Son iyi yıldır üzerinde çalıştığı sergisi "Dudaklarımı Öp, Kalbimi Hançerle" ile Pilevneli Galeri'ye konuk olan Ali Elmacı, kağıt işlerindeki fantastik ögelerle izleyiciye çarpıcı bir bakış sunuyor. Çektiği kısa filmlerle sanat pratiğine yeni bir alan açan Elmacı'nın son sergisinde bu üretimleri görmek mümkün. Sanatçının tuvaline yansıttığı evrenini ekrana taşıdığı üç farklı kısa filmde toplumsal ve bireysel ikiyüzlülüğün anatomisini izliyoruz. Yapımcılığını Bulut Reyhanoğlu'nun üstlendiği filmler sahne tasarımıyla, kostümleriyle, makyajıyla farklı bir dünyanın kapılarını aralıyor. Yoğun ilgi gören sergiye konuk olduk, Elmacı ve Reyhanoğlu'yla hem sergiyi hem kısa filmlerinin serüvenini konuştuk.
Bu serginin ilk kıvılcımı Murat Pilevneli ile ortaya çıktı. Onunla çalışmaya karar verdiğimde Murat bana "Senin anlattığın bir hikayen var. Bunu nasıl hareketli hala getirebiliriz?" dedi. Sonra bu fikir filmle devam etti. Bu konuşmayı pandeminin başlarında yapmıştık, zamanın geçmesini bekledik. Bu yaz başı Elif Dürüst devreye girdi, ona projemi anlattım. Ve Elif beni Bulut Reyhanoğlu ile tanıştırdı. Esasında hepimiz birbirimizi bir şekilde tanıyorduk, arkadaştık. Bu proje ile aile olduk.
Pilevneli Galeri'de ilk kişisel sergim ile sanatseverlerle buluşuyorum. Pilevneli Galeri'nin sanatçıyla ilişkisi ve vizyonerliğinin çok net şekilde okunacağı bir sergi oldu. Sergide işlerim sergilenme biçimiyle daha dikkat çekiyor. Bu sergide resimlerin yanı sıra üç kısa filmim var. Ayrıca ilk defa yaptığım mozaikler de bu sergide yer alıyor. Sergi çok eğlenceli, tüm sanatseverleri bu serginin heyecanına ortak olmaya davet ediyorum.
Serginin genel konseptiyle alakalı bir isim "Dudaklarımı Öp, Kalbimi Hançerle". Sergi ikiyüzlülük üzerine kurulu. Serginin ismi, Dostoyevski'nin "Karamazov Kardeşler"inde geçen bir cümleden ortaya çıktı. Western filmlerinden esinlenerek bir iyiyi, bir kötüyü yorumladım. Aslında iyinin ve kötünün olmadığı bir dünyayı bu sergide sergiledim diyebilirim.
Meyveler ve gülleri kullanarak resmin içine bir kontrast katıyorum. Tüm işlerimde bu ögeler ana hattımı oluşturuyor.
Çok heyecanlı ve keyifli bir deneyimdi benim için. Yönetmen koltuğunda oturmayı çok sevdim. Hem Bulut'un hem Elif'in desteğiyle oyuncuları bir araya getirdik. Oyuncular genelde yakın arkadaşlarımızdı. Çılgın bir tempoda bu filmi ortaya çıkardık. Yazın sıcağında farklı mekanlarda bu filmleri çektik. Bulut ve Murat bu anların hepsinde benimleydi.
Biz ilk filmimizi Pilevneli Galeri'de çektik. Galeride set kurduk. O güne kadar figürlerim referanslı bir şey görmemiştim. Kostümleriyle, makyajıyla, oyuncularıyla o figürleri orada görünce gerçekten çok sevindim. İlk başta tuhaf geldi. Gerçeklikten ziyade inanmışlığın peşindeyim. Film çekilirken de oradaki inandırıcılığı gördüm. Bu süreç o yüzden çok hoşuma gitti.
Şu an gündemimizde sergi var ama ilerleyen dönemlerde sürprizlerimiz olacak.
İzleyiciden çok olumlu tepki aldım. Serginin açılışına büyük bir ilgi vardı. Sanatseverler açılışta uzun kuyrukta beklediler. O kuyruğa tahammül gösteren herkese teker teker çok teşekkür ederim. Sergi 18 Şubat'a kadar devam ediyor, tüm sanatseverleri bu seçkiyi görmeye davet ediyoruz. Ben farklı disiplinlerde çalışmayı seven bir sanatçıyım; haliyle bu iş birliği, üretimlere olumlu bir etki yarattı diyebilirim. Bu etki bundan sonra üreteceklerime yansıyacaktır.
Ali'nin ifade ettiği gibi bu proje aslında onun kafasında vardı. Ali'nin dünyasına hayrandım zaten. Ali bana bu hayalini anlattığında ben de bu projeyi Elif Dürüst'le paylaştım. Sonrasında Ali, Elif ve ben bir araya geldik. O gün başlayan yolculuğumuz yaklaşık beş ay sürdü. Bizim için filme Ali'nin dünyasını sokmak çok önemliydi. İlk filmi yaptıktan sonra iki film daha çektik. Ali'nin fikirleri hiç bitmiyor, ilk filmden sonra iki filmi de bu heyecanla hayata geçirdik. Filmlerde kostümlerde Gökay Gündoğdu, danışmanlıkta Mahmut Fazıl Coşkun, makyajda Esma Keskin, koreografide Ebru Cansız imzası var. Ayrıca filmlerde masa düzenine hayat veren Sırmaison ekibi ve Şirin Yalçın harikalar yarattı. Ben Ali'ye inandım, tüm ekip bize inandı ve harika işler ortaya çıktı. Sergiyi izlemeye gelen seyircinin de bu filmlerden keyif almasını diliyoruz.
Ali'nin evrenine hayat verebilmek için en küçük detaya bile önem verdik. Örneğin Şirin Yalçın'la filmde yer alacak pastanın mavisini uzun uzun tartıştık. İlk filmi Pilevneli Galeri'de çekildi; ikinci ve üçüncü filmde ise farklı bir dünya yarattık. Hasköy İplik Fabrikası bir diğer mekanımız oldu. Ali'nin hayal ettiği neyse onu hayata geçirdik filmlerde.
Ben aşırı mutluyum. 53 yaşımdan sonra sinemaya atılan bir insan olarak her yaptığım projede heyecan duyuyorum ama bu proje bende daha da başka bir mutluluk yarattı.
Hazırlık aşamasında çok zorlandık. Ekibimiz var ama biz ikimiz de işin içinde olmayı çok seviyoruz. Çekimlerde sürekli koşturma halindeydik. Yaz sıcağı bu konuda bizi çok zorladı. Bir ara nasıl çıkacağız bu işin içinden dedik. Çok kalabalık kadro, büyük iş ve ilk defa birlikte bir proje yapıyoruz. Bu aşamaları atlattıktan sonra rahatladık. Beni en çok yoran sıcaktı. Yazın sıcağında herkes tatildeyken biz çekim yapıyorduk. Zor olan işi seviyorum. Çünkü sonrasında keyifli bir iş ortaya çıkıyor.
Sinema profesyonellerinden izleyen herkesten çok güzel tepkiler aldım. Burada Murat Pilevneli'yi unutmamak lazım, çok güzel bir sergileme yaptı. Bizim Ali'yle en baştan beri hayalimiz, karanlık loş ortamda küçük değil büyük ekranda gösterim yapmaktı. Bu konuda Murat bizim hayallerimizi, sergilemede gerçek kıldı ve filmler daha etkileyici oldu. Sanatçılar normalde kendi video art'larını oluşturur. Biz bu projeyle sanat profesyonelleriyle sanatçıyı bir araya getirdik. Bu açıdan biz kendi adımıza bir ilki gerçekleştirdik. İlerleyen dönemlerde Ali ile başka sürprizlere de imza atacağız.