Dijital Sanat; Çevimiçi Dünyaya Yeni Bir Bakış

Karbon ayak izinin azaltılması, erişilebilirliğin artması ve demokratikleşmenin sağlanması zaten küresel sanat dünyasının çoktandır gündemindeydi. Louvre ve Orsay başta olmak üzere pek çok müzenin koleksiyonlarını online olarak sanatseverlerle buluşturduğu karantina günlerinde Türkiye'de dijital sergileri konuşmak ne kadar anlamlı peki?

YAZAR: Eray ERKOCA
10 Aralık 2020 Perşembe 16:44 | Son Güncellenme:
20 dakika okunma süresi

Dijital Sanat Eserleri

Bu bir imtihan aslında. Evde kaldığımız, kendimizin ve çevremizin sağlığını koruduğumuz bugünlerde çoktandır iyisi ve kötüsü ile tartışılan teknolojinin olanaklarını layıkıyla kullanıp kullanmadığımızın sınavını veriyoruz. Teknolojinin yaşamımızdaki etkisini daha berrak görüyor, neye ihtiyacımız olup neye olmadığını anlıyoruz. Birçok toplumsal sorunu beraberinde getiren teknolojinin bir araç olduğunu, her araç gibi başka pek çok sorunu çözmekte kullanılabileceğini fark ediyoruz. Karbon ayak izinin azaltılması, erişilebilirliğin artması ve demokratikleşme, dijitalleşmenin sorunlarımızı çözmekte attığı adımlardan sadece birkaçı. Daha da önemlisi bugünlerde dijitalleşme sağlığımızı koruyor, yeni tip koronavirüsün dünya düzenini sarstığı günümüzde evden çıkmadan skype üzerinden toplantılar yapabiliyor, opera izleyebiliyor, klasik müzik dinleyebiliyor, sergi gezebiliyoruz. Geleceğin bir üvertürünü yaşıyoruz aslında. Chicago Sanat Enstitüsü, Louvre ve Orsay Müzesi, Uffizi Gallery ve Van Gogh Müzesi koleksiyonunu online olarak sanatseverlerle buluşturmaya başlayınca hangimiz heyecanlanmadık? “Mona Lisa”yı salonumuzda, “Ayçiçekleri”ni yatak odamızda, “Venüs’ün Doğuşu”nu mutfakta izleyebiliyoruz artık. Sağlıklı sanat diye kavramsallaştırsak abes ile iştigal olmaz. Zira bir taraftan sağlığımızı koruyoruz. Hal böyle olunca Türkiye’de dijital sergileri konuşmak anlamlı oluyor. Kimi bu işi düzenli yapıyor, kimi karantina günlerinde galerisini, sergisini internete taşıyor.

“Varmak Üzere”

