Laktoz intoleransı olan kişinin hikâyesi çok tipiktir. Bu kişiler süt ve süt ürünü tükettiklerinde bağırsak rahatsızlığı yaşarlar. Semptomların şiddeti kişinin laktozu tolere edebilme durumuna göre değişir. Tolerans eşiği bireyden bireye değişiklik gösterir, semptomlar birçok şekilde karşımıza çıkabilir ve genellikle laktoz alındıktan 3 dk – 72 saatte, birçok hastamızda bu şikâyetler yarım ile 2 saat sonrasındaki bir zaman diliminde başlar.
Laktoz intoleransının tedavisi çok basit olacaktır: Laktozlu tüm ürünlerden kaçının. Peki günlük yaşamda bu ne kadar pratik? Gıda endüstrisinin hazırlamış olduğu ve bize sunduğu pek çok gıdada gizli laktoz vardır. Yani konu sadece süt ürünleri değil. Süt şekeri, bisküviler, sakızlar, sosis ürünleri, toz soslar, soslar, hazır çorbalar, tatlandırıcılar ve ezmeler gibi çok sayıda üründe yer alır. Diyet takviyeleri ve birçok ilaç bile, taşıyıcı olarak laktoz ile işlenir!
Bütünsel ve regülasyon tıbbın yaklaşımı, bozulmuş olan bağırsak mukozasını onarmaktır. Tedavinin temelinde bağırsak florasını yeniden oluşturmak ve bedenin kendi enzimini üretmesine yardımcı olmak yatar. Laktoz intoleransı olan kişilerde laktoz içeren tüm gıdaları, intoleransın tipine göre değişen sürelerde diyetten uzak tutmak ana tedavi prensibidir. Rahatsızlık 'Primer formda' ise, ömür boyu laktozlu ürünler diyetten çıkarılması gerekir. 'Edinsel formda' ise, yaşla beraber miktar kısıtlanmalıdır. Ancak hastalık 'Sekonder formda' ise altta yatan hastalığı tedavi edinceye kadar laktozlu ürünler yasaklanmalıdır. Bağırsak flora bozukluğuna bağlı gelişen laktoz intoleransında; minimum iki-üç aylık süre boyunca beslenmeden, katı bir şekilde süt, süt ürünleri ve laktoz içeren gıdaları çıkartmak gerekir.
Klinik deneyimlerimde erişkin yaşlarda ortaya çıkan laktoz intoleransının altında; öncelikle geçirilen kronik enfeksiyonlar, bağırsaklarda parazit olduğunu gördüm; ayrıca sindirim sisteminde 'sekonder otoimmün' hastalıkları olanlar da var. Başarılı olmak için altta oluşan bu hastalıkların tedavisi gereklidir. En önemli önlemlerden biri, başlangıçta mikrobiyolojik ortamı yeniden dengelemek ve bağırsak florasını yeniden oluşturmak; gerekirse bağırsakların 'kolon hidro terapi' ile temizlenmesini sağlamaktır.
Laktoz intoleransı olan kişiler süt ve süt ürünü tükettikleri sürece bir enflamasyonu tetiklerler. Hastaya özel verdiğim, bağırsak florasının düzenlemesine destek maksatlı probiotik, prebiotik, enzim, ortomoleküler destek ile birlikte nöralterapi uygularım. Böylece hem mevcut enflamasyonu (iltihap) azaltan, hem de fizyolojik doku oluşturma süreçlerini başlatarak bağırsak yapısı üzerinde büyük bir etkiye sahip olabiliriz.Kişisel deneyimlerim gösterdi ki laktoz intoleransını yenmek için önerdiğimiz bu mikrobiyolojik olarak aktif preparatların, genellikle daha uzun bir süre boyunca yoğun bir şekilde alınması gerekir. Başarılı olmak adına hasta açısından belirli bir miktar istek ve disiplin şarttır. Bağırsak rahatsızlığının şiddetine bağlı olarak; bu temel ilaçların yanı sıra, özellikle yapım sürecini güçlendirebilecek özel organ preparatları da kullanılmaktadır.
Uzun süre bağırsak flora bozukluğu olan bireylerde karaciğer, safra kesesi ve pankreas rahatsızlıkları da gözlemliyoruz. Karaciğer ve pankreas gibi sindirim bezlerinin detoksifikasyonu (toksinden arındırma) ve güçlendirilmesi özellikle önemlidir. Sorun yaratan ürünlerden uzak kaldığı süre içinde hastaya uyguladığımız nöralterapi ile regülasyon tedavisi, altta yatan bir irritasyon merkezi varsa onun iyileştirilmesi; erişkinde ortaya çıkan bağırsak florasının düzeltilmesi ve bunun için sadece probiotik desteğin yeterli olmadığını gözlemliyoruz. Bunun için de ortomoleküler destek, fitoterapi ve mikrobiyolojik tedaviler kullanıyoruz. Normal beslenmeye nasıl dönüleceği ise kontroller ile şekillendirilmelidir. Şiddetli formlarda, günlük alım maksimum 1 ila 2 gram ile sınırlıdır. Doğuştan laktoz eksikliği olan bebeklerde, aksi takdirde ciddi gelişimsel bozukluklar meydana gelebileceğinden, ne anne sütü ne de laktoz içeren ikame süt verilmemelidir. Tolerans sınırı her insanda farklı olduğundan ve birçok kişi küçük miktarlardaki laktozu tüketebildiğinden, tümüyle laktozsuz bir diyete (azami 1gr/gün) çok nadiren gereksinim duyulur. Genellikle laktozdan fakir diyet (azami 8-10 gr/gün) yeterli olur. Buna karşılık sağlıklı yetişkinler günde 20-30 gr laktoz tüketebilirler.
En yaygın türü süt ürünleri, içine laktaz enzimi dâhil edilerek ve süt tozundan yapılan ürünlerdir. Piyasada birçok laktozsuz süt ürünü bulunmaktadır. Üretim işlemi sırasında laktaz enzimi ekleyerek, süt şekerin parçalanması amaçlanır (yani önceden sindirilir). Laktozsuz ürünler diğer süt ürünlerine oranla daha tatlıdırlar.
Hiçbir katkı maddesinin içinde (E-numaraları) süt proteini veya diğer süt bileşenlerinden herhangi birisi bulunmaz. Süt bileşenleri denildiğinde, her zaman süt tozu, kazein, peynir suyu, peynir suyu tozu, yoğurt, yoğurt tozu ve benzerlerinden bahsedilmektedir. Bu yüzden tüm hazır ürünlerden vazgeçmek en ideal olanıdır.