alarak oluşturduğu üretimlerle karşımıza çıkan sanatçı yeni sergisinde kendine has yorumunu gözler önüne seriyor. Sergide üç sembol üzerine yoğunlaşan sanatçı, Bodrum'un yaşarken gözden kaçan büyüleyiciliğini ön plana çıkarmayı hedefliyor. Bodrum'un herkesi kendine aşık eden hallerini Özmenoğlu'nun gözünden izlediğimiz sergi, 5 Ağustos'ta kapılarını açıyor.
(Ekavart Gallery, 20 Eylül – 8 Ekim)
Çağdaş Türk sanatının önemli isimlerinden Balkan Naci İslimyeli, doğum günü 20 Eylül'de özel bir seçki ile Ekavart Gallery'de anılıyor. Sanatçının ardından veda mısraları gibi okunan "Geçerken" başlıklı şiiri de bu serginin üst başlığını oluşturuyor. Erkan Doğanay küratörlüğünde hazırlanan, sanatçının çeşitli dönemlerinden yapıtların yer aldığı sergide ayrıca daha önce sanatçının hiçbir sergisinde görülmemiş, ilk kez izleyici ile buluşacak eserleri de izlenebilecek. Sergi sürecinde düzenlenecek sanatçıyı yakından tanıyan dostlarının katılacağı panel ve söyleşilerin yanı sıra Keman Virtüözü Cihat Aşkın'ın Balkan Naci İslimyeli'ye ithaf ettiği besteler de Cihat Aşkın tarafından icra edilecek. Balkan Naci İslimyeli anısına düzenlenen "Geçerken" sergisi, 20 Eylül-8 Ekim günlerinde Ekavart Gallery'de ziyaret edilebilir.
Nadide Gürcüoğlu , "Oluşum"
(Akaretler, Sıraevler No:15-17, 28 Eylül – 2 Ekim)
Genç sanatçıların yaratıcılığını ve üretme motivasyonunu desteklemek, yeni mezun sanatçılarla sanat alanında faaliyet gösteren farklı aktörler, uzmanlar ve kurumlar arasındaki ilişkileri güçlendirmek amacıyla ilerleyen BASE, bu yıl altıncı edisyonuyla karşımıza çıkıyor. BASE 2022'de 16 şehirdeki 27 üniversiteden yeni mezun 73 sanatçı adayının farklı disiplinlerde 83 eseri sergileniyor. BASE'in küratörlüğünü Derya Yücel üstlenirken, serginin bu yılki teması ise "İz ve İletişim". BASE 2022, 28 Eylül-2 Ekim günleri arasında Akaretler, Sıraevler No:15-17'de ziyaret edilebilir.
Mehtap Baydu, "Sen Söylemezsen Ben Söylemem (I Won't Tell If You Won't), 2017
(Meşher, 14 Eylül 2022 – 12 Şubat 2023)
Antik Yunan mitolojisindeki Ekho ve Narkissos'un karşılıksız aşk hikayesinden hareketle kurgulanan "Ben Kimse. Sen de mi Kimse?" sergisi; yansıma, yankılanma, başkalaşma temalarını günümüzün sanatsal ve toplumsal dinamiklerinin ışığında yorumluyor. Küratörlüğünü Selen Ansen'in üstlendiği sergi, yurt içi ve yurt dışından toplam 44 sanatçının 120'ye yakın eserine ev sahipliği yapıyor. Ödünç alınan eserlerin yanı sıra, Vehbi Koç Vakfı desteğiyle bu sergi bağlamında çeşitli mecralarda üretilen yapıtlar da yer alıyor. "Ben Kimse. Sen de mi Kimse?" karma sergisi, 14 Eylül 2022 – 12 Şubat 2023 tarihlerinde görülebilir.
(Sanat Kritik, 1-30 Eylül)
"Ben Yazar Suat Derviş'im", usta yazarın hayat hikayesinden yola çıkarak yaşamı boyunca kaleme aldığı bütün üretimleri konu alıyor. Sergi, birçok farklı türde kalem oynatmış, edebiyat tarihlerinin başardıklarıyla anması gereken bir yazar olarak dili, eserleri ve seçtiği farklı konularla -eğer izleyicinin daha önce karşılaşma şansı olmadıysa- yazar Suat Derviş ile tanıştırmayı hedefliyor. Suat Derviş'in izinde, Serdar Soydan tarafından yıllardır süregiden araştırmalara dayanarak Seval Şahin'in desteğiyle hazırlanan serginin küratörlüğünü Eda Yiğit üstleniyor. Sergi kapsamında sanatçılar tarafından Suat Derviş ekseninde geliştirilen yeni yapıtlar da dikkat çekiyor. İthaki Yayınları'nın desteğiyle düzenlenen "Ben Yazar Suat Derviş'im" sergisi, 1-30 Eylül arasında Beyoğlu'ndaki Avrupa Pasajı'nın birinci katında Sanat Kritik'in kendi mekanında gerçekleşiyor.
(METT Hotel & Beach Resort Bodrum, 1 Ekim'e kadar)
Çalışmaları ile uluslararası sanat dünyasının dikkat çeken isimleri arasında yer alan Betty Yaghi'nin eserleri METT Hotel & Beach Resort Bodrum'da sanatseverlerin beğenisine sunuluyor. Eserleri yaz boyunca sergilenecek Betty Yaghi soyut çalışmalarıyla ünlü. Çalışmalarında bir konuya odaklanmaktan ziyade; 20. yüzyıl sanat akımının 'kendi içinden geleni ifade etme' konseptinden yararlanan sanatçı; pek çok solo sergilerinin yanı sıra, Basel İsviçre, Art Miami, Zona-Maco Mexico, Palm Beach Contemporary Show ve Paris Contemporary gibi dünyanın en büyük önde gelen sanat fuarlarında yer aldı. Sanatçı bu yaz ise METT Bodrum'a özel hazırladığı eserleri, otelin sanat galerisinde izleyiciyle buluşturacak.
(Arter, 4 Aralık'a kadar)
Arter'in "Sesli Dizi" serisi kapsamında Melih Fereli küratörlüğündeki beşinci sergisinde, kurumun Bill Fontana'ya özel sipariş ettiği "İo'nun Yeni Sesi" isimli ses/video yerleştirmesinin dünya prömiyeri gerçekleşiyor. Fontana'nın İstanbul Boğazı'nın çeşitli noktalarında ve Şerefiye (Theodosius) Sarnıcı ile Yerebatan (Bazilika) Sarnıcı'nda gerçekleştirdiği video ve ses kayıtlarını temel alan "İo'nun Yeni Sesi", sanatçının Türkiye'deki ilk kişisel sergisi olma özelliği de taşıyor. İzleyicinin zaman ve mekan algısını kuşatan bu etkileyici eser, serginin yapımı ve yapıtın Arter Koleksiyonu'na dahil edilmesi süreciyle ilgili finansman ihtiyacının tümünü karşılayan Grundig'in katkılarıyla, Arter'in performans salonlarından Karbon'da izleyiciyle buluşuyor.
Yağmur Uyanık, "Selfmaking: Layers of Becoming With", 2019
(Loft Art, 20 Kasım'a kadar)
"Bir Kelebeğin Kasırgası", izleyicileri, kelebek etkisini bir bakış açısı şeklinde ele alarak hayatta her şeyin birbiri ile bağlantılı birer örüntü içinde olduğunu ve küçük bir değişimin, birbiri ile bağlantılı olmayan başka bir şey üzerinde büyük değişikliklere neden olduğu algısı üzerine düşündürmeyi hedefliyor. Sergide Akın Güreş, Aslı İrhan, Burak Ayazoğlu, Burak Dağ, Bora Aşık, Ece Kibaroğlu, Elif Fırat, Engin Konuklu, İpek Yücesoy, Murat Kosif, Oğuz Gököz, Özgün Şahin, Tansu Köse, Yağmur Uyanık ve Yılmaz Bulut olmak üzere 15 bağımsız sanatçının tuval, heykel, enstalasyon ve video çalışmaları yer alıyor. Şimdiye dek üç farklı sergide 30 sanatçının 109 eserini sergilediği Loft Art, dördüncü sergisi "Bir Kelebeğin Kasırgası" ile 20 Kasım'a kadar İstanbul Beşiktaş Nisbetiye On'daki mekanında sanatseverleri ağırlıyor.
(Taksim Sanat, 6-28 Eylül)
İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve İBB Kültür AŞ'nin iş birliğiyle düzenlenen "Boşlukta Mevcut", simsiyah bir boşluğun içinde vücut bulan sese, ışığa ve kente odaklanıyor. Küratörlüğünü Derya Yücel'in, proje asistanlığını Merve Duran'ın yaptığı sergi, ses, ışık ve kent üzerine düşünen, mekansızlığı hem içerik hem form bağlamında bir deney alanı olarak ele almayı amaçlayan ve günümüz sanat pratiklerinde yapıt-mekan ilişkisine yönelen bir tema etrafında toplanıyor. Ali M. Demirel, Ardan Özmenoğlu, Aytaç Aybak, Buşra Tunç, Candaş Şişman, Çağrı Saray, Çınar Eslek, Fırat Engin, Murat Germen, Ramazan Can, Seda Boy, Vahap Avşar ve Volkan Kızıltunç'un ses ve ışık enstalasyonlarından oluşan "Boşlukta Mevcut" sergisi, 6-28 Eylül günlerinde Taksim Metrosu'nun -1. Katında konulanan Taksim Sanat'ta ziyaret edilebilir.
(İMALAT-HANE, 10 Eylül – 10 Aralık)
Can Küçük ve Cem Örgen'in yeni üretimlerinden oluşan "Girilmez (No Entry)", İMALAT-HANE'nin konumu itibariyle tanıklık ettiği üretim ağında bir eşik oluşturuyor. Sergide, "Girilmez" uyarısının dikkati keskinleştiren, herkesçe okunaklı, kişiler ve mekanlar arası ayrım belirten değerinin mekanik, biyolojik, sosyal ve gündelik karşılıklarına odaklanıyorlar. Küçük ve Örgen, bu uyarının arkasına geçildiğinde görülmesinin uygun olmadığı, iş güvenliği sınırlarının dışında kalan, kritik bilgilerin açığa çıktığı alanların fiziksel, duygusal ve ahlaki katmanlarını inceliyorlar. Can Küçük ve Cem Örgen'in "Girilmez (No Entry)" sergisi, 10 Eylül-10 Aralık arasında İMALAT-HANE'de ziyaret edilebilir.
(Dirimart Pera, 9 Eylül – 16 Ekim)
Canan Tolon'un "Tunnel Vision" sergisinde, sanatçının iki yılı aşkın süredir kafa yorduğu, tüm dünyanın Covid-19 salgını nedeniyle kapandığı dönem ve ardından hissedilen sosyal rahatsızlık üzerine çalıştığı işleri sergileniyor. Zeminde tek bir yerleştirme halinde bir araya gelen resimlerden oluşan sergi, film şeridi kopmuşçasına tüm hareketlerin aniden durduğu, sonrasında birçok umuttan vazgeçerek, birçok gerçeği göz ardı ederek devam eden bir dünyaya işaret ediyor. Canan Tolon'un "Tunnel Vision" sergisi, 9 Eylül-16 Ekim günleri arasında Dirimart'ın Pera'daki yeni mekanı Beyoğlu Meşrutiyet Caddesi üzerindeki eski Union Française binasında görülebilir.
(Versus Art Project, 15 Eylül – 23 Ekim)
Sanat meme'leri yayınladığı @freeze_magazine adlı Instagram hesabıyla tanınan Cem A.'nın Türkiye'de gerçekleşecek olan ilk sergisi "Pleased to announce..." (...Sunmaktan mutluluk duyar), günümüzün tek tipleşen sergi metinlerini konu ediniyor. Metinlerin benzerliğinden yakınan sanatçı, acaba her sergiye ve sanat eserine uyacak bir jenerik sergi metni yazılabilir mi sorusundan yola çıkıyor. Dünyanın farklı köşelerinden topladığı metinleri ve meme'lerini bir araya getirdiği sergide; farklı coğrafyalardan küratör, eleştirmen ve iletişim danışmanı arkadaşlarını serginin parçası olmaya davet ediyor. Cem A.'nın "Pleased to announce..." sergisi, 15 Eylül-23 Ekim arasında Versus Art Project'te izleyiciyle buluşuyor.
(Akaretler No:55, 9 Eylül – 16 Ekim)
Christina Dimitriadis, Türkiye'de ilk kez sergilenecek "Island Hoping" projesi ile yaşam ortamlarını kendi merceğinden inceliyor. Hem mekansal hem de zamansal geçişlere odaklanan seri, hareketli-değişken odak noktalarını insanın sınırları, kimliği ve hafızası üzerinden ele alıyor. Türkiye-Yunanistan sınırları arasında insan varlığından yoksun 30 adacığın yer aldığı sergide tarihsel ve politik geçmişi karmaşık coğrafi varlıklar olarak adaları, Akdeniz'in sessiz imgelerine ve heykellerine dönüştürüyor. Çağdaş fotoğraf sanatının en önemli temsilcilerinden Christina Dimitriadis'in "Island Hoping" fotoğraf sergisi Begüm Güney'in küratörlüğünde, 9 Eylül-16 Ekim arasında Akaretler No: 55 binasında izleyiciyle buluşuyor.
(Siyah Beyaz Maslak, Performistanbul, 21 Eylül – 22 Kasım)
Ekin Bernay'ın Performistanbul ve Siyah Beyaz iş birliğiyle gerçekleşen "Kalp" isimli sergisi, sanatçının performanslarından geriye kalanlara, kalpten geriye kalanlar olarak bakmaya davet ediyor. "Kalp", Ekin Bernay'ın geçmiş performanslarına kapsamlı bir bakış imkanı sunuyor. Sergi kapsamında sanatçının 2016'da gerçekleşen ilk performansı olan "Annem ile Ben"in ses yerleştirmesini plaktan dinlemek, 2018'de gerçekleşen "Ne İstiyorsun?" performansında toplanan 900'ün üzerindeki mektubu bir kitaptan okumak ya da Londra'da V&A Müzesi'nde gerçekleşen "Atlas" isimli performansında kullandığı malzemeleri deneyimlemek mümkün oluyor. Sanatçı, ziyaretçileri, kalbi temsilen yumruklarının kalıbını alçı ile almaya çağırarak, kalplerine bakmaya davet ediyor. Performans, 222 kalıba ulaşıldığı zaman sona erecek. Simge Burhanoğlu'nun küratörlüğünü üstlendiği, Ekin Bernay'ın "Kalp" sergisi, 21 Eylül-22 Kasım günlerinde Siyah Beyaz Maslak'ta izleyiciyle buluşuyor.
(Bozlu Art Project, 27 Eylül – 5 Kasım)
Ercan Akın'ın 2015 ve 2022 yılları arasında Japonya ve Türkiye'de yaşadığı yolculuk deneyimlerinin duygusal izlerini taşıyan "Umutsuz Bekleyiş" sergisi, insani olarak yaşamına tanıklık eden hayali mekanlar ve bu mekanlardaki yalnızlık olgusunun ortaya koyduğu gerilime odaklanıyor. Sergi; kişisel yalnızlığı, yalnızlığın görünürlüğü ve sosyal yaşam içerisinde bir gözlemci olma durumuna işaret ederken, izolasyon, aidiyetsizlik, kısıtlı kaynaklar ve ruh sağlığı üzerine çarpıcı bir envanter ortaya koyuyor. Akın'ın yapıtları izleyiciyi, sanatın yaratım anlamında sanatçıya güvenli bir sığınak mı sunduğu, yoksa yalnızlığa mı mahkum ettiği üzerine düşünmeye davet ediyor. Sergide yer alan yapıtlarda hayatımızın bir bölümünde baktığımız bulutsuz gökyüzü, neşeli bir mavi iken bir anda kasvetli bir gri tonu olarak karşımıza çıkıyor. Ercan Akın'ın "Umutsuz Bekleyiş" sergisi, 27 Eylül-5 Kasım 2022 tarihleri arasında Bozlu Art Project Mongeri Binası'nda izlenebilir.
(İMALAT-HANE, 10 Eylül – 10 Aralık)
Guido Casaretto'nun "Denk olmayan tabaklarda gravitonu aramak (Looking for the graviton in uneven plates)" adlı sergisi kapsamında gösterilecek çalışmalarının çoğu Türkiye'de ilk defa izleyici karşısına çıkıyor. Eserlerinde sıklıkla tekrarlama ve kopyalama eylemlerine rastladığımız sanatçının yeni sergisi, yıldızları üreten astronomik dinamikleri, yeryüzü şekillerini doğuran jeodinamik süreçleri, zanaatkarın atölyesi ve sanatçının işliğiyle bir arada düşünmeyi mümkün kılıyor. Coğrafi, kültürel ögelerin nasıl transfer edilebileceği konusunda sistemler üzerine kafa yoran ve çok kültürlü yaşamının izlerine üretimlerinde rastlayabileceğimiz Casaretto'nun eserlerine beton, deri, toprak ve epoksi gibi birçok malzeme araç olabiliyor. Doğayı algılama ve dijital araçlarla yeniden üretme biçimlerini ele alan Casaretto, duyum olgusuna odaklanıyor. Elektronik bilgi, çeşitli malzemeler ve sanat tarihi referanslarıyla meşgul olan eserleri, sanat tarihi kavramı içinde malzemenin fiziksel kalitesi ve algı türleri açısından farklı duyumları örtüştürüyor. Guido Casaretto'nun "Denk olmayan tabaklarda gravitonu aramak (Looking for the graviton in uneven plates)" sergisi, 10 Eylül-10 Aralık arasında İMALAT-HANE'de seyirciyle buluşuyor.
(Pi Artworks, 14 Eylül – 29 Ekim)
Gülay Semercioğlu, uzun yıllardır imza malzemesi ve yöntemi olan renkli, gümüş ve bakır telleri örerek ışığın düşüşüne göre değişen kinetik etkide alanlar yaratıyor. Zanaat ile sanatı bir araya getirerek, optik illüzyonlarla yaratılan fiziksel, kişisel, sosyo-politik karşıtlıklar arasında bir çizgide yürüyor. İznik çinileri ve Anadolu Selçuklu motifleri, geometrik biçimler ve kültürel semboller son dönem işlerinde öne çıkıyor. "Bir Hatıradan Daha Fazlası", Gülay Semercioğlu'nun ayırt edici malzemesi, bakır ve gümüş tellerle yapılan el dokuması halılara duyguların, motiflerin ve hikayelerin dokunmasıyla kolektif bilincimizle bağ kuruyor. Sanatçının yerleşik pratiğinde bir ilk olarak, fabrikada dokunmuş üç metreyi aşan bir kilim de bulunuyor. Tamamlanmasının ardından makine yapımı halıya müdahale eden Gülay Semercioğlu, halının tekdüzeliğini kendine özgü örme tekniğiyle bozuyor ve dönüştürüyor. Sergi boyunca geleneksel Anadolu motifleri tek başlarına bırakılarak kahramanlaştırılıyor. Aile birliği, mutluluk, sağlık, bereket ve korunma gibi kavramlara işaret eden bu semboller, ipuçları ve içeriden bir bakış sunarak Anadolu aile yaşamının hikayesini anlatıyor. Gülay Semarcioğlu'nun yedinci kişisel sergisi "Bir Hatıradan Daha Fazlası", Pi Artworks İstanbul'da görülebilir.
(Pg Art Gallery, 7 Eylül – 15 Ekim)
Günnur Özsoy'un farklı renklerde metal heykel yerleştirmeleri ile kurgulanan "Es Ver Ses Ver" sergisi, galeri mekanını merkeze alarak sanayi sitesinde atölyeleri bulunan esnaf ile etkileşim kurmayı hedefliyor. Özsoy, kendi form anlayışını yansıtan metal levhaları komşu dükkanlara yerleştirip iş yerlerine gelen esnafların bu metal levhalara vurarak ses çıkartmalarını istiyor. Böylelikle bir arada sanayi bölgesinde üretim yapan insanlar arasında farklı bir iletişim şekli yaratmayı amaçlıyor. Bu ses verme hali ile Özsoy hem sanayi bölgesinde bir arada üreten kişilerin birbirleriyle kuracakları bu etkileşimin nasıl olacağını merak ediyor. Hem de günümüzde dijitalleşen iletişim biçimlerine karşı farklı bir alternatif sunuyor. Günnur Özsoy'un "Es Ver Ses Ver" isimli kişisel sergisi, 7 Eylül-15 Ekim arasında Pg Art Gallery'nin Maslak Atatürk Oto Sanayi sitesinde konumlanan galeri mekanında görülebilir.
(Sakıp Sabancı Müzesi, 16 Eylül 2022 – 8 Ocak 2023)
Hüseyin Çağlayan'ın "Souffleur" başlıklı sergisi, yeni medya aracılığıyla beden ve modern antropolojiye odaklanan; üç eser serisi ve bir video enstalasyondan oluşuyor. Sergide yer alan üç eser serisi; popüler kültürde sıkça rastlanan ve eleştirilen "özenme" kavramından esinlenen "Pre-tension (Özenme)"; günden güne artan "dijital soyutlanmayı" protesto eden "Fake Celebrations (Sahte Kutlamalar)" ve tarihte Batı tarafından sömürgeleştirilmiş etnik grupların dans ve bedensel hareketlerini konu alan "Post-Colonial Body'yi (Sömürgecilik Sonrası Beden)" başlıkları altında temsil ediliyor. Sanatçıya göre enstalasyonlarda yer alan her obje, bahsedilen konularda boşlukları doldurarak "suflör" görevi görüyor. Sergide yer alan ve Hüseyin Çağlayan'ın tasarlayıp yönettiği "Gravity Fatigue (Yerçekimi Yorgunluğu)" adlı performansın filmi ise, sanatçının ilgi alanları olan kimlik, bedensizlik, göç ve metamorfoz gibi birçok konuyu içeriyor. Bir hikaye anlatıcısı gibi çalışan Hüseyin Çağlayan'ın "Souffleur" sergisi, 16 Eylül 2022 – 8 Ocak 2023 tarihleri arasında Sakıp Sabancı Müzesi'nde (SSM) ziyaret edilebilir.
(Galeri 77, 8 Eylül – 23 Ekim)
"İçerisi ve Dışarısı (Inside and Outside)" sergisi, özellikle pandemi sürecinde önem kazanan "güvenli alan" arayışımızı, çoğu zaman bir diğerine dönüşen "içerisi" ve "dışarısı" kavramları üzerinden, eserleri bu coğrafyada yeni görücüye çıkmış yetenekli dört genç sanatçının sunduğu yenilikçi bakış açısı ile ele alıyor. Gayane Avetissian, Roman Kakoyan, Harut Mnatsakanyan ve Arthur Tonakanyan'ın işleriyle oluşturulan sergi, 17. İstanbul Bienali'nin paralel etkinliklerinden biri olarak 8 Eylül-23 Ekim arasında Galeri 77'nin Karaköy'deki mekanında ziyaret edilebilir.
(Kalyon Kültür, 15 Eylül – 17 Aralık)
Ceren ve Irmak Arkman küratörlüğünde, büyük ilgiyle karşılanan dijital sanat alanının öncü isimlerinin bir araya geldiği "Flora" sergisinin ardından, küratörler serinin ikinci sergisinde bu kez günümüzün en önemli problemlerinden biri olan iklim krizine dikkat çekerek insanların doğa üzerindeki etkilerine odaklanıyor. 17. İstanbul Bienali çerçevesine uygun ve paralel gerçekleşecek "İnsan Eli Değmiş" sergisi uluslararası dokuz sanatçıyı bir araya getirirken, doğa, geri dönüşüm ve sürdürülebilirlik temalı konuşma ve atölyeler de sergiyi destekleyecek. Kalyon Kültür, dijital sanatın en önemli temalarından biri olan doğa ve sanat ilişkisine odaklanan sergi serisinin ikinci ayağı "İnsan Eli Değmiş" adlı karma sergine 15 Eylül-17 Aralık 2022 tarihleri arasında Nişantaşı Taş Konak'ta ev sahipliği yapıyor.
(ISTANBUL'74, Nef Bebeköy, Kasım ayına kadar)
ISTANBUL'74'ün, Amerikalı sanatçı ikilisi Jonah Freeman ve Justin Lowe'un, Boo-Hooray küratörlüğündeki mekana özgü tasarlanan "Rastlantısal Orman (Bir Okuma Odası)" sergisi açıldı. ISTANBUL'74 kurucu ortağı, yönetmen Alphan Eşeli, sergiyi "Freeman ve Lowe, objeler ve mekanlar üzerinden çarpıcı hikayeler yaratmayı başaran nadir sanatçılardan. Bir Okuma Odası etrafında şekillenen bu sergide, Freeman ve Lowe'a ait duvar kağıdı eseri; sanatçıların ve Boo-Hooray'in arşivinden nadir yayınlar, Türkiye'den ve dünyadan önemli arşivler ve sanatçı kitapları ile bir araya geliyor. Serginin en heyecan verici tarafı ise interaktif bir düzende kurgulanmış olması. Ziyaretçiler, çeşitli karşıt-kültür yayınlarından kült kitapların ilk baskılarına kadar çok geniş bir seçkiyi sanatçılar tarafından tasarlanmış bir enstalasyonda inceleyebilecek" sözleriyle açıklıyor. 17. İstanbul Bienali'ne paralel olarak açılan Jonah Freeman ve Justin Lowe'un "Rastlantısal Orman (Bir Okuma Odası)" sergisi, Kasım ayına kadar Nef Bebeköy'de ziyaret edilebilir.
(Dirimart Dolapdere, 6-25 Eylül)
Jorinde Voigt'un "Infinite Rhythm" sergisi, sanatçının "Immersions", "Fugue", "The Sum of All Best Practices", "Infinites", "Rhythms" ve "Double Infinites" başlıklı altı serisini bir araya getiriyor. Birbirini takip eden bu seriler, yaratım süreçlerinde felsefe, bilim ve sanatla haşır neşir olan sanatçının çizme, yazma ve kestiği parçalarla oluşturduğu katmanların numaralandırılmasından oluşan dilini ve görsel lügatçesini yansıtıyor. Jorinde Voigt'un ikinci kişisel sergisi "Infinite Rhythm", 6–25 Eylül tarihleri arasında Dirimart Dolapdere'de görülebilir.
(Atelier Marvy, 23 Eylül'e kadar)
Kezban Arca Batıbeki'nin "Yolda 2" sergisi, Club Marvy'nin multidisipliner sanat galerisi Atelier Marvy'e konuk oluyor. Kezban Arca Batıbeki, son dönemde dünyada yaşanan pandemi sürecinde ele aldığı ve kişisel hafıza arkeolojisi içinde ortaya çıkardığı fotoğraflarında, deneyimin kendisini bir görme/bakma biçimine çeviriyor. Sanatçı yıllar içinde çıktığı yolculuklarda biriktirdiği anları yine kendine özgü yöntemiyle manipüle ederek sinematografik dijital-kolaj fotoğraflar olarak ortaya çıkarıyor. Ancak bu sahnelerde ve kompozisyonlarda izlenen her bir imge, seçilen öğelerin gelişigüzel yeniden düzenlenmesi değil, sanatçıya özgü bir iç görüşün ifadesi olarak kendine yer buluyor. Hafıza için mekan, hatırlama için zaman ne ise Kezban Arca Batıbeki için de onun fotoğraflarının amacı, mekan ve zamanı doğrudan deneyimleyebilmemizin yolunu açmak.
Başak Bugay, "Baldan Tatlı, Baltadan Ağır", 2018
(Arter, 29 Ocak 2023'e kadar)
Arter'in "Koyun Koyuna" başlıklı yeni grup sergisi, çağdaş sanat yapıtlarının yanı sıra daha erken tarihli temsilleri ve arkeolojik nesneleri uyku teması etrafında bir araya getiriyor. Küratörlüğünü Eda Berkmen'in, mekânsal tasarımını Duygu Doğan'ın üstlendiği sergi, bilişsel süreçlerdeki değişim ve düşük yoğunlukta fiziksel aktiviteyle tanımlanan ve canlıların yaşamlarını sürdürebilmeleri için temel bir gereksinim olan bu durağan ve gizemli dinlenme durumuna farklı yaklaşımlar sunuyor. Ahu Akgün, Rasim Aksan, Alaettin Aksoy, Ann Antidote, Yüksel Arslan, Volkan Aslan, Ece Bal, Başak Bugay, Gökhan Deniz, Şükriye Dikmen, Marlene Dumas, Emine Ekinci, Annika Eriksson, İnci Furni, Nazmi Ziya Güran, İhsan Cemal Karaburçak, Gizem Karakaş, Evrim Kavcar, Merve Kılıçer, Eva Kotátková, Jarosław Kozłowski, Can Küçük, Nevhiz, Lara Ögel, Aslı Özdoyuran, İz Öztat, Necla Rüzgar, Pierrick Sorin, Mladen Stilinović, Etem Şahin, Ali Emir Tapan, Defne Tesal ve Begüm Yamanlar'ın eserleri uyku temasıyla bağlantılı mahremiyet ve paylaşım, birey ve topluluk, kucaklanma ve kısıtlanma, direniş ve teslimiyet, ilerleme ve tekrar gibi kavramlar etrafında toplanıyor.
(Vision Art Platform, 25 Ekim'e kadar)
Leyla Emadi'nin "Diken Üstünde" sergisinde sanatçının beş ana bölümde kurguladığı ve Türkiye'de kadın olarak var olabilmeyi ele aldığı üretimler izleniyor. Emadi'nin güncel üretimlerinden oluşan sergi, bir travmayı dönüştürmenin adımlarını somutlaştırıyor ve çeşitli üretim biçimlerini bir araya getirdiği bir dönüşümü izleyicilere sunuyor. Sanatçının sıklıkla kullandığı malzeme olan beton, bu serginin de yapı taslarından olup, tekstil, video, karakalem ve yerleştirme gibi tekniklerle de zenginleştirilmiş. 'Yüzleşme', 'İdrak', 'Kabullenme', 'Arınma' ve 'Dönüşüm' olmak üzere beş adımda izleyiciyi diken üstünde olma hissinin derinliğinden geçirerek olumlu duygulara doğru bir yolculuğa çıkarıyor. Leyla Emadi'nin "Diken Üstünde" sergisi, 25 Ekim'e kadar Vision Art Platform'un Akaretler'deki mekanında görülebilir.
Maddalena Ambrosio, "Untitled"
(Arter, 31 Aralık'a kadar)
Selen Ansen'in küratörlüğünü yaptığı "Locus Solus" sergisi, doğa fikri etrafında kurgulanan bir grup sergisi. "Locus Solus", merkezine aldığı doğa fikrini yapaylık kavramı üzerinden ve yapay olanın merceğinden incelemeyi amaçlıyor. Doğa ile kültürün birbirlerine nüfuz etme ve karşılıklı etkileşim kurma biçimlerini irdeleyen sergi, aynı zamanda doğal ortamların yaşam üzerindeki etkilerini, organik süreçler ve insan elinden çıkma yapılarla madde, düş ve his arasındaki kesişme alanlarını inceliyor. İzleyiciyi yeraltının, yeryüzünün ve göklerin alemlerine, bilinçdışı alanlara, bir varmış bir yokmuş, dönüştürülmüş, yitirilmiş veya düşlenmiş yerlerle çeşitli manzaralar arasında bir yolculuğa davet ediyor. Sergide Murat Akagündüz, Jananne Al-Ani, Halil Altındere, Maddalena Ambrosio, Yüksel Arslan, Claus Böhmler, Xuefeng Chen, Tacita Dean, Osman Dinç, İnci Eviner, Thomas Geiger, Jytte Høy, Ahmet Doğu İpek, Eva Jospin, Ella Littwitz, Miklós Onucsán, Panamarenko, Sarkis, Yehudit Sasportas, Erinç Seymen, Bülent Şangar, Yaşam Şaşmazer, Cengiz Tekin, Endre Tót, Thu Van Tran, Mariana Vassileva, Werner Zellien'ın yapıtları yer alıyor.
(Anna Laudel İstanbul, 8 Eylül - 4 Aralık)
Mehmet Sinan Kuran'ın 2020 yılında Anna Laudel'de gerçekleştirdiği "öldükten sonra gerçekleşen" anlamına gelen "Posthumous" sergisinin devamı niteliğinde olan "Hiçbir Yer", ziyaretçilerini hayattaki ihtimalleri sorgulatan bir yolculuğa çıkarmaya hazırlanıyor. Çizim, heykel, resim, seramik, ışıklı kutular, camlar, buluntu nesneler, ve yerleştirmeler gibi farklı teknik ve malzemeler kullanarak ürettiği eserlerin yer aldığı seçkide Kuran, Nietzsche'nin çocukluktan yaşlılığa geçişini ele aldığı tasviri tersine çeviriyor. "Benjamin Button'ın Tuhaf Hikayesi" filmini anımsatan seçkide sanatçı, ziyaretçilere yaşlılıktan çocukluğa doğru giden bir yolda eşlik ediyor. Bilim kurgu, mit ve ritüelistik inancın bir origami gibi katlanarak hazırlandığı sergide, sanatçının zaman ve mekan bağlamını durağan kıldığı evrende üst bilince ulaşmış, tüm dünyayı deneyimlemiş, yaşlandıkça çocuklaşan kişi, çocuklaştıkça huzura eriyor. Latince'de 'fani olduğunu hatırla' anlamına gelen 'Memento Mori' kavramına göndermeler yapan Kuran, faniliğin değeri, hayatın sonu, ve ölümlü olmayı izleyicilerle birlikte sorguluyor. Mehmet Sinan Kuran'ın "Hiçbir Yer" isimli kapsamlı kişisel sergisi, 8 Eylül – 4 Aralık günlerinde Anna Laudel İstanbul'da görülebilir.
(İş Sanat Kibele Sanat Galerisi, 11 Aralık'a kadar)
Uzun sanat hayatı boyunca ürettiği yağlıboya-akrilik tuval resimleri, suluboya ve renkli gravür çalışmalarının yanı sıra cam, mozaik, vitray, seramik, ahşap, beton ve alüminyum gibi materyallerle sayısız mimari uygulamayı hayata geçiren Mustafa Pilevneli, görsel sanatların farklı dallarındaki eserleriyle görkemli bir dünya kuruyor. Tuvalleri aracılığıyla sanatseverleri büyülü bir yolculuğa çıkaran usta sanatçı, bir eserinde devasa yüzeyleri boyarken, bir başka çalışmasında ufacık ahşap bir parça içinde kaybolacağınız kocaman bir dünyayı betimleyebiliyor. Mustafa Pilevneli'nin "Mavilerde 60 Yıl" isimli sergisi, 11 Aralık'a kadar İş Sanat Kibele Sanat Galerisi'nde ziyaret edilebilir.
(PİLEVNELİ Dolapdere, 13 Eylül – 15 Ekim)
Berlin'de yaşayan ve çoğunlukla orada çalışan Nevin Aladağ, 2017 yılında Atina ve Kassel'de Documenta 14'e ve 57. Venedik Bienali'ne katıldı. 2019 yılında San Francisco Museum of Modern Art'ta, 2021 yılında da Münih Villa Stuck'ta kişisel sergileri gerçekleşti. Küratörlüğünü Adam Szymyczyk'in üstlendiği "Jamming" sergisinde ise Aladağ'ın son dönem işlerine odaklanıyoruz. Sergideki eserler, sanatçının ses ve örüntü oluşturmaya olan ilgisine ve tüm toplumsal ilişkilerde önemli bağlayıcı unsurlar olarak ritim ve süslemenin işlevine tanıklık ediyor. Aladağ'ın sergisinde izleyiciye son dönem serilerinden eserler sunuluyor; "Vücut Enstrümanları" ve "Rezonans Alanları" alışılmadık sesli heykelleri, "Sosyal Doku" serisi farklı kökenlerden halılar ve malzemeleri bir araya getiren soyut kompozisyonları, "Pattern Kinship" çeşitli kaynaklardan edinilmiş desenleri birleştiren şeffaf boyalı alüminyum heykellerini ve sergiye adını veren üç kanallı yeni bir video enstalasyonu görülebiliyor. Nevin Aladağ'ın "Jamming" sergisi, 13 Eylül-15 Ekim günleri arasında PİLEVNELİ'nin Dolapdere'deki galerisinde izleyiciyle buluşuyor.
Gülfem Kessler, "Kaynak (The Source)", 2022
(C.A.M. Galeri, 9 Eylül – 16 Ekim)
"Nude/ Covered" karma sergisi; Dieter Mammel, Eyhan Çelik, Gülfem Kessler, Nihal Martlı, Pelda Aytaş ve Öykü Önal'ın işlerini bir araya getiriyor. Kimlik, kültür, tarih ve kişisel mitolojiler üzerinden nü/ örtülü kavramlarıyla ilgileniliyor ve bu alanda katılımcı sanatçıların ifade biçimleri serginin gövdesini oluşturuyor. Nü plastik sanatların bir formu olarak Sanat Tarihinde bitmeyen bir gelenek, çıplak insan vucüdu ise tarih öncesi sanatın ilk konularından birisiydi. Örtünmenin evrimi de başlı başına bir tarihsel süreç. Sergi, çıplak bedene karşı yüzyıllardır oluşmuş cazibeyi de ele alarak; idealize edilmiş bir form olarak "nü/ örtülü" ile dürüst, doğal ve kişisel bir sanatsal ifade arasındaki dengeyi araştırıyor. Beden ve cinsel kimliğe dair büyük ölçüde değişkenlik gösteren çağdaş sosyal normlar üzerinden farklı anlayışları yansıtılırken, nü/ örtülü kavramlarına yalnızca bedensel değil, aynı zamanda zihinsel ve anlamsal açıdan da yaklaşılıyor. "Nude / Covered" karma sergisi, 9 Eylül-16 Ekim arasında C.A.M. Galeri'de ziyaret edilebilir.
(Baksı Müzesi, Aralık ayına kadar)
Uçsuz bucaksız bir coğrafyada Çoruh Nehri'nin kıyısında yer alan Baksı Müzesi'nin yüksekliği ve coğrafyaya hakimiyeti, sanatçı Osman Dinç'te "Rasathane"yi çağrıştırıyor ve serginin adında kelimenin Türkçe karşılığı olan "Gözlemevi"nde karar kılınıyor. Hüsamettin Koçan, sanatçıyı ve sergiyi şu sözlerle tarif ediyor: "Sessizliğin filozofu olarak tanımlayabileceğim Osman'ın sanatı, insanı çok katmanlı çağrışımlarla yüz yüze getiriyor. Baksı Müzesi'nde açtığı 'Gözlemevi' sergisi bu çok anlamlı sessizliğin önemli bir gösterimidir." Osman Dinç'in demir, pirinç, bronz ve camdan ürettiği heykellerinin yer aldığı "Gözlemevi" sergisi, Aralık ayına kadar Baksı Müzesi'nde ziyaret edilebilir.
Pravdoliub Ivanov, "Parçalanmış Masal Aracı", 2013
(Arter, 9 Nisan 2023'e kadar)
Küratörlüğünü Emre Baykal'ın üstlendiği "OyunBu" başlıklı grup sergisi, Arter Koleksiyonu'ndan seçilen yapıtları çocukluk ve oyun kavramları etrafında bir araya getiriyor. Sergi, oyunun özgürleştiriciliğini; gerçekliği askıya alışı ve yeniden kurgulayışındaki kural tanımazlığını; gündelik olanın dışına taşma ve tamamen kendine ait bir düzen ve anlam üretme şekillerini sanat yapıtları ve bu yapıtların sundukları deneyimler bağlamında araştırmayı hedefliyor. Sanatın hem oyun kurucu hem oyun bozucu niteliklerini birlikte ele alan "OyunBu" sergisi, rekabet, gerilim, şans, taklit, ritüel, sihir, esrime ve haz gibi kavramların izini sürerken, hem yetişkinler hem de çocuklar için aslında kazananı olmayan ya da herkesin kazandığı bir oyun alanı açıyor.
(Anna Laudel Bodrum, 12 Ekim'e kadar)
Osmanlı'nın son dönemine kadar göçebe olarak yaşamış bir aileden gelen ve "ait olma" duygusunu kendi deneyimlerinden ilham alarak anlatan Ramazan Can, kapitalist düzenin yeni bir toplumsal yapı yaratma amacıyla bütün kültürleri köksüzleştirerek ayakta kalma çabasını bir eylem olarak eserlerinde yansıtıyor. Can, seçkisini bir araya getirirken yirminci yüzyılın ikinci yarısında yaşamış, Fransız yazar ve filozof Gilles Deleuze ve politik aktivist ve psikanalist Fellix Guatari'nin "göçebe kültürü" düşüncesi ve köksüzlük anlamına gelen' "Yersizyurtsuzluk" kavramından yola çıkıyor. Sanatçı üretim sürecinde kendi kimliksel arayışları sonucunda göçebe yörük kültürü ve Şamanizm konularını araştırırken, bir düşünce tarzı olarak "yersizyurtsuzlaştırma" eylemini aidiyet kavramı üzerinden sorguluyor. Ramazan Can'ın resim, heykel, mozaik, dokuma ve neon dahil olmak üzere farklı disiplinlerde eserlerinin yer aldığı "Aidiyet" isimli kişisel sergisi, 30 Ağustos-12 Ekim arasında ZAİ Yaşam'da yer alan Anna Laudel Bodrum'da görülebilir.
(Collect Gallery, 14 Eylül – 10 Ekim)
Collect Gallery yeni sezona, İngiliz sanatçı Richard Bartle'ın kişisel sergisi "Atlama Taşları (Stepping Stones)" ile başlıyor. Sanatçının son dönem çalışmalarından oluşan üç seriyi bir araya getiren sergi, 14 Eylül-10 Ekim 2022 tarihleri arasında Collect Gallery'nin Tophane ve Juma'daki mekanlarında izleyiciyle buluşuyor. Sergi, Bartle'ın İstanbul'un büyüleyici ve hayrete düşüren sokak dokusunun karşılaşmalarıyla ortaya çıkan bir gerilimi aşma haliyle, 18 yıllık dilsel, tarihsel ve kültürel araştırmalarının kavramsal alt yapısını oluşturduğu makro ve mikro ölçeklerdeki resim, heykel ve enstalasyon çalışmalarını bir araya getiriyor. Sanatçının, Kadıköy'ün insan yapımı kayalık sahili boyunca koşarken karşılaştığı manzaradan esinlenerek oluşturduğu çalışmalar sadece kendi yolculuğunun, kayaların ve sokakların hikayesini değil, aynı zamanda izleri kayalar ve çatlaklar arasında ya da bu kayaların yüzeyine yaptıkları grafiti şeklindeki muhalif müdahalelerde görülen, bu alanları işgal eden yerel halkın hikayesini de anlatıyor.
(Sevil Dolmacı Art Gallery, 19 Eylül – 22 Ekim)
80'li yılların ortasında AIDS konusundaki cesur çalışmalarıyla dönemin öne çıkan isimleri arasında olan Ross Bleckner, 90'larda Guggenheim Müzesi'nde retrospektif sergiye davet edilerek, 40'lı yaşlarda retrospektif açan tek sanatçı olarak literatüre girdi. Bleckner, 80'lerin başından itibaren oluşturduğu soyut resim tarzı ile, neo ekspresyonizm ve minimalizme baş kaldırarak, çağdaşı olan diğer sanatçılara öncü oldu. Sonraki yıllarda ise eserlerindeki melankolik tadı değiştirmeyen Ross Bleckner'ın son dönem üretimlerini birleştiren "Angels in Your Head" sergisi, 17. İstanbul Bienali'ne paralel olarak, 19 Eylül-22 Ekim'de Sevil Dolmacı Art Gallery'de yer alıyor.
(Salt, 15 Eylül 2022 – 12 Şubat 2023)
"Sahnede 90'lar" sergisi, sahne ve performans kavramları odağında Türkiye'nin 1990'lı yıllarından sanat üretimlerini bir araya getiriyor. Türkiye'de toplumsal, siyasi ve ekonomik anlamda hızlı değişimlerin yaşandığı 1990'lı yıllar, özellikle İstanbul'un kültür, sanat, performans ve eğlence sahnesinde serbestlik sınırlarının sürekli genişletildiği bir döneme işaret eder. Sanat ortamında "disiplinlerarası" kavramı da bu dönemde gündeme gelir. Doğası gereği farklı disiplinlerden beslenen ve deneysel bir sanat pratiğine işaret eden performans, pek çok sanatçıya yenilikçi bir alan açar. "Sahnede 90'lar" sergisi, bu dönemin performans üretimlerine yoğunlaşarak kültür, sanat ve eğlence tarihine çok yönlü bir bakış sunmayı amaçlıyor. Performans temelli üretimleri öne çıkaran etkinlikler ile bireysel üretimlerden kapsamlı bir seçki sunan sergi, muhtelif kaynaklardan toplanmış arşivlere dayanıyor. 1988–1999 döneminden 2000'lerin başına uzanan sergi, canlı performanslardan video klipler ve televizyon programlarına çarpıcı üretimleri de içeriyor. Sanatçı ve tasarımcıların oluşturduğu kolektif girişimleri odağına alan "Sahnede 90'lar" sergisi, 15 Eylül 2022–12 Şubat 2023 tarihlerinde Salt'ın Beyoğlu ve Galata yapılarında ücretsiz ziyarete açık.
Nirual Kenabru & Verena Miedl-Faißt, "One Meter Above the Ground. Drafts for Our Space Capsule", 2022
(Zilberman Istanbul, 14 Eylül – 1 Aralık)
Küratörlüğünü Başak Şenova'nın üstlendiği "Sarmaşık" grup sergisinde Heba Y. Amin, Omar Barquet, Burçak Bingöl, Yane Calovski, Ramesh Daha, Memed Erdener, Didem Erk, Fatoş İrwen, Zeynep Kayan, Azade Köker, Bronwyn Lace, Marcus Neustetter, Cristiana de Marchi, Larry Muñoz, Maarit Mustonen, Egle Oddo, Erkan Özgen, Bochra Taboubi, Cengiz Tekin, Simon Wachsmuth ile Verena Miedl-Faißt/Nirual Kenabru'nun yapıtları yer alıyor. Serginin kavramsal çerçevesinin çıkış noktası Alexís O. van Tlön tarafından kaleme alındığı düşünülen bir el yazmasında "sarmaşık" üzerine geçen bir pasaj. Viyana merkezli enstitü Institut für außergewöhnliches Archivwissen Wien tarafından yakın zamanda keşfedilip gün ışığına çıkarılan el yazmasındaki pasaj, sarmaşık kelimesinin Arapçadaki "asheka" telaffuzunun, Türkçedeki "aşk" (aşırı ve şiddetli aşk) kelimesinin köküne dönüşümünü detaylandırıyor. Sergi, bir sarmaşığın eş zamanda ve mekanda var olan çoklu anlatılara, bakış açılarına, varlıklara ve gerçekliklere ayrılan dallarını, esrarengiz ve paradoksal çağrışımlarını takip ediyor. Zilberman İstanbul, Zilberman-Project Space ve Zilberman Selected olmak üzere üç mekana yayılan "Sarmaşık" karma sergisi, 14 Eylül-1 Aralık arasında görülebilir.
(PİLEVNELİ Dolapdere, 13 Eylül – 15 Ekim)
Türkçe'de "Sürü veya Arı Kümesi" anlamına gelen sergi başlığı genellikle doğada yeni bir koloni kurmak üzere kovandan kolektif bir şekilde ayrılan bal arıları için kullanılan bir ifadedir. Sarıer çalışmalarında, endişelerini dile getirmek amacıyla erkek bal arılarını, alegorik bir queer metaforu olarak kullanıyor. Erkek arıların iğneleri yoktur, nektar veya polen toplayamazlar. İşçi arıların yardımı olmadan beslenemezler, bu durum kolonilerine bağımlılıklarını net bir şekilde gösterir. Bir erkek arının hayattaki tek amacı, döllenmemiş bir kraliçe ile çiftleşmektir. Erkek arılar topluluk tarafından verilen yükümlülüklerini yerine getiremezse, kolonisine bir faydası olmaz ve dışlanır. İşçi arılar, erkek arıları aç bırakarak zayıflatır ve kovan girişine kadar götürerek kovandan dışarı atar. Erkek arılar hipotermiden veya açlıktan ölürler. Sarıer, mitolojik bir tanım kullanarak erkek bal arıları ile genç queer erkeklerin gelişim evreleri arasında paralel bir bağ kuruyor. Serkan Sarıer'in "Swarm" sergisi, 13 Eylül-15 Ekim günlerinde PİLEVNELİ Dolapdere'de ziyaret edilebilir.
(Mehmet Emin Ağa Yalısı, 16 Eylül – 16 Ekim)
Taner Ceylan, on beş yılın ardından Türkiye'de yeni bir sergi ile sanatseverlerle buluşuyor. 2019 yılından beri İstanbul'u farklı perspektiflerden gözlemleyerek oluşturduğu sergisinde Taner Ceylan; kentin tarihi yapılarını, farklı semtlerini ve hikayelerini yeniden keşfederken İstanbul'un gizli kalmış cevherlerinden ilham alıyor. Yahya Kemal Beyatlı'nın "Çubuklu Gazeli" şiirinden alıntı ile "Âheste Çek Kürekleri Mehtâb Uyanmasın" başlıklı sergisinde Ceylan, resim, heykel ve video çalışması aracılığıyla, şehrin geçmişi ve bugünüyle kurduğu ilişkiyi figürler üzerinden kendi diliyle aktarıyor. Taner Ceylan'ın "Aheste Çek Kürekleri Mehtap Uyanmasın" sergisi, 16 Eylül – 16 Ekim arasında Kanlıca'daki Mehmet Emin Ağa Yalısı'nda görülebilir.
(Decollage Art Space, 14 Eylül – 9 Ekim)
Oya Akman'ın tasarımda 50 yıllık sürecine odaklanacağı "Yarını Bugün Seç / Oya Akman ile Tasarımda 50 Yıl" sergisi, Decollage Art Space Sanat Yöneticiliği ve Danışmanlığı'nı sürdüren Mine Çağlar küratörlüğünde gerçekleşiyor. İklim krizinin kaçınılmaz etkileriyle mücadele ettiğimiz günümüzde, sürdürülebilirlik, sıfır atık, geri dönüşümün hayatımızda önemli bir yeri bulunuyor. Tüm bu etmenler paralelinde Modern Çağ'ın bir diğer adı Cam Çağı olarak kabul ediliyor. Uluslararası dünyada tanınan tasarımcı Oya Akman'ın üretimine kapsamlı bir bakış sunan eserlerin yanı sıra sergi için üretilen, ilk kez gösterilecek pek çok çalışma da seçkide yer alacak. 2022 Dünya Cam Yılı ve tasarımcı Oya Akman'ın da 50. yılı olması sebebiyle anlamlı bir tarihte izleyiciyle buluşacak olan "Yarını Bugün Seç / Oya Akman ile Tasarımda 50 Yıl" sergisi, 14 Eylül – 9 Ekim arasında Decollage Art Space'te.
Ayça Telgeren, "Baharın Son Günü (Last Day of Spring), 2019
(Odunpazarı Modern Müze (OMM), 7 Eylül 2022 – 30 Temmuz 2023)
"Yas ve Haz" başlıklı karma sergi, yerli ve yabancı 38 sanatçıyı bir araya getiriyor. İnsan olmaya dair mutluluk, beğeni, üzüntü, öfke, korku, şaşkınlık, iğrenme, küçümseme ve utanç gibi duygularla birlikte aynı bedende yas ve haz gibi çelişkili halleri de eşzamanlı olarak mümkün kılan tüm mekanizmaları odağına alan sergi, resimden fotoğrafa, heykelden video ve yerleştirmeye kadar uzanan çeşitli disiplinlerde üretilmiş eserlere yer veriyor. İnsanın çağdaş bedeninin sınırlarını ve inceliklerini, geçmişten günümüze ait olduğu karmaşık ilişkilerdeki rolünü ve etik - sosyal parametrelerini ele alan sergi, toplumun değişen değer ve normlarına beden üzerinden ayna tutuyor. "Yas ve Haz" sergisi, Odunpazarı Modern Müze'nin (OMM) açılışının üçüncü yıl dönümünü kutlayarak, 7 Eylül 2022 – 30 Temmuz 2023 tarihleri arasında gerçekleşiyor.