British Council dijital sergilemeyi düzenli yapanlardan. Bu yıl “Duvarları Olmayan Müze”nin dördüncü sergisi olan “Varmak Üzere” ile sanatseverlerle buluşuyor. British Council’ın sanat müdürü Su Başbuğu “Duvarları Olmayan Müze”yi konvansiyonel sergilemeye bir alternatif olarak kurguladıklarını, “hem sanat mekanlarının, o bazen göz korkutan duvarlarını yıkmak hem de sanatı büyük şehirlerin merkezlerinden çıkartıp şehrinize, evinize getirmek, yani erişilebilir kılmak” istediklerini ifade ediyor. Bugün global bir pandemik senaryosunda ise dünyada açık kalan yegane müzelerden birine dönüştüklerini, bu nedenle dijitalde var olmanın çok daha anlamlı olduğunu belirtiyor.Su’ya “Varmak Üzere”nin çıkış noktasını sorduğumda ise “Çıkış noktalarımız dünya nüfusunu ve ekonomilerini etkileyen Brexit, savaşlar, beyin göçü, dijitalleşme gibi sınırları alt üst eden etmenlerdi” diyerek toplumsal sorunlara dikkat çekiyor. Klasik sınır kavramını biraz da dijitalin yarattığı akışkanlık ile okumak ve tartışmak için yola çıktıklarını söyleyen Su, serginin konseptinin varma hissi üzerine inşa edildiğini belirtiyor. “Aslında hepimizin gündelik hayatlarında hissettiği, başa çıkabildiği veya çıkamadığı, kalmak veya gitmek sorularına cevap aradığı o ruh hali…” Başı sonu olmayan, arada olma, yerleşme ve yersizleşme üzerinden eserleri sergileyen, nereden başlayacağımızı ve nerede bitireceğimizi bize bırakan serginin bu şekilde kaosu da yansıttığını söylüyor Su. Teknolojinin avantajları ve dezavantajları meselesi gündeme geldiğinde ise dezenformasyonla ilgili olarak “Dijital ortam diye tanımladığım alan uçsuz bucaksız bir bilgi havuzu. Her türden, her ülkeden, her medyumdan içerik var ve bunlar kontrolsüz, editörsüz bir şekilde bu havuza bırakılıyor. Biz de ziyaretçiler olarak bu kalabalık içerisinde kendi deneyimlerimizi yaratmaya, farklı içeriklerden bir anlam bütünlüğü oluşturmaya, aradığımız içerikleri cımbız ile çıkartmaya çalışıyoruz” diyor ve devam ediyor: “Platformların bir bilgi yığınına dönüşmemesi için içeriklerin küratörlerin ve / veya editörlerin eleğinden geçmesi, ziyaretçi olarak aradığımız şeye daha kolay ulaşabilmemizi ve büyük tablo içinde kendi deneyimimizi yaşamamızı sağlıyor. Bunu sadece görsel sanatlar alanı olarak da düşünmemek lazım; haber sitelerinden sanat sitelerine, kurum sitelerinden satış sitelerine bu içeriksel eleğin gerekli olduğunu düşünüyorum.”

“Tehlikeli Oyunlar” ve “Voyager”

Çukurcuma’da konumlanan Pg Art Gallery ise “Tehlikeli Oyunlar” ve “Voyager” sergileri ile 21 Mart’ta kapılarını açmaya hazırlanırken yeni koronavirüs salgını nedeniyle hem galeri ekibinin ve sanatçılarının hem de ziyaretçilerin ve toplumun sağlığını düşünerek açılışları iptal etmeye ve sergiyi izleyiciye dijital kaynaklar aracılığıyla sunmaya karar vermiş. Galerinin direktörü Esengül Çelik, “360 derece sanal tur çekimleri, sergi videoları veya sergiyi hiç kurmadan hazırlanan simülasyonlar aracılığıyla, dünyanın herhangi bir yerinde bulunan sanatsevere ulaşmak mümkün artık. Bu pratik ve konforlu servis sayesinde izleyici, hiç yerinden ayrılmadan dilediği sergiyi istediği detaylara odaklanarak herhangi bir zaman diliminde ve vakit kaybetmeden görme fırsatı bulmuş oluyor” diyor ve devam ediyor: “Bunun bir adım ötesi ise, -VR (Sanal Gerçeklik) teknolojisini başka bir boyuta taşıyan -AR (Artırılmış Gerçeklik) teknolojileri kullanılarak üretilen çalışmalar. Fiziksel olarak orada bulunmayan ama bir uygulama aracılığıyla telefonun kamerasından bakıldığında görülen heykeller, resimler sunuluyor sanatseverlere.” Esengül’e göre postmodern toplumda “sosyal medya’ tabirinde geçen ‘sosyal’ olanın aslında ontolojik olarak bir sosyallikten değil bir simülasyon olarak sosyallikten bahsedilmesi gibi; sanat ve gerçeklik üzerine de oluşturulan algılar kapsamında yeni tanımlamalar yapmamız gerekecek”. Pg Art’ın dijital sergisinde sanatseverlerle buluşan Ayla Turan’ın yeni heykellerinden bahsettiğimizde ise Esengül heykellerin “dünyanın en karanlık ve acıklı, en kabul edilemez meselelerini, çocuksu gözün naif ama keskin merceğinden, gerçekçi ve adil filtrelerinden geçirerek” ele aldığını, eleştirdiğini ve çözüm önermelerinde bulunduğunu ifade ediyor. Ömer Faruk Yaman’ın “Voyager” sergisi ise Esengül’e göre, “Geçmiş ile gelecek arasında organik bir bağ kurmaya çalışan ‘Voyager’ karakterinin, kendi hayal dünyasında oluşturduğu ve yapay zeka ürünü mü yoksa çok eski bir teknolojiye mi ait olduğu belirsiz yarı robot hayvanlardan, zırhların içine hapsolmuş canlılardan çeşitli örnekler sunuyor.” İzleyici “Tehlikeli Oyunlar”ın “şirin dünyasında dolaşırken günümüzün uygarlık sorunlarını bütün ağırlıyla” hissederken, “Voyager”ı gezerken “günümüz teknolojisinin neredeyse takip edilemez hızı ve içimizde beliren geçmişe olan özlemle harmanlanmış bir dünya tasarımıyla karşılaşıyor.”

“Uzak Bakış”

Antalya’da dövme sanatçısı Gül Yavuz ve sanatçı Baran Kurtoğlu’nun kurduğu are projects isimli mekanda sanatseverlerle buluşmaya hazırlanan “Uzak Bakış” ise sergide yer alan sanatçı Recep Serbest’in önerisi ile dijital platforma taşınmış. Küratör Melike Bayık, “İstanbul’u merkeze alırsak Antalya’nın periferide olması gerekçesi ile serginin rahatça izlenip takip edilebilmesi gibi bir dinamik ile sergiyi dijitale taşıdık. Özellikle koronavirüsü öngörmeden planlanan sergiyi sanal ortamda gösterme fikri iyi bir çıkış noktası oldu. Şu an are projects virüsün yayılımını önlemek adına kapalı ve sergi dijital platformda daima rahatlıkla, her gün gezilebiliyor” diyor ve izleyicinin içini rahatlatıyor: “Mekan ve dijital ortam arasında görüntü açısından hiçbir değişiklik yok, izleyici mekana da gitse aynı görsel dil ile karşılaşacak.” Melike’ye göre toplumsal açıdan dijitalleşme sanata ulaşım açısından iyi bir yöntem. “Türkiye özelinde bakıldığında hala ne yazık ki birkaç şehir dışında sanattan ve kültürden söz etmek neredeyse imkansız. Dolayısıyla ülkenin ve dünyanın internet eylemi üzerinden sınırsızlaştığı zamanlarda dijital bir sergi yapmak ve bunu yine aynı sınırsız sahada yaymak, sanal izleyicinin ulaşmasını sağlamak çok etkili bir yöntem” diyor. Teknolojinin sergileme açısından avantajları ve dezavantajları konusuna girdiğimde ise Melike, “Dijital çağ içinde izleyici etkili bir sunum ile karşılaştığında işleri yine seviyor ancak ne kadar dijital bir çağda olunsa da yapıtı görmek isteyen izleyici sayısı da az değil. Daha doğrusu görerek somut, fiziki bir açıdan deneyimlemek isteyen kişiler... Çünkü özellikle plastik eserler arasında boya kokusu, teknik, pentür, doku gibi duyusal algıya daha çok hitap edenler olabiliyor. Dijital olarak gezip sergiyi, küratöryel seçki ve kurguyu görse de fiziken eseri deneyimlemek isteyebiliyor. Ancak bir yandan da bilinçli izleyici sanatçıyı önceden biliyorsa, gidemeyeceği bir sergiyi anlık olarak sanal dünyada izleyebilmek onun için inanılmaz bir deneyime dönüşüyor. Bu açıdan çift yönlü bir bakış da var” diyor. İnternet üzerinden 16 Mayıs’a kadar sanal ziyaret edebileceğiniz “Uzak Bakış”, yedi disiplinlerarası perspektifte üreten sanaçının portrelerinden oluşuyor. Serginin kavramsal çerçevesini açıklarken Melike, “sanat tarihinin en kült konularından olan portreler bugünün sanatı içinde, farklı disiplinlerde nasıl çalışılıyor ve bakış eylemi bizim için bugün ne ifade ediyor sorunsalı”na vurgu yapıyor.

“Gece Provası”, “Külkedisi ve Beş Hececiler”

Mixer 2012 yılında kurulduğunda hem fiziksel mekanı hem de web sitesi aynı anda hayata geçti. Ulaşılabilir olmayı ve genç sanatçıların işlerini görünür kılmayı misyon edinen galerinin dijitalleşen sergileme kültürüne kayıtsız kalması zaten beklenemezdi. Direktör Bengü Gün Mixer’in dijitale olan ilgisini “Sergilerimizin enstalasyon görüntülerine ve her eserin görseline, boyutlarına ve bilgisine web sitemizden ulaşmanız mümkün. Bunu üç boyutlu olarak görselleştirmek üzerine çalışıyoruz. Daha önce üç boyutlu olarak internet ortamına aktardığımız sergilerimiz oldu fakat bunu her sergi için yapmak maliyetli bir yöntem ama çözüm arayışı içindeyiz. Bu dönemde interneti ve dijital dünyayı elimizden geldiğince değerlendirmeye odaklandık, sosyal medya üzerinden sanatçılar ile sergi turu, sanatçı atölye ziyaretleri, söyleşiler gibi farklı etkinlikleri dijital kanallarda nasıl hayata geçireceğimizi değerlendiriyoruz” diyerek anlatıyor. Bengü’ye göre, “bir tablonun dijital olarak küçük bir haline bilgisayar ekranından bakmak ve karşısında durup tüm detaylarına bakmak arasında azımsanamayacak farklar var. Ama değişen bu dünyaya uyum sağlamak da kaçınılmaz. Bugün yaşadığımız koronavirüsü de bize bunu net bir şekilde anımsattı. Kimsenin evden çıkmak istemediği bu dönemde sanata erişim nasıl olacak, sanatçılar işlerini izleyici ile hangi platformlarda buluşturacak konusu tüm sanat disiplinleri için önemli bir konu haline geldi. Sanatın dijital ortamlarda izleyici ile buluşması durumunda, izleyici ve eser arasına bir ekran giriyor ve eseri gerçek halinden farklı şekilde bir filtre ile görüyorsunuz. Bu çok önemli bir fark.” Mixer’de dijital olarak sanatseverlerle buluşan sergilere değinmek gerekirse, Doğu Özgün’ün “Gece Provası” mikro ve makro iktidar merkezleri tarafından ırk, cinsiyet, tür ve sınıf temelli kategoriler etrafında dayatılan inşa edilmiş kimlikleri reddediş ve kaçma stratejilerine odaklanırken; Ali Elmacı, Kerem Ağralı, Manolya Çelikler ve Sesil Beatris Kalaycıyan’ın çalışmarını bir araya getiren ‘’Külkedisi ve Beş Hececiler’’ başlıklı karma sergi ise 11 Nisan’a kadar izleyiciyi sanatın “-mış” gibi gösterme gücünü deneyimlemeye, görülen ile asıl mesele arasındaki bağı keşfetmeye davet ediyor.

Dijital Sanat; Gelecekte bizi neler bekliyor?

Dijitalleşen sergi kültüründen ve teknolojinin olanaklarından bahsedip de gelecekten söz etmemek olmazdı. Esengül yeni çağda sergilerin yanı sıra satışların da online olarak yapılacağını düşünürken Melike, “Sanat ortamında küratörlüğün öleceği, geçici bir meslek olduğu iddiaları var. Ben küratörlüğün ölmekten ziyade daha katmanlı bir boyuta ulaşacağını, değişim göstereceğini düşünüyorum” diyor ve açıklamaya devam ediyor: “Küratörlük geçmişinden bugüne bakıldığında da kendi içinde çağa göre değişime ayak uydurmuş ve yapısını tekrar kendi üzerinden kurgulamış. Dolayısıyla daha alternatif bir yaklaşım içinde küratörlüğün şekillenmeye devam edeceğine inanıyorum. Küratör normalde belli bir kavramsal çerçeveye göre mekan içinde eser seçkisini yapan, mekana, mimari ve grafik tasarımları da kurgulayarak eserler arasında kurgusal sinapsisler yaratarak yerleştiren kişi. Mekandaki basit bir biçimde tanımladığım genel görev durumu bu iken küratörün dijital ortamda da dijital fizibiliteye göre kurgu yaratan kişi olacağını düşünüyorum. Bugün mekan ve sanal ortam arasındaki değişken dünya bunu gösteriyor. Dokunabildiğiniz ve dokunamadığınız alanlar arasındaki fark fizyolojik olarak da değişiyor. Önümüzdeki yıllarda salt haptik algıya hitap eden bir platform üzerinden küratör, internetin ve programların verdiği sayısız algoritmik araç ile deneysel kurgular çıkarabilir. Son yılların yeni trendi ‘mekansızlaşma’ arttıkça ve dijital çağ ilerledikçe küratöryel kurgular içinde birbirinden farklı ve oldukça çarpıcı dijital sergilerle karşılaşacağımıza eminim.” Son olarak Bengü ise gidemediğimiz yerleri, göremediğimiz işleri bu tarz online sergiler aracılığıyla görmenin muhteşem olduğunu ve gelecekte izleyicinin daha aktif bir rol oynayacağını düşünüyor: “Tabii ki deneyim karşılaştırılamaz ama bir diğer alternatifimiz de o sergileri hiç görememek. Teknolojinin gelişmesiyle bence bu mecralar daha interaktif ve izleyicinin katılımına izin veren şekilde gelişecek. Çünkü artık tek taraflı bir iletişim de yeterli olmuyor izleyici için. İzleyici de o düşünme, üretme sürecinin bir parçası olmak ve diyalog kurmak istiyor.”

Dünyadan Sanat Haberleri

En Yetenekli Sokak Sanatçıları - Gizli kahramanlar

Açık Havada Çağdaş Sanat Sergisi

EN ÇOK OKUNANLAR

Kışa Özel Nail Art Trendi

Kışa Özel Nail Art Trendi

1 dakika okunma süresi
Gossip Girl'ün Çapkın Chuck Bass'ı Ed Westwick Baba Oluyor

Gossip Girl'ün Çapkın Chuck Bass'ı Ed Westwick Baba Oluyor

1 dakika okunma süresi
Monan Mücevher'den 10. Yılına Özel Sergi

Monan Mücevher'den 10. Yılına Özel Sergi

1 dakika okunma süresi
“Bizans'a Yelken Açmak” Sergisi

“Bizans'a Yelken Açmak” Sergisi

4 dakika okunma süresi
New York'ta Türk Gecesi

New York'ta Türk Gecesi

1 dakika okunma süresi

DAHA FAZLASI

Leros Adası: Eşsiz Doğa ve Kültürel Aktiviteler

Leros Adası: Eşsiz Doğa ve Kültürel Aktiviteler

Piyanonun Parlayan Yıldızı: İlyun Bürkev

Piyanonun Parlayan Yıldızı: İlyun Bürkev

2024 Paris Olimpiyatları Hakkında Merak Edilenler

2024 Paris Olimpiyatları Hakkında Merak Edilenler

Seren Ojalvo, Ece Duran ve Heper Sayar ile Mamut Art Project Üzerine

Seren Ojalvo, Ece Duran ve Heper Sayar ile Mamut Art Project Üzerine

2024 Eylül Etkinlik Ajandası: Şehirde Neler Oluyor?

2024 Eylül Etkinlik Ajandası: Şehirde Neler Oluyor?

2024 Contemporary Istanbul Edisyonunda Neler Oluyor?

2024 Contemporary Istanbul Edisyonunda Neler Oluyor?

Eylülde Sanat ve Müzik Şöleni

Eylülde Sanat ve Müzik Şöleni

2024 Ekim Etkinlik Ajandası: Şehirde Neler Oluyor?

2024 Ekim Etkinlik Ajandası: Şehirde Neler Oluyor?

Musée d'Orsay'da Bir Gece

Musée d'Orsay'da Bir Gece

British Museum'da Köklü Değişiklikler

British Museum'da Köklü Değişiklikler

2024 Emmy Ödülleri Adayları Açıklandı

2024 Emmy Ödülleri Adayları Açıklandı

2024 Temmuz Etkinlik Ajandası: Şehirde Neler Oluyor?

2024 Temmuz Etkinlik Ajandası: Şehirde Neler Oluyor?