Felsefe ve sonrasında seni sanata yönlendiren ne oldu?
Ben, kendimi bildim bileli -bu konudaki ilk anım 7-8 yaşlarıma dayanır- oluşun ifadesinin farklı hallerini izledim etrafımda. Hangi koşullar beni buna yönlendirdi, neden böyle diyerek, uzun uzun düşündüğüm bir dönem de olmuştu ama sonra bıraktım neden sorusunu. Neden sorusu, çok derin. Ve insanı, sürekli yepyeni bir soruya ve arayışa yönlendiren bir işaret bence. Nasıl sorusunu daha çok seviyorum. Nasıl sorusu, kışkırtıyor insanı, daha da heyecanlandırıyor odaklandığı şey her neyse. Daha da motive ediyor, ilerlemek için. Nasıl, neden sorusundan büyüktür. Neden ataletle, nasıl ise aksiyonla geliyor. En azından benim için öyle. Neyse bu aralar felsefi metinlere olan sürdürülebilir ilginin azaldığının farkındayım. Bu yüzdendir ki şeyler dünyasında kendimizi kaybetmeden, okuyucumuzun da rahat rahat içeceğinden yudum almasına olanak tanıyalım ve sekiz yaşındaki Erin'in o mucizevi anısına yolculuk yapalım istiyorum. Bir gün baharın gelmesiyle arka bahçemizde yeşil elma ağacının altında çitlerin üstünde bir metal yatak buldum. Heyecanla tırmandım ve o anın tadını çıkardım. Yatağın üzerinde, elma ağacının yapraklarının arasında, masmavi bir gökyüzü altında huzurlu bir an yaşadım. Bulutlara bakarak hayal kurup varoluşun anlamını sorguladım. Bu deneyimden sonra varlığımı ve ifadelerini keşfetmeye başladım. Sanat ve felsefe, varlığımın en değerli ifade biçimlerinden biri oldu. Bu nedenle, küçük yaşlarımdan itibaren bu konularla ilgilenmeye başladım. Şimdi, İznik tepelerinden gökyüzünü seyrederken, sekiz yaşındaki halimi hatırlıyorum. Güneşin batışını izlerken, içimde bir huzur hissediyorum. Burada, bu anı yaşarken, sekiz yaşındaki halim de bizimle ve sevgiyle doluyoruz.
Çocukluk yıllarında sanatla ilk karşılaşman nasıl bir ortamda gerçekleşti? Bununla ilgili unutulmaz bir anını paylaşabilir misin?
Bizim evde herkes yetenekliydi. Herkes sanatçıydı. Sanata doğdum diyebilirim.
Sanat birçok disiplini içinde barındırıyor. Peki, sen alanını seçerken nelere dikkat ettin?
Ben tek bir medyumla üreten bir sanatçıdan çok, ifadeye hangi biçim alan açıyorsa o tekniği kullanarak üreten bir sanatçıyım. Okula giriş sırasında mülakatta 'Diğer bölümler değil de neden resim?'diye sordu akademisyenler. "Olarak, ölümsüz olmak istiyorum." demiştim. Şimdi fark ediyorum. Zaten öyleymişim.
Sanat icra ederken sana neler ilham verir?
Yaratmak bir güdü ve hatta çoğu zaman bir refleks. Ama her halükarda oyunun bir parçası. Ve keyifli bir parçası. Zaten kazan-kaybet algısından çıkınca oyun oynuyor olmak başlı başına çok keyifli. İçinde bir anda çocuksu bir merak ve ilkler yeşeriyor. İlham da burada başlıyor işte. Burası, şimdi. İlham nasıl gelirse gelsin, geldiğinde evi hazır etmek çok önemli. Yoksa gider. O gelip de 'Hadi oynayalım' dediğinde evde değilsen çok da uzun beklemez seni. Ev sensindir. O yüzden, o geldiğinde onunla bir olacak kadar kendinden geçeceksin. Bir keresinde bana şöyle bir şey demişti, "Sana geldiğim zamanlarda çok kendim oluyorum." Bir yandan da belki de herkese uğrayan bir şey değildir... Ne dersin?
Bir söyleşinde "Ruhumun günlüğünü tutuyorum" demişsin. Seni ruhen besleyenler neler?
Gece sabaha dönüyor. Güneşin ilk ışıkları karşı tepede belirmiştir kesin. Sabahı, kuşlardan anlıyorum. Kuş sesleri evimin içinde minik minik yankılanırken yatakta henüz gözlerimi açmadan dinliyorum kuşların şarkısını. Evde nefeslerimiz ve kuş sesleri dışında başka hiç bir ses yok. Gözlerimi açıyorum. Evet, karşı tepeye vurmaya başlamış güneş. Ilımaya başlamıştır hava. Yürüyüşe çıkmaya hazırlanacağım. Öncesinde Lütfen'ciğimin kahvaltısı ve biraz yeşil çay belki. Çay içiliyor. Lütfen çoktan indirdi midesine kahvaltıyı. Petit, tatlı tatlı uyuyor hala. Yürüyüşe çıkıyoruz. 7 olmamıştır muhtemelen. Yer yer kırağı var. Güneş dokunduğu anda değişiyor işler ama. Ağaçların arasından, yerden buğular yükseliyor. Bu bir bulut doğumu! Buna şahitlik etmeye her defasında bayılıyorum. Geçiyorum içinden buğunun, güzellikler düşünüyorum; Gülümsüyor, kahkaha atıyorum, hafif hafif dans ediyorum. Bulut çiçeklerimle dolsun da yağmur olarak düşsün istiyorum. Sessizce yürümeye devam ediyoruz. Belki biraz yürüyüş ritmimizle oynuyoruz. Hızlanıyor ya da yavaşlıyoruz. Kim bilir o anda ne gelir. Şeftali çiçekleri açıyor. Yanlarında da erik çiçekleri. Minik minik kokuları doluyor burnuma. Biraz topluyorum çiçeklerden. Her sabahın çiçekleri var. Dokunuyorum dallarına, taç yapraklarına. Eve doğru yürüyorum. Lütfen'ciğim koşturuyor ortalıkta. Mutluyuz. Eve varıyoruz. Petit çiçekleri suya yerleştiriyor; 'Günaydın' diye sesleniyorum. Gün harika. Kuşlar çıldırdılar. O nasıl ötüştü öyle. Biraz hareket ediyorum. Sonra şok bir soğuk ve ardından harika bir kahvaltı hazırlığı. Kahvaltıya oturuyoruz. Derin bir nefesle teşekkür ederek bizimle olan her şeye. Çiçeklere gözlerimizle dokunarak. Petit çiçeklere gülümsüyor. Ben de ona...Gözleri biraz uyku mahmuru. Kendine gelir birazdan. Bolca çiğnemeye çalışıyorum lokmalarımı yerken. Ve gün böyle başlıyor. Arkasından ne gelir kim bilir. Nasıl bir resim ya da bir söz, belki biraz hareket ya da yepyeni bir şey... Boşluk açıyorum böyle başlayarak. Kendime ait bir boşluk. Acelesiz, çabasız bir boşluk. Daha sonra da o boşluk bir şeylerle doluyor. Ve sonra tekrar, tekrar... Böyle bir sabahın gecesinde "blackout" olmuşluğum ve ortalığı velveleye vermişliklerim, bir anda 'Hadi yola çıkalım' diyerek farklı bir şehre doğru araba sürmüşlüklerim, ben güneşe çıkıyorum diyerek saatlerce öylece durmuşluklarım, bağıra çağıra ağlamışlıklarım veya kalabalık bir alana doğruca dalmışlıklarım var. Yaşıyorum yani... Ve yaşarken de açabildiğim kadar boşluk açmaya çalışıyorum ilklere. Her gün aynı şeyi aynı saatte aynı yerde ve aynı biçimde yapmış olsam dahi ilk defa yapıyor gibi. Bu şey tam şu anda ruhumu besliyor. "Shoshin" diyor Japonlar buna.
Dijital sanat günümüzde pek çok anlam barındırıyor. Sen dijital sanatı nasıl tanımlıyorsun? Geleceğini nasıl görüyorsun?
Yaratma güdüsüne hizmet eden her türden medyum kabulümdür. Merakla oyuna daldığın ve süreçten keyif aldığın sürece ister son model bir bilgisayar ile istersen sadece bir parça yanmış asma dalı ile oyna. Fark etmez. Ama dijitalin sınırları zorlayan olasılıkları ve etkileşim hızına hayranım. Gelecek konusuna da gelince... Gelecek şimdi yaşanıyor. Benim sorum şu: "Biz buna nasıl uyum sağlıyoruz?"
Sanat sence bir deneyim mi yoksa izlenim mi?
Sanat, biz ona nasıl seslenmek istersek anında ona dönüşür bence.
NFT'yi çağdaş sanatın dallarından ayıran özellikler neler diye sorsam...
NFT, Non-Fungible Token (Değiştirilemez Belge) kısaltmasıyla bilinen, çağdaş sanat dünyasına benzersiz bir dijital dönüşüm getiren bir fenomen olarak öne çıkıyor. Bir NFT, dijital olarak mükemmel bir kopya olmasına rağmen, asıl değerini belirleyen benzersizliği ve sahipliği. Bu, sanat eserlerinin geleneksel sınırlarını zorluyor ve sanatın erişilebilirliğini ve izlenebilirliğini artırıyor. Çağdaş sanatın özünde bulunan dönüşüm ve çeşitlilikle uyumlu olarak, NFT'ler birbirinden farklı tarzlarda, medyalarda ve konseptlerde var olabilir. Sanatçılar, dijital ortamın sunduğu özgürlük ve esneklikle daha önce keşfedilmemiş yaratıcı alanlara adım atabilirler. Ancak, çağdaş sanatın bir parçası olan bu dijital devrim, aynı zamanda sanatın doğasını yeniden tanımlama ve sanatın değerini anlama konusunda tartışmaları da beraberinde getiriyor. Bu noktada, aralarındaki farkları daha net anlamak ve bu dijital çağın sanat anlayışını şekillendirirken dikkate almak önemlidir. Ayrıca bir şeyleri birbirinden ayırmak için odaklandığımız bir perspektifte atomu bile parçalarına ayırarak muazzam bir güç ortaya çıkardık. Biz birleştirelim. Birleşmek güzel.
Bir NFT eser üretmenin aşamalarını tarif edebilir misin?
-Yaratıcı Fikirlerin Belirlenmesi
-Sanat Eserinin Oluşturulması
-Dijital Varlık Formatının Belirlenmesi
-NFT Platformu Seçimi
-Topluluk Faydası Üzerine Araştırma Yapma
-NFT Oluşturma ve Yayınlama
-NFT Satışı veya Müzayedesi
-Takip ve Pazarlama
Bu aşamalar, NFT eser üretme sürecinin genel bir özetini sunar, ancak her sanatçının ve projenin farklı ihtiyaçları olabilir. Biz projenin kondisyonuna göre (roadmap) detaylı yollar belirleyerek ilerliyoruz. İllgilenenler ve nereden başlayacağı konusunda bilgi sahibi olmak isteyenler, lütfen iletişime geçsin benimle. Beraber heyecanlanalım.
Yakın vadede seni heyecanlandıran planların var mı?
Bu aralar heyecanlandığım ve heyecanlandırıyor olduğum çok şey var. Bahar geldiği ve her yerde çiçekleri gördüğüm için çok mutluyum ve buna her sabah çok heyecanlanıyorum. Mevsim geçişlerini içimde ve biyosferdeki değişiklikler ile izlemeye bayılıyorum. Tek perdelik, metne dayalı interaktif bir sahne performansı yazdım. Çok sevgili dostlarım, değerli oyuncu, senarist ve yönetmen arkadaşlarım ile gerçekleşeceği an için birlikte heyecanlanıyoruz. Avantgarde bir tiyatro izlencesi diyebilirim. Bahçeme limon ağacı ve biraz çiçek ekeceğim. Bu da çok heyecan verici. Sevdiklerimin içlerindeki yaratıcı ile temasa geçtikleri anda hissedilen 'Olma' kıvancını görmek bile yetiyor bana. Gerçekten de güçlü bir ilham kaynağım bu duygu. İnanılmaz heyecanlandırıyor insanlar ile birlikte onların yaratma heyecanına ortak olmak ve bu sayede tanışmak, paylaşmak... Bu yüzden de bir süredir yaratıcı süreçlerinde bakış açıma desteği olan çok sevgili yaratıcı arkadaşlara, karşılıklı genişlememize olanak tanıyan zamanlar ayırıyorum ve süreçlerine uzaktan da olsa dahil oluyorum